| 
           
          
        
             | 
            
      
     
      | 
            
      
    |  
        
        DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ 
          OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR | 
            
      
    | 
 
        Hazırlayan 
        Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
              | 
                
          | 
            
      
    |  
               | 
            
      
              | 
         
          
    
               | 
            
      
              | 
              
              
              TAKDİM | 
            
      
              | 
              
              
              HAYAT HİKAYESİ | 
            
      
               | 
            
      
               | 
            
      
               | 
            
      
          | 
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
            | 
            
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          01  | 
      
      
        | 
         
        
        KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              | 
                 
                TAKDİM            
                 
                
                Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve 
                bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak 
                görülmelidir. 
                
                            
                Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini 
                veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da 
                benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir. 
                
                            Bu 
                çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış 
                olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı 
                göreceksiniz. 
                
                            
                Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir 
                kitaptır; onu okumamız gereklidir. 
                
                            
                Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar 
                veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar 
                veremeyiz.  
                
                Mahmut Selim GÜRSEL 
                | 
            
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
        | 
                 
                  | 
            
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          02  | 
      
      
        | 
         
        
        KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              
                  | 
            
      
        | 
          
           
             
             
            
          
          
             
            
  
  GÜRSEL 
            YAYINEVİ ve ÇORUMLU 
  DERGİSİ SAHİBİ 
            
          
  
          
             
             
            
          
          
          
  
  1947 
  tarihinde babamın subay olarak bulunduğu Erzurum'da bir at arabasında doğum
  evine giderken doğmuşum. Babam  Eminsu Ali Rıza Gürsel,annem ise Fahriye
  hanımefendi idi.  
  
  
           
          
  
  İlkokula
  İskenderun'da başladım. Ankara' da bitirdim. Ankara Yenimahalle 
  Ortaokulunun birinci  sömestrsinde  babamın  emekli olmasından
  dolayı 1960 yılında Çorum'a gelince Atatürk Ortaokuluna devam ettim. Babamın
  "oku da oğlum ceketimi satar  seni  okuturum" diyerek
  bana yaptığı nasihatleri ters tepki  yaptı. İlkokul sıralarında okuyarak 
  pilot olmanın düşlerini kurardım. Bu hayalim gerçekleşmedi. Babamın baskısı 
  karşısında babama okumuyorum diyerek
  okulu birinci sınıfta bıraktım. Marangoz çırağı olarak Azmi Başar ustanın
  yanına girdim.  Askere gidene kadar ustanın yanında çalıştım. 1967
  tarihin de askerlik dönüşü, 28 Mart 1969 Ankara  Emniyet   Müdürlüğüne
  teknisyen  olarak göreve  başladım.  Ortaokulu dışarıdan 2
  yılda bitirdim 09 Ekim 1972  tarihinde polis memuru olarak Ankara'da 
  altıncı şube ve kara kollarda çalıştım. 16 Eylül  1973  tarihinde 
  Selma (Kurşuncu) Hanımefendi ile evlendim. 
  10 Temmuz 1978 yılında ayında naklen Çorum İl Halk Kütüphanesine Memur olarak
  geçtim.  Dışarıdan  Çorum Ticaret Lisesini iki yılda bitirdim.
  Kendi kendime Osmanlıcayı öğrenmeye uğraştım, Hat sanatı ile biraz
  ilgilendim 150 ye yakın Ser levham var, Çorum Güzel Sanatlar
  Galerisinde  ve Kütüphane salonlarında bu levhaları sergiledim. 
  03 Ağustos 1988 tarihinde İl Halk Kütüphanesi Müdür yardımcılığına
  atandım.    
          
                
           
          
                
          
  
  1990 
  tarihinde ilk kitabım olan Dewey Onlu Tasnif isimli kütüphanelerdeki kitapların tasnifi 
  yapılan kitabı 10 yıllık bir
  araştırma ve çalışma iye "Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey)" kitap 
  haline getirip Kültür Bakanlığına sundum.   Kitabımdan Türkiye'deki 
  bütün kütüphanelere  dağıtılmak  üzere 1000 adet satın aldılar. 
           
          
  
          
          
  
  
  
          Marangozluk,oymacılık, polis memurluğu,memurluk  ve  idarecilik
  yaptım. Her çalıştığım meslekte çeşitli önemli olaylar oldu ise de son
  çalıştığım kurumda  bence en önemli bir hatıramı anlatmak
  istiyorum: Kütüphanedeki çalışmalarım  ve " El  Yazması
          
  
          Kitapların Çorum'da kalması için verdiğim 
  çabalar neticesinde  Bitlis Tatvan’a tayin edilme olayım
  beni çok yıktı. Fakat bu  üzüntümün  boş olduğunu 
  zamanla  gördüm. Rabb’imin  izni  ile Hacca gitmek nasip
  oldu, iki kitap daha yayımladım ve elinizde bulunan bu derginin çıkmasına vesile
  oldum. Mesleklerin  insanlara sağladığı maddi avantaj olarak,evinizi
  geçindirecek,namerde muhtaç  etmeyecek  avantajından 
  başka,manevi olarak;sizin yaptığınız işlerle ilgili karşılaştığınız
  problemleri değerlendirirseniz avantajların neler olabileceğini hayat
  okulundan  öğrenmiş  oldum.
           
  
          1993 yılında Türkiye'deki bütün 
          kütüphanelerde bulunan " El Yazması " kitapların Ankara Milli 
          Kütüphanesine toplanma kararı veren Kültür Bakanlığına karşı Çorumlu 
          hemşerilerimi haber dar ettim, mahalli radyodan ve gazeteler ile parti 
          il Başkanlarını ile Millet Vekilimiz Adnan Türkoğlu ve Belediye 
          Başkanımız rahmetli Turan Kılıççıolu'nun destekleri ve diğer 
          kuruluşların da katkısı ile "El Yazma kitapları" Çorum'da kaldı. Açık 
          öğretim için üniversite sınavlarına girip kazandım. İkinci sınıfta 
          iken Çorum'a tam teşekküllü bilgisayar ortamında bir kütüphane 
          kazandırmaktır. Yazma kitapların korunması ve Çorum'da kalması için 
          yaptığım girişimim yüzünden 25 Nisan 1994 tarihinde Tatvan Bitlis'e 
          Müdür olarak tayinim çıktı, tayin edildiğim yere gitmeyerek 
          emekliliğimi istedim.  
 
          1994 Tarihinde nasip oldu eşimle 
          birlikte Hacı olduk. 
          
           
          27 Mayıs 1998 
          tarihinde Çorum'da ilk Kültür Bakanlığından tescilli "Gürsel Yayınevi" 
          tarafımdan açıldı.  
           
  
         
           
          
                
  
  Yazı yazmaya
  beni  kimse  teşvik  etmedi   Kütüphane için
  hazırladığım  kitap beni  yazmaya teşvik etti. Yazılarım mahalli
  basında yayımlandı. Yazılarımdan dolayı bir ödül almadım; fakat kitapları ve
  bu dergi benim için en büyük ödüldür.    
          
   
  
  Yayımlanmış çalışmalarım : 
   
          
  
  
          
  
  "
  Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey) Haziran 1991 ",    
          
  
  "Çorum
  97 1997"
          
  
  "Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar Haziran 1997- 2. 
  basım 1998",
          
  " Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve 
  Edebiyat Dergisi Temmuz 1998,
          
  " Sarı Çiğdem Şiir Defteri  Mart 2002" ,  
   
          
  
  “Çorum 2002” adlı basılmış çalışmalarım 
  bulunmaktadır.    
          
  "Menakıb-ı Koyun Baba 2004"
          
  
          "Çorum Yemekleri 2004 Eşimin 
  Çalışması" 
          
  "Hacım Ağustos 2007"
          
          "Çorumlular ve Çorum'a Hizmet Edenler 
          Temmuz 2008"
          
  
           
  
  Bakanlığa
  sunulmuş;"Alfabetik Türk ve Yabancı Yazarlar Fihristi" ve "Ne
  Nerede Başlıklı Arama Fihristi" basım için  hazır 
  beklemektedir.  Yazılarım  daha çok araştırma dalı ile makale
  türüdür. Tiyatro çalışmalarım, şiir ve  hikaye denemelerim
  bulunmaktadır.   Şu  anda  dergimde yazılarım çıkıyor.
  Benim okuyucularıma  diyeceklerim  şudur ki. Doğru bildiğiniz
  konuları savunun. Bu  savunmanız  size belki tepkiler getirecektir.
  Bu  tepkileri inceleyerek doğru olup olmadığını araştırın.   
   
          
  
           
          
                
  
  Saygılarımla.  
  
          
                
                  | 
            
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
          03KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              
              
                -  
 
                - EL MAHKUM
 
                - 
                İşte bir yılı daha arkamızda bırakarak yeni bir yıla,yeni beyaz 
                sayfalara geçiyoruz. 25. sayıda 2001 Nisanında  %50 lik bir 
                fiyat artımı yapmıştım. 2002’de de inat ederek fiyat artırımına 
                girmedim. 21 sayılık fiyat artırımı ekonomik krizi kendimiz 
                karşılamaya çalıştık. Fakat; ticaretin ne olduğunu 
                bilemediğimizin, öğrenemediğimizin göstergesini zaman gösterdi. 
                Ne oldu: Pek çoğunuzun bildiği gibi iş yerini kapatmak 
                mecburiyetinde kaldım.
 
                - 
                Bu yeni yılda 1.500.000 lira olan fiyatımızı 2.000.000 liraya 
                çıkartmaya mecbur kaldım. Bu fiyat düzenlemesi ile de ne kadar 
                idare edebilirsek devam etmeye çalışacağım.
 
                - 
                Dergimiz öğünmek gibi olmasın epeyce yol aldı. 1998 tarihinde 
                dört renkli 32 sayfalık bir dergi olarak siz Çorumluların 
                görüşüne sunmuştum. Çorum'da Dergimiz üçüncü cildini 36. sayıda 
                bitirmiş; bu elinizdeki 46.sayısından birkaç sayı sonra da 
                yayınlanacak olan 48. sayı ile dördüncü cildini tamamlamış 
                olacak.
 
                - 
                Bir çok hemşerimiz dergimizi sırtında taşımaya çalıştı. Bir çok 
                Çorumlu da yazılarıyla dergimize katkılarda bulundu. Ben sözümde 
                durdum. Onlarında bazıları sözlerinde durdular. Bazıları da 
                olumsuz baskılardan yada tepkilerden ayrıldılar. Onlar bizim 
                için halen Çorumlu 2000’li olup,dergimizin web sitesinde hayat 
                hikayeleri bulunmaktadır.
 
                - 
                Çorumlu Dergisi sahibi olarak ve Çorum adına hepinize teşekkür 
                ederim.
 
                - 
                Dergimiz; mahalli bir dergi vasfında 21. sayıya kadar varlığını 
                sürdürdü. 24. sayıdan itibaren ise; MAHALLİ DERGİLİKTEN, 
                BÖLGESEL-ULUSAL bölümlerini de atlayarak EVRENSEL bir dergi 
                statüsüne geçti. Bu başarımızı basın tarihi içerisinde hiçbir 
                periyodik yayında görülmeyecek atlama ve atılım olarak görmemiz 
                hiç de abartılı değildir. Çorum’da yayınlanan hangi yayınımızın 
                sitesi aylık olarak değiştiriliyor?  Çorumlu 2000 dergimizin 
                bütün yazıları https://gurselyayin.com adresinden piyasaya 
                çıktığı gün yazılarının tamamı (yazı olarak) yayınlanmakta. Sarı 
                Çiğdem dergimiz de aynı şekilde aşnı sitede yayınlanmakta.
 
                - 
                Biz Çorumluyuz. Bizim yaptığımızı her babayiğit başaramaz dersek 
                abartmış olmayız.
 
                - 
                Sizlerde biraz daha katkılarınızla dergilerimizi desteklerseniz; 
                ben de elimden geleni bu güne kadar yaptığım gibi Rabb’imiz 
                sağlık ve afiyet verirse devam ettiririz.
 
                - YENİ YILDA YAPMAYA 
                ÇALIŞACAKLARIMIZ:
 
                - 
                Gelelim yeni yıl neler yapmayı düşündüğümüze:
 
                - 
                Bildiğiniz gibi “SARI ÇİĞDEM ŞİİR DEFTERİ” gelecek sayı ile 12. 
                sayısını tamamlamış oluyor. Bu sayfadan Şiir Defterine reklam ve 
                şiir vererek katkıda bulunanlara da teşekkür ederim. Bu ay 11. 
                sayı yayınlanmış oldu. Şiir dergisinden 10 sayı olarak üzerinde 
                bulunan 500.000 lira olarak 25 adet kadar dergi ücreti aldım. 
                Maalesef aldığım reklam parası ile kaldık. Şiire meraklı 
                hemşerilerimiz katkıda bulunurlarsa yayınlamaya devam ederiz. 
                Katkıları kalkarsa Çorumlu 2000 Dergimizde iki sayfalık şiir 
                bölümünü arttırır, şiir severleri ve şair arkadaşlarımızı 
                kırmamaya çalışırız inşallah. (1)
 
                - 
                Yeni yılda başka bir projem de; Çorumlu 2000’de yayınlanan 
                hikayeleri antoloji olarak yayınlanma tarihleri ile kitap haline 
                getirmeye çalışacağız. Ayrıca 80-100 sayfalık yazıları bulunan 
                yazarlarımıza bir jest olarak “ÇORUMLU 2000 DE “ başlığı altında 
                yazar ve çizer arkadaşların yazılarını kitaplaştırmayı 
                düşünmekteyim. (2) Dergimizi yaşadığı sürede sayfalarını 
                dolduramayan arkadaşlarımız da gayret ederek önümüzdeki yıl 
                içerisinde sayfa sayılarını artırırlar, Çorumlu 2000 den  
                serisine kendi yazıları ile de katılımları olur.
 
                - 
                Geçen yıl hazırladığımız 1-12. sayılar CD si maalesef katkı 
                reklamı bulamadığım için” bir hemşehrimiz hariç” kaldı. Bazı 
                meraklı hemşehrilerimizin özel istekleri karşılığında onlara CD 
                kopyalanarak verilmektedir. Merak ederek soranlara da bu 
                sayfadan toptan cevap vermiş oluyoruz.
 
                - 
                Ben ve yazar arkadaşlarımız sıhhatli, neşeli, ekonomik 
                krizlerden uzak, aile problemleri olmayan bir yeni yıl dileriz. 
                Her iş Rabb’imizin dediği gibi olur. Bizler sadece temennilerde 
                bulunuruz, gerisi O’na kalmış işlemden ibarettir. O ol der olur, 
                öl der ölürüz. O ne derse o olur,geresi boş söz vesselam.
 
                - 
                SEN NEYMİŞSİN BE ABİ!
 
                - 
                Biz, elimize kalem alınca kendimizi, en dindar, en üstün, en 
                yüce, en bilgili, en Rabb’ine yakın, en, en, en zannediyoruz. Bu 
                enlerle neyiz mi diyoruz,yoksa nefsimizin bizi herkesten yüce 
                gösteren bir BÜYÜKLENME, kendini BEĞENME, kendini YÜCELTME 
                hastası mıyız?
 
                - 
                Her halde bizler böyleyiz. Bizden dindar kimse yok. Bizden iyi 
                ibadet eden yok. Bizden iyi bilen yok. Fakat işin aslı öyle 
                değil. Elimize geçen fırsatları en iyi değerlendiren biziz. 
                Elimize verilen imkanları kendi çıkarlarımıza kullanan biziz. 
                İktidar olur olmaz, hemen bizden, bizden değil, bize yarar, bize 
                yaramaz diye hemen kolları sıvarı, o ilin en gözde kimse hemen o 
                ilin biliri kesilir, o bilgisi ile de vurduğu vurduk, kırdığı 
                kırdık, yazdığı, doğru, ettiği tamam gözükür.
 
                - 
                Acaba o kişi nedir, nasıldır? Nasıl bir grubun temsilcisidir? 
                Taraflı mıdır, tarafsız mıdır? Hak, hukuk bilir mi? Tevazuu 
                gösterirken acaba büyüklük taslayıp taslamadı denenmiş mi? Acaba 
                doğru karar verecek bir seviyede midir? Yoksa kendi bildiği 
                doğru, kendi yazdığı tam, yeni ve düzgündür. Hatta o kadar 
                ileriye gidebilir ki; bırak şahısları ülkeleri bile kendisine 
                göre yorumlar. Müslüman ülkeleri ne kadar Müslüman? Falanca kişi 
                şöyle davranıyor, anlında yazıyor MÜŞRİK, davranışı böyle KARFİR, 
                Falan ülkeli ya, muhakkak TOTEME tapar, Müslüman bir ülkede 
                yaşar ama MÜSLÜMAN değil?
 
                - 
                Be kardeşim sen bu adamların kalplerini yarıp da içlerine 
                bakabilecek bir kabiliyete mi sahipsin? Yoksa seninde bazı 
                bilmediğimiz gizli güçlerin mi var? 
 
                - 
                Çorumlu 2000 Aylık 
                Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 46    25 Ocak 2003
 
               
               | 
            
      
        | 
         | 
      
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          04KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              
              
                -  
 
                - OKUYUNUZ!
 
                - 
                Oku diyerek ilk emrini veren Rabb’imiz; kulu Peygamberine OKUMA 
                dememiştir.
 
                - 
                Bizler her olumlu emri MA-ME eklerini olumsuz hale 
                getirebilmekteyiz. Bu ekle; Oku emrini olumsuz yapmak için “OkuMA”; 
                yaz emrin olumsuz yapmak için “YazMA”; tut olumsuz yapmak için 
                ”TutMA” bu örnekleri çoğaltmamız mümkün.
 
                - 
                Bizim zamanımızın ilkokul birinci sınıflarında bizlere OKUMA 
                kitabı ile okumayı  öğretirlerdi. O zamanki; Türkiye 
                düşmanlarının bizlerin ilgisizliği ile  okuyun kitabı olumsuz 
                olarak okuma kitabı olarak lanse etmeleri yüzünden bizlerin 
                okumalarını da böylece önlemişlerdir. Şuur altımıza okumamamızı 
                işlemişlerdir.
 
                - 
                Bu günlerde bir “kitap okuma”  kampanyası ile de kitap okutmama 
                imajını bilmeyerek devam ettiriyoruz.
 
                - 
                Gürsel Yayınevi bu kampanyanın yanlış olduğunu bilinci ile KİTAP 
                OKUYUNUZ başlığı altında yeni bir kampanya açmış bulunmaktadır. 
                 Dergimizin abonelerin de katılabileceği; 12 sayı abone 
                ücretlerini peşin ödeyen abonelerimize yayınevimizin ikinci 
                baskısını yaptığı Kaynak Eserler Dizisi 3: “Çorum’da Yatan 
                Meşhur Yatırlar (Tezkire-i Makamat Ali İzzet) ” Efendinin 
                kitabını ücretsiz HEMEN verilecektir. Bu kampanyamız Şubat, 
                Mart; Nisan, Mayıs ve Haziran ayına kadar devam edecektir. 
                Ayrıca dergimizin yazarları ile de konuşularak diğer aylarda 
                onların kitaplarını da sizlere promosyon olarak vermeyi 
                düşünmekteyim.
 
                - 
                Bu ay ile dergimiz 2002 yılını sizlerin sayesinde eksiksiz aya 
                ay olarak yani; on iki sayı olarak tamamlamış ve sizlerin 
                görüşüne sunmuştur. Yayınevimizin bürosunu ekonomik sıkıntı 
                yüzünden kapatmış bulunmaktayız. Benimle konuşmak ve işleri için 
                bilgi almak isteyenler telefonla e-maille bana uğraşmaktadırlar. 
                Sizlerinde bilgi ve yazılarınızı veyahut isteklerinizi bu 
                iletişim vasıtaları ile  tarafıma bilgi verirseniz, görüşür ve 
                buluşuruz.
 
                - 
                Bildiğiniz gibi; dergimize yazı veren arkadaşlarımız sadece 
                Çorumlu olmamakla beraber kendilerini Çorumlu sayan 
                arkadaşlarımızdır. Fransa, Almanya gibi yurt dışı yazarlarımız 
                ve İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya ve başka illerden de 
                yazarlarımız yazılarını peyder pey göndermektedirler. Ben de 
                onlara; yazılarının yayınlandığı sayıları posta kanalı ile 
                yollamaktayım.
 
                - 
                Yayınevimizin ikinci dergisi olan “Sarı Çiğdem” de bu ay bir 
                yılını doldurmuş bulunmaktadır. Bu dergide bulunan ön sözümü 
                buradan da siz Çorumlu okurlarımıza taktim ediyorum:
 
                - 
                Sarı çiğdem’in BİRİNCİ YILINI BİTİRDİK! Reklam verenler; şiir 
                verenler ve Gürsel Yayınevi. Ömür bir su sel gibi aktığını işte 
                bu günde gözüktü. Bir yıl önce onlarca hemşehrimizi reklam verin 
                diye rahatsız ettiğim güne dönersek, önceleri bu savımın 
                tutulmayacağını düşünmüştüm. Savım üç bölümdü. Birinci bölümü 
                %50 olabilirliliği olan “Reklam” bulabilip almamı kapsıyordu. Bu 
                bölümde analizini yaptığım gibi %50 ile sınırlı kaldı. Bu benim 
                beklediğim bir sonuçtu. Savımın ikinci bölümü için tereddüt 
                etmeme gereği olmayan “Şiir” bulma imkanı idi ki,bu imkan 
                yüzünden “Sarı Çiğdem”i düşünmüştüm. 12. sayıya kadar şiir 
                sıkıntısı çekmedik. Mahalli Aşıklara bu yıl girmek istemedim ve 
                girmedim. Bunu bir eksiklik olarak içimde halen saklamaktayım. 
                Savımın üçüncü bölümü ile bu günlere geldim. Bu tezimiz ise 
                maalesef benim %30’luk tahminimi bulması olmayan maddi dönüş 
                %1’lerde kaldı.
 
                - 
                Şiir veren arkadaşların bazılarına şiirlerinizi yayınlarım. Siz 
                de tanıtımını yapın dedik, sponsor bulun dedim, bir arkadaştan 
                başkası ilgilenmedi. Daha doğrusu kendi şiirlerinin yayınlandığı 
                dergiyi bile tanıtmaktan çekindiler ya da istemediler.
 
                - 
                Yeni sayımız belki biraz gecikir, belki de  yayın hayatımız sona 
                ererse, bana darılmayınız. Birazda bu eksiklikler için  siz 
                çabalayınız. Mahmut her işin peşinden koşması ile tanınır 
                demeyiniz.
 
                - 
                Çorumlu 2000 Aylık 
                Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 47    25 Şubat 2003
 
               
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          05KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              | 
               | 
            
      
              
              
                  
                -  
 
                - KIBRIS VE TÜRKİYE
 
                - 
                KKT Cumhuriyeti'nin ilanının 18. yılını bitirdi 19'uncu yılına   
                15 Kasım 2002  tarihinde coşkuyla kutlandı.  Tabii bu kutlamanın 
                Türkiye ve Kıbrıs açısından alışagelmişlikle ve her zamanki 
                devlet törenleri ile geçiştirildi.
 
                - 
                Bizce bu törenlerin alışa gelmişlikten daha ötesinde 
                kutlamalarla dünyaya gösterilmesi gereklidir biz Türklerin en 
                kötü irsi özelliğimizden birisi de bize yapılan kötülükleri 
                çabuk af etmemiz ve yapılanları da çabuk unutmamız olarak Kıbrıs 
                için 1974 tarihinde Barış Harekatının yapılma gereği ve 
                Türkiye'ye getirdiği sıkıntılar unutuldu. Kıbrıs'ta ve Kıbrıs 
                dışında yaşayan Kıbrıs Türkleri aradan geçen bunca zaman aşımı 
                neticesinde yok edilme tehlikesi altında yaşadıkları günleri; 
                bazı Kıbrıslılar çabuk unuttular. Unutmalarının sebebi ise zaman 
                aşımı ile, yeni yetişen gençlerin geçmişteki sıkıntıların içinde 
                bulunmamalarından dolayı; büyüklerinin anlattığı korkulu günleri 
                bir masal olarak dinlemeleri neticesinden olsa gerek dersek 
                yanılmış olmayız.
 
                - 
                Türkiye'de yaşayan  halkımızın da bazıları; aynen Kıbrıs'ta 
                yaşayanların anlayış bakımında yeni düşüncelerle “Ver de Kurtul” 
                düşünce tarzı içinde olmalarını irdelersek; onlarında o 
                sıkıntılı ve üzüntülü günleri unuttuklarını, Milli heyecanlarını 
                yitirmeleri neticesini gösterirsek onları da  analiz etmiş 
                sayılabiliriz.
 
                - 
                Kıbrıs probleminin baş gösterdiği yıllarda Türkiye'nin hemen 
                hemen her vilayetinde Kıbrıs için yapılan “Ya Ölüm; ya Taksim!” 
                gösterileri tarihin tozlu sayfalarında yok olmuş görünmektedir. 
                Bu gösterileri bilmeyenler, ya da bilmek istemeyenler tarafından 
                benimsenmektedir diye düşünülmesi gerektir.
 
                - 
                1974 harekatının getirdiği öldürülmeden kurtulma ile beraber 
                Türk Ordusunun getirdiği özgürlük ve bağımsızlık Sonunda Kıbrıs 
                Türk'ünü ve Anavatan Türk'ünü idare edenlerin Avrupa ve ABD ye 
                Kıbrıs'ı tam manası ile tanıtamaması, hatta ve hatta belli 
                zamanlarda Türkiye'yi tamamen karşısına alan Arap kökenli eski 
                tebaalarımız bile Kıbrıs'ı tanımak istemediler. İslâm Birliğini 
                sağlamakla görevli olan bir etkinlik olan İslam Konferanslarına 
                bile Kıbrıs Hükümetleri bir gözlemci sıfatı ile davet edilmeleri 
                ile de İslâm ülkelerince de Kıbrıs'ın tanınmadığının göstergesi 
                olduğu bir gerçektir.
 
                - 
                Türkiye ve Kıbrıs'ın tanınmamasına karşın; Kıbrıs Rum kesimi ile 
                de uzun süren, çıkmazlarda ve belirsizliklerde ilerletilen 
                görüşmelerin devam ettiği günlerde yapılan bazı blöflerin 
                gerçekleştirilmemesi de bizlerin zaafı olarak düşünülmesi 
                gerekli olan etkenlerdir. Yapılan bir blöfte Ana Vatana 
                bağlanmaları için bir karar alınması ve bağlanması bu işi 
                kökünden halleden bir bağlanması bu işi kökünden halleden bir 
                hareket olacakken, elde olan bu kozun kullanılmaması da 
                düşündürücüdür. Ayrıca Avrupa  Birliğinin Kıbrıs Rum kesimini 
                kendi bünyesine alma çalışmaları içerisinde de bu konuyu 
                halletmeleri basit bir kararla olacakken Birleşmiş Milletler  
                Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs planı meydana 
                çıkartılmıştır. Bu plan ve diğer girişimleri bir çırpıda 
                halledecek basit uygulamaları görmemezlikden gelen  Avrupa 
                Birliği de bu planla uzun bir süre içerisinde Kıbrıs Türk 
                tarafını asimize edecek olan birleştirmekten çok parçalamak ve 
                yok etmek görüşünü dayatması da göz önünde bulunmaktadır.
 
                - 
                Birleşmiş Milletler  Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs planı 
                bir çözümsüzlük ve iki kesiminde katılmayacağı bulunan maddeleri 
                propaganda ile gençleri kışkırtıcı, ayartıcı sanki bu plan kabul 
                olur olmaz hemen Avrupa'da işleri, aşları, maaşları hazırmış 
                gibi davranmaya itmesi, onları bu plan ile kandırılması da 
                düşündürücüdür. 
 
                - 
                Bu düşünceleri empoze edenlerin kimler olduğunu da bilmememiz, 
                araştırmamamız çok düşündürücüdür.
 
                - 
                Birleşmiş Milletler  Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs 
                planının bizlere adeta zorlanarak kabul ettirilmeye 
                çalışılmasının sebeplerini düşünüyor muyuz? Zannetmiyorum. 
                Düsünenlerimiz ise kendilerini pek yormuyor. Birleşmiş Milletler 
                Genel Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs planının kabulünü 
                isteyenler ise çok ileride bir tanıtım, çok ucuz bilgilerle 
                çalışamayan kesimi etkisi altına alıyor. Bu etkinin karşısında 
                bulunanlarla, etkide kalanlar birbirlerini hıyanetle 
                suçluyorlar. Bu iki grupta kendi açılarından haklı olduklarını 
                düşünmelerine karşın eski tecrübeleri ile Rum kesiminin eski 
                durumunu bilenlerin haklı olduklarını düşünmemiz gerekmektedir 
                ki; bu kesim: Türk kısmına yerleştirilecek Rumların ilerideki 
                eşitliği bozması, Türk bölümünün elinde bulunan mümbit yerlerin 
                çoğunluğu Rum kesimine bırakılmakta, Kıbrıs Türklerine mukayyet 
                olan Türk Ordusunun Kıbrıs Adasından azaltılarak geri çekilmesi, 
                Türk Gençlerinin Avrupa içinde eritilmesi ve başka Kıbrıs Türk 
                kesimi enayi yerine konmuyor mu ? Şartları kısaca incelersek:
 
                - 
                -Kıbrıs'ta 82 yerleşim merkezinin boşaltılması,
 
                - 
                -70-80 bin Türk'ün göçmen durumuna düşmesi, 
 
                - 
                -%36 dolayında olan toprak miktarının %26lara indirilmesinin 
                istendiği anlaşılmaktadır.
 
                - 
                -Türk Bölümüne bırakılan %26 oranındaki topraklara, tüm Rum 
                göçmenlerin de geri dönme hakkı tanınmaktadır.
 
                - 
                -80 bin civarındaki Rum'un bizden alacakları topraklara 
                yerleşmesi ,       
 
                - - 
                Türk tarafından alınan topraklarda şu anda oturan Türklerin bu 
                toprakları terk etmeleri ile muhacir durumuna düşecekleri,
                
 
                - 
                -70 bin Rum nüfusun da Kıbrıs adabında serbest dolaşım ve 
                yerleşim hakkından istifade ile içimize dönmesi halinde Kıbrıs 
                Türk'ünün toprak oranı %20 hatta %18'e düşecektir. 
 
                - 
                -Rum tarafına bırakılacak olan yerlerin içinde kalan havaalanını 
                da kapsadığı görülmektedir. 
 
                - 
                -Kıbrıs'ta nüfus dengesi Türk'ünün aleyhine 7'ye 2 
                görünmektedir. Toprak tavizi ve zorunlu göç sorunu bu oran 
                Kıbrıs Türk'ünün aleyhine değişecektir. 
 
                - 
                -Kıbrıs Türk'ünün yaşam garantisi olan Türk Silahlı 
                Kuvvetleri'nin sayısının azaltılıp, mevcudiyetinde bulunan ağır 
                silahlardan arındırılıp bir polis gücüne dönüştürülmesi.
 
                - 
                -Kıbrıs Türk'ün korumakla mükellef bulunan Türk Birliği adayı 
                terk etmesi durumunda Kıbrıs Türk'ünün can güvenliği çok uluslu 
                gücün insafına terk edilecektir. 
 
                - 
                Bu maddelerin tümünü, hatta bizim gözümüzden kaçan bölümlerinde 
                bulunduğunu da göz önüne alarak; KIBRIS ÜZERİNDE OYNANA OYUN” 
                yeni değildir. Bu oyunların en yeni bilgisi ise 28 Ocak 2003 
                tarihinde televizyonlarda Kıbrıs Rum kesiminin başında bulunan 
                idarecinin verdiği cevapları dikkatli dinlemeli ve iyice 
                irdelemeliyiz.
 
                - 
                Dikkat edelim. Bu bize sunulan “Birleşmiş Milletler  Genel 
                Sekreteri Kofi Annan'ın Kıbrıs plan” aynen kabul edilmesi 
                durumunda başımıza nelerin geleceğini, Kıbrıs Türk kesiminin 
                Avrupa Birliğine katılacağı umutlarına karşın, temelli 
                Milliyetlerinin yok olacağını düşünmeleri gerekmektedir. Bizce 
                aç olarak hür yaşamak; Tok olarak tasma altında bulunan “Kurt 
                ile köpek” hikayesini burada tekrar anlatmana gerek görmüyorum.
 
                - 
                Eğer AVRUPA isteseydi,birliğin sınır probleminin kalmamasından 
                dolayı Kıbrıs ile birlikte Türkiye'yi de üye yapar, hiçbir 
                problem olmadan, Rum tarafı Türk tarafına, rahatlıkla AT üyesi 
                olarak geçer, Türkler de Avrupa'ya rahatça girer çıkar ve hatta 
                Rum kesimini de bile yatırımlar yaparak bizi de kendi içlerinde 
                asimize ederlerde. Avrupa aptallığına yansın.
 
                - 
                Saygılarımla
 
                - 
                Çorumlu 2000 Aylık 
                Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 47   25 Şubat  2003
 
               
               | 
            
      
        | 
         | 
      
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          06KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              
              
                - AVRUPA BİZİ NEDEN ALMAK 
                İSTEMİYOR ?
 
                - 
                Avrupa; eski Avrupa ve yeni Avrupa diye ayrılacağını 
                düşünmememiz gereklidir. Bu düşünce ile hareket edenler; 
                tespitlerini maalesef düzgün yapmış sayılamazlar. Gerekçelerini 
                şöyle sıralamamız yanlış olmaz diye düşünüyorum:
 
                - 
                Türk’ün Müslüman olduğu için kendi içine almaktan korkmaktadır. 
                Neden korkmasın ki; Almanya bizi ülkesinde çalıştırmak için 
                götürdüğünde bu günlere geleceğini her ne hikmetse düşünemedi. 
                Onun amacı; ücretli köle olarak götürdüklerini çalıştırdı, 
                çalıştırdığı bu Türk ailelerinin çocuklarını okuttu, kendi 
                ülkesinin vatandaşları olarak yetiştirmek istedi. Bu 
                yanılgısının en büyük payını; kendi gelenekleri ile 
                örtüşmediğini akıl edememesinden oldu.
 
                - O 
                kendi gelenekleri ve yetişme tarzında 18 yaşını tamamlayan bir 
                çocuk ailesinden kopar. Kendi ayakları üzerinde dururlar, 
                pişerler ve katı tutum karşısında katı tutumlarını olduğu zaman 
                de da kendi çocuklarına uygularlar. Türk aile yapısı; 
                evlatlarının 60 yaşına da gelse halen çocukları olduğunu, bu 
                çocuklarına halen anne ve baba hakkı olarak çocuklarını 
                korumaları, çocuklarının ise anne ve babalarını 70 yaşına da 
                gelse sayıp, onların önüne geçemeyeceklerini düşünememelerinden 
                yanıldılar. Bazı istisnalar bu tezimin dışında kalabilirlerse de 
                onlarında ailelerinin temelinde veya kuruluşunda bazı sakınca ve 
                terslikler bulunabilir. Bunlar; ya aile uyuşmazlığı, ya kültür 
                farklılığı, ya ekonomik gerekler veyahut diğer psikolojik 
                etkenler kapsar.
 
                - 
                Avrupa Türk’ü kendi mayası ile mayalamaya çalışsa da  bu mayayı 
                tutturamamıştır. Yeni bir insan türü geliştirmiş ve bu 
                geliştirdiği tür ile başı çeşitli şekillerde belaya girmiştir. 
                Bu yeni nesil ya tamamen onların 20 yıl önceki genç kuşağının 
                yaşadığı “Hipi” görüşü ile eş bir görüşü benimseyenler olmuştur  
                ki bunlar yukarıda istisnalar olarak gösterilen tür için 
                gösterebiliriz. Diğer grup ise hem İslâm; hem Müslüman yaşayışa 
                uygun, hem de Almanya’nın politikasını bilen, akıllı ve teknik 
                kadroları yavaş yavaş ele geçiren bir kuşak olarak gördüler. 
                Ellerinden bazı önemli mevkilerin bu kuşağa geçtiğini görünce 
                korktular ve tarihlerinde bilinen Türk akıncılarının 400 yıllık 
                egemenliklerinde gösterdikleri adalet, birlik, beraberlik ve 
                vatan hasreti ile çalışan kişileri görünce çok korktular, bu 
                korkuları ile yaşamaya alışamadılar ve  korkuları büyüdü. 
                Korkularının gerekçesi gayet basitti. Düşünün; Almanya’ya 
                getirilen Türk aileleri bunları yaparsa; serbest dolaşıma 
                kavuşacak bir Türk kitlesinin on veya on beş yıl sonra 
                Almanya’yı bırakın Avrupa’yı nasıl ele geçireceklerini uzakta da 
                olsa gördüler.
 
                - 
                Peki bizlerin bu uyumumuz ile Avrupa uyum gösteremeyecek miydi 
                diye soracak olursan; o zaman Türk’ü yok etme planlarının ters 
                tepki ile Avrupa ülkelerini yok edeceğini gördüler. Peki bu 
                korkuları ile Türk’ü ortadan tamamen kaldırmayı akıl etmediler 
                mi diye sorarsanız ki tabii ki bunu da  pek çok zamanlar 
                düşündüler, tarihin pek çok zamanlarında uygulamaya çalıştılar. 
                Fakat bu çalışmalarından sonra gördüler ki, tarihte Türk’ü yok 
                edersek ortada tarih diye bir bilim kalmayacak, bu bilimin 
                köküne kendi elleri ile kibrit suyu döktüklerinin farkına 
                vardılar. 
 
                - 
                Türk’ü yok etmediler, yok etmek de istemediler. Kendi 
                gerekçeleri her zaman bir başka modelle karşılarına çıktı; bazen 
                savaş ile onun işgalinde iyilikleri öğrendiler, adaleti 
                buldular, temizlik nedir gördüler, tababeti öğrendiler, 
                astronomiyi buldular, matbaayı gördüler, inanın Avrupa uygarlığı 
                her şeyi Türk’lerden öğrendiler kendileri bulmuş, kendileri icat 
                etmiş havalarına girdiler.
 
                - 
                Bu buluş ve icatların belli bir zamanla bütünleştiren tarihçiler 
                kendilerine göre tarihleri tahrif ettiler. 1453 yılı Avrupa için 
                büyük bir yenilgi gibi gözükse de bu yenilginin arkasından gelen 
                keşifler ve sanatın oluşumu için gemiler dolusu kitapların 
                Vatikan’a Fatih Sultan Mehmet  tarafından verilen müsaade ile 
                götürüldüğü bilinen bir gerçektir. Ayrıca şunu da iddia 
                edebilirim ki; Osmanlı Arşivleri gerçek şekilde tasnif edilip, 
                gerçek şekilde yayınlanabilse bildiğimiz “Dünya Tarihi”ni sil 
                baştan yeniden yazmamız gerekir.
 
                - 
                Şimdi tarihi gerçeklerin dışında Avrupa bizi şu sebeplerden 
                dolayı da almak istememektedir. Kilise idaresi kendi özerkliğini 
                Türk topraklarında halen sürdürmektedir. Eğer Türkleri Avrupa 
                Birliğine kabul ederlerse bu özerklikleri Türklerin girişimi ile 
                yok olma sebebi görmektedirler. Bizim özümüzde olan, fakat 
                bilerek veya bilmeyerek göremediğimiz bazı özelliklerimiz onlar 
                için büyük  korku yaratmaktadır. Bu özelliğimiz artık ticareti 
                öğrenmemiz ve bu yeni sistemi benimsememiz Avrupalıyı 
                korkutmaktadır. Bundan otuz kırk sene önce Avrupa’nın pazarı bir 
                nevi sömürgesi idik, bu gün ise Avrupa’yı Pazar yapma hareketi 
                içinde görünmekteyiz. Birçok Türk firması ilk önce et, sonra 
                ekmek, daha sonraları diğer gıdaları satarak Avrupa piyasasına 
                el attılar, sonra konfeksiyon satışları başladı. Bu girişimlerin 
                sonucu Türk ulaştırma şirketleri mantar gibi Avrupa’da bitti. 
                Avrupa bütün bu ticaret ve ulaştırma şirketlerini kendi 
                kanunlarını çiğneme bahasına da olsa engelledilerse de 16 Ocak 
                günü televizyonlarından ulaştırma konusunda Avrupa’nın kendi en 
                büyük mahkemesinde serbest dolaşımı söke söke aldılar. Diğer 
                önlemler ile de laçkalaşmayan Avrupa mahkemelerinden çıkacağını 
                ummaktayım.
 
                - 
                Avrupa’nın elinde şimdi her zaman kullandığı tek bir silahı 
                kalmış bulunmaktadır ki bu silahı televizyonlarda bu sıra sık 
                olarak gördüğümüz bizi a, b, c, d gibi gruplara bölmesidir. 
                Dinimizi bize öğrendiğimiz şekilde değil, yeni sistemlerle 
                öğreten, sonra da politikaya geçen din adamları ile 
                cıvıtmaktalar. 
 
                - 
                Tarihe dikkat edersek, bizi silahla yenemedikleri zamanlar bizi 
                içimizden parçalamaya giriştiler. Bu girişimleri gerçekleşmeye 
                çok elverişli olarak bizlerin de çanak tutmamız ve ufak 
                çıkarlarımız karşısında göz yummamız, sesimizi çıkarmamamız 
                onları güçlendirmiş, parçalana hareketleri halen devam etmeye, 
                halen gündemde olmaya devam etmektedir. 
 
                - 
                En yakın örnek bu gün Kıbrıs planında görülmektedir. Avrupa ya 
                hep ya hiç demiyor. Ya Kıbrıs’ta birleş ya da gireme demektedir. 
                İşsiz birkaç genci iş bulamayacağı korkusu ile Kıbrıs Rum kesimi 
                ile birleşmeleri için etkilemektedirler. Bu empozeden 
                etkilenenleri kınamak istememekteyim. Onlar geleceklerini 
                düşünen dünya vatandaşlarıdır. 
 
                - 
                Verenin de, alanın da Allah olduğunu akıl edemedikleri için, 
                sanki Avrupa Topluluğuna girince hemen iş hazır, hemen işsizlik 
                sigortası hazır gibi görmeleri, daha doğrusu öyle göstermeleri 
                bu olayların olmasını sağlıyor. Bu gibi kışkırtmalara açık 
                olmamız da bizim kabahatimiz.
 
                - 
                Avrupalı Türk korkusu; onun gerçek benliğine kavuşması ile son 
                bulacağını bilmekte. Onun; gerçek eğitimini alması, gerçek 
                dinini bilmesini istememektedir. Ahlaki değerlerinin yok 
                olmasını sağlamaya çalışmaktadır. Bu ahlaki çöküntü eğitimle 
                birlikte çöktürülmeye, fazla işe yaramayan bilimlerle eğitim 
                verilmesi, gelenek ve göreneklere sahip çıkılmaması gibi 
                sebepleri halka benimsetmeye çalışılmaktadır. 
 
                - 
                Bizler gerçek hüviyetimize döndüğümüzde Avrupalının 
                medeniyetinin yıkılacağını bizden iyi bilmektedir.
 
                - 
                Yukarıdaki sebep ve ilişkileri bir çok konuda çoğaltmamız 
                mümkündür. Dikkat edersek, bu tuzakları bir bir bertaraf ederiz.
 
                - 
                Yeterki bizi parçalamaya çalışanların kimliklerini tespit ederek 
                onları iyi tanımamaız bizim ve ülkemiz bakımından önemlidir. Bu 
                önemi hiç bir zaman bir TÜRK olarak aklımızdan çıkartmamalıyız.
 
                - 
                Yeni yetişen genç nesillere Türklüğün ne demek olduğunu, Milli 
                değerlerimizin, Manevi değerlerimizin, gelenek ve örfümüzün 
                neler olduğunu ilice öğretmeliyiz ki genç ve istikbalin Türk 
                Vatandaşları Vatanının kıymetini bilsin!
 
                - 
                Saygılarımla.
 
                - 
                Çorumlu 2000 Aylık 
                Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 47   25 Şubat  2003
 
               
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          07
        
        KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              
              
                -  
 
                - ÖZÜR VE İNAT
 
                - 
                Bizler yaratılışımızdan bu güne birbirimizle iyi geçinmemizin 
                yanı sıra,bazen de birbirlerimize ters düşebilmekteyiz. Bu ters 
                düşmelerimizin birinci sebebi inatçılığımı, bizim doğruyu veya 
                daha iyi bildiğimizi beyan etmemizden daha doğrusu inadımız 
                yüzünden olduğunu gerçekçi bir düşünme ile olduğunu görebiliriz. 
                Bu bizim doğrucu ve gerçekçi olduğumuzu göstermez. Biz kendimizi 
                dikkatli öz eleştiri bombardımanına tutabilirsek ki; göreceğiz 
                bazı konularda değil tamı ile bütün konuların pek çok yerinde 
                haksız olduğumuzu göreceğiz.
 
                - 
                Bu haksız olduğumuz durumlarda ise özür dileme ile kırdığımız 
                yakınlarımıza barışma çabalarında ilk adımı atarak dünyada da 
                Ahrette de kazançlı olabiliriz.Hz. Peygamber’in Müslümanlar 
                arasındaki dargınlıkların giderilmesi bağlamındaki beyanlarından 
                çıkartıyoruz bu değer yargısını. Bu ilk adımı atabilmek içinde 
                insanın kendi şeytanı ile de büyük mücadele vermesi 
                gerekmektedir. Bu mücadeleyi kazanabilenlere ne mutlu!
 
                - 
                İlk önce en yakınımız olan eşimiz, evladımız, kardeşimiz, 
                amcamız, halamız,dayımız gibi kan bağı olan akrabalarımızla 
                bizim aramızda bulunabilecek sürtüşmeleri irdelememiz 
                gerekmektedir. Eşimiz ile olar sürtüşmelerimizi incelememiz, 
                onun pek çok konuda haklı olduğunu gösterebilir. Biz bu 
                haksızlığa nefsimizin verdiği inat yüzünden yüz çevirerek 
                kendimizin haklı olduğu kanaatine varır ve bu katı tutumumuzu 
                devam ettirerek.eşimizi ve ailemizi kırabilecek seviyelere 
                getirebiliriz. Hani bir ata sözümüz der ya” incir çekirdeğini 
                bile doldurmaz” deyimi bu gibi sürtüşmelerin bir incir 
                çekirdeğini bile doldurmayacak kadar küçük olduğunu görebiliriz.
                
 
                - 
                Yakın akrabalarımızla olan en büyük sürtüşmemiz çoğunlukla miras 
                hukukunun bizlere gerektiği gibi pay verilmemesini düşünmemizden 
                ola gelir. Mal paylaşımı yapılmayan aileler bu sıkıntıyı pek çok 
                yaşamaya mahkumdurlar. Mal paylaşımı önceleri ölünün arkasında 
                saygı, aman benden çıkmasın gibi pek çok sebeplerden dolayı 
                ertelenerek akrabalar arasında başlayan dedikodu seviyesine 
                gelebilir. Bu akraba içi duruma dışarıdan bazı yakın arkadaş 
                zannettiğimiz kesiminde karışması, akrabalar arasında kendi 
                düşünce ve yorumları ile iki tarafında aklını çelen bilgiler 
                aktarması akrabalar arasında küs,  kavga ve inatlaşma olarak 
                karşımıza çıkması olağan gözükmektedir.
 
                - 
                Yukarıdaki inat ve küsmek sebeplerinin kendimizi ne kadar 
                yıprattığını acaba hiç düşündük mü? Hayır düşünmemekteyiz. Neden 
                derseniz kin ve zıtlaşmak bize daha tatlı gözükerek aslında 
                şeytana teslimiyetin bir başka adı olarak karşımıza çıkar. 
                Şeytan bu kin ve küsü bizlere tatlı göstererek kinimizi ayakta 
                tutar. Bu dünyamızı perişan ettiği gibi ahretimizi de perişan 
                etmeye çalışır. Bu dünyada hiçbir alakası olmadığı zamanda, 
                ibadet yaparken bu küskünlüğü akla getirir, ibadeti geçersiz 
                kılacak bir zevk ile seni yönlendirir, nefsimize olan 
                güvencimizin zayıflamasından dolayı da bu bu tatlı gözüken 
                şeytanın oyunun kendimizi kaptırır, kaç rekat namaz kıldığımızı 
                bile hatırlamadan selam verdiğimizi görürüz. Şeytanın bize 
                yaptığı en baştan çıkartıcı hareket gel zaman, git zaman tat 
                alınan bir boyuta erişir. Biz Rabb’imizin huzurunda olduğumuzu 
                zannettiğimiz anlarda şeytanın vesvesesi ve kurduğu tuzak 
                sayesinde, kinimizi, yapmak istediğimiz ağız dalaşlarını, neler 
                söyleyeceklerimizi bir bir düşünerek ağzımızın ezbere okuduğu 
                ayetleri bile hiçe sayarak ibadet yaptığımızı zan ederiz.
 
                - 
                Bu pozisyona düşürüldüğümüzü bilmeyi dahi akıl edemeden kısacık 
                ömrümüz gelir geçer. Birde görürüz ki; kabirdeyiz. Başımız salma 
                tahtasına değer ama ne çare?
 
                - 
                Biz Mümin olarak bu gibi kırgınlıklarımızı, inadımızı kullanarak 
                sona erdirmeliyiz. Allah ve Rasulü’nün emir ve tercihleri 
                karşısında nefsimize rağmen kırgınlıkları, dargınlıkları ve 
                inadı bırakmamız, kendi açımızda daha iye ve güzel olur. Bu 
                tercihi kullanabilenlere ne mutlu. Onları tercih ederlerken 
                inatlarını Allah C.C. ve Yüce Elçisinin sözünü tutan,onların 
                yapma dediklerini yerine getirebilenler olarak iki cihanda da 
                mutlu olurlar.
 
                - 
                Hepimiz bu safta olarak kendimizi iki cihanda da kurtaralım.
 
                - 
                Çorumlu 2000 Aylık 
                Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 48    25 Mart 2003
 
               
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          08KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              
              
                  
                - GÜLE GÜLE SAYIN ÜZELGÜN!
 
                - 
                Bir gün gelir, bulunduğumuz makamı başkalarına terk eder 
                gideriz. Bu Türkiye için olağan bir işlem ve süreçtir. Sayın 
                Valimiz Atıl ÜZELGÜN’DE Çorum’a geldi, çalıştı, çabaladı. Pek 
                çok kişiyi memnun etti, pek çok kişiyi de memnun edemedi. Bu 
                memnun etme ve edememe de doğal bir işlev olarak görmemiz 
                gerektir. Herkesi memnun etmek, herkesin dediğini yapmak bir 
                mucize olarak görmemiz yanlış olmaz.
 
                - 
                Sayın ÜZELGÜN ile karşılıklı bir gün oturup sohbetimiz oldu. Bu 
                konuşmamız ona da yetti, bize de yeterli oldu. O benim ne yapmak 
                istediğimi anladı, ben de onu olur olmaz rahatsız etmedim. 
                Toplantılar ve açılışlarda merhabalaştık, hal hatır sorduk.
 
                - 
                Gürsel Yayınevi, Çorumlu 2000 Dergisi ve Sarı Çiğdem Şiir 
                Dergisi olarak bize de dergimize Kaymakamlıkları abone ettirme 
                ile katkıları oldu.
 
                - 
                Sayın Valimize yeni görevinde başarılar dilerim.
 
                - 
                Çorumlu 2000 Aylık 
                Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 48    25 Mart 2003
 
               
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          09KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              | 
                 
              BİR CİLT 
              DAHA BİTERKEN 
              
              1998 tarihinde dergimiz yola 
              çıkarken, bu günlere gelebileceğini ben de dahil pek çok kişi 
              hayal bile edememişti. Bu hayal edilemeyen periyodik çıkış bu sayı 
              ile 4. cilt de tamamlanmış oldu. 
              
              Arşivimizde tam takım olarak çok az 
              biriktirmemden dolayı kıymeti de oldukça artmakta olup, 1.cilt 
              için yaptığımız CD gibi diğer ciltler içinde CD yapmaya 
              uğraşmaktayım. 
              
              48. sayı ile karşınızda 
              bulunmaktayız. 
              
              Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
              Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 48    25 Mart 2003 
              
                | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          10KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              | 
               SARI ÇİĞDEM 
              ŞİİR DEFTERİMİZ BİR YAŞINA GİRDİ ! 
              
              2002 yılında Gürsel Yayınevi 
              olarak; yeni bir dergi yayınlamak mecburiyetinde kalmıştık. Bu 
              dergimizin bir defter olarak isimlendirilmesinin sebebi sayfaların 
              bazılarını hemşerilerimizin sponsor olarak katkıları idi. 
              
              Yayınevi olarak Internet’te de 
              tamamını yayınladığımız “Sarı Çiğdem Şiir Defteri” bu ay 13. 
              sayısının çalışmalarını yapmakta. Bu ekonomik krize karşı yinede 
              bazı hemşerilerimizin katkılarını isteyeceğiz. Belki de mahalli 
              Aşıklarımıza da ulaşacağız. 
              
              Bakalım Mevla'm neyler,neylerse 
              güzel eyler. * 
              
              *Ne yazıkki derginin basımı 12. 
              sayıda son verdim. Sanal olarak yayınlamaya devam ederek 200. 
              sayıda yayına son verdim. Halen bütün sayılar arşivde 
              bulunmaktadır. https://gurselyayin.com 
              
              Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
              Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 48    25 Mart 2003 
              
                | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         11KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              | 
               40 YILLIK 
              SİRKE 
              
              Bir gün; Nasrettin Hoca’nın kapısı 
              çalınmış. Hoca kapıyı açmış. Karşısında komşusunun küçük oğlu 
              duruyor. 
              
              -  Hocam! Annem 40 yıllık sirkesi 
              var mı diye sormamı istedi. Hoca: 
              
              - Tabi evladım var. Diyerek cevap 
              verdi. Çocuk bir şey demeden dönüp gitti. Nasrettin Hoca’da eve 
              girdi tam yerine otururken kapı tekrar çaldı. Kapıyı açtı, 
              karşısında yine komşu çocuğu duruyordu. Bu sefer elinde 2 litrelik 
              bir tas bulunmakta idi ve Hocaya uzatarak: 
              
              - Hocam! Annem bu tası 
              dolduruversin diye yolladı. Dedi. Nasrettin Hoca’da: 
              
              - Yavrum her isteyene sirke verse 
              idim bende 40 yıllık sirke ne gezerdi? Diyerek kapısını kapattı. 
              
              Nereden çıktı bu fıkra derseniz; 
              bazı okuyucularımız arşivimizde bulunan tam takım dergilerimizden 
              ücretsiz talep etmektedirler. Bizim sirke 40 yıllık olmadı fakat 
              6. yıla girmek üzere ve arşiv dergilerimizin adedi de bu sayı ile 
              48’e ulaşarak 4. cilt bitmiş oldu. 
              
              Talepte bulunanlara duyurulur. Yine 
              hocamızın dediği gibi  “parayı veren düdüğü çalar” bizde beş 
              yıldır arşivimizi sakladık. İhtiyacı olanlar için biriktirdik. 
              
              Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
              Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 48    25 Mart 2003 
              
                | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          12KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              | 
               ADAM GİBİ 
              ADAM! 
              
              Arife akşamı yani; 11 Şubat 2003 
              tarihinde bizim mahalli televizyonlarımızdan birini tesadüfen 
              açtım. Bir konuşmacı bir topluluğa, birisini tanıtıyordu ve şöyle 
              dedi “ İşte size adam gibi bir adam!” Ne demekti bu?  
              
              Kendisi de dahil olmak üzere, orada 
              bulunanların tamamını, televizyondan dinleyenlerin hepsini adam 
              yapmamıştı, farkında değildi. Acaba o kişi Çorum’a vekil olurken 
              kendisini adam yerine koyanlara bir şeyler mi demek istiyordu? 
              
              Biz bu yaşa gelene kadar kimler 
              adam gibi adam olarak  bize lanse edildi? 
              
              Bir çok kişiler geldi geçti. Fakat 
              Çorum için pek çalışan adam birkaç taneden başka kimse gelmedi. 
              
              Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 
              48    25 Mart 2003 
              
                | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
         13KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              
              
                  
                - NİHAYET FESTİVAL ALANININ 
                TEMELİ ATILDI 2003
 
                - 
                Nihayet beklenen an geldi, geldi de gelmesine biraz şişirtilmiş 
                gibi bir izlenim bıraktı bendi. Neden derseniz, temel eski 
                havuzun üzerine kondurulmuş. On santimlik bir düzlem üzerine 
                büyük bir kütle binanın temelinin kondurulması acaba doğrumu?
 
                - 
                Temel atılan bu alan ki; bizim çocukluğumuzda deprem risksi en 
                çok olan bir alanda bulunması da cabası. Allah vermesin bir 
                sarsıntıda kızak gibi bütünce bu bina kayabilme ihtimali yüksek 
                gibi geldi.
 
                - 
                Buradan; Belediye Fen Müdürlüğü, Bayındırlık Müdürlüğü, Çorum 
                Mühendisler Odası, Zemin etüt gibi kuruluşlara sesleniyorum. 
                Belki yanılıyorum. Fakat bence böyle bir temel çok sakıncalı.
 
                - 
                Biliyorsunuz en son deprem yaşayan bir ilimizin deprem konutları 
                ve resmi daireleri zarar gördü diyerek medya bas bas bağırdı, 
                yayın yaptılar.
 
                - 
                Telafisi zor olmadan,bina yükselmede bu inşaatın kontrolünü 
                isterken verilecek raporun da dergimize belge olarak 
                gönderilmesini rica ediyorum.
 
                - 
                Bu aylık yaptığımız tek taraflı da olsa bilgilendirme size belki 
                de yeterli olmuştur. Başınızı ağrıttığım için özür diler,hayırlı 
                bir ilkbahar dilerim.
 
                - 
                Saygılarımla.
 
                - 
                Çorumlu 2000 Aylık 
                Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 48    25 Mart 2003
 
                -  
 
               
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          14KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              
              
                -  
 
                - ALLAH C.C. HAYIRLARA 
                VESİLE ETSİN
 
                - 
                Bu gün bu satırları yazarken Amerika Birleşmiş Milletleri 
                kararını kaale almadan Irak'a ilk saldırısını yaptı. Şu anda 20 
                Mart 2003 saat 04,32 Bağdat'a füzeler gelmeye başladı. Allah 
                oradaki din kardeşlerimize sabır ve metanet versin dileklerimden 
                başka bir şey gelmiyor. 
 
                - 
                Atalarımız “gökten kırk yıl taş yağmışta, vadesi yeten ölmüş” 
                demişlerdi. Bu satırları baskıya gireceğimiz saate kadar devam 
                ettireceğim. Bu savaşı ne Bush ne de Saddam yaptırıyor. Allah 
                C.C. böyle taktir etmiş.
 
                - 
                20 Mart 2003 Saat 15.09 Büyük Millet Meclisi “Teskere” için 
                toplandı ve teskere çıktı. 21 Mayıs 2003  en büyük hava 
                saldırısı Bağdat'ı vurdu. 22 Mart 2002 Savaşın korkusunu ve 
                stresini görmemek elde değil. 
 
                - 
                ABD ordusu 48 saatte aşacağı ve alacağı yerlere erişmesi şöyle 
                dursun  yerinde saymaya devam ediyor. Yanlışlıklara düşen 
                Koolisyon Birlikleri Irak Milliyetçiliği ve Din birliğini hesap 
                edemedi.
 
                - 
                23 Mayıs 2003 Çorum Belediye Encümeni seçimleri savaş yüzünden 
                Ulusal medyada gerçek tanıtımını bulamadı. Bu seçimde iktidarın 
                mensuplarının çoğunluğu ilimiz için bir ümit olmasını diliyorum. 
                Savaş rutin hızı ile devam ediyor. Bütün şehirler bombalanıyor.
                
 
                - 
                24 Mayıs 2003 Saldırı devam ediyor. Koalisyon Birlikleri 
                ilerlemeye çalışıyorlar. 
 
                - 
                25Mayıs 2003 Birbirlerini eşit silahlarla öldürmüyorlar. 
                
 
                - 
                26 Mayıs 2003 Koalisyon Birlikleri Pazar yerini bombaladı.
 
                - 
                27 Mayıs 2003 Koalisyon Birlikleri Dediklerini yapmakta 
                gecikiyor. Kuzey cephesine  1000 ABD paraşüt birliği indirildi.
 
                - 
                Şu anda 28 Mart 2003 saat 01,35 Kayıplar Irak 350 ölü çoğunluğu 
                çoluk çocuk ve sivil olmak üzere 3600 ‘den fazla yaralı. ABD 22 
                ölü ve 24 yaralısı olduğunu söylüyor.
 
                - 
                Saat 3,35. Şu an Bağdat en büyük bombardımana maruz kalıyor.
 
                - 
                Çorumlu 2000 Aylık 
                Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 49    25 Nisan 2003
 
               
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         15KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              
              
                -  
 
                - BEŞİNCİ CİLDE BAŞLARKEN
 
                - 
                Hey gidi günler hey!
 
                - 
                Neler neler yapmaya çalıştım. Neler yaptım.
 
                - 
                Neler yaptım diyerek başlamak isterdim sözlerime de bu 
                kelimelerle başlamayı da uygun göremedim doğrusu. Gerekçesi 
                ise;”Doğrucu Davut” gibi olanları yazmam lazım. Böyle de yazmaya 
                çalışmam mı beni etkiledi ne ? Olmayanları, olmuş gibi 
                gösterilenleri, gösterilmeye çalışanları, kalleşleri, yalanları, 
                dolanları, sözleri, duruşları, görüşleri vb. vb.
 
                - 
                Bunları geçirdiğimiz altı yıl içerisinde sık sık devamlı 
                okuyucularımıza bildirdik. Bildirdikte ne oldu bir kocaman hiç. 
                Kendimi de eleştirdim Mahmut dert yanma diye;ne şiş yandı 
                yakınmalarımdan,ne de kebap. Bizi anlayan sekiz elin 
                parmaklarından birazcık eksik. Onlarda usanmazlarsa,onlarda 
                sıkılmazlarsa dergiye devam. Devam etmem için ne gerekçe 
                göstermeme gelince “Bilenler,bilmeyenlere söylesin” Derim.
 
                - 
                Dergi olarak buluşmalarımız geçen yılın sıkıntılı geçmesine 
                karşın birkaç günü geçmeyen periyodik zaman dilimi olarak devam 
                etti. Bu yılda Rabb’im müsaade ederse aynı periyodik inatlaşmayı 
                sürdürmeye devam etmeye çalışacağım.
 
                - 
                Benim gibi ısrarcı; inat ile dergimize yazı yazar arkadaşlarıma 
                da buradan tekrar teşekkür etmem ayıp kaçmasa gerek. Kendilerine 
                çeşitli şekillerde ulaşıyorum, yazışıyoruz, telefonlaşıyoruz, 
                e-mailleşiyoruz. Çorum’da olanlarla da her ay en azından bir 
                kere görüşüyoruz. Tabii ki yazı verenlerle oluyor bu alış 
                verişimiz. Düşünebiliyor musunuz 72 adet Çorumlu 2000 Dergisinin 
                hayat hikayesi
                
                https://gurselyayin.com/corumlu2000/zzzyazar.htm adresinde 
                yazarlar bölümünde bulabilirsiniz. Burada kendisini göremeyen 
                yazar arkadaşlarımız da pek çok. Onların da bir sorusunu bu konu 
                açılmışken cevaplıyı vereyim. Dergimize en az üç sayı yazı veren 
                yazarlarımız burada bulunmaktadır.
 
                - 
                Bu satırları yazdığım sıralarda televizyonda savaş tamtamları 
                tam hızı ile çalıyor. Savaş tamtamlarımızın çalmamasını RET eden 
                Vekillerimiz bakalım neler yapacaklar? Onların elinde de hiçbir 
                şey yok “Bakalım Mevla’m Neyler, neylerse güzel eyler” demekten 
                başka bir şey elimizden gelmiyor. Bir vekilimizin mahalli 
                gazetede bu güne kadar savaşı önledik mealindeki demecini 
                görünce ağladım. Artık TANRILIĞA da soyunmaya başladık. Bir 
                vekilimizde bir fıkra ile “Çizmeden yukarıya çıkmayın” diye bir 
                fıkra anlattı. Ne cevherler yaratmışsın ya Rabb’i. Bu hemşehrim 
                bu gafları neden yapıyor? Merak etmiyor da değilim hani!..
 
                - 
                Bahar geliyor demiştik geçen sayımızda. Nisan ayı Çorum için 
                bilinmeyen hava olaylarının yaşandığı günler olarak büyüklerimiz 
                bilirler. Erersek Çorum’un ilk baharının ne zaman başlayıp ne 
                zaman biteceğini ancak ve ancak Hıdrellez yani 6 Mayıs’ta 
                anlayabiliriz.
 
                - 
                Tabi Mayıs ayının el verdiği bir müsaade ile.
 
                - 
                Buradan bir habere de sevindiğimi belirtmek istemeden 
                geçemeyeceğim. Gencecik, bekar ve Çorum’u tanımayan bir 
                Kütüphaneci gelmişti Çorum’a Dursun ÖZTÜRK Beraber çalıştık. 
                Görüşmemizde epey kopukluk oldu. Belki kabahat bizdeydi. Şimdi 
                duydum ki; mesleğinin en yüksek makamına ulaşmış Kütüphaneler 
                Genel Müdürü olmuş. Çalışmalarında başarılar dilerken yaptığı 
                işlerin hayırlara vesile olmasını dilerim.
 
                - 
                Çorumlu 2000 Aylık 
                Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 49    25 Nisan 2003
 
               
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
         16KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
        
        
          -  
 
          - GERÇEK KEŞİF
 
          - 
          Ülkemizde bazı yaşayan dehalarımızın bulunması bir gerçektir. Fakat 
          bazı bağnaz kişilerin bu dehaların yaptıklarını hazmedemedikleri gibi, 
          onların yaptıkları,buldukları yenilikleri kabullenmemektedir.
 
          - Aşağıda 
          onlarca yeniliğin ve faydalı materyalin buluşunu yapan bir memleketi 
          için çalışan kişiyi sizlere tanıtıyoruz.
 
          - Bu  
          kısa tanımlamadan sonra Sayın Prof. Dr. Abdullah ÇOBAN tarafından 
          aşağıda belirtilen başlıca çalışmaları bulunmaktadır.
 
          - 
          1.Kibritle tutuşan mangal kömürü: Üretilen kömür sağlığa zararlı 
          hiçbir madde ihtiva etmemekte ve yanması esnasında zararlı madde 
          yaymamaktadır. Üretimi için tabii kömürler ve çeşitli atıklar 
          kullanıldığı için orman katliamını kısmen önlemektedir. Ayrıca çeşitli 
          fabrikaların değerlendirilemeyen atıkları da bu şekilde hem 
          değerlendirilmekte hem de çevre temizliği sağlanmaktadır. Bu kömürün 
          sanayi çaplı üretimine başlanmıştır.
 
          - 2. 
          Kağıt fabrikaları atıklarından boya çözücüsü olarak kullanılan saf 
          terebentin ve benzin üretimi: Kağıt fabrikalarında üretim esnasında 
          zorunlu olarak açığa çıkan ve çok kötü kokulu merkaptanlar ihtiva eden 
          sülfat terebentini geliştirmiş olduğumu metotlar ile ucuz ve ekonomik 
          olarak saflaştırılabilmektedir. Ayrıca bu terebentinden %25 lere varan 
          yakıt tasarrufu sağlayan benzine alternatif yakıt ve benzin, fuel oil 
          katkı maddeleri üretimi gerçekleştirilmiştir.
 
          - 3. Üre 
          formaldehit ve saf melamin formaldehit kalitesinde melamin üre 
          formaldehit kopolimerinin üretimi: Üre formaldehit reçinesi sunta ve 
          kontrplak üretiminde yaygın olarak kullanılan bir reçinedir. Dünyada 
          ve ülkemizde bu reçine uygun üre ve formaldehit karışımının 5 saat 
          süre ile 115 °C de ısıtılması ile üretilmektedir. Bu üretim esnasında 
          genellikle formaldehit emisyonu yüksek E3 kalite tutkal 
          üretilmektedir. E1 ve E0 kalite tutkal üretimi ise kısa süren stoklama 
          süresi ve farklı üretim prosesi nedeni ile genellikle 
          üretilememektedir. Yapılan çalışmalarda E0 kalite tutkal üretimi 
          gerçekleştirilmiştir. Ayrıca tamamen farklı üretim prosesi ile üretim 
          süresi 1 saate düşürülmüş, üretim sıcaklığı ise 50-60 °C ye 
          değiştirilmiştir.
 
          - Melamin 
          formaldehit reçinesi laminasyon tutkalı olarak kullanılmakta olup ham 
          maddesi olan melaminin pahalı olması nedeni ile üre formaldehite göre 
          oldukça pahalı bir tutkaldır. Yüzde yüz melamin kullanmak yerine 
          ekonomi sağlamak için belli yüzdelerde üre ortama ilave edilerek 
          melamin üre formaldehit kopolimerleri üretilmiştir: Üretilen 
          kopolimerlerin kaliteleri incelendiğinde saf melamin formaldehit ile 
          aynı oldukları görülmüştür.
 
          - 4. 
          Bimisden ısı ve ses izolasyonu yüksek  inşaat tuğlası üretimi : Bimis, 
          volkanik patlamalarda açığa çıkan silisyum dioksit esaslı kapalı 
          gözenekli malzemelere denir. Sanayi de bimis, çimento ile karıştırılıp 
          kalıplanarak inşaat tuğlaları üretilmektedir. Ancak bu şekilde bimise 
          iletkenlik özelliği kazandırılmakta ve çimento nem ile sertleştiği ve 
          nem çekici olduğu için üretilen bu briketlerden inşaa edilen binalar 
          sürekli rutubetli olmaktadır. Bimisden farklı bağlayıcılar ile üretmiş 
          olduğumuz briketler, çimento ile üretilen briketlerden yaklaşık on kat 
          daha serttir. Isı ve ses izolasyonu daha iyidir. Bimisin yoğunluğu 
          düşük olduğu için çimento ile yoğunluğu artırılmaktadır. Çalışmamızda 
          kullanmış olduğumuz bağlayıcılar yoğunluğu değiştirmediği için daha 
          hafif tuğlalar üretilmektedir. Bir deprem kuşağı olan ülkemizde ise 
          hafif malzemelerin inşaatlarda kullanılması halinde muhtemel 
          depremlerde can kaybının daha da azaltılabileceği düşünülmektedir. 
          Ayrıca kullanılan bağlayıcılar ile kendiliğinden renklenmeler olduğu 
          için dış cephe kaplama malzemesi olarak da kullanılabilecektir.
 
          - 5. 
          Lastik kırpıntılarından yer karosu üretimi: Lastiklerin tıraşlanması 
          ile küçük kırpıntı lastikler açığa çıkmaktadır. Bunların uygun 
          bağlayıcılar yardımı ile kalıplanması sonucunda yumuşak yer karoları 
          üretilmiştir. Bu karolar futbol sahalarında, çocuk parklarında 
          kullanılabilecektir.
 
          - 6. 
          Madenden petrol üretimi: Adı şimdilik belirtilmeyecek olan bir 
          madenden petrol üretimi gerçekleştirilmiştir. Belirtilen madenin 100 
          milyon ton belirlenmiş rezervi vardır. Türkiye’nin çeşitli 
          bölgelerinde mevcut olan bu madenin tüm rezervi 1 milyar ton 
          civarındadır. Petrol kayalarından petrol üretiminde %6 lik verim 
          oldukça ekonomik bulunmaktadır ve hemen işletmeye başlanılmaktadır. 
          Belirtilen maden ile yapılan çalışmada üretim verimi %25-30 
          civarındadır. Numuneler yüzeyden alındığı için bol miktarda kül ihtiva 
          etmektedirler. Kül miktarı az olan, derinden alınmış numunelerde bu 
          verimin daha da artacağı görülecektir. Petrolü alındıktan sonra geriye 
          kalan bakiye 3800 kalori olup dumansız yakıt olarak 
          kullanılabilmektedir. Yapılan çalışmalarda madende mevcut petrolün 
          hafif fraksiyonları alınmaktadır. Eğer fuel oil gibi ağır 
          fraksiyonlarda alınacak olursa üretim verimi %45-50 lere kadar 
          çıkabilecektir.
 
          - 7. Torf 
          ve düşük kaliteli turblardan humik asit esaslı gübre üretimi :Bu proje 
          için hazırlanan ayrıntılı bilgi ileride sunulacaktır.
 
          - 8.Donma 
          ve buzlanmayı önleyici malzeme üretimi :Kış aylarında yolların 
          buzlanması ve donmasını engellemek için tuz atılmaktadır. Atılan bu 
          tuz korrozif olup metal aksamı önemli ölçüde korozyona uğrattığı gibi 
          asfaltın kabarmasına, kaldırımlarında plakalar halinde aşınmasına 
          sebep olmaktadır. Ayrıca tuz -10 °C ye kadar buz çözmede etkili bir 
          maddedir. -10 °C den itibaren giderek buz çözme etkisi azalmakta ve 
          -20 °C de ise tuzun kendisi de donmaktadır. Bilindiği gibi ülkemizin 
          bir çok bölgesinde sıcaklık zaman zaman -20 °C nin de altına düşmekte 
          ve kaldırımlar bir  defa buz tuttuktan sonra kış boyunca bu buzların 
          sökülmesi çoğu yerde mümkün olmamaktadır. Atılan tuzun miktarı da 
          oldukça yüksek olup düzgün bir şekilde dağıtılamamaktadır. Karla 
          yapılan mücadele oldukça büyük masraflar gerektirirken yeterince 
          etkili olunamamaktadır. Bu problemi çözebilmek amacı ile yapmış 
          olduğumuz çalışmalarda önemli ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir. 
          Bunun için şeker, alkol, nişasta ve kağıt fabrikalarının atıklarından 
          önemli ölçüde yararlanılmıştır. Çeşitli konsantrasyonlarda değişik 
          sıvı çözeltiler ve katı buz çözücüler elde edilmiştir. -35 °C de dahi 
          donmayıp buz çözme etkisini gösterdiği gibi korrozyonu %90 oranında 
          düşürmüştür.
 
          - Özellikle kar yağmadan önce yollara 
          serpilmesi halinde karın asfalt ve kaldırımlara yapışması 
          engellenebilmektedir. Metrekareye atılan miktar da oldukça düşüktür. 
          Bu da ayrı bir ekonomi sağlamaktadır.
 
          - 9. 
          Yağmur kovucu: Hazırlanan çözelti araba camına uygulandıktan sonra bir 
          süre kuruması için beklenilir ve kuru bir bezle silinir. Daha sonra 
          yeniden uygulanır ve kurulanır. Yağmur yağarken camın ıslanmasını 
          engeller ve cam sileceği kullanmaksızın arabayı kullanma imkanı verir.
 
          - 10. Su 
          geçirmez sıva ve mdf üretimi: Sıva yapıldıktan sonra üzerine uygulanan 
          uygun karışım sıvanın su tutma özelliğini azaltır ve su geçirmez bir 
          hal alır. Aynı karışımın biraz farklı şekli mdf yüzeyine 
          uygulandığında yüzeyde ince bir zar meydana getirerek mdf’nin su 
          emmesini engeller. Ayrıca tutkal ile birlikte tüm mdf bünyesine 
          uygulandığında mdf’nin tamamen su absorplaması engellenir.
 
          - Bu  çalışmaların sahibi Adullah 
          ÇOBAN 22.09.1951 tarihinde doğmuştur. Derece Alan Üniversite Yıl 
          Lisans Kimya İstanbul Üniversitesi1975;Lisans Kimya İstanbul 
          Üniversitesi1975;Doktora Kimya Leeds Üniversitesi1980. Yardımcı 
          Doçent;1888 Doçent, Kimya İsdemir 1988, Profesör Kimya Erciyes 
          Üniversitesi 1995 Yüksek Lisans Tezleri:
 
          - 1. M. Salih Keskin, Suda çözünmeyen 
          bağlayıcı üretimi, bağlayıcı cins ve miktarının kömür briket üretimine 
          ve kalitesine etkisinin incelenmesi, Şubat 1988, Kayseri
 
          - 2. İsmail Karataş, Isı ile 
          sertleşen reçinelerin üretimi ve bağlayıcı olarak kullanılması, Ekim 
          1999, Kayseri
 
          - 3. Tuncay Şimşek, Anilin esaslı 
          reçinelerin üretimi ve bağlayıcı olarak kullanılması, Ocak 2001, 
          Kayseri
 
          - 4. Senem Aygün, Yüksek sıcaklığa 
          dayanıklı epoksi reçinelerin üretimi ve reçine kalitesine etki eden 
          faktörlerin belirlenmesi, Eylül 2001, Kayseri
 
          - 5. Zeliha Avcı, Amino reçinelerinin 
          üretimi ve bağlayıcı olarak kullanılması, Eylül 2001, Kayseri
 
          - Doktora tezi:
 
          - Ayşe Benk, Fenolik reçineleri 
          bağlayıcı olarak kullanarak kok tozundan döküm koku ve metalürjik kok 
          üretimi, Temmuz 2001, Ankara
 
          - Uluslar arası hakemli dergilerde 
          yayınlanan makaleler:
 
          - 1.“ Formed Coke From Lignite and 
          Critical Role of Air “,J. W: Taylor and Abdullah Çoban, Sixt London 
          International Carbon and Graphite Conference, Carbon 82, London, 20 to 
          24th September 1982, pp 211-213
 
          - 2.“13C NMR Investigation of The 
          Chemical Structures of Coking and Non-Coking Coals in The Original and 
          Reductively Alkylated Solid States” , Gaye Erbatur, Oktay Erbatur, 
          Abdullah Çoban, Mark F. Davis and Gary E. Maciel, Introduction 
          Advanced Topics and Applications to Fossil Energy, 569-574, 1984 by 
          Reidel Publishing Company
 
          - 3.“Investigation of The Chemical 
          Structures of Coking and Non-Coking Coals in Original and Reductively 
          Alkylated Solid States via 13C NMR and IR Spectroscopies” , Gaye 
          Erbatur, Oktay Erbatur, Abdullah Çoban, Mark F. Davis and Gary E. 
          Maciel, Fuel, 1986, vol 65 September , pp 1273-1279
 
          - 4.” Factors Affecting The Strength 
          of Formed Coke Made From Lignite Char”, J. W. Taylor and Abdullah 
          Çoban, Fuel, 1987, vol 66, September, pp 1274-1286
 
          - 5.“Formed Coke From Lignite and 
          Critical Role of Air”, J.W.Taylor and Abdullah Çoban, Fuel 1987, vol 
          66, January,  pp 141-142
 
          - 6.”Turkish Steel and Coking Coal 
          Demand“,Osman Kılavuz, Abdullah Çoban, Coal Trans International, 
          October, 1989, pp 35-52
 
          - 7.“Turkish Coking Coal Demand”, 
          Coal Trans International, vol 5 February, 1990, pp 20-21 (Özet olarak 
          tekrar yayınlandı)
 
          - 8.”Upgrading Lignites via Thermal 
          Reduction with Coke Oven Gas”, Oktay Erbatur, Levent Ertok, Abdullah 
          Çoban ve Gaye Erbatur, Fuel, 1991, vol 70, December, pp 1476-1480
 
          - Uluslararası bilimsel toplantılarda 
          sunulan ve bildiri kitabında (Proceedings) basılan bildiriler :1.”The 
          Energy Situation in Turkey”, Abdullah Çoban, Rapor, Seapac Gazi 
          Project (Built- Own- Operate Model), Submitted to Seapak Control 
          Service, Ltd. as a Potential Consultant Report, 1986
 
          - 2.”3. Amerika-Avrupa Kömür 
          Konferansı, Roma 27-29 Nisan 1987, Hakkındaki Rapor” ve bu 
          konferanstaki Abdullah Çoban’ın görüşleri,. Abdullah Çoban, Financial 
          Times, International Coal Report, No 172, 8.May.1987
 
          - 3.” Production of Smokeless Fuel 
          From Turkish Lignites for Ankara”, Abdullah Çoban, Bekir Sami Yılbaş 
          ve Ali Koç, 8th Miami International Conference on Alternative Energy 
          Sources, 14-16-December 1987  Miami Beach, Florida, USA
 
          - 4.“ Production of Heat and Sound 
          Insulating Briquettes of High Tensile Strength from Bimisi”, Ayşe 
          Benki Abdullah Çoban, Muzaffer Talu,p 263-270, ECOS’01 July 4-6, 2001, 
          Istanbul
 
          - Ulusal hakemli dergilerde 
          yayınlanan makaleler:
 
          - 1. “ Türk Linyitlerinden Metalurjik 
          Kok ve Dumansız Yakıt Üretimi Pilot Tesis Çalışmaları”, Abdullah 
          Çoban, Araştirma Raporu, Yurttaşlar A.Ş. Kayseri, 1985
 
          - 2.” Linyitten Kok Üretimi, 500 
          kg/saat Tunçbilek Linyiti İşleyecek, 2000 ton/yıl Kapasiteli Pilot 
          Tesis Dizayn Hesapları”, Abdullah Çoban, 1985, Yurttaşlar A.Ş., 
          Kayseri
 
          - 3.”Türk Linyitlerinden Yapay Kok 
          Üretiminin Hava Kirliliği ve Enerji Tasarrufu Bakımından Önemi”, 
          Abdullah Çoban, İsdemir, 1986
 
          - 4.”ASTM Standartlarından Uygun 
          olarak Kok ve Kömürden Numune Alma ve Hazırlama Metodları”, Abdullah 
          Çoban, İsdemir, 1986
 
          - 5.”Kömür ve Kokun Analizleri için 
          ASTM Standartları”, Abdullah Çoban, İsdemir, 1986
 
          - 6. ”ISO Standartlarında Uygun 
          olarak Demir Cevherlerinden Numune Alma”, Abdullah Çoban, İsdemir, 
          1986
 
          - 7.”Karabük Demir-Çelik 
          Fabrikalarında Çelik Maliyetini Azaltmak için Kok Kalitesinin 
          İyileştirme Çalışmaları”, Abdullah Çoban, İsdemir, 1987
 
          - 8. ”Isdemir Enerji Durumu ve 
          Tasarrufu”, Abdullah Çoban, Isdemir, 1989
 
          - 9.”ISO Standartlarına Uygun olarak 
          Ferroalejlerden Numune Alma,Numune Hazırlama ve Kimyasal Analizlerinin 
          Yapılması”, Abdullah Çoban, Isdemir, 1989
 
          - 10.”Isdemir’de Yapılacak Master 
          Planı Çalışmalarında Dikkate Alınması Gerekli Hususlar”, Abdullah 
          Çoban, İsdemir, 1990
 
          - 11. ” Iron and Steel Potential in 
          Turkey”, Abdullah Çoban, İsdemir, 1990
 
          - 12. ”Hava Kirliliği ve Çözümü için 
          Alınması Gerekli Tedbirler”, Abdullah Çoban, TMMOD Makine Bülteni, 
          Aralık 1993, Yıl 2, Sayı 7, Sayfa 7-9
 
          - Ulusal bilimsel toplantılarda 
          sunulan ve bildiri kitabında basılan bildiriler:
 
          - 1.”Türk Linyitlerinden Yapay Kok 
          Üretimi”, Abdullah Çoban,Uluslararası Kömür Teknolojisi Semineri, İTÜ 
          Maden Fakültesi, 1982, İstanbul
 
          - 2.“ Problems of Coking Process at 
          Isdemir Coking Plant”, Abdullah Çoban, Ankara Energy Meeting on New 
          Coal Technologies and Policy Development, Middle East Technical 
          University, October 18-21, 1983
 
          - 3. “Present Status and Future 
          Developments at The Turkish Iron and Steel Works”, Çakıcı, T., Ergin, 
          O., and Çoban, A.,  United Nations Economic Commission for Europe, 
          Seminer, İzmir/Çeşme (Turkey), 5-9-May-1986
 
          - 4. “İsdemir’de Kullanılan Andaluzit 
          Tuğlaların X-Işınları Toz Difraksiyonu Metoduyla İncelenmesi”, 
          Abdullah Çoban, Esin Uysal and Turgay Akdoğan, Seramik Teknik 
          Kongresi, Bildiriler Kitabı, 24-28-Ağustos-1987, İstanbul, Türkiye, 
          Sayfa 100-129
 
          - 5.”Kolay Tutuşan Mangal Kömürü, 
          Dumansiz Yakit Üretim Metodlari ve Hava kirliliginin Önlenmesine 
          Katkilari”, Abdullah Çoban, Murat Saraçoğlu, Ayşe Benk, X.Ulusal Kimya 
          Kongresi, 19-21 Eylül 1994, Uludağ-Bursa, bildiri Özetleri, Sayfa 218
 
          - Diğer yayınlar:
 
          - 1.Abdullah Çoban,”Kömürlerin 
          Değerlendirilmesi için Uygun Metod ve Teknolojilerin Seçimi”, Erciyes 
          Üniversitesi Yayınları, No 53, ISBN 975-7598-62-3, Kayseri 1993
 
          - İdari görevler:
 
          - 1.Araştirma Mühendisi, Kalite 
          Kontrol ve Laboratuvarlar Müdürlüğü, Kömür ve Kok Laboratuvarları, 
          İskenderun Demir Çelik Fabrikaları (İSDEMİR) İskenderun, 1981-1983
 
          - 2. Araştirma ve Proje Müdürü, 
          Yurttaşlar A. Ş., Ambar, Kömür ve Dumansiz Yakit Üretim Tesisleri, 
          Kayseri, 1983-1986
 
          - 3. Proje Sorumlusu, J.W. Taylor ile 
          birlikte, T.D.Ç. İşletmeleri Genel Müdürlüğü, İSDEMİR adına, “Defining 
          The Factors Efecting the Strength of Coke and Formed Coke Briquettes” 
          adlı projenin İsdemir Sorumlusu, 1985-1987
 
          - 4. Proje Sorumlusu, İsdemir 
          Endüstri Bölümü Sorumlusu olarak, Çukurova Üniversitesi, Sherbooke 
          Üniversitesi (Kanada) ile İsdemir’in ortak yürüttüğü, “ Upgrading 
          Turkish Lignites”, adlı , IDRC Project File No: 3-P-84-1031 sayılı 
          proje, 1987-1990
 
          - 5. Yardımcı İşletmeler Grup 
          Başkanı, İSDEMİR, İskenderun, 1986-1988
 
          - 6.Müessese Müdür Muavini, İSDEMİR; 
          İskenderun, 1988-1990
 
          - 7. Yönetim Komitesi Üyeliği, 
          İSDEMİR, İskenderun, 1988-1990
 
          - 8. Öğretim Üyeliği, Erciyes 
          Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi, Kimya Bölümü, Fizikokimya 
          Anabilim Dalı Başkanı, 1991- devam ediyor.
 
          - 9.Bölüm Başkani, E.Ü. Fen Edebiyat 
          Fakültesi, Beden Egitimi ve Spor Bölümü Başkani, 1991-1993
 
          - 10.Yönetim Kurulu Üyeliği, E.Ü. Fen 
          Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyeliği, 1992-1995
 
          - 11.Yönetim Kurulu Üyeliği, E.Ü. Fen 
          Edebiyat Fakültesi Yönetim Kurulu Üyeliği, 1992-1995
 
          - 12.Yönetim Kurulu Üyeliği, E.Ü. 
          Kocasinan Meslek Yüksek Okulu Yönetim Kurulu Üyeliği, 1992-1995 
          Bilgileri veren Prof Dr. Abdullah ÇOBAN’a  TEŞEKKÜR EDERİM
 
          
            
            Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
            Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 49 25 Nisan 2003  
         
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          17KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          -  
 
          - DÜNYA TERÖRÜ 
 
          - Geçen 
          ay yazımı yazarken Irak İşgalinin etkisi ile Mart ayı yazacakken, o 
          karışık duygulardan olsa gerek Mayıs ayı yazmışım.
 
          - Hani ne 
          derler: “Söyleyene değil, söyletene bak!” Bende diyorum ki: Yazana 
          değil, yazdırana bak” bu tarihler gelecek sayıda Dünyanın ne gibi 
          terör girişimleri olacağını bir Allah C.C. bilir. Irak işlerin 
          bitirmek üzere olan Amerika ve İngiliz birliklerinin başkomutanı olan 
          kişi birkaç ay önce Irak’a dediği gibi; bizimle iş birliği yap” 
          baskısını şimdi de Suriye’ye yapıyor. Bu baskı sonucu önce dünyanın 
          dikkatini çekmeye, yönlendirmeye çalışıyor. Yine malum senaryoyu 
          gündeme getiriyor. Aynı oyunlardan sonra Suriye’nin de başına birkaç 
          ayın bitiminde çorap örülecek gibi geliyor. 
 
          - Daha 
          sonra İran, sonra da Türkiye’ye sıra gelecek. İşlerine gelmeyen 
          yönetimlere bir bahane sunularak o ülkenin düzeninin yıkılması artık 
          bir alışkanlık haline gelecek gözüküyor.
 
          - Terör 
          ve teröristleri yok etme amacı ile yola çıkan, dünyanın polisliğine 
          soyunan, kendisini tek olarak gören bu güç  esas terörü kendisinin 
          yaptığını maalesef göremiyor, yada görmek istemiyor. Kendi 
          değerlerinden başka bir değerin olduğunu düşünmesi şöyle dursun kabul 
          bile etmek istemiyor görünüyor. Kendisinin değerleri ile dünyayı 
          yönetmeye çalışmaya uğraşması, bu uğraşı ile de yeni düzenleri meydana 
          çıkarmasının planlarını kendince yapmış oldukları görülüyor, 
          izleniyor.
 
          - 
          Ülkelerin yer altı ve yer üstü zenginliklerini kökünde bulunan 
          işgalcilik ve korsanlık içgüdüleri ile kendi çıkarları doğrultusunda 
          kullanmak için elinden gelen bütün düzenbazlıkları yapmaktan da 
          çekinmiyor. Zamanın değerli saydığı ticari emtialara sahip olma 
          planlarını zaman geçirmeden uyguluyor. Kendi çıkarlarını başkalarının 
          canı ve malı ile yok etmekte de beis görmüyor. Bu ülkenin zamanında o 
          kıtayı bulan atalarının, oranın yerli halkına yaptığı zulmü, onların 
          topraklarını işgal etme yöntemlerini bu asırda da görüyoruz. Bu terör 
          önleyen teröriste de maalesef bir dur diyecek de bulunmaması acı 
          gerçek olarak karşımızda duruyor.
 
          - Şimdi 
          Irak’ta durum ne olacak? Büyük ağabey pozundaki ülke terör ile 
          savaşırken Terörist durumuna düşmüş olmadı mı? Bu soruları şimdi 
          cevaplamanın zamanı değil diyebiliriz. Gerekçesi ise ileride bu 
          olayların tarih içinde yorumlanması ile gelecekte yaşayanlara 
          anlatılacak. “Bakalım Mevla neyler; neylerse güzel eyler” demekten 
          başka yapabileceğimiz yok.
 
          - Şu 
          satırları yazdığım an televizyonda Türkiye’den ve ağabeyin kendine 
          yakın gördüğü hükümetlerden Irak için bazı insani yardım ve askeri 
          yardım için isteklerde bulunduğunu söylendi. Aynı anda Suriye 
          Dışişleri Bakanı; Ağabeye “Kitle imha silahlarının denetimi ile ilgili 
          müsaade verilmeyeceğini” bildiren beyanı okundu. Suriye ile Arap 
          ülkelerini şamarlama alışkanlığının devamlılığının sürdüğünün 
          kanıtları devam etmektedir. Eğer ağabeyin dürüstlüğü tam ve gerçek ise 
          bizce İsrail’inde bu potada bulunmasının gerekliliğinin olması ve 
          öncelikle burada bulunan kitle silahlarının denetlenmesi gerekli değil 
          midir (?) 
 
          - Bu 
          ikilemin gerekleri acaba şu anda bu iki dinin ellerinde bulunan 
          “Yeni-Eski Ahit”le ilgili olmasın diye de düşünmeyi istememekteyim. Bu 
          olgu ve süreçte bu ahir zaman senaryolarını kendi küçük kafaları ile 
          Rabb’e yardım etme, Rabb’in işini kolaylaştırma gibi şartlanmış o 
          küçük kafaların işleri gibi de görülmektedir. Rabb’imiz bu küçük 
          kafalı kişilere de bu görevleri vermiş olması ve onlarında bu emirlere 
          bilerek olmazsa da, İlâhi emir karşılığında yapmaları kaçınılmaz 
          olarak yazılmışta olabilir. Bizlerin de bu yazılmış “kader”i izleyerek 
          ne gibi işlerin olabileceğini düşünmekten başka yapılacak 
          işlemlerimiz, elimizden gelen önleme imkânımızın da olması, Rabb’in 
          yazdığını gözümüzün görüp gönlümüzün izlemesinden başka 
          yapabileceğimizin yokluğu ile yaratılmışlığın çaresizliğini 
          yaşamaktayız.
 
          - Bu 
          kadar Irak için yapılanların ve bundan sonra da yapılacakların 
          gerçeklerini yaşayarak göreceğiz. İşgalcilerin Irak toprağının 
          bütünlüğünü korumak ve yönetim değişikliği içinde kendi emekli 
          generalinin bu ülkede bir nevi “vali” olarak atanması da 
          düşündürücüdür. Artık orasının bir sömürge olduğunun apaçık kanıtı 
          değil de nedir? Bizce bu yönetim şeklinin acaba yetiştirecekleri bazı 
          azınlıkları ülkenin yönetimine kukla olarak bırakmayı mı 
          düşünmektedir?
 
          - 
          Sorumuzun cevabını da biraz zamanın ilerlemesi sonucunda görüp 
          anlayacağız.
 
          - Bir 
          ülkenin “Milli, Manevi, Dini, Kültürel” değerlerinin yok edilmesi ile, 
          o ülkenin başka dış güçlere karşı direnmelerinin ne kadar cılız olarak 
          karşılık verildiğini gördük. Biz ve diğer dünya ülkelerinin bizim gibi 
          şapkalarını önlerine koyup düşünmelerini sağlık vermemiz acayip 
          karşılanmalıdır. Bu gerçekleri gördük, izledik. Bu gerekçelerin birer 
          insani değer olduğunu bu devirde düşünmedik, daha doğrusu bazı 
          baskılardan dolayı düşünülmesi istetilmedi. Bir insan olarak: aile, 
          akraba! Köy veya mahalle, kasaba, ilçe, il vatan, bayrak, milli 
          değerler, dini değerler, kültürel değerler, gelenek ve görenekler, 
          mahalli kıyafetler, milli kıyafetler, ülke temsilciliği, ülke 
          savunuculuğu, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, çevre bilinci gibi 
          ülkenin değerlerini; köşe dönücülük, vatan da ne imiş, akraba da kim, 
          ailesini beğenmeme, bulunduğu köyden uzaklaşma, beyin göçü, bayrağın 
          her türlü yerde kullanılması, dini alet etme, duygu sömürüsü gibi 
          değerlerle değiştirilen toplum; elbette ki asıl değerlerini unutur.
 
          - Bu 
          unutmanın sonucunda da ne vatanı, ne milleti ne de değerleri o kişi 
          için yoktur. O kişi artık paradan başka bir şeyi olmayan, parayı tanrı 
          edinen bir varlığa dönüşür. O dönüşümün diğer fertlere de cazip ve 
          şaşaalı yaşayışı ile bir büyük örnek olarak bizzat yetkililerce 
          sunulması sonucu toplum yok olma, maddi ve çıkarcı olarak karşımıza 
          uzun sürede değil de bir kuşak sonra çıkıyor.
 
          - Bizler 
          elimizden geldiği kadar yazıyoruz, yayınlıyoruz, okutmaya çalışıyoruz. 
          Bu ülkenin gerçek sahipleri yüzyıllarca bu topraklarda yaşayanlarız. 
          Başka toprağımız yok. Dikkat etmemiz bizim menfaatimiz gibi şu anda 
          gözükmese de, evlatlarımızın emanetini kötü emellerimiz için yok 
          etmemeliyiz. Bu emaneti onlara tam ve eksiksiz, milli ve manevi 
          değerlerimizle teslim etmeliyiz. 
 
          - Biz 
          Türk Milleti olarak bu duyguları daha iyi bilmemize karşın aramızda 
          sızmış bulunan bazı gafillerin bizleri din ve duygularımızı yok etmek 
          için uğraşlarını bilerek onlarla adeta alay edercesine benliğimize 
          sahip çıkmamız gerekir. Misyonerlik faaliyetleri devam etmiş, etmemiş 
          fark etmez. Yetiştirdiğimiz evlatlarımıza dinimizi tam öğretirsek 
          misyonerlerin çabalarını da boşa çıkartmış oluruz.
 
          - Her 
          şeyimiz olan bu güzel Vatanımızı canımızla, kanımızla, bilgimizle, 
          birliğimizle korumalıyız. Su uyuyor düşmanımız uyumuyor. Biz de 
          uyumayalım, düşmanımız bizi uyuyor gibi görsün, bilgimizi, 
          bildiklerimizi kuvvetlendirelim. Çağın gereçlerini kullanalım, 
          silahlarını da üretmeye çalışalım. 
 
          - Her 
          Türk bunları eğer Türküm diyorsa yapmalıdır. 1000 yılı aşkın bu 
          topraklarda bulunan halklar artık bu Milletin evladı olmuştur. Şayet 
          Türklüğü kabullenemiyorlarsa; bulundukları konumda en çok hangi ülke 
          varsa oraya gitsinler. Oralarda yaşasınlar biz üzülmeyiz. Bizden 
          olmayan, bizi sevmeyenin bu Vatanda işi ne?            
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 50
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
             | 
      
      
        | 
           18KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          -  
 
          - SANAT DOSTLARI TARAFSIZ MI?
 
          - Bizce 
          sanat evrensel bir olaydır. Ne dini kesimin, ne sağ kesimin ve ne de 
          sol kesimin tekeli altında bulunmamalıdır. İlimizde Sanat Dostları 
          toplantılarının mazisi o yıl içerisinde bazı Çorumluların girişimleri 
          ile başlatılmıştı. Bu toplantının ilki ise Aşık Yazar Rıfat 
          Kurtoğlu’nun köyünde yapıldı.
 
          - 
          İkincisi ve daha kapsamlısı ise bir nevi “Edebi Sanatkarlar” 
          toplantısı gibi şimdiki Cumartesi Pazarının karşısında yeni bitmiş bir 
          inşaatın dükkan bölümünde yapıldı. Kimler yoktu ki toplantıda. 
          Rahmetli İsmail Pamuk, Emekli Vaiz Yazar Mürsel Şahinbaş, O zamanın 
          Kültür Müdürü Ahmet Ertekin, Kütüphane Müdür Yardımcısı Mahmut Selim 
          Gürsel, emekli Anadolu Lisesi Müdürü Abdulkadir Ozulu, Avukat Abdullah 
          Ercan, Aşık Rıfat Kurtoğlu, Emekli Öğretmen Muzaffer Gündoğar vb. Bu 
          gün bu toplantılara kaçı katılıyor acaba? Katılanların amacıda bize 
          göre hazırladığı kitabının burada ücretsiz bastırma umudu ,fakat ÇEKVA 
          ancak aylık gelir yarım milyar ile milyarı aşan hemşerilerimizi 
          (A.E.,T. K.) seçmesi acaba neden?
 
          - Bu 
          etkinliklerin devamı ile her toplantıda bir katılımcının hem kendi 
          çalışmalarını, hem de mesleği ile bilgiler sunması kararlaştırıldı. 
          Hatta bir kamera ile katılımcıların kendi seslerinde hayat hikâyeleri 
          de kayıt altına alındı. (Bu kayıt şimdi kimde belli değil) Bu etkinlik 
          Çorum’da kendilerine paye çıkartma gayesi güden bir gazete kendi 
          tekeli altına alması üzerine pek çok katılımcı bu toplantılara bir 
          daha gitmediler. Çünkü böyle gruplar evrensel olup, dini ve politik 
          görüşlerin pek üstündedir. Herhangi bir kesimin bu gibi toplulukları 
          kendi bünyesi veya çatısı altında bulundurması hem o topluluğun 
          görüşüne ve idealine ters düşeceği ve o görüşün bir nevi maşası olması 
          sonucunun kaçınılmaz sonucu olacaktır. Bu oluşum ise o kesime ve o 
          kesimi benimseyen toplulukların buluştuğu ve toplandığı bir kesim 
          olmaktan ileri gitmediğini daha sonraları ÇEKVA çatısı altında 
          toplanan Sanat Gönüllüleri ile de bizce tespit edilmiş sayılmaktadır.
 
          - Bazı 
          Sanat Gönüllülerinin bahsi geçek gazete çatısı altında               1 
          Mayıs 1996 tarihinde yedi sayılık bir ücretsiz ilave olarak 
          yayımlandı. Bu ücretsiz ekin olduğu gazete yok satması ticari bir 
          müessese olan gazete yöneticisinin yanlış kararı ile maalesef yayınını 
          sürdüremedi. O yıllarda yine de Çorum için büyük bir başarı yakalanmış 
          ve yedi sayı ilave de olsa bir dergi 1938’den sonra bu başarıyı 
          yakalamıştı. Bizce bu ilavenin başarısızlığı sadece bir kesimi kendi 
          bünyesinde toplaması ve bu kesimin dışında bulunan yazarları yok 
          saymaları ile, o kuruluşun yönetim kurulu başkanının dergiyi paralı 
          olarak ve bir yıllık ta peşin para ile abone kaydına başlaması olarak 
          görmekteyim. Zannedersem iki veya üç kişi bu dergiye katkı olsun 
          diyerek abone oldu, bunlardan birisi de buraya yazı veren bir 
          hemşerimizle kardeşi olarak hatırlamaktayım. Tabi olarak ücret istemek 
          bir yayının hakkıdır. Fakat bu hak önce deneme mahiyetinde ilave 
          olarak verilip sonrada para ile satılma yanlışlığı geleceği tek 
          taraflıda olsa bir yayının sonu oldu.
 
          - Ne 
          yapalım sağlık olsun.
 
          - Geçe 
          ayın on altısında yapılan etkinlik de maalesef aynı hatanın devamı 
          olarak görülmektedir. ÇEKVA maalesef Çorum’un bir kuruluşu olarak 
          yalnız İstanbul için kurulmuş ve elit bir tabakaya hizmet veren bir 
          kuruluştur. Bu güne kadar kendi görüşü doğrultusunda çalışmalar 
          yapmıştır. Bizce en büyük yanlışlığı genel merkezinin İstanbul’da 
          olmasıdır.
 
          - Böyle 
          bir çalışmanın karşısında olmamakla beraber, yöneticilerine sadece bir 
          kesime değil bütün Çorumlulara hizmet götürmelerini sağlık veririm.
 
          - 
          
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 50 25 
          Mayıs 2003
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
           19KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          -  
 
          - SAKALIM DA VAR YA (!)
 
          - 48. 
          sayımın kapağını karlı bir manzara altında bir inşaat alanının resmini 
          koymuş ve dergimin 6. sayfasında “...temel eski havuzun üzerine 
          kondurulmuş. On santimlik bir düzlem üzerine büyük bir kütle binanın 
          temelinin kondurulması acaba doğrumu?...” diye merak edip sormuş ve 
          “...Allah vermesin bir deprem  sarsıntıda kızak gibi bütünce bu bina 
          kayabilme ihtimali yüksek gibi geldi. ...”demiş;” ...en son deprem 
          yaşayan bir ilimizin deprem konutları ve resmi daireleri zarar gördü 
          diyerek medya bas bas bağırdı,...”bilgilendirmiştim. 
 
          - Fazla 
          bir zaman geçmeden; Rabb’imiz bize yeni bir deprem daha göstermiş ve 
          bir resmi daire sayılan yatılı bir okulun talebelerine nasıl mezar 
          olduğunu göstermişti.
 
          - Biz 
          yine de tarafımıza yöneltilecek olan “sen bildiğin işle uğraş” 
          kelamını duymamış gibi davranarak bu önemli bilgi istediğimiz cevabı 
          olarak algıladık ve Sayın Bakanımızın katılımı ile temelin resmi 
          atılışı “Hıdrellez” günü yapıldı. Temel atılması yapılmasına yapıldı 
          da; yukarıda resmini tekrar yayınladığım “Eski Havuz Zemin”i üzerine 
          atılmasını anlama güçlüğü çekmekteyim.
 
          - Ben 
          yanılmış olmayı dilerim. Dilerim de, dilemem “Deprem” tabii afetini 
          durdura bilir mi?
 
          - Bu 
          havuzun yapılma tarihi ile bu gün arasından kaç yıl geçti? Bu yıllar 
          arasında bu havuz kaç kere su ile dolduruldu? Bu havuzun beton hesabı 
          kaç metre küp su için yapıldı (tabii yapıldıysa)? Şimdi bu havuzun 
          zeminine düzgünce kalıplar yerleştirildi, üzerine bir büyük bina 
          yapılacak. Bu yapılacak binanın meydana getireceği basınç ile eski 
          havuzun taş blokajla beraber 25 santimlik geniş alanlı yere bilmem kaç 
          tonluk bir beton, demir, kum ve diğer inşaat malzemelerinin yükünü 
          çekebilecek mi?
 
          - Buraya 
          harcanacak para inşaat ilerlemeden meydana gelebilecek çöküntülerin 
          ününe geçmeliyiz. Harcanan para, emek, beton, demir hepsi bizim 
          paramız, bu paraları boşa atmayalım. Ben size demiştim, şu sayıda 
          yazmıştım demek istemiyorum. Güzel işlerin hepsi ile beraberim. Yanlış 
          işlerin ise her zaman karşısında oldum ve yine de olacağım. Doğruları 
          ya da doğru gördüklerimi sizlerle paylaşacağım.
 
          - “Doğru söyleyeni dokuz köyden 
          kovarlar” Atasözü gerçekleri bizlere göz yumdurmamalı diye 
          düşünmekteyim.
 
          - Çorumlu 2000 Aylık 
          Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 51 25 Haziran 2003 
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
           20KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         HİTİT FUAR VE 
        FESTİVALİ YİNE Mİ GELDİN?  
        
        Geçen yıl yani 2002 tarihinde 
        yayımladığım yazımdan bir alıntı ile başlamak istiyorum: ”Bu ayı inanın 
        hiç sevmiyorum. Neden mi? Nedeni ilimize mahsus festivalin gününü hangi 
        fikre göre bu aya alındığını anlamamdan geçmektedir.  
        
        Neden bu ay? Neden bu ayı sevmiyorum? 
        Bunların birincisini cevabını bilemiyorum ve anlayamıyorum. Neden 
        festival bu ay içinde oluyor? Bir sebze, bir meyve mi yetiştiriyoruz da 
        onu öne çıkartalım. Bizim baş aktörümüz Leblebi her mevsim yapılır ve 
        satılır. Neden Mayıs Ayının 21 veya 26'tısı yada  Haziranın son günü 
        olmuyor; bunu havsalam almıyor.  
        
        Fakat ikinci sorunun cevabı bence malum. 
        Bu ay yani Haziran  ayı “GÜN DÖNÜMÜ FIRTINALARI ” nın olduğu aldır ki, 
        ne yazık ki bizim festivalimiz de bu ay ve tam da fırtınaların başlanıcı 
        sayılan 21 Hazirandan hemen sonra olmakta. Her festivalde muhakkak bir 
        fırtına, bir sağanak yağmurla festival alanı ve festivali gezmeye 
        gelenlerin ıslandığı veya toza bulandığı günlerdir. Her halde bu kararı 
        alanlar bu tabiat değişimini bilmiyorlardı (!)” Demiştik de ne oldu? 
        Hiçbir şey! Yine tarihimiz 20 Haziran. Yine mevsim fırtınaları, yağmur, 
        toz ve toprak içinde geçecek. 
        
        Ya havuzun içine temeli atılan tesisin de 
        döküntüsü işin tuzu biberi olacak. Bu temelin atılımı hatırladığım 
        kadarı ile 21. Festivalin hemen bitiminde yapılacaktı. Neden ilgililer 
        bu kadar geciktirip, 2003'ün baharına sarkıttılar? 
        
        Yine mi geldin? Festival! 
        
        
        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 52 25 
        Temmuz 2003  
        
          | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          21KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
           
        BİR YAŞ DAHA 
        GELİŞTİK 
        
        Bu ay içinde iki kere yayınlandı. Bu ayın 
        sonunda Çorumlu 2000 Dergimiz beş yılı geride bırakarak altıncı yılına 
        başladı. Elinizdeki sayı ile 52’inci sayıya erdik.  
        
        1938’de yayınlanan “ÇORUMLU” Dergisi o 
        dönemin tek parti idaresinin Halkevleri desteği ile 61 sayı Çorum’da 
        yayınlandı. Bu rekoru Rabb’imiz izin verirse 10 ay sonra yenileyeceğiz. 
        
        Bizler Çorum’u sevenler olarak 
        bildiklerimizi, yanlış gördüklerimizi sizlere yazarak bildiriyoruz. 
        Belki faydalanıyorsunuz, belki faydalanmıyorsunuz. Bizler görevimizi bu 
        sayfalardan yaptığımıza inanıyoruz. Bir belge olarak gelecek günlere 
        kalan deliller olarak elinize geçiyor. Zamanı gelince haklılığımız ya da 
        haksızlığımız ortaya çıkacak.  
        
        Biz bunu göz önüne alarak yazıyoruz. 
        Yazılı belgenin ne olduğunu bilerek sizlere sunuyoruz. Önerilerimizi 
        kulak ardı etmeyin. Bizlerin yanıldığı yer varsa bize yazın, yanlışımızı 
        bildirin dergide bu yazdıklarınızı yayınlayalım, gerçeği ve doğruyu 
        bulalım. 
                    Dergimiz 
        halen
        
        https://gurselyayin.com/corumlu2000/corumlu00.htm adresinde 
        yayınlanmaya devam ediyor. 51. sayımızı,52. sayı ile birleştirerek yeni 
        sayıya yüklemeyi düşünüyorum. 
        
        Buradan bütün öz verisi ile dergiye yazı 
        ve abone ile reklam desteği veren hemşerilerimize teşekkür ediyorum. 
        
        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat 
        Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 52 25 Temmuz 2003   
        
          | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          22KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          -  
 
          - İL MERKEZ KÜTÜPHANELERİNDE NELER 
          OLUYOR?
 
          - Yeni 
          hazırladığım ÇORUM 2003 CD sinin güncellerken bugün aldığım 
          Kütüphanelerin 2002 kitap istatistiklerinde büyük bir kitap düşümü 
          olduğunu görünce üzüldüm. 
 
          - Geçen 
          sene yani 2001 yılı istatistiklerine göre Hasan Paşa Kütüphanesinde 
          46.664 adet olan kitap sayısı 2002 istatistiklerinde 46.338’e, yine 
          2001 yılı istatistiklerine göre İl Halk Kütüphanesi kitap âdeti 
          13.185’den 12.252’ye düşmüş bulunmaktadır. İlçelerde bu dönemler 
          arasında artış olurken ne hikmetse merkez ilçe kütüphanelerinden 
          kitaplar eksilmiştir.
 
          - Bir 
          dönemin iktidarı; kütüphanelerde bulunan bir kısım kitapların 
          ayrılarak düşülmesi emrini vermişlerdi. Yine bu iktidar zaman içinde 
          yerini başka iktidarlara devretti.
 
          - Merkez 
          ilçemizde bulunan üç kütüphanenin istatistiklerin de kitap sayılarının 
          artması gerektiğini göreceğimi umarken muazzam kitap eksilmesi beni 
          üzdü. Bu kitaplara ne oldu?
 
          - Acaba 
          diyorum; Arap harfli kitapların ve yazma kitapların içinde de düşümler 
          var mı diye korkuyorum.
 
          - El 
          yazma kitaplardan iki yıl kadar önce bir mücellitte “Mahkeme Sicil 
          Kayıtları”nın ciltletilmek için FOTOKOPİ olarak çekili olarak gördüm. 
          Cilt yapan arkadaş da bellidir, kimin bu fotokopiyi yaptırdığını da 
          söylemişti. Bir öğretim görevlisi arkadaşın nasıl kıyarak bu eserin 
          fotokopisini aldığı da meçhuldür.
 
          - Ben bu 
          sorumsuzlukların içinde memurluk ve idarecilik yaptım. Kütüphanenin 
          düşmek için kalorifer dairesinden kaç yazma adet kitap kurtardığım o 
          günkü demirbaş kayıtlarında mevcuttur. Artık; Arap harfli muazzam bir 
          gazete arşivinin ben senelik izinde iken nasıl yaz günü yakıldığını da 
          yaşadım.
 
          - Yine el 
          yazma eserlerin Türkiye Yazma Eserler Katalogu için Ankara’ya kamyonla 
          gönderilmesine karşı çıkan ve o zamanın yönetimine bildirip sonuçsuz 
          kalan şikayetimin ezikliğini halen kalbimde taşıyorum.
 
          - Aynı 
          yazma eserlerin tekrar geldiğinde kitapların bazılarında meydana gelen 
          hasarları ve kitapların içerisinden kesilen vakıf mühürlerinin  
          tespitimi rapor olarak ilgili makama sunduğumu, gelen inceleme 
          komisyonunun da o kitapları inceleyenlerden olabileceğini düşünmeme 
          rağmen nakliye anında olan “Miklep” kırılması, cilt deformasyonu ile 
          mekan değişikliğinden dolayı kitap sayfalarında kavrulma ve 
          buruşmaların sorumlularının bulunmadığını halen hatırlıyorum.
 
          - Bu 
          gidişte çok korktuğum kitap kaybını önlemek için; kitapları bizzat 
          elimle kolilere yerleştirerek arkadaşlara eksiksiz ve kitapların 
          risaleleri ile yazılı liste ile teslim ettiğim zaman bana gülenlerin 
          olduğunu, evhamım yüzünden üç aylık bodrumda çalışma yüzünden birkaç 
          daktilo arkadaşımla aramın bozulduğu da bir gerçektir. Bu itinam 
          yüzünden kitaplara dokunamayıp sadece mühür kayıpları ile kaldığını 
          gördüm.
 
          - 
          Efendiler!
 
          - Nedir 
          bu kitap düşmanlığı?
 
          - Neden 
          mütesellisel emanet edilen bu kitaplara neden sahip çıkılmıyor?
 
          - Geçen 
          yıl içinde düşülen kitapların onayını veren bakanlık oluruna da ne 
          demeli?
 
          - Benim 
          eski mesai arkadaşlarım!
 
          - Size 
          emanet edilen bu kitapları iyi koruyun. Eski Kültür Bakanlığı 
          Müsteşarı olan ağabeyim Adnan BİNYAZAR’IN hibe ettiği kütüphanesinde 
          bulunan eserleri dikkatle koruyun. Aman ha bu kitaplar bir düşünürün 
          kitap koleksiyonu olduğunu unutmayın.
 
          - Eski 
          bir kütüphane çalışanı olan eski mesai arkadaşımın yükselerek İl 
          Kültür Müdürlüğü makamına gelmesi kütüphanelerin nasıl işlediğini 
          bilmesi açısından çok şanslı illerden biri durumunda olmamız
 
          - 
          
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 52 25 
          Temmuz 2003
 
          -  
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          23KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          
             -  
 
          
          
             - 
            BU NE 
            PERHİZ, BU NE LAHANA TURŞUSU!
 
          
          
             -  
 
          
          
          
          
          - Bu güne 
          kadar bizler her ne şekilde olursa olsun, her kes tarafından bilmeyen 
          yerine konuluyoruz. Bizleri halen 1930-35 yıllarında yaşayan topluluk 
          statüsünde görüyorlar. Bizlerin de en az onlar kadar ülkenin düzeni ve 
          menfaatini düşünecek kafalara sahip olduğunu ne yazık ki o makamlara 
          gelenler akıl edemiyorlar.
 
          - Bizi 
          idare edenlerin en büyük hatalarından bir tanesi de her şeyi onların 
          bildiğini düşünmeleri ve bu felsefeleri ile halkı idare etmeye 
          çalışmaları.
 
          - 
          Bizlerin nelere akıl erdirebileceğini hiç düşünmüyor, her ne hikmetse 
          hiç akılların ucuna bile getirmiyorlar. Bizleri idare ediyorlar gibi 
          görünmek, onlara ayrı bir zevkte veriyor. Onları doyuma ve tatmine 
          itiyor. Onların; yaşadıkları beldenin geleceği hakkında hiç bir 
          düşünceleri ve hiçbir kaygıları yok. Bizi idare edenlerini en alt 
          sırasında bulunanlar bile, bir emretmenin verdiği haz ile doğru veya 
          yanlış bilgileri ile emrinde olanları yönettiklerini anıyorlar. Onlara 
          da bir üste bulunan amirlerinin emrini kabulsüz şartsız uygulama 
          düşüyor. Bu emirler ve tamimler silsilesi en üst makama kadar 
          uzanıyor.
 
          - Bu 
          satırlara kadar hep bizi idare edenlere verdik veriştirdik. Hep 
          kabahat onlarda mı? Hayır! Esas en büyük kabahat idare edilen 
          bizlerde! Yanlış olanları kanuni hakkımız olan dilekçeler ile o 
          yetkiliye bildirmiyoruz. Sonra ki hakkımız olan on beş günlük sureyi 
          bekleyip, ikince üste verilecek, üçüncü üste verilecek dilekçe 
          haklarımızı da kullanmıyoruz. Bu işlemlerden sonra da mahkemelere 
          açacağımız davalarımızın olduğunu düşünmüyoruz.
 
          - 
          İtirazlarımızı bildirmemizde, bizleri bekleyen zaman darlığının en 
          büyük engel olduğunu söyler gibi olduğunuzu duyuyorum. Bu zaman 
          uzaklığı en azından on beşer günlük en üst makama varana kadar 
          verilecek dilekçelerin toplam zamanının on beş çarpı on beş kadar 
          zaman tutacağı, bu zamanı da sabırla bekleyen idare edilenin, 
          mahkemelere bilmem ne kadar yatıracağı harçların paraları, avukat 
          paraları, karşısındakilerin idare ettikleri için mahkemelere 
          gelmemeleri gibi ters tepkiler de ve ayrıca uzayan mahkeme celseleri 
          de işin cabası olarak karşımıza geliyor.
 
          - İdare 
          edilenlerin itirazı kadar, memnuniyetlerini bildirme haklarının da 
          aynı yöntemle kendilerini idare edenlere bildirmeleri de gerekli 
          oluyor. Bu gereği hiç birimiz düşünmüyoruz, uygulamıyoruz.
 
          - Şimdi bu kadar lakırdı ile yazı 
          başlığının ne alakası olduğunu soranlara diyorum ki: Bu günlerde bizi 
          idare edenler bizlerden fazladan, konut vergisi adı altınca bir salma 
          aldılar. Bu salmanın alınmasından sonra ilimizin merkez ilçe 
          belediyesi kimilerine göre güzel, kimilerine göre de çirkin bir şehir 
          güzelleştirmesi yaptılar. Ben şunları merak ediyorum: Acaba gül yağı 
          çok olan hacı gül yağını orasına burasına sürer gibi bizi idare eden, 
          konut vergisini oldukça çok bularak bu güzelleştirmeyi (!) yapmaya 
          kalktı?
 
          - Yoksa 
          herhangi bir sebeple, bu işlemleri yapanlara, bizi idare edenlerin bir 
          diyeti mi vardı?
 
          - Eski 
          dönemin yaptırdığı Belediye önündeki eski havuzun nesi vardı da bu 
          “katledilmiş ağaç” kompozisyonun taşıyan ve zavallının yaşam 
          çabalarını gösteren sürgünlerinin bile yok edilerek betonlaştırılarak 
          adeta “Ağaçlara Ölüm” diye bağıran görünümün amacı nedir?
 
          - Yine bu 
          sayımıza kapak yaptığım yerde bulunan durağın ağaçtan yapılması ve 
          aynı ağaçlara düşmanlığın ikinci kompozisyonunun göstergesi mi?
 
          -             Bu dikilen ağaçlar, 
          Çorum iklimine uygun olan herhangi bir ağaç olarak seçilemez miydi?
 
          - Bu 
          ağaçlar bizim bildiğimiz, tanıdığımız ağaçlar, tropikal iklim ağacı. 
          Acaba diyorum bu ağaçların fiyatları ne kadardır? 
 
          - Ayrıca 
          bu ağaçları onayan makamın doğup, büyüdüğü, yetiştiği yerde varda biz 
          mi bilmiyoruz?
 
          - Bir 
          baştan bir başa her direğe yılan misali sarılmış göstermelik lambalar 
          acaba diyorum; her birisi her gecede ve bir haftada, bir ayda, bir 
          yılda kaç liralık cereyan yakacaklar? Acaba bu her direk için her gece 
          kaç adet konutun yıllık gelirini uçuracak, beklide yanılıyorum sayın 
          başkanım bu elektrik faturasını her halde maşından mı ödeyecek?  Gerçi 
          o masrafı yani elektrik paralarını maaşından ödese bile o maaşı da 
          toplanan vergilerden almıyor mu?
 
          - Bir de 
          en son olarak, birisinin Hacı ağabey sen bilirsin. Aşağıdaki (yani 
          saat kulesi) ağaç yeşil de, yukarıda ki ağaç niçin kırmızı? Diye 
          sorması da merakımın cabasıdır?
 
          - 
          Görünümü çok güzel ve faydasının olacağını ve yeşil sahaların 
          korunması için yapılan engel zinciri çok hoş ve güzel oldu. Gönül 
          isterdi ki; bu engelin orta bölümde olacağı yerde iki karşılıklı yolun 
          kaldırımlarında olsa idi, hem trafik polislerinin işlerini 
          kolaylaştırırdı, hem de sürücüler ana caddede olur olmaz yerlere park 
          ettiklerinden bir sürü ceza yemezler, trafik akışı daha düzgün olur, 
          daha da göz alıcı bir görünüm kazanmaz mıydı?
 
          - Bu 
          soruların cevapsız kalacağını biliyorum. Biz yaptık. Beğensen de, 
          beğenmesen de bu mantığı ile günler geçerken, yine seçim gelecek.
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 53 25 Ağustos 2003  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          24KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          -  
 
          - TARİH Mİ YAZALIM; HİKÂYE Mİ?
 
          - Geçen 
          bir arkadaşın yanında otururken; yapılacak bir araştırma için; 
          araştırma yapabilecek, bilgileri toplayabilecek, deneklerle 
          konuşabilecek, Çorum’un merkez ve ilçe köylerini dolaşabilecek, 
          kaynakları irdeleyecek, Osmanlıca metinleri okuyabilecek ve hatta bu 
          bilgileri de toparlayarak yazabilecek bir kişiye ihtiyaçları olduğunu 
          söyledi.
 
          - Evet; 
          konu cazipti. Çorum için böyle bir araştırma yüzeysel olarak da olsa 
          yapılmamıştı. Yaklaşık 100 köy ziyareti, en azından binlerce kişi ile 
          görüşme ve bu konuşmalardan elde edilecek bilgilerle Çorum’un diğer 
          köylerini dolaşmak gerekiyordu.
 
          - Konuyu 
          dinleyince aklımdan yukarıdaki paragraf geçti. Arkadaşın konuşması 
          bitince güzel bir konu olduğunu söyledim. Sponsorunun kim olacağını 
          söyleyince ne dese beğenirsiniz? Ücretsiz çalışabilecek birisini 
          arıyoruz!.
 
          - Yüzüne 
          hayretle bakarak! Hey Allah’ım! Ne günlerde yaşıyoruz diyebilmişim. 
          Merak etti. Niye böyle söyledin ağabey diyince sadece güldüm. Yüzüne 
          söyleyemediğimi buradan yazayım.
 
          - Be 
          evladım. Sen bir yerin müdürlüğünü yapıyorsun. Acaba o çalıştığın yer; 
          birader sen ücret istemeden üç yıl çalışsan da bu işleri yapıversen, 
          diyiverse acaba o kurumda geçirdiğin hizmet baremini düşünmeden başka 
          bir iş aramaz mısın?
 
          - Senin 
          istediğin işlemi ben hazırlayıp bastırdığım “Çorum’da Yatan Meşhur 
          Yatırlar” isimli çalışmamda düşündüm. Bu Osmanlıca eseri 
          Türkçeleştirirken köylerde bulunan yatırların bu günkü menkıbelerini 
          dinleyeyim, bu günkü gelenekleri de yerinde inceleyeyim diye 
          düşünmüştüm. Emekli de olmuştum. Vakit problemimde yoktu. Bir Çorum 
          haritasını önüme alarak güzergâhların kilometresini çıkarttım aracın 
          yakacağı benzini hesap ettim, yapacağım masrafı da üzerine koyunca 
          Çorum’un köylerini dolaşmam için yaklaşık 10,000 kilometre gidiş geliş 
          için yol yapmam ve o kilometreler içinde araca benzin koymam 
          gerekliydi. Ayrıca yolda yapılacak masraflardan barınma, yeme içmesi 
          de cabası!
 
          - Acaba 
          diyorum, böyle bir çalışmaya sponsor olacak bir babayiğit olur muydu?
 
          - Olmazdı 
          dedim ve kitabı aynen yayınladım.
 
          - Gelelim 
          o çalışmanın gezilmeden yapılıp yapılamayacağına. Tabi ki yapıla 
          bilinir. Hiç gezmeden oturursun masana, alırsın önüne bir sürü kitap, 
          belge. Notlar alırsın. Biraz o kitaptan, biraz bu kitaptan 
          bulduklarını aktarırsın. Bu dökümleri toparlayınca da bunları 
          birbirine ulayarak kitap haline nasıl getirisin? İşte sonuç burada 
          diyebilecek kalemi nereden bulursun? Yine de bu araştırma için günler 
          değil de birkaç yıl kitap gagalaman gerekir. Bunu da hem de ücretsiz 
          yapabilecek kişiyi bulabilir misin? (!)
 
          - Gel 
          arkadaşım bu konu hakkında ücret almadan, araştırmadan, soruşturmadan 
          bir şeyler yazalım derseniz bu tarihi araştırmanın ismi başka olur; 
          buna da hikâye dememizde bir beis görmeyiveririz, olur biter.
 
          - Sözün 
          kısası; araştırmacılara saygılı olunuz. O kendi hobisi için bireyler 
          araştırabilir de sizin vereceğiniz konuları araştırma için de biraz 
          hoşgörünüzle, yaptığı işin emeğini vermenizi beklemesi tabii değil 
          midir?
 
          - 
          İsteklerin akla ve mantığa uygun olunması dileğiyle.
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 54 25 Eylül 2003  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          25KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          -  
 
          - BURADA MIYIZ?
 
          - 
          Ne kadar duyarsızlaştık.
 
          - 
          Bilmiyorum hiç dikkatinizi çekti mi?
          
 
          - 
          Her konuda dikkatimiz, ilgimiz ve 
          bilgimiz kopuyor. Duygusuz, taş yürekli ve gaddarlık zırhlarına 
          bürünmekten çekinmiyoruz.
 
          - 
          O kadar ileriye gittik ki; yaşadığımız 
          yer Müslüman ülkesi değil de sanki bir dini olmayanların yaşadığı ülke 
          görünümünde.
 
          - 
          Müslüman gibi görünüyoruz, Müslüman 
          gibi ibadet ediyor görünüyoruz fakat Müslümanlığın yaşadığı bütün 
          yasakları günlük işlerimizde olağan gibi yaşıyor ve bu yaşantıyı da 
          teşvik ediyoruz.
 
          - 
          Yalan söylemek çok olağan, alkol 
          almayanlar toplum dışı bir yaşayış içinde imiş görülüyor, zina olağan 
          oldu, faiz yemek bir üstünlük göstergesi, hak yemek ise hepimizin 
          özlemi olmaya başladı. O kadar ileriye gittik ki; her türlü rezalet ve 
          kepazelik bir üstünlük,  bir paye gibi gözüküyor.
 
          - 
          Hepimiz birbirimizin çobanıyız. Bizi 
          yaratan din ve inanışımızı ayırmadan yarattığı kullarının fıtratında 
          bu duyguları ile yarattı. Bu duyguları, bu bilgileri bize verirken, 
          bizlerin bunu düzgün kullanmamız için halk etti.  İyiyi ve yanlışı 
          ayıracak akıl ile donatıldık.
 
          - 
          Donatıldıkta ne oldu?
 
          - 
          Bu aklı kullanamadıktan sonra ne işe 
          yarar.
 
          - 
          Ancak aklın kullanımı insanların 
          faydası için olursa faydalı olur.
 
          - Şimdi birbirimizi değil, 
          çok samimi yakınımızı bile uyarmaya kalksan “Sana ne!” cevabını 
          almanız çok yüksek imkân dâhilinde. Bu zamanın en büyük kozu, büyüğün 
          söylediklerini anlamak istememe, istenilenin isteyenin kendisi için mi 
          önemli yoksa söylenen için mi önemli ayırt etme kabiliyeti kayboldu.
 
          - 
          Neleri kaybettiğimizi, nelerle 
          uğraştığımızı bilmeden yaşamak şayet yaşamaksa; yaşıyoruz. Kendimizi 
          yaşıyor zannediyoruz. Bu hareketimizin ne kadar doğru olduğunu 
          anlayabiliyor muyuz?
 
          - 
          Zannetmiyorum. Anlasak; zaten bu halle 
          düşmüş olmayız.
 
          - 
          Her değeri maddiyatla ölçüyoruz. Her 
          hareketin altında başka bir işlem arıyoruz.
 
          - 
          Yakında ve çok yakınımızda neler olacak 
          görmek, bilmek istemiyoruz. Dikkatimiz dağılıyor. Sanki bir 
          bilgisayarın ramındaki sanal hayat gibi yaşıyoruz. Bizleri başkaları 
          klavye veya Mouse ile idare ediyor; biz de işin kötü tarafı bu 
          komutlara uyuyor verilen emirleri harfiyen yerine getiriyoruz.
 
          - 
          Dikkat edelim!
 
          - 
          Önce en yakınımızdaki insanlara yani 
          ailemize, sonra en yakın akrabalarımıza, sonra en yakın komşularımıza, 
          sonra mahallemize, şehrimize ve yaşadığımız Vatan’a. Dikkat edelim. 
          Elden gitmesin.
 
          - 
          Önceki sayılarımızda; Kürt haritasını, 
          sonra Irak’ın halini yazdım. Elin oğlu Irak’ı işgal etti. Şimdi 
          bizleri uyutuyor. Dört bölgeye bölüyor, parçalıyor. Bu hikâyeyi iyi 
          hatırlayın.
 
          - 
          Bize de  mi yapmışlardı ne! Hani fazla 
          uzak tarihimizde değil Kurtuluş Savaşı öncesinde Pek çoğumuz bende 
          dâhil yaşananları hatırlayamayız da okuduklarımızı bir 
          hatırlayıverelim.  
 
          - 
          Değil mi?
 
          - 
          Osmanlı’yı da parça parça bölmüş, işgal 
          etmişlerdi, bir Atatürk ve arkadaşları çıktı da birliğimizi ve 
          dirliğimizi sağladılar, bu günlere yedi düvele kafa tutarak 
          dedelerimiz bu vatanı bize bıraktılar. O Vatanın kara topraklarında 
          huzur içinde yatıyorlar. Dikkat edelim de bu emaneti bir yüz yıl 
          dolmadan hain kurtlara teslim etmeyelim.
 
          - 
          Dikkat edelim de; Mehmetçiğimizi birkaç 
          dolara öldürtmeyelim. Bu gençler bizim. Maalesef; Vatanı için değil 
          görevi için şehit yapmayalım, görev gazisi haline getirmeyelim.
 
          - 
          Bu günü yaşayanların dikkatine ve 
          vicdanına sunalım. Sunalım da tepkimizi de verelim. Acaba bu 
          milletvekillerimizin kaç tanesinin çocuğu bu savaşa katılacak diye de 
          merak etmiyor da değilim; bir bileniniz varsa bildirirse sevinirim.
 
          - 
          Ben yine yazdım, belki siz yine 
          okudunuz.
 
          - 
          Bir fikir dahi beyan etme cesaretiniz 
          olmayacak.
 
          - 
          Bir paragrafta ben yollayayım da 
          yayınlansın demeyeceksiniz.
 
          - 
          Uyanalım lütfen, uyanalım. Üzerimizde 
          serpilmiş şu ölü toprağını artık üzerimizden silkeleyelim.
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 55  25 Ekim 2003  
          
 
         
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
          26KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              
              
                - BİR 284 YIL DAHA 
                BEKLEYECEĞİZ
 
                - 
                Bizi yaratan; verdiği merak olgusu ile her işin gerçeğini 
                öğrenmemizi, ondun fayda ve ders çıkarmamızı kotlamış. Bu 
                kotlama bazımızda yüzeysel, bazımızda içtensel olarak halk 
                edildiğinden, bazılarımız bazı konulara daha çok ilgi alanına 
                girmeyen konular hakkında merakımız olmamaktadır.
 
                - 
                Birkaç yıl önce bütün dünya ülkelerini ve bizim ülkemizin de 
                bazı şehirlerini bir  telaş sarmış, o günün üç yıl öncesinden 
                hazırlıklar ve rezervasyonlar yapılmış, Çorum’da ise herhangi 
                bir telaş emaresi son haftaya kadar da görülmemişti. Aynı 
                duyarsızlık ne yazık ki 27 Ağustos’ta da yaşandı. Bu tarihte 
                acaba kâinatta ne olmuştu da bunu yazma gereğini duydum.
 
                - 
                Merih; gezegeni 27 Ağustos günü, dünyamıza son 60,000 seneden 
                beri en yakın mesafede oldu. Merih'in dünyadan en uzak olduğu 
                zaman aramızdaki mesafe 299 milyon kilometre olduğu düşünülürse 
                27 Ağustos'ta ise bu mesafe 57 milyon kilometreye inecek ve bize 
                beş kat yaklaşmış oldu.
 
                - 
                Önümüzdeki yıllarda ise 28 Ağustos 2287'de 55 milyon 686 bin km 
                ile olacak. 2729 yılındaki bir sonraki yaklaşmada ise Mars'ın 
                Dünya'ya uzaklığı 55 milyon 651 bin kilometre olacağı 
                bildiriliyor.
 
                - 
                İnsanlığın dünyada var oluşundan bu güne gökyüzünde gördüğü 
                milyar çarpı milyar yıldızların içinde Ay’dan sonra göze batan 
                tek yıldız yani gezegen olan Mars’ın dünyamıza altmış bin yıldır 
                bu karan yanaşmadı. Bu yanaşmadan dünyamız nasıl etkilenecek 
                diye bir düşünce ortaya atılmasına rağmen bu sıkıntıları 
                inşallah görmeyiz.
 
                - 
                Araştırmalarımızı bu yazıya konu olan gezegeni bulabildiğimiz 
                kaynaklardan inceleyelim:
 
                - 
                MERİH’E İLİŞKİN BİLGİLER
 
                - GÜNEŞ’TEN ORTALAMA UZAKLIK 
                228 Milyon kilometre
 
                - ORTALAMA YÜZEY SICAKLIĞI  
                -230C
 
                - YIL UZUNLUĞU 687 Dünya günü
 
                - ATMOSFER YAPISI  %95 
                karbondioksit,%3 azot, %1,6 argon
 
                - GÜN UZUNLUĞU 24 saat 27 
                dakika 22,6 saniye
 
                - ÇAP  6787 kilometre
 
                - KÜTLE 0,11(Dünya:1)
 
                - AĞIRLIK 6,42x1023 kg
 
                - YÜZEYİNDEKİ ORTALAMA ÇEKİM 
                KUVVETİ 0.38(Dünya:1)
 
                - ORTALAMA YOĞUNLUK 3940 kg/m3
 
                - GENEL ÖZELLİKLER
 
                - 
                Merih; Güneş’e uzaklık bakımından güneş sisteminde dördüncü 
                sırada yer alır.
 
                - 
                Dünyayla olan benzerliklerinden ve yüzey görünümünün sürekli 
                olarak değişmesinden ötürü her zaman astronomların özel ilgisini 
                çekmiştir. Mars’ın Güneş’ten ortalama uzaklığı 228 milyon 
                kilometredir. Mars’ın Eliptik yörüngesi oldukça dışmerkezli 
                olduğundan Güneş ile arasındaki mesafe çok değişkendir. Bu 
                uzaklık yaklaşık 248 000 000 km ile; yaklaşık 208 000 000 
                km.dir.
 
                - 
                Ekseninin eğikliği Dünyanınkine çok yakındır olduğu ile dikkati 
                çeker : 40.(Dünya=23,50). Mevsimler dünyada olduğu gibi güney 
                yarıkürede yaz mevsimi gezegenin Güneş’e en yakın olduğu 
                zamanlarda yaşanır. Dolayısıyla buradaki yaz kuzey yarıküreye 
                göre daha kısa ve sıcak; kış daha uzun ve soğuk geçer.
 
                - 
                Merih dünyaya göre biraz serin bir gezegendir.”Sıcak” bir yaz 
                gününde ekvatordaki sıcaklık 100C’a kadar çıkabilir, ancak 
                herhangi bir Mars gecesi Dünyadaki herhangi bir kutup gecesinden 
                daha soğuk olacaktır.
 
                - 
                Eksensel dönme süresi 24 saat 27 dakika 22,6 saniyedir. Bu 
                değerin bu kadar kesin bir şekilde bilinmesinin sebebi, gezegen 
                yüzeyinde bulunan belirli şekillerin apaçık görünebilmesi ile 
                ilişkilidir.
 
                - 
                Merih yaklaşık 780 günlük aralıklarla karşı konuma gelir. 
                Teleskopla incelendiğinde Mars her zaman Ay’ın dolunay şeklinde 
                olduğu gibi görülür. Bunun nedeni onun bir dış gezegen 
                olmasıdır. Astronomik ölçütlere göre bize yakın sayılabilecek 
                olan Mars’ın gözlemlenmesi hiç de kolay değildir. Bunun ilk 
                nedeni küçük olmasıdır. Çapı 6790 km. kadardır. Yani Mars, Dünya 
                ile Ay arasında bir büyüklüğe sahiptir.
 
                - 
                Ay ve benzeri büyüklükte bulunan küçük gök cisimlerinin 
                atmosferi bulunmaz. Fakat Dünya boyutlarındaki bir gezegen sahip 
                olduğu yüksek kurtulma hızı sayesinde kalın bir atmosfer tutma 
                özelliğin kazanmış olur. 
 
                - YÜZEY ŞEKİLLERİ
 
                - 
                Merih’i ilk olarak 1659 da Hollandalı astronom Christiaan 
                Huygens uzay haritasında işaretlemiştir. Onun yaptığı ‘V’ 
                biçimli koyu renkli şekil kolayca tanınır. Şeklin ismi “Syrtis 
                Major”dur. Merih yüzeyinin büyük bir kısmı kırmızıyken kutup 
                bölgeleri beyazdır. Kutup’lar buzla kaplıdırlar. Bu buz donmuş 
                CO2’tir. Kuzey buzul takkesinde az miktarda su buzuna da 
                rastlanmıştır. Kışın kutupların bulunduğu bölge genişler, yazın 
                da küçüldüğü gözlenmektedir. Kuturların büyüklükleri birbiri ile 
                eşit değildir.
 
                - 
                Merih yüzey haritaları 19.yy ilk yarısında çizilmiştir. Bu 
                haritalar oldukça başarılı sayılır. Karanlık bölgelerin deniz, 
                açık renkli bölgelerin de kara olduğu varsayılıyordu. Onlara 
                gezegeni gözlemleyen gök bilimcilerin isimleri veriliyordu. 
                Örnek olarak Madler Kıtası, Lassel arazisi gibi. Daha sonra 
                1877’de İtalyan gök bilimci Giovanni Virginio Schiaparelli 
                kullandığı 22 cm.lik mercekli teleskop ile bir dizi gözlem 
                yaparak bilinen terminolojiyi değiştirdi. Beer Kıtası,Lockyer 
                Arazisi gibi isimler gitti, yerlerini Solis Lacus,Chryse,Utopia 
                ve Margaritifer Sinus gibi isimler aldı. Kırmızı çölleri boydan 
                boya geçen bu çizgilere İtalyanca’da ‘oluk’ anlamına gelen 
                canalli ismini verdi ise de bu sözcük İngilizce’ye kanal olarak 
                çevrilince ünlü Merih kanalları hikayesinin de temelleri atılmış 
                oldu. Bu kanalları gören ve ilgilenen başka birisi çıkmadı. 1886 
                tarihinde, Perrotin ve Thollon adlı iki Fransız gözlemci 
                Nice’deki bulunan güçlü teleskop vasıtasıyla onları 
                gözlemlediklerini bildirdiler. Sonra bu tezi inceleyen zengin 
                bir Amerikalı olan Percival Lowell Arizona Flagstaff’ta gezegeni 
                gözlemlemek için özel olarak büyük mercekli bir gözlemevi kurdu. 
                1916 tarihinde ölene kadar yüzlerce çizim yaptı. Çizimlerinde 
                gözüken kanalların doğal yollardan oluşması imkansız gibi 
                gözükmesi Lowell’i; bu kanalların Merihliler tarafından 
                kutuplarda bulunan bu buzları, ekvatora yakın kuru bölgelere su 
                taşıma amacıyla yapılmış suni bir sulama ağı olduğu kanaatini 
                verdi.
 
                - 
                Merih’in kanalların olup olmadığı gizemi 1965 yılında Merih 
                yakınlarından geçen ilk uzay aracının gönderdiği yakın plan 
                yüzey fotoğraflar sayesinde çözüldü.  Mars üzerinde kanal olarak 
                adlandırılabilecek hiç bir şey yoktu. Bundan başka uzay 
                araçlarının verilerine dayanarak hazırlanan bir haritayla  
                Lowell’in çizdiği harita karşılaştırılmıştır ve birbirlerine hiç 
                uymadıkları görülmüştür. Bu kanallar sadece basit bir göz 
                yanılmasıydı ve bu tartışma da böylece sona ermiş oldu.
 
                - 
                Yüzey şekilleri arasında Olympus Dağı, Tharsis Yaylası, Pavonis, 
                Arsia ve Ascraeus, Valles Marineris  kanyonlar, Noctis 
                Labyrinthus’un(Avize adıyla bilinir) ,Hellas ve Argyre  havza, 
                Tharsis Yaylası isimleri ile bilinen yerleri bulunmaktadır
 
                - 
                Çorumlu 2000 Aylık 
                Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 55  25 Ekim 2003 
                
 
                -  
 
               
         | 
            
      
        
        
          -  
 
         
         | 
      
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          27KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              | 
               HARİTANIN 
              SOLUNDA BULUNAN BİLGİ LEVHASI İLE LATİN HARFE ÇEVİRİSİ 
                
              
              İş bu kasaba şimalen 12 saat 
              mesafede  Osmancık ve garben 10 saat mesafesinde İskilip ve 
              cenuben 9 saat mesafede Alaca ve şarken 6 saat mesafesinde 
              Mecitözü ve 12  saat mesafesinde Merzifon kazaları mahdud olub 169 
              kurayı ve nefsi kasaba 44 mahalle ile bir camii kebir ve 23 
              minareli camii şerif ve 21 mescit şerif ve 10 medrese ve 3 
              kütüphane ve 6 han  ve1100 dükkan ve 3554 İslam ve 119 Hıristiyan 
              hanesi ola cem an 3673 hane ve 130 çeşmesi ve kasaba-i mezkur 7455 
              zükür Müslümü ve 7753 ünüs Müslümeyi ve 265 zükür gayri Müslümü 
              ve  176 ünüs gayri Müslümeyi 15353 zükürü 13781 ünas havi olub  
              ebniyei merirden bir mektebi rüştiye ve bir musalla hümayun ve 
              belediye dairesi ve bir hükümet konağı ve bir telgraf hanesi ve 
              bir kırrathanesi ve bir adet de gayri Müslüm içun mabethane ve 
              haritada  gösterildiği vecihle 48 saat masafesinde Kayseri sancağı 
              şosesi 18 saat mesafesinde Yozgat sancağından mürür ederek vasatı 
              kasabadan bilmarr Merzifon uğrayarak 32 saat mesafesinde Samsun 
              sancağı iskelesine müntehi olunduğundan  ticaretce oldukca 
              ehemmiyeti vardır Kasabanın garb tarafında Hıdırlık nam mahal 
              mürtefada aiz ashabı kiramdan Suhib-i Rumi R.A. hazretleri medfun 
              bulunduklarından Tarfci padişahtan zuhur haritada gösterildiği  
              vecihle bir camii şerif inşa buyurmuştur. 
                       İş bu 
              kasabanın cenub garbi tarafında tıpkı Rami kışlay-ı Hümayın resim 
              ve cesametde nisfı kargir ve nisfı ahşab bir kışla mevcut olub bir 
              alay piyade ve birAlay süvarinin istiabına kafi olduğu ve 
              derununda bir alay piyadenin manevresine müsait talimhane 
              bulunduğu gibi cenub tarafında kapısı üzerinde bir camii şerif ve 
              mukabilindeki kapının üzerinde ve yanında ümera ve zabıtana mahsus 
              mütaddid daireler mevcuttur  iş bu kışlanın emsali civarında 
              bulunan elviye ve kasabalarda yoktur yakınında kargir bir adet 
              cephanesi ve kasabanın vasatında ve cami kebir nezdinde bulunan 
              hükümet konağı havlusunda bir retif debboy ve Refit Dairesi vardır 
              ve kışlanın mukabilinde asar-ı antikadan on beş arşın irtifaında 
              mükemmel divarlı kale mevcut olup derununda bir mahalle ve bir 
              camii şerif olduğu gibi eyyamı resmiyede mezkur kale burcu 
              üzerinde bulunan uzun bir adet kaval tob  endaht edilir kasabai 
              mezkure arazisi gayet münbit  mahsuldar olmagla etrafında heman 
              hiç boş bir mahal olmayıb kafisi ziread ittigi gibi bağ ve meyve 
              bagceleri ile  tezyin edilmiştir kasaba ahalisinin ekseriye 
              ticaretle ve kura ehalisi kamilden ziraaetle meşgul oldukları 
              gibi  derecei nihayede misafirperver Olduklarından anıda derununda 
              yeataam ve taam ettirip mukabelinde hic bir hace kabul itmezler. 
              
              Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
              Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 56  25 Kasım 2003  
                | 
            
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
          28KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          -  
 
          - AĞZIMIZDAN ÇIKANI KULAĞIMIZ 
          DUYSUN!
 
          - 
          İncinmek, acaba karşımızdakinin nelere kırılabileceğini düşünebiliyor 
          muyuz? Acaba; bu kişinin nelere duyarlı olduğunu biliyor muyuz? Acaba 
          hareketlerimizin bizim için normal olarak gördüğümüz davranışımızın 
          karşımızdaki kişi üzerinde nasıl bir etki yaptığını düşüne biliyor 
          muyuz?
 
          - 
          Yukarıda bulunan soruların pek çok çeşidini kendimiz de üretebiliriz. 
          Fakat; bu duyarlılıkları hiçbir zaman düşünmeyiz, akıl edemeyiz.
 
          - 
          Karşımızdaki şahsın bu hareketlerimizden ve konuşmalarımızdan ne kadar 
          etkilendiğini, ne kadar kırdığımızı, yaraladığımızı düşünmeyi her ne 
          hikmetse akıl edemiyoruz.
 
          - 
          Konuşuruz, karşımızdaki için ne düşündüğümüzü saklamadan şuur 
          altımızın emrettiği şekilde söyleriz. Belki pişman oluruz. Fakat 
          ağızdan çıkan söz çıktığı yere geri dönmez. Belki biraz olgunsak, özür 
          dileyebiliriz, bu özür ise gerçek olup olmadığını karşımızdakine 
          hissettirdiğimizin farkında olmayız.
 
          - Okuruz, 
          bir veya birkaç diploma sahibi oluruz da, adam olamayız. Hani meşhur 
          bir kıssa vardır “adamın birisinin zamanın beherinde bir oğlu varmış. 
          Haylaz; adam olacak bir yapıya sahip olmayan cinstenmiş. Adam oğluna 
          ikide bir sen adam olmazsın diye serzenişmiş. Gel zaman git zaman o 
          çocuk o ülkenin veziri olmuş. Adamlarına emrederek falan yerdi bir 
          adam var! Onu buraya yürüterek getirin diye emretmiş. Vezirin adamları 
          o şehre gelmişler, adamı bulmuşlar yürüterek vezirin yanına 
          götürmüşler. Vezir babasına dönerek: Bak baba bana adam olmazsın 
          diyordun ben vezir oldum diyince. Adam: oğlum ben sana vezir olamazsın 
          demedim, adam olamazsın dedim ve haklı çıktım. Sen vezir olmuşsun ama 
          adam olamamışsın. Babanı şu kadar yerden yürüterek getirmen senin 
          halen adam olmadığının göstergesi değil mi? Sen halen adam olmamışsın! 
          Der.” İşte bizde doktor oluruz, mühendis oluruz, falan oluruz, filan 
          oluruz da adam olamayız.
 
          - İşte. 
          Biz böyleyiz. Biz de okuyoruz, bir makam sahibi oluyoruz da adam 
          olamıyoruz.
 
          - 
          Gelelim; adam olanlara: Adam olanların; bu günlere gelebilenlerin 
          nasıl olup da bu yerlere gelebildiklerini düşünemiyoruz. Her işin 
          sonucunda olanları görüyoruz. Başlangıcı hayal bile etmek istemiyoruz. 
          O kişinin hangi aşamalarla bu yerlere geldiğini hiç düşünmüyoruz, 
          düşünmek istemiyoruz demiyorum; düşünmüyoruz.
 
          - Bir 
          makam sahibinin hangi badirelerden ve hangi uğraşlardan sonra o makama 
          geldiğini aklımızın ucuna dahi getirmiyoruz. 
 
          - Bir 
          bilim adamının, neler yaptığını, neler okuduğunu, neler araştırdığını, 
          hangi denemeleri yaptığını, hangi imtihanları vererek o payeye 
          çıktığını düşünmüyoruz. Gerçi diyeceksiniz ki hangi ilim adamlarından 
          bahsediyorsun?
 
          - 
          Önlerindeki ilimle uğraşmak, öğretmek yerine politika ile uğraşıyor, 
          hatta politikanın da üzerinde görüyorlar. Birde ben bilirim davaları 
          ve davranışları da cabası olarak sunulmaz mı?
 
          - Adam 
          olmak!
 
          - İşte 
          bütün mesele bunda! Adam olmakta. Adamın bir manası da “Adem” dir. 
          Adam olmak için mektebe gitmek gerekmez. Atalarımız bunu gayet iyi 
          gözlemiş ve “ Adam olacak çocuk bo…dan belli olur” demiş.
 
          - Dikkat 
          edelim. Dinimizin emrettiği gibi tefekkür edelim. Yani düşünelim.
 
          - 
          Ağzımızdan çıkan sözlere de dikkat edelim. Her adam kendi işi ve gücü 
          ile uğraşsın.
 
          - Her 
          adam olan da kendini bilsin. Bunların buralara gelmesinin sebepleri 
          ise tartışılır.
 
          - Gelin 
          bu konuyu tartışmayalım. Sonu yine benliğe döner ki, sizler bu yazıyı 
          yine kendine nalıncı keseri gibi yonttu dersiniz.
 
          - Sağlıcakla kalarak, ”Adam” olmaya 
          çalışalım
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 56  25 Kasım 2003  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
               | 
            
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          29KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        
        
          -  
 
          - BENİM DEDİĞİM DOĞRU!
 
          - 
          Birimizin bir fikrini; bir düşüncesini kabul etmek, karşımızdakilerin 
          düşüncelerini benimsemek, hepimiz için oldukça zor ve meşakkatli bir 
          iş gibi gözükmesinin asıl sebebi, tefekkür etmek yani düşünme 
          melekemizin kaybolmaya yüz tutmasından başka bir şey değildir. 
          Bizlerin bu hale gelmesini sebebi modernleştikçe pratik olarak 
          gördüğümüz düzene geçtiğimizi sanmamız, bu boyuta uyum sağlayarak ve 
          bu sanıyı da gerçek olarak görmemiz veya hissetmemiz olsa gerek.
 
          - Bizi 
          Yaratanın; bizlere verdiği akıl, fikir ve duygular bu asrın 
          pratikliğinde yok olmaya başladı. Yaratanın bu asır içinde bizler için 
          yazdığı çizgi ile sınırlı olmasının sebebi olsa gerek. Bizlerin bu 
          yeni düzenek içinde yuvarlanmamız için bizlere fırsatı verende O’dur.
 
          - Bizlere 
          verdiği aklı kullanmamızı tavsiye ederken de, bilemeyeceğimiz şeyler 
          içinde düşünmemizi tavsiye etmiştir.
 
          - Bugün 
          bizlerin, birbirimizi anlamama gibi, dinlememe gibi bir lüksü 
          bulunmaktadır. Bu birazda kibir ve benden başka bu konu bilmez gibi 
          yalnız bir saplantının eseri olarak bilinmelidir.
 
          - 
          Yaratanımız bizi bilinen, bilinmeyen, bilinecek bütün bilgilerle 
          donatmış olmasına rağmen, bizleri bilim, ilim, sanat, edebiyat, 
          hitabet, politika vb. özellikleri öne çıkartarak o konularda bizi 
          ileriye götürerek, o alanda yetkili bir şahıs olmaktayız.
 
          - Şimdi 
          bu açıklamalar ile bir düşünelim: Bildiklerimiz olduğu kadar; 
          bilmediklerimizin ne kadar çok olduğunu aklımıza getirelim. Gurur ve 
          bilmişliğimizi bir kenara bırakarak, uzmanı olmadığımız konuları bir 
          bilen uzmana danışalım. Danıştığımız konu hakkında, son kararı 
          kendimiz verme hakkımız her zaman saklı kalacağını sizlere buradan 
          söylemeye gerek yok. Bu danışmadan ve istişareden sonra da kendi 
          kararımızı uygulayarak, karşımızdakilerin tepkilerini almayalım, 
          onların eğrilerini, kendi doğrularınızla kesiştirmeyerek verdiğiniz 
          kararı uygulayalım.
 
          - Bütün; 
          bir yaşam boyunca her türlü bilgi ve hizmete ihtiyacımız bulunacağını 
          biliyoruz, her işimizi kendimizin yapma imkânımız bulunmamaktadır. Ben 
          her işi yaparım diyebilenler yanılarak kendilerini aldatmaktan başka 
          bir iş yapmamakta ve bu yanlışlıkları ile yaşamaya çalışmaktadırlar. 
          En büyük yanılgıları ise onların ihtiyaçlarının pek çoğunu 
          başkalarının yaptığını düşünememektedirler. Bulundukları yerin 
          içerisinde bulunan çeşme suyunu; onun bulunduğu yere kadar gelmesinde 
          kaç kişinin emeğinin olduğunu her nasılsa akıl etmemektedir. Bu zaruri 
          ihtiyaçlarımızın her biri için onlara varan kişilerin teker teker 
          emekleri ve hizmetlerinden sonra da ham madde olarak bizlere 
          gelebilmekte ve ham maddelerle de kendimize yarayan yiyecekler, 
          giyecekler hazırlamaktayız.
 
          - 
          Diyemeyiz ki; ben her işimi kendim yaparım. Hiç kimseye muhtaç 
          değilim, bütün işlerin ve yaşamım boyunca da bütün gereksinmelerimi 
          kendim karşılayabilirim gibi bir saçmalığı söyleyemez. Şayet böyle bir 
          fikre kapıldığını zannediyorsa bir yâda iddia ediyorsa bir psikologa 
          danışmasını salık veririm. Bence değil bütün hepimizce malumdur ki; 
          böyle bir yanlış inanış veya saplantıyı dikkatle çözecek bir uzmana 
          gidebilmesi için de acele etmeden kendi düşüncelerini dikkatlice 
          analiz etmeli ve bu analizi kendisine yakın olarak gördüğü kimseye 
          anlatarak onun da fikrini almasında fayda bulunmaktadır diye 
          düşünüyorum. Bizlerin hapsi yalnız yaşamak için yaratılmadık. 
          Hepimizin kendi görevleri ile yetiştiğini de bilerek dikkat etmemiz 
          gereklidir.
 
          - Kısaca; 
          bütün ihtiyaçlarımızı kendimiz karşılayamayız. Karşılayabilmek için de 
          yaratılmadık. Yukarıda ihtiyaçlardan birisi olan su gibi evde un 
          alarak ekmek yaparak fırıncıya muhtaç değilim tezi de ne kadar 
          eksiklikler içinde olduğunu şöyle anlatmamıza rağmen halen ben 
          ekmeğimi evde yapıyorum, fırıncıya muhtaç olmam demenin ne kadar 
          yanlış bir iddia olduğunu düşünelim.
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 57  25 Aralık 2003  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          30KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          - GEÇMİŞ VE GELECEK
 
          - 
          Geçmişin anılmasındaki özlemlerin; gelecekle de anılmasının bu asırda 
          imkânsızlığını görebilmek ve hissedebilmenin gerekçesini düşünmek ve 
          anlamak istemememizin sebebinin neler olduğunu acaba düşünebiliyor 
          muyuz?
 
          - 
          Düşünemiyoruz! Gerekçesi ise bunlar ile fazla ilgilenmememiz, bu günü 
          gün etmemiz ve günü kurtarmaya çalışmamız olsa gerek.
 
          - 
          Yayınevimiz de geçmişinde bazı kararlar almış, geleceği hakkında plan 
          ve projeler üretmiş, genişleme ve uygulama imkânlarını araştırmıştı. 
          Ne oldu? Neler yapabildi? Diye sorulabilir. Sorulabilir de; yalnız bu 
          soruları soranların da kendilerine Çorumlu olarak bu yayınevi için ne 
          gibi katkılarda bulunduk, derginin yürümesi için neler yaptık diye de 
          kendilerine dikkatlice sormaları gerekmelidir.
 
          - Gürsel 
          Yayınevi kendi çabaları ve kendi emeği ile 6 yıldır elinizde bulunan 
          “ÇORUMLU 2000 AYLIK KÜLTÜR SANAT TARİH VE EDEBAYET” Dergisini bazı 
          aksaklıklar olsa da yayınlanmasına devam etmektedir. “SARIÇİĞDEM ŞİİR 
          DEFTERİ” ise 2002 tarihinde 12 sayı devamlı ve eksiksiz yayınlandı. 
          Bir imece olarak yayınlanması tarafımdan planlandı ise de; bu projeye 
          destek veren firmaların ikinci senede verdikleri ufak da olsa 
          desteklerinin kalkması ile 2003 yılında 2 sayı çıkartabildim. Zaten 
          Sarı Çiğdemin çıkartılma amacının Çorumlu 2000 Dergisine çok miktarda 
          şiir gelmesi ve şiirlerin Çorumlu 2000 Dergisinde yayınlanmasında 
          gecikmesi idi.
 
          - Geçmişi 
          anmak işte böyle bilgileri öne çıkartıyor. Yine yakın geçmişimizde de 
          bazı yapılan işler açısından Ağustos 54. sayımızda BU NE PEHRİZ, BU NE 
          LAHANA TURŞUSU! Başlıklı yazımızda: “…Eski dönemin yaptırdığı Belediye 
          önündeki eski havuzun nesi vardı da bu “katledilmiş ağaç” 
          kompozisyonun taşıyan ve zavallının yaşam çabalarını gösteren 
          sürgünlerinin bile yok edilerek betonlaştırılarak adeta “Ağaçlara 
          Ölüm” diye bağıran görünümün amacı nedir?
 
          - Yine bu 
          sayımıza kapak yaptığım yerde bulunan durağın ağaçtan yapılması ve 
          aynı ağaçlara düşmanlığın ikinci kompozisyonunun göstergesi mi?
 
          - Bu 
          dikilen ağaçlar, Çorum iklimine uygun olan herhangi bir ağaç olarak 
          seçilemez miydi?
 
          - Bu 
          ağaçlar bizim bildiğimiz, tanıdığımız ağaçlar, tropikal iklim ağacı. 
          Acaba diyorum bu ağaçların fiyatları ne kadardır? Ayrıca bu ağaçları 
          onayan makamın doğup, büyüdüğü, yetiştiği yerde varda biz mi 
          bilmiyoruz?
 
          - Bir 
          baştan bir başa her direğe yılan misali sarılmış göstermelik lambalar 
          acaba diyorum; her birisi her gecede ve bir haftada, bir ayda, bir 
          yılda kaç liralık cereyan yakacaklar? Acaba bu her direk için her gece 
          kaç adet konutun yıllık gelirini uçuracak, beklide yanılıyorum Sayın 
          Başkanım bu elektrik faturasını her halde maşından mı ödeyecek? Gerçi 
          o masrafı yani elektrik paralarını maaşından ödese bile o maaşı da 
          toplanan vergilerden almıyor mu?
 
          - Bir de 
          en son olarak, birisinin Hacı ağabey sen bilirsin. Aşağıdaki (yani 
          saat kulesi) ağaç yeşil de, yukarıda ki ağaç niçin kırmızı? Diye 
          sorması da merakımın cabasıdır.
 
          - 
          Görünümü çok güzel ve faydasının olacağını ve yeşil sahaların 
          korunması için yapılan engel zinciri çok hoş ve güzel oldu. Gönül 
          isterdi ki; bu engelin orta bölümde olacağı yerde iki karşılıklı yolun 
          kaldırımlarında olsa idi, hem trafik polislerinin işlerini 
          kolaylaştırırdı, hem de sürücüler ana caddede olur olmaz yerlere park 
          ettiklerinden bir sürü ceza yemezler, trafik akışı daha düzgün olur, 
          daha da göz alıcı bir görünüm kazanmaz mıydı?
 
          - Bu 
          soruların cevapsız kalacağını biliyorum. Biz yaptık. Beğensen de, 
          beğenmesen de bu mantığı ile günler geçerken, yine seçim gelecek.” 
          Demişiz. Yazımızı da cevapsız kalmıştı. Yazımızın en son sorusu belki 
          de benim gibi bazı tepki verenler için dikkate alındı, bir sebep 
          gösterilerek kaldırıldı. İnşallah yine böyle ayrımcılık gibi 
          gözükecek, bazı kesimlerin akıllarına bazı aykırı sorular 
          getirmemesine çalışmak, ince düşünmenin gerekli olduğunu bilmeliyiz.
 
          - Bu 
          satırlarda da ömrümüz olursa gelecekle ilgili çalışmaları anlatayım. 
          Bilen bilir; dergimiz Eylül 2000 20. sayıdan bu güne on binlerce okura 
          Internet kanalı ile ulaştırıldı. Beklide dünyada örneği olmayan bir 
          şekilde bu aya kadar bu sayıyla 38 sayı aylık olarak yayımlandı. 
          Birçok yergi, birçok övgü aldık. Bu sayıdan itibaren de sitemiz 
          oldukça gelişti ve gelişmeye devam edecek. Sarıçiğdemin son sayısı ile 
          Çorumlu 2000’in son sayısı yayınlanmakta olup şu alt dizinler 
          bulunmaktadır:
 
          - ÇORUMLU 2000 DERGİSİ O ayın 
          yazıları ve resimleri (eski Internet sayılarımızda resim yoktu) 
          
 
          - SARIÇİĞDEM ŞİİR DEFTERİ Sarı Çiğdem 
          Şiir Defterinin en son sayısı
 
          - TEKE TEK REKLAM GAZETESİ Gürsel 
          Yayınevinin bir organının tanıtımı
 
          - GÜRSEL YAYINEVİ Yayınevimizi 
          tanıtan, yapılan işler
 
          - ÇORUMLU YAZARLAR Çorumlu 2000 ve 
          Sarı Çiğdem şiir defterine yazı veren yazarların hayat hikâyeleri 71 
          adat yazarımız.
 
          - CD ler bölümü. Yayınevimizin 
          hazırladığı CD lerin tanıtımı
 
          - KİTAPLAR Yayınevimizin yayınladığı 
          kitapların tanıtıldığı bölüm
 
          - DERGİLER Yayınevimizin yayınladığı 
          dergilerin tanıtımı
 
          - EL YAZMASI VE MATBU KİTAPLAR 
          Çorum’da bulunan el yazması ve matbu kitapların tanıtımı
 
          - ANTİKA EŞYALAR Çorum’da bulunan 
          antika Eşyalar
 
          - ÇORUMLU 2000 DERGİSİ ARŞİVİ
 
          - ÇORUMLULAR Bölümünde ise; Çorum 
          Büyükleri, Çorum’da Yatan Yatırlar,
 
          - ÇORUMLU LİNKLER Çorum ve 
          Çorumlulara ait Internet linkleri; bizi sitelerinde tanıtanlar site 
          adresleri
 
          - ÖNEMLİ LİNKLER Hepimize lazım 
          olacak sitelerin adresleri
 
          - ÇORUMLU DERGİSİ ABONELERİ Çorumlu 
          2000 dergisinin Aboneleri ve adresleri
 
          - BİZE ULAŞ Yayınevimizin adres, 
          telefon ve e-mailleri
 
          - ÇORUM TARİH VE COĞRAFYASI alt 
          dizininde:  Çorum’un Adı, Çorum Coğrafyası, Çorum tarihi, Gezilip 
          Görülecek Yerler, Çorum Evleri, Çorum Gelenek ve Görenekleri, eşim 
          Selma Gürsel’in hazırladığı Çorum Yemekleri
 
          - ÇORUM İL VE İLÇELERİ alt 
          dizininde:  Çorum’un İlçeler, Alaca, Bayat, Boğazkale, Dodurga, 
          İskilip, Kargı, Laçin, Mecitözü, Oğuzlar, Ortaköy, Osmancık, Sungurlu, 
          Uğurludağ ilçeleri;
 
          - ÇORUMLU ÇARŞISI burada; Çorum’da 
          üretilen ve ilgilenenlerin bütün mamüllerini sanal ortamda pazarlama 
          yapılması düşünülmektedir. Kitap, Leblebi, Mantı, Çorum Baklavası, 
          Çorum unu, Çorum Kâğıdı, Enjektörü, Un fabrikası vb.
 
          - ÇORUMLU REKLAMLAR Burası da 
          sitemizin yaşamasına katkıda bulunacak her türlü tanıtımı resimli ve 
          renkli yayınlayacağım. İlgilenenlere duyurulur. (Örneğin bir yıl 
          içinde dergimize 3 sayı reklam veren kuruluşlara ücretsiz bir yıl) 
          Dergimize sadece Çorum için bahanesi ile reklam vermeyenlerinde ayrıca 
          bilgilerine sunarken, bütün Çorumlu olduğunu iddia edenlerin 
          sayfalarını yayınlayacağım.
 
          - RESİMLER Çorum’dan resimler, Merkez 
          İlçe resimler, İlçelerin resimleri,Bekir Baki Aksu, Üzeyr Lokman 
          Çaycı,Uğur Pamuk,Arap Çataroğlu ve Bizi tanıyan ve resim verenlerin 
          resimleri TİCARET SANAYİ Ticaret ve sanayi,esnaf ve 
          sanatkarlar,Serbest Meslek Sahipleri,Eczaneler,Doktor ve Diş 
          tabipleri,Avukatlar,Gurbetçiler
 
          - BURASI SİZİN Mİ? Özel Reklam 
          Alanları 
 
          - Bakalım Mevla’m neyler, neylerse 
          güzel eyler demişler. BİZ BİR YIL Buradayız. Gerisi önce Rabbimize 
          sonrada ….
 
          - Ramazan Bayramınızı kutlarım.
 
          - Saygılarımla.
 
          - 
          
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 58  25 
          Aralık 2003
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          31KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          -  
 
          - DOĞRU SÖYLEYENİ 
          DOKUZ KÖYDEN KOVARLAR!
 
          - Her 
          zaman derim. Her zamanda savunurum. Atalar boşa söylememişler 
          “Atasözlerini”. Bu sözler; belki onlarca, belki yüzlerce, belki de 
          binlerce kere denendikten sonra çıkmış, bizlerce de benimsenmiş, bu 
          günlere yazılısı olsa da, olmazsa da beynimize kazınmış,  severek 
          yazılarımızda, konuşmalarımızda kullanmışız.
 
          - ÇORUM 
          1997 isimli çalışmada da Rahmetli Eşref Ertekin’in derlediği 
          “Atasözlerini” benimde bildiklerimin ilavesi ile yayınlamıştım. Yine 
          Eşref Ertekin’in derlediği “Manileri”nden örnekler almıştım.
 
          - 
          Yukarıdaki Atasözünü başlık yapmamın sebebi ise bu çalışmaları yeni 
          yapılandırdığım sitemizde bulunan çalışmaların da bulunması nedeni ile 
          iki aydır gece gündüz çalışmam sonucu ancak dörtte birini yükleyip 
          hazırlayabildim. Her gecede bu sayfalarla uğraşmaktan kafam ambale 
          oluyor. Şikâyetim kafamın ambale olması değil. Aceleci site 
          gezerlerimin çektikleri e-mailler. Maniler ne zaman, Atasözleri ne 
          zaman yüklenecek diye sıkboğaz ediyorlar.
 
          - Bu 
          siteyi hazırlarken; okuyucuların genel istekleri ile Çorum hakkında 
          bende bulunan bütün bilgileri burada yayınlamaya karar verdim. Bu 
          bilgileri bir gecede yükleyip rahat etmek isterim. “Boyacı küpü değil 
          ki batırıp çıkartalım”.
 
          - Doğruyu 
          söyleyince de bana cevap olarak bir daha bu siteye girmeyeceğim 
          diyorlar. Doğru söylememin sebebi ile e-maillerine cevap yazıma da 
          cevap vermiyorlar. Sağlık olsun. O da okuyucu kaprisi, kendisi bilir. 
          Bir gün buradaki bilgilere erişmek için gelir, araştırır. Bize 
          yazdıkları e-mail adreslerine sitemiz tamamlandığını bildiren e-mail 
          ile; veya dergimizin diğer sayılarında bilgi veririz.
 
          - Sitemizi dizinine göre hangi 
          bilgilerin tamamlandıklarını sizlere buradan bildiriyim: ÇORUM TARİH 
          KÜLTÜR BÖLÜMÜ: Bitenler: Çorum Tarihi, Çorum Coğrafyası, Gelenek ve 
          Görenekler, Çorum Mutfağı, Çorum Yemekleri, Çorum Ev düzeni, Çorum 
          Manileri Derlemenin tamamı yüklendi, Çorum Atasözleri, Çorum 
          Bilmeceleri, Çorum el yazması Çorumlu Hatta ve Müelliflerin kitapları 
          listesi, Ünik kitaplar Ender el yazması ve matbu kitaplar. Bu dizinde 
          bulunan bitmeyen dizinler ise: Merkez ilçe, Görülecek yerler, Çorum 
          Türküleri, Çorum el işleri, Giyim kuşam bu dizinler hazırlanmakta.
 
          - ÇORUM İLÇELERİ: 6 ay önce Dergi 
          gönderdiğim ilçelerden dilekçe ile bilgi istemiştim İstediğim bilgi 
          halen gelmedi. Artık bizdeki “ÇORUM 1997”bilgileri ile yetineceğiz.
 
          - ÇORUM RESİMLERİ: Çorum'dan Resimler 
          Hazırlanıyor, İlçelerden Resimler Hazırlanıyor, Tarihi Resimler 
          Hazırlanıyor, Ören Yerleri Resimleri Hazırlanıyor, Eski Resimler 
          Manzara Resimleri Hazırlanıyor, Bekir Baki Aksu Hazırlanıyor, Arap 
          Çataroğlu Hazırlanıyor, Desen Üzeyir. Lokman Çaycı bitti, Hat Mahmut 
          Selim Gürsel Hazırlanıyor, Karikatür Uğur Pamuk H,Engin Eryaşar 
          Hazırlanıyor, Karikatür Sönmez Yanardağ Hazırlanıyor
 
          - ÇORUMLU 2000 DERGİSİ: Burada da 
          yeni düzenlemeler yaptık. Yeni düzenlemede sayfaları resimlemeye 
          çalıştık. Bizde bulunan yazar hayatına link verdik. Her sayıda; her 
          sayfa yeniden düzenlenerek derginin yeni sayı yüklenecek. Geçmiş 
          sayılarımız da ileride bir sonraki olarak hazırladıkça yükleyeceğim.
          
 
          - SARIÇİĞDEM ŞİİR DEFTERİ: En son 
          sayıya kadar bütün yayınlanan dergiler sayı olarak yüklendi.
 
          - TEKE TEK REKLAM GAZETESİ: Burası şu 
          anda boş. Internet ortamında tüm Çorumluların satacakları emlak, araç, 
          otomobil ve diğer ikinci el malları yayınlanacak.
 
          - GÜRSEL YAYINEVİ: Tamamlandı. 
          
 
          - ÇORUM’A HİZMET EDENLER: Çorumda 
          Yatan Yatırlar Teskere-i Makamat yüklendi, Çorum Büyükleri yüklendi, 
          Çorum Valileri Yüklendi, Çorum Merkez İlçe Belediye Başkanları 
          yüklendi.
 
          - BİZİ DESTEKLİYEN FİRMALAR: Olanlar 
          yüklendi
 
          - KİTAP DERGİ CD: Sadece Dergiler 
          yüklendi
 
          - ÇORUMLU LİNKLER: Bizi 
          linkleyenlerin linklerini yayınlayacağız. Çalışılıyor.
 
          - ÇORUM’UN ADI: Yüklendi
 
          - ÇORUM ÇARŞISI: Hazırlanıyor
 
          - ÇORUM RESMİ DAİRELER: Çorum Valiği 
          Hazırlanıyor. Belediye bölümü Belediye Başkanları linklendi, Çorum 
          Belediye tarihi yüklendi, Çorum Belediye Hizmetleri yüklendi. Belediye 
          Başkanımız yüklendi, müdürlükler hazırlanacak.
 
          - ÇORUM TİCARET VE SANAYİ: Tarih 
          Boyunca Çorum Ticaret ve Sanayi Yüklendi. Diğer Bölümlerde çalışıma 
          yapılıyor. Katalog sırasına sadık kalınmaya çalışıldı.
 
          - ESNAF VE SANATKÂRLAR: Çalışma 
          yapılıyor
 
          - ORGANİZE SANAYİ: Organize Sanayi 
          Müdürlüğü tamamlandı. Diğer bölümlerde çalışma devam ediyor.
 
          - YENİ SANAYİ: Çalışma devam ediyor
 
          - KÜÇÜK SANAYİİ: Çalışma yapılıyor.
 
          - AŞAĞI SANAYİ: Çalışma yapılıyor.
 
          - SERBEST MESLEK: Çalışma yapılıyor
 
          - VAKIFLAR VE DERNEKLER: Çalışma 
          Yapılıyor.
 
          - MAHALLE KÖY VE MUHTARLAR: Çalışma 
          yapılıyor
 
          - BİZE ULAŞIN: Tamam, sonra anketler 
          hazırlanacak
 
          - Bu 
          çalışmaları Internet’e yüklemek yaklaşık 65 saatlik bir çalışma ürünü, 
          sayfaların çalışması ise 58 günlük bir mesai gerektirdi.
 
          - Bir 6 
          ay daha çalışmam gerekecek. Damlaya damlaya göl oluyor. Bu bilgileri 
          toplamak bir günün işi değil. Şu anda 333 MB lik yer işgal ediyorum, 
          bu en azında 8 katı yer daha kullanacağız,3475 dosya,248 klasör var. 
          Şu ana kadar site içi 21000 link komutu bulunmakta. Birde şunu 
          söyleyeyim ki, ziyaretçilerimizin site bitince işi oldukça zor olacak. 
          Meraklılarına duyurulur bu siteyi tam inceleyim derlersi en azından 90 
          saat incelemeleri gerekecek. Çorum için burada her şeyi bulmak çok 
          güzel dediklerini duyuyor gibiyim.
 
          - Birde 
          sitenin ne olduğunu bilmek gerekiyor. Ticaret Odasının hazırladığı 
          katalogu Cihat Beyden aldım. İnceledim yaklaşık büyüklü küçüklü 510 
          reklam var. Bu reklamların altlarında 31 web adresi,64 nin üzerinde de 
          e-mail adresi gördüm. Bu çok acı bir gerçek. Bulunan e-mailleri 
          yazdım, pek çoğu da geri döndü. Arama motorlarında ise pek çok site 
          yok. Birçok sitede cevap vermiyor. Site yaptırmak bir şey değil, o 
          siteyi arayanlara buldurmak önemli. Tanıtmak önemli. Aynen yeni 
          yetişen bir çocuk gibi kollamanız, ayakta tutmanız, etrafa da 
          tanıtmanız gerekmektedir. Oldu, ben de yaptım, lazım olun bulur 
          demekle olmuyor. Web sitenizi hazırlayınca uzayın derinliklerine atıp 
          bırakmayın. Bırakmayın da tanıtın. Tanıtırsanız siteniz uzayda bir 
          nokta olmaktan kurtarır. Düşünün; sizin ürettiklerinizden acaba kaç 
          kişi faydalanacak?
 
          - Gelelim 
          önümüzdeki günler için düşüncelerimize: Önce ticaret,esnaf,serbest 
          meslek erbaplarını burada sizlere tanıtmak,sonra Internet’e bağlanan 
          bütün eğitim kurumlarımızın sponsorlar sayesinde ya da kendi güçleri 
          ile sup domain vererek bünyemizde bulundurmak, yani şöyle bir 
          örneklersek: 
          
          https://gurselyayin.com gibi;ayrı birer siteye kavuşturmak.
 
          - Ben 
          hazırlıyorum. Sizlerde bu sitenin yaşaması için desteklerinizi 
          esirgemeyin.
 
          - Bir 
          atasözü ile de sözümü bitirmek isterim. “Ustamın adı Hıdır, Elimden 
          gelen budur. Daha iyisini yapanlara saygı duyarım.” Beceremeyenlerde 
          zaten halen laf salatası üretmektedirler” onlara bir sözüm yok. Son 
          Atalar sözü ile yazımı bitireyim Tilki uzanamadığı üzüme koruk, koruk 
          dermiş.
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 59  25 Ocak 2004  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
          32KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          -  
 
          - BU SÖZ BAŞKA SÖZ
 
          - Birkaç 
          hafta önce; bir konuşma esnasında Çorum Hakkında büyük bir site 
          hazırlayacağını, bu sitede de Çorum hakkında hemen hemen her şeyin 
          bulunacağını söylemiştim.
 
          - Bu 
          nasıl olur? Bu işin altından kalkabilir miyim? Gibi sorular sormuştum.
 
          - Şunu da 
          belirtiyim. Bu işin altından kalkmak oldukça zor! Şu an sitenin yüzde 
          otuzunu bitirdim. Eksiklikler veya gidilemeyen linkler varsa bildirin, 
          dedim. “Bilenlerle; bilmeyenlerin bir olmadığını” , ”Aklın yaşta değil 
          başta olduğunu” bir kez daha anımsadım.
 
          - Bilgi. 
          Bilmek güzel bir şey! Evde bilgisayar var, Internet var yani “un var, 
          yağ var helva yapan yok” bilmemek çok kötü. Hele bu bilmediğini 
          söyleyememek daha da kötü! Konuyu bilmiş gibi savuşturmakla günü 
          kurtarıyorsun. O an konuyu geçiştiriyorsun da, ya sonra, yalnızken o 
          konu sana lazım olunca “Öküzün trene baktığı gibi” önündeki 
          bilgisayara bakıyorsun.
 
          - Bu 
          yazdıklarımı bir maile oturmaya gittiğimizde çay, pasta derken 
          hanımlar kendiişleri ile meşgul oldular. Biz de arkadaşımla baş başa 
          kaldık.
 
          - 
          -Arkadaşım: Bizde bilgisayar var. Internet var da bende iş yok. Tam 
          anlamı ile çocuğa da soramıyorum. Bana bilgisayarın bildiğin kadar 
          öğretir misin? Dedi.  Gülümsedim:
 
          - - 
          Çalkama değil ki özeyip ağzına akıtayım be birader. Bilgisayarın var. 
          Açmayı kapamayı da biliyorsun. Biraz fedakârlık ve vakit ayırırsan bu 
          iş olur. Senin istediğin gibi bir iki saatte bilgisayar komutları, 
          kolaylıkları, kısa yolu öğrenilmez. Ben Yayınevini kurunca yazar 
          arkadaşlarımızın pek çoğu bizim yaşımızda olgun kişiler olarak bu 
          teknolojiyi öğrenmeleri gerek diye düşünürken, bir tanesi bile 
          arkadaş, bu nasıl çalışır. Sen bize e-mail diyorsun, site diyorsun, 
          posta adresi diyorsun bunlar nedir? Bize öğretmedin demediler. Sen 
          bile bilgisayarla tanışalı üç dört yıl oldu daha yeni diyorsun! Dedim.
 
          - Bana 
          bir sohbetimizde hayalini anlatırken, bir salon tutup, yazar 
          arkadaşlar ile beraber burada devamlı toplanalım, buraya birkaç 
          bilgisayar alalım, onlara bilgisayar öğretiyim, onlar yazılarını 
          burada yazsın, birlikte dergiye yön verelim diye düşündüğünü, hatta bu 
          dergiyi dernek haline getirelim dediğimi hatırlıyorum.
 
          - Yeni 
          yaptığım sitedeki bilgileri de incelemenizi sağlık veririm. Tabi 
          anlıyorsanız. Anlamıyorsanız da bir Internet kafeye gidin, orada 
          bulunan gençlere söyleyin, sizin adınıza siteyi gezdirirler, tabi 
          birkaç milyona kıymanız gerekecektir. Cebinizde akrep yoktur herhalde.
 
          - Yeni 
          yılınızı kutlar. Yeni bilgilerle donanmanızı, bilmediğiniz konuları, 
          bir bilene sormanızı sağlıcakla veririm. 25 Ocak 2004
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 59  25 Ocak 2004  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          33KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          - AYRI AYRI 
 
          - Beşinci 
          Cildi De Bu Sayı İle Geride Bıraktık
 
          - 1998 
          tarihinden bu güne kadar verdiğim çabanın sonucu olarak 5. cilti de 6 
          yıl içerisinde 60’ıncı sayı ile geride bıraktık.
 
          - 
          Dergimize katkıda bulunanlara, yazarlarımıza ve siz okuyucularımıza 
          buradan da teşekkür etmeyi bir borç bildim. Ömrüm yeter, sizlerin 
          desteği devam ederse, bu dergiyi yaşatmaya çalışırız. Olmazsa bilenin, 
          bulanın olsun der geçeriz. Karar sadece benim olmayıp kendisini 
          ÇORUMLU sayanların.
 
          -             
 
          - KURBAN BAYRAMI
 
          - Bu 
          sayımızla bir kutsal Bayramında kutlamasını yapıyoruz. KURBAN BAYRAMI.
 
          - 
          Dergimizde bu vesile ile bütün yazarlarımın ve okuyucuların KURBAN 
          BAYRAMINI buradan kutlar, nicelerine erişmelerini dilerim. 22 Şubat 
          2002
 
          -  
 
          - BU SAYIMIZDA
 
          - 
          Çorum’un yeni bir ısıtma sistemi ile karşı karşıya geldiği olayla 
          karşı karşıya kalmakta. DOĞAL GAZ. Ben ve yazarlarım ile bu işlerle 
          ilgilenenlerin bilgilerini sizlerle bu sayımızda irdeleyeceğiz. 
          Bulduğumuz ve bildiğimiz gerçeklerle sizlere bilgi vermeye 
          çalışacağız.
 
          -  
 
          - INTERNET
 
          -             Dergimiz aynı şekilde 
          Internet üzerinden yayınlanmaya devam etmektedir. http://corumlu.com 
          adresimizde dergi dağıtımından sonra tamamı yüklenmekte,basılı dergi 
          ulaştıramadığımız ÇORUMLULARA buradan ulaştırılmaya çalışılmakta.
 
          -             Sarı Çiğdem Şiir 
          Defterinin tamamı yüklenmiş durumda olup,son sayı ile birlikte arşiv 
          olarak okurlara sunulmaktadır.
 
          -             Çorum Resimleri ise 
          bazı bölümlerinin eksikliğine rağmen,yeni resimlerle yüklenmiş 
          durumda.
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 60  25 Şubat 2004  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          34KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         DERGİMİZİN ÖMRÜ 
        
        Dergimizin ömrü, sizlere bazı 
        serzenişlerde bulunmama rağmen (katkıda bulunanlar hariç) aynı şekilde 
        ve aynı düzeyde devam etmektedir. Bir zamanlara dergimiz sondan bir 
        olmasın diyerek sizlere seslenmiştim, sesime birkaç kişi cevap vermiş 
        dergi bu güne kadar gelmiş bulunmaktadır. Her halde artık bana da 
        ağlamaktan başka yapacak bir iş kalmamakta, ben de bu işlevi yapıyordum. 
        
        Değişen bin gündem yok. Değişmeyecekte. 
        Kimseye de bir diyeceğim yok. Kendim söylüyor, kendim dinliyorum. Bir 
        yazarımızın  “ÇORUMLU 2000 DERGİSİ GEREKLİ FAKAT LÜZUMSUZ” demişti. O 
        gün bu kelamı işitince çok üzülmüştüm. Bunu söyleyen birde yüksek tahsil 
        idi. Üzülmemin sebebi, okumaya verilen önemin ne kadar bariz bir 
        açıklama ile sözlere dizilmesi idi. 
        
        GEREKLİ FAKAT LÜZUMSUZ! Gerekliliğimizi 
        yerine getirdim. Lüzumsuzluğunu da artık sizler karar verirsiniz. 
        
        ALTMIŞ sayı ile GEREKLİ FAKAT LÜZUMSUZ! 
        sizlerle olduk, sizler karar verirseniz,Rabbimiz de bizlere sağlık ve 
        ömür verirse birkaç sayı veya cilt çıkartabiliriz. 
        
        “Bakalım Mevla’m neyle. Neylerse güzel 
        eyler”  
        
        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat 
        Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 60  25 Şubat 2004   
        
          | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          35KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
           
        MEKTUP’U DİLEKÇE 
        OLARAK GÖRME VE BİR CD 
        
        Bir yönetici için yazılan bir mektup, bir 
        öneri ve bir talep içermekte olup, bu mektup o yöneticiye verilmediği; 
        yani yerine ulaşmadığını bildiren bir dilekçeye cevap olarak dönmesi 
        beni düşündürdü. 
        
        Tarafımdan yazılan bir mektupla, bir 
        talepte bulunulmuş, bu talep kabul görmemiş olabilmesine karşın, 
        yardımcısı tarafından “yetkilinin işlerinin yoğunluğu” bahanesi ile ve 
        mektubun bir dilekçe gibi işlem görmesi ve cevaplandırılması oldukça 
        işlerin nasıl savsaklandığı ve bazı işlemlerin bu yetkiliye bile 
        gösterilmeyerek, yardımcılar tarafından cevaplandırıldığı ispatı olarak 
        2004’ün ilk günleri elimize geçmiş bulunmaktadır. 
        
        Biz dilekçe yazmaktan uzak birisi 
        değiliz. Mektup ve dilekçenin de ne olduğunu bilmeyecek kadar da 
        bilgisiz değiliz. Biz isteklerimizi ve önerimizi dilekçe ile de sunmayı 
        bilmeyecek kadar da yazışmadan yoksun değiliz. Verdiğimiz CD’nin nasıl 
        açıldığını bilmiyorsanız o da sizin probleminiz. 
        
        Bence meraka düşüren cevaba, neden bir 
        mektupla cevap verilmemesidir!  
        
        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat 
        Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 60  25 Şubat 2004   
        
          | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          36KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          -  
 
          - BİLMEDİĞİ HALDE BİLMİŞ GİBİ 
          DİNLİYORDU.
 
          - 
          Yaklaşık; altı yıldır bilgisayarla haşır neşirim. 1947 doğumlu olmam, 
          bazılarını şaşırtmakta, beni yaşlı olarak görmeleri ve yaşımın onlara 
          göre genç olması sokunu yaşatmakta. Ben yaşlı gözükmekten müşteki 
          değilim. Görünüş yaşı değil, yaşayış yaşına bakarım. Benim bu düşüncem 
          Aralık 2003 ayında yeni bilgilere ermemi sağladı. Hasbelkader 
          bilgisayarı öğrendik.
 
          - 1991 
          tarihinde Çorum İl Yıllığı için araştırma için senelik izin alarak 
          Ankara Milli Kütüphaneye gittiğimde, katalogların bilgisayara 
          geçirildiğini görmüş, bilmediğim bir makine karşısında apışıp 
          kalmıştım. Ankara araştırmaya gitmiştim.  Fakat karşıma bir ekran ve 
          sonradan adının klavye olduğunu öğrendiğim bir nesle çıkmıştı. Bu 
          aletin adını biliyordum, fakat kullanmayı bilmediğim bir bilgisayar 
          olduğunu gördüm. 
 
          - 
          Bilmediğim bir edevatı da kullanamazdım. Orada bir genç’e 
          bilgisayardan kitap ismi arayacağımı söyleyince amca, aradığını yaz 
          enterle varsa karşına çıkar demişti. Ben de anlamadığımı, yardım 
          etmesinin mümkün olup olmadığını söylemiş ve aradığım kitapların 
          isimlerini o genç sayesinde araştırmıştık.
 
          - 
          Ahdettim. İlk iş olarak bu bilgisayarı öğrenmeliyim dedim. Zamanı 
          geldi öğrendim.
 
          - Aralık 
          ayında dergimizi okuyan arkadaşa konuşuyoruz. Arkadaş ben anlatıyorum, 
          beni dinliyor, tasdik ediyor ve onaylıyordu. Hatta sen yaparsan tabii 
          güzel olur gibisi ile de beni de pohpohluyordu. Neyse iş yerinden 
          konuşarak bürosuna geçtik. Bu güne göre en az 3 milyarlık bir 
          bilgisayar sistemini görünce sevindim. İçimden demek ki bizim siteyi 
          de gezmiş, görmüş diye içimden geçirdim. Sekreteri ne içersiniz diye 
          sordu. Ben çay istedim. O içmeyeceğini söyledi. Çayı beklerken, 
          arkadaşa Internet’e bağlanıp bağlanmadığını sordum, bağlantının 
          olduğunu söyledi. Açta bizim siteye neler yaptığıma beraber bakalım 
          diyince ne dese beğenirsiniz?
 
          - - 
          Mahmutçuğum! Ben bilgisayarı açmayı bilmiyorum ki!
 
          - Bu arkadaşım beni nezaketten 
          dinlemiş, anlamış gözükmüş fakat masasında bulunan bilgisayarını 
          kullanmayı bilmediğini söyleyebilmişti. Ben şaşırmıştım. Beni iyice 
          anlamış gibi dinlemişti.
 
          - Beni 
          taltif ve onura etmişti. Böylece, bazılarının bilmedikleri halde 
          fikirler verebildiklerini, beleşten de onura ettiklerini bu yaşımızda 
          öğrenmiş olduk. Bildiğiniz gibi atalarımız “Öğrenmenin yaşı yoktur” 
          diye boşa söylememişler.
 
          - Bu 
          gözlemimi islerle paylaşmamın yeni anladığım bu konu ile sebepli. Aman 
          dikkat edin! Sizi tenkit edenlerin veya övenlerin sözlerine fazla önem 
          vermeyin! Önce o konuyu bilip bilmediğini öğrenmeye çalışın. Sonra o 
          konu hakkında konuşun. Yoksa benim gibi boşuna çenenizi yormuş 
          olursunuz.
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 60  25 Şubat 2004  
          
 
          -  
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          37KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         ŞİİR VE İLHAM! 
        
        Zaman olur ki şiir yazan kalemini bir 
        harf bile oynatamaz. Neden?  
        
        İlham gelmez de ondan. Şevki yoktur 
        dizeleri birbiri arkasına eklemek için. İsteği belki de son anda, tam 
        uykuya dalmak üzere iken gelir, yazabilirse yazar, yazamazsa yazamaz. 
        Bazen de rüyasına girer bir sanatkâr, ona söyler. O da can kulağı ile 
        dinler. Uyanınca o sanatkârdan dinlediği dizeleri yazar sonra; o 
        sanatkârın bildiği bütün eserlerini dinler acaba bu eseri var mı diye.
         
        
        İlham işte böyle bir şeydir. 
        
        Bazı şiir yazanlar bu ilham denilen şeye 
        inanmazlar. Çünkü onların kapısına uğramaz bu ilham denilen 
        inanmadıkları şey. Nasıl uğrasın ki; duyguyu içten yaşayamayan kişinin 
        kapısından. Bu kişiler çok okumaktan bahsedeler ki bu doğrudur. Benden 
        okur, senden okur, ondan okur. Birde okurken hoşuna giren ilham 
        göstergelerini bir bir toplar. Bunları yazar. Sonra ne yapar dersiniz? 
        Bunları bir güzel harmanlar. Belki de yayınlar. Kimse diyemez yahu 
        birader bu öz bulgu veya vurgu benimdi! Neden desin ki; zaten o vurguyu 
        veren ilhamı onun yanında bulunmaktadır. İlhamı olanın gönlü o kadar 
        geniştir ki, yayınladığı şiirinin altına başkası imzasını atsa bile 
        güler geçer ve hatta sevinir. 
        
        İlhamı tanımayanlara ithaf olunur. 
        
        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat 
        Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 60  25 Şubat 2004   
        
          | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          38KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          -  
 
          - NİÇİN BİZ BURADAYIZ?
 
          - Çorumlu 
          2000 Dergisi 1999 tarihinde 2004 tarihine kadar çeşitli sitelerde, 
          domainler altında INTERNETTE yayınlandı.
 
          - 
          corumlu2000.8m.com, corumlu2000.mynet.com gibi ücretsiz sitelerde, 
          daha sonra ise son üç yıl corumlu2000.com adresinde yayınlandı. Şimdi 
          de
          
          https://gurselyayin.com yayınlanıyor!
 
          - 
          INTERNETTE dergimizi takip eden okuyucu sayımız 1200’ün üstünde olup, 
          bu okuyucularımızın %80’i Türkiye dışında bulunan Çorumlu 
          hemşerilerimizdir.
 
          - 
          Okuyucularımızın Dergimizden haklı istekleri oldu. Internet’te 
          Dergimizin haricinde Çorum hakkında bilgiler, Çorum resimleri, ilçeler 
          hakkında bilgiler ve en çokta Sanayi kuruluşları ile bilemedikleri 
          adresleri tarafımdan istediler. Bende Internet’ten e-maille elimden 
          geldiği kadar bilgi verdim. Temmuz 2003 tarihinde istekler o kadar 
          arttı ki; e-mail adresimi kontrol etmezsem dolacak seviyeye geldi. Bu 
          masum isteklerin tarafımıza sıkıntılarını burada dile getirmek 
          istemiyorum. Maddi imkânsızlıkların had safhaya ulaştığı bir zamanda 
          olmamıza karşın birde zaman ayırmama faktörü ile karşı karşıya kaldım. 
          Günlük Internet’e 4 saat kadar e-mail cevaplama ile geçiyor olması, 
          ayrıca okuyucularımızın tarafımızdan istenen bilgileri arşivden bulup 
          yeniden yazarak istenilenlere cevap verilmesi beni zorladı.
 
          - Kasım 
          2003 Tarihinde dergimizin en son sitesi olan 
          http://www.corumlu2000.com sitesi domainini kapatarak, uzun zamandır 
          boşalmasını beklediğim http://www.corumlu.com adresine dergimizi 
          taşındık. Okurlarımızın isteği olan resim, bilgi ve diğer konuları 
          ihtiva eden bilgileri yüklemeye devam ettim.
 
          - Bazı 
          firmalara müracaat ederek onlarında bilgilerini sitemizin bünyesinde 
          tanıttık. Bundan sonraki bölümlerde tüm Çorum’un ticaret erbabını, 
          esnaf ve sanatkarını, serbest meslek sahiplerini sitemizin bünyesinde 
          tanıtacağız. Resmi daireleri, okulları, dernekleri de katılmak 
          isterlerse tanıtacağız. Artık Çorum hakkında oradan buradan bilgi 
          aramaya gerek kalmayacak duruma getireceğim.
 
          - Artık 
          sitemiz bir portal konumuna geçmeye hazırlanmaktadır.
 
          - Tabii 
          hepimizin birleşmesi ile bu portalın yaşatılması içinde elimizden 
          gelenleri yapmaya çalışmamızla olacaktır.
 
          - Gayret 
          bizden hidayet Allah’tan tüm Çorumlulara duyurulur.
 
          - Bizde 
          burada bulunmak istiyoruz diyen tüm dünyada bulunan hemşerilerim bana 
          corumlu2000@hotmail.com adresimden müracaat edebilirler.
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 61  25 Mart 2004  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          39KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          - YAZMA KİTAPLARIN BAŞLARINA 
          GELENLER
 
          - Hasan 
          Paşa Kütüphanesi Kısa Tarihçesi: Osmanlı Döneminde ilimizde bulunan üç 
          medresenin kütüphanelerinde mevcut olan el yazması ve matbu kitapların 
          “Tekke ve Zaviyelerin Kapatılması Hakkındaki Kanun” gereği işlevini 
          kaybeden Süleyman Feyzi Medresesi kütüphanesinden 600, Kurdoğlu 
          Medresesi kütüphanesi banisi Ahmed Feyzi Kütüphanesinden 3000, Hasan 
          Paşa Medresesinden 900 adet el yazması ve matbuu kitap bulunmakta idi.
 
          - Bu 
          kitaplar Çorumlular tarafından bir araya getirilerek; şimdiki Belediye 
          Binası olarak kullanılmakta olan binayı vakıf olarak yaptırtarak 
          burada “Milli Kütüphane” olarak Çorumluların hizmetine sundular!
 
          - 
          Kütüphane, burada bir müddet kaldıktan sonra Bahçelievler de bulunan 
          şimdiki “Hasan Paşa Kütüphanesine “ taşınmış bulunmaktadır. Kütüphane 
          sonradan Mimar Sinan Mahallesinde bulunan yeni binaya Müdürlük olarak 
          taşınmış ve burada halen görevine devam etmektedir.
 
          - 
          Kütüphane Müdürlüğü yeni binaya taşınırken Hasan Paşa Kütüphanesinde 
          bulunan mükerrer matbu kitaplardan başka kitap yeni binaya götürmemiş 
          olup, Arap Harfli Matbu ve El yazması kitaplar halen “Hasan Paşa 
          Kütüphanesinde” muhafaza edilmektedir.
 
          - Hasan 
          paşa kütüphanesi el yazma kitapları: Hasan Paşa Kütüphanesinde bulunan 
          el yazması kitaplar belirli zamanlarda Kütüphaneler Genel Müdürlüğünce 
          “Bölge Kütüphanelerine” götürülme kararları alınmış olup, tarafımdan 
          Kütüphanede çalışırken Çorum’da şahsi gayretlerimle meydana getirdiğim 
          kamuoyu ile yazma eserlerimiz Çorum’da kalmış, bilahare ikinci bir 
          emir ile “Ankara Milli Kütüphanesine “ Devri istenmiş tekrar 
          kamuoyunun itirazı ile Çorum’da kalmaları sağlanmıştır.
 
          - Bu 
          girişimlerim sebebi ile tayinimin Tatvan’a çıkması üzerine 
          emekliliğimi isteyerek GÜRSEL YAYINEVİNİ kurdum. En son olarak 
          Kütüphaneler Genel Müdürlüğünün tekrar Çorum El Yazma Kitaplarını alma 
          girişiminden önce bir araştırma grubuna hazırlattırılarak yazma 
          kitapların Çorum’dan alınması için girişimde bulunulmuş, bu girişimde 
          gelen elemanların basına verdikleri  beyanatlarına cevap olarak 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür Tarih Sanat ve Edebiyat dergimde cevap 
          vermeme rağmen kitapların götürülme isteği gayri resmi dile 
          getirilmiş, bu isteğin sonucu Beklenirken, kütüphanede bulunan 
          kitapların bazılarının bu günkü mirasçıları dedelerinden kalan 
          kitapların götürülmesi karşısında taraflarına iadesi dergimde istenmiş 
          ve Çorum aydınlarınca da el yazması kitapları hakkında yazılar 
          yayınlanmasından sonra kitapların tekrar götürülme isteği bu güne 
          kadar gündeme getirilmemiştir.
 
          - Yazma 
          Kitapların Çorum’da Kalma Gerekçeleri:
 
          - 
          Yukarıda bahsi geçen El yazmalarının acaba Çorum’da kalması için bu 
          çabaların gerekçelerinin neler olacağı sorusuna verilecek cevap şudur:
 
          - 1- Bu kitapların pek çoğu Çorumlu 
          Müellif (yazar) ve hattatların emekleri ile meydana gelmiştir.
 
          - 2- Bu eserlerin pek çoğunda Çorum 
          hakkında bilgiler bulunmaktadır.
 
          - 3- Bulunan bilgilerin Çorumlularca 
          da araştırma yapabileceği göz önüne alınırsa; ata yadigârları 
          incelemek için Çorum’dan Ankara veya Konya’ya gitmelerinin gerekeceği.
 
          - 4- Çorum’da bulunan İlahiyat 
          Fakültesi öğrencilerine tez için bu kitaplardan görev verilerek 
          bunların pek çoğunun incelenerek bu günkü dile çevrilmesi için 
          girişimlerde bulunulması gerekliliği.
 
          - 5- Her yıl bu yazmaların 
          içerisinden incelenmek için yabancı uyruklu araştırmacıların Çorum’a 
          gelerek en az on beş gün bu kitapları yerinde yani Çorum’da 
          incelemeleri neticesinde yiyecek, barınacak ve ihtiyacı için 
          harcayacakları paraların ilimizde kalması ile bir nevi “Kültür 
          Turizmi” olarak görülmesi. Bu gerekçeleri daha da çoğaltmamız 
          mümkündür.
 
          - 
          Hasanpaşa Kütüphanesi Alarm Sistemlerinin Yapılması
 
          - Son sayımızı derleme için Hasan 
          Paşa Kütüphanesine bıraktığımızda, senelerce uğraştığım ve yazdığım 
          bir sisteminin yapıldığını görmek sevindirdi. Sebep olanlara teşekkür 
          ederim.
 
          - Hasan 
          Paşa Kütüphanesi Yazma Eserlerin Cd Alınması
 
          - Bizce bu işlemi yapanların; 
          çalışmalarda yalnız bırakılmaları, orada çalışan kişinin yazma 
          eserlere nasıl davranacağını bilmeden; basit bir cam ile yazma 
          kitapları düzlemle getirerek fotoğraflaması ne kadar yazma eserleri 
          korur? Ayrıca Yazma Eserler deposuna her personel yalnız girmemelidir. 
          Hele hele bu girip kitap çıkartan kişinin YAZMA kitabın ne olduğunu 
          bilmeden depodan çıkartarak fotoğrafı çekene vermesi gibi basit 
          gözüken milyon dolarlık eserlerin kimlerin elinde, kimlerce çekiminin 
          yapılması, kimlerce kayıtları dahi tutulmadan yazma eserlerin depodan 
          çıkartılması tarafımdan 14 Şubat 2004 tarihinde bizzat tespit 
          edilmiştir. 
 
          - Aynı 
          saatlerde de orada bulunan bir yetkilinin duruma el koymaması da 
          düşündürücüdür. Ayrıca bu yetkilinin o kütüphanede uzun yıllar 
          memurlukta bulunması ve yazma eserlerin herhangi bir sebepten depodan 
          çıkartılma usullerinin neler olduğunu bilmesi de gerekli değil midir? 
          Acaba; el yazmaları bu işlemle başka bir komploya mı gidecek?
 
          - Hasan 
          Paşa Kütüphanesi El Yazma Eserleri Katalog Basımı
 
          - Kültür Bakanlığı El Yazma Eserleri 
          Ankara’ya götürüp künyelerini çıkartma girişimi maalesef bütün 
          girişimlerime rağmen Çorum’da kalmalarına ve burada künyelerinin 
          çıkartılması isteklerim havada kaldı. Ankara’ya bütün Yazma Eserlerin 
          götürülme kararı alındı. Bizzat bir kış günü personeli nöbetleşe 
          olarak depoya çağırarak başlarında bizzat bulunarak Tekel 
          Müdürlüğünden getirttiğim yabancı sigara kolilerine yerleştirdim. Günü 
          geldi bir köhne kamyon gelerek gözyaşlarım içerisinde nezaretimle 
          kamyona yükledik. İnanır mısınız bir branda dahi getirilmemişti. 
          Allah’tan O gün akşama kadar kar ve yağmur yağmasın diyerek dualarımla 
          yolladım. Beraber gitme istemim ret edilmişti her nedense?
 
          - 
          Ankara’yı arayarak kitapların geldiğini Bakanlık TÜYOTOK bölümüne 
          indirildiğini öğrenince rahatladım. Orada El yazmaları uzun süre 
          kaldı. Sonra eksiksiz Çorum’a geldi. Hemen bir komisyon kurarak 
          kitapları tek tek, sayfa sayfa kontrol ettim. Yalnız orada yani Ankara 
          da kolilere konulurken kitapların miklepleri diğer kitapların 
          ağırlıkları ile kırılmış, kitap muhafazaları ise deforme olmuş, 
          hoyratça kullanılarak şirazeliri koparılmıştı. Ayrıca da bazı 
          kitaplardan vakıf mühürlerinin kesildiği tespit edildi. Bunları tek 
          tek tespit tutanağı ile tespit ederek Kültür Bakanlığına rapor yazdım.
          
 
          - Bir 
          müfettiş geldi, sonuçları gösterdik. Ne oldu? Hiçbir şey. Kitapların 
          yıpranması, mikleplerin kırılması, ciltlerinin bozulması, mühürlerin 
          alınması zararlarına da şükrettim. Ya kitapların başında bulunan 
          dibaceler gitse idi ne olurdu?
 
          - 
          Sevindiren taraf ise uzmanlarca kitap tespit katalogu Kültür 
          Bakanlığınca çıkartılmıştı; fakat elemansızlık, ödeneksizlik bu 
          katalog basılamadı. Emekli olduktan sonra da Ankara’da takip ettim en 
          son bu katalogu yazdıracak uzman bulamadıklarını söylediler.
 
          - 
          İnşallah Arapça, Osmanlıca, Farsça  ve Türkçe ile Arapça klavye 
          kullanmayı bilen bir dizgici bilinir da aslı gibi hazırlanır, basılır 
          ve bütün dünya kütüphanelerine ücreti ile dağıtılır mı? Her halde CD 
          işi gibi yüzeysel bir şeylerle yaptıkta oldu denilir. 
 
          - Hasan 
          Paşa Kütüphanesinde Bulunan Ünik Eserle Ve Çorumlu Hattalar Baktık 
          yine iş bize düştü. ÇORUM 1997 adlı çalışmamda; ünik kitapların 
          künyeleri ile Çorumlu Hattatların eserlerini yayımladım. 
          Araştırmacılara yardımımız oldu. Sonra da 2003 te kurduğum yeni siteme 
          de bu bilgileri yükledim.
 
          - Ömrüm 
          müsaade ettikçe, aklım erdikçe de El Yazma Kitapları savunacağım. 
          Tabii bir dinleyen olursa (!)
 
          - 
          Hepimizin bir ömrü var. Kitapların ömrü bizlerden en az 10-15 kat 
          fazla. Dikkat eder, koruyabilirsek daha da uzun olur. Benim tespit 
          ettiğim en eski kitap Hicri 319 Şubatın 21’inde 1425 Hicri seneye 
          girdik gerisini merak eden hesaplar.
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 61  25 Mart 2004  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
          40KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          - ISBN-ISSN-BANDROL-FOTOKOPİ-CD
 
          - 
          Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?  Olmaz tabi. Bir de eski 
          Cumhurbaşkanımız Sayın Süleyman Demirel bile “Bir bilene sorun” demesi 
          acaba boşa söylenmiş bir söz müdür?
 
          - Hayır. 
          Bu sözlerin bir gerekçesi vardır.
 
          - 2001 
          yılından sonra şikâyet olununca uygulamaya giren pek çok yayın ve 
          çoğaltma işlemlerinde, Kanun ve Tüzüklere aykırı hareketler bilhassa 
          RESMİ KURUMLARCA çiğnenmesi dikkate değerdir. Düşünebiliyor musunuz? 
          ISSN vermekle görevle olan Kültür Bakanlığının kuruluşu bir dergi 
          hazırlıyor. Bu dergide ISSN numarası yok. Ayrıca bütün okulların 
          yayınladığı dergilerin tamamında ISSN yoktur. Almaya gerek görmezler 
          demiyorum. İncelemediklerinden almak zorunluluğunu bilmezler. Bu 
          konuma Valilik, Belediye Başkanlığı, Ticaret ve Sanayi Odası, 
          ÇORUMSİAD gibi kuruluşlar, yazarlar, çizerler gibi onlarca olarak 
          sizlere sayabilirim.
 
          - Kültür 
          Bakanlığı; Uluslar arası Standart Kitap Numarası ISBN ve Uluslar arası 
          Standart Süreğen Yayınlar Numaralandırma sistemi ISSN numaralarını 
          acaba niçin kullanılmasını istemektedir?
 
          - ISBN ve 
          ISSN Standart numaraların şu yararları bulunmaktadır:
 
          - Kütüphaneler ve Yayımlar Genel 
          Müdürlüğü 13 Ekim 1987 tarih ve 19603 sayılı Resmi gazetenin 4. 
          sayfasında yayınlanan Tebliğ No: KYM-87/1 maddeleri:
 
          - 1-Milletlerarası Standart 
          Teşkilatının ISO/2108 (1972) işareti ile tespit ettiği bu teşkilatın 
          üyesi olan Türk Standartları Enstitüsünün (TSE) 2143 Kasım 1975 
          işareti ile Türk Standardı olarak kabul edilen ISBN (Milletlerarası 
          Standart Kitap Numarası) uygulanmasına Resmi Gazetede Yayınlandığı 
          tarihte başlanacaktır.
 
          - 2-ISBN Standart kapsamına giren 
          yayınlar bu standart hükümlerine uyacaklardır.
 
          - 3-Bu standarda ait hükümler 2881 
          sayılı Kanuna ve 187 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye göre 
          Bakanlığımızca uygulanacaktır.
 
          - 4-Bu Tebliğ yayın tarihinde geçer.
 
          - Demektedir. Merak edenler 
          faydalarını da araştırıp bulurlar.
 
          -  
 
          - BANDROL 5846 SAYILI FİKİR VE SANAT 
          ESERLERİ KANUNU
 
          - Madde 
          81- (Değişik: 21.2.2001-4630/33) Musiki ve sinema eserlerinin 
          çoğaltılmış nüshaları ile süreli olmayan yayınlara bandrol 
          yapıştırılması zorunludur Ayrıca kolay kopyalanmaya müsait diğer 
          eserlerin çoğaltılmış nüshalarına da eser veya hak sahibinin talebi 
          üzerine bandrol yapıştırılması zorunludur.
 
          - 
          Bandroller, Kültür Bakanlığınca bastırılır ve satılır. Bakanlık, 
          meslek birlikleri aracılığı ile de bandrol satışı yapabilir. Bandrol 
          gelirleri, Bakanlık adına ulusal bir bankada açılacak hesaba yatırılır 
          Gelirler, fikri mülkiyet sisteminin güçlendirilmesi ile yurt içindeki 
          ve yurt dışındaki kültür varlıklarının korunmasına ve devam 
          ettirilmesine yönelik faaliyetlerde kullanılır.
 
          - Bir 
          esere bandrol alınabilmesi için, bandrol talebinde bulunanın yasal hak 
          sahibi olduğunu gösterir bir taahhütnameyi doldurması zorunludur.  
          Kültür Bakanlığınca tesbit edilen diğer evrak ve belgelerle birlikte 
          başvuru yapılır. Bakanlık, bu başvuru üzerine, başka bir işleme gerek 
          kalmaksızın on iş günü içinde bandrol vermek mecburiyetindedir. 
          
 
          - Merak 
          edenler Kanunu bularak inceleyebilirler. Ayrıca da bu konu hakkında 
          hükümetin ağırlık verdiği yeni bir kanun çalışmasını da yaptığını 
          söyleyebilirim.
 
          -  
 
          - FOTOKOPİ İLE ÇOĞALTMA: Bir fikir 
          eserini, çoğaltarak, bir 
 
          - kısmından yara tamamından haksız 
          kazanç sağlayanlar acaba ne gibi suçlar işlediklerini biliyorlar mı ? 
          Fikir sahibinin ürettiği eseri hangi hakla sayfa olarak çoğaltarak 
          ufak ta olsa MADDİ GELİR kazanması kanuni midir, insani midir? 
          
 
          -  
 
          - CEZAİ YAPTIRIMLAR: İzinsiz 
          çoğaltma, izinsiz eser kullanma gibi fiiller için çok ağır cezalar 
          konulmuştur. Bu cezalar caydırıcı olmaktan başka meddi açıdan da bu 
          günün fiyatlarına göre de çok yüksektir. Kanun koyucu:” dört yıldan 
          altı yıla kadar hapis ve 50 milyar liradan 150 milyar liraya kadar 
          ağır para cezasına hüküm olunur.” Demektedir.
 
          - 
          Yukarıda belirttiğimiz işlemler dışında kalmak için, fotokopi ile 
          alıntı yaparak ufak bir maddi çıkar için kopyaladığınız fikir eseri, 
          CD ile çoğaltılması istenilen bir çalışmayı, bir fikri eser olan 
          kitaptan izinsiz alıntı yapmayı biraz daha düşünerek yapmalıyız.
 
          - Dikkat 
          edelim. Sonradan eser sahipleri hakkını arayınca mağdur duruma 
          düşürüldük demeyelim.
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 61  25 Mart 2004  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          41KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          - 66 SENE ÖNCEKİ DERGİMİZİN ADAŞI 
          ÇORUMLU
 
          - 
          Dergimiz elinizdeki sayısı ile ÇORUM’DA yayınlanan en uzun ömürlü 
          dergi olma bahtiyarlığına ulaşmış bulunmaktadır.
 
          - 
          Bildiğiniz gibi Çorumlu 2000 altı yıldır sizlerle beraber oldu. İki ay 
          kadar önce beşinci cildini bitirerek altıncı cilde başladı. Erersek 
          Haziran 2004’te 7. yıla gireceğiz.
 
          - 
          Dergimin birinci sayısından ufak bir alıntı yapmak istiyorum:
 
          - AMACIM: 
 
          - 
          Bilindiği gibi kalkınma sadece sanayi alanında olamaz. Sanayi alanında 
          kalkınmanın yanı sıra, kültürel kalkınmanın da at başı gitmesi 
          gereklidir. Yoksa kalkınma yalnız tek düze olur ki, topluma fayda 
          yalnız tek taraflı olur. Bu nedenlerin ışığı altın da, kendim bir 
          vazife çıkarttım.
 
          - 
          Yayınevini açma amacımdan birisi, bildiklerimi başkaları ile 
          paylaşmaktı. Benim gibi kendi çabaları ile eser veren arkadaşlara 
          yardım etmek, onların çalışmalarını gün ışığına çıkartarak sizlerin 
          görüşüne sunmaktı. Bazı yazar arkadaşlar için elimden gelen 
          yardımlarda bulundum. Yazıtları kitap haline gelmeyecek durumda olan 
          arkadaşların yazı yazma devamlılığını sağlamak amacı ile Çorumlu 2000 
          dergisine yazı yazmaları için baskılarda bulunuyorum. Bu yazıları 
          birikince bir kitap haline getirerek sizlere sunmayı düşünüyorum.”
 
          - Bu 
          görüşümün bu günde arkasındayım. Bu yıl sizlerde katkı verirseniz 
          yazıları kitap haline gelecek yazarlarımızın yazılarını kitap haline 
          getirmeye çalışacağım.
 
          - 1938 
          tarihinde Çorum Halkevlerinin çıkarttığı ÇORUMLU Dergisi uzun 
          uğraşılarla yayın hayatını sürdürdü. O zaman büyük öz verilerisi ile 
          derginin yürümesi için çabalar sarf eden Rahmetli Meslektaşım Eşref 
          Ertekin’i de burada anmadan geçemiyeceğim.
 
          - Dergimizin hikâyesinin ana donesi 
          ÇORUMLU dergisini tıpkı basım olarak aylık yeniden bastırmak 
          istememdi. Maalesef o tarihte bu isteğimi destekleyen katkı veren 
          sponsor bulamadım. Bu arzum halen hayalimi süslemektedir. Yaklaşık 
          40-50 milyarlık ufak bir ücret olmasına karşı dikkate alınmadığından 
          bu isteğimi burada tekrar ekmekte bir beis görmeyerek;1938 tarihide 
          yayına geçen derginin içindekiler bölümünü de aşağıda sizlere 
          sunuyorum.
 
          - 1938 ÇORUMLU DERGİSİ
 
          - ÇORUMLU, Sayı:1: Çorumluyu Neden 
          Çıkartıyoruz, Halkevlerinin Kuruluşundaki Maksat ve Gaye, 16. Asırda 
          Çorum’un Askeri ve İdari Vaziyeti Hakkında Bazı Malumat, Osmancıklı 
          Mehmet Paşanın İki Vakfiyesi, Çorum Havalisi Mamali Aşireti ve Ömer 
          Osman Paşalar, Çorum’un Halay Oyunu ve Arzı Türküsü
 
          - ÇORUMLU, Sayı:2:İnkılâp 
          Vazifeleri,19 Mayıs ve 23 Nisan, Kul Mustafa ve Çorum Erliği, Kaside-i 
          Kapusuz, Çorum'da Nişan Adetleri, Çiğdem Eğlencesi, Çorum'un İklim 
          Özellikleri, Fidayda Türküsü ve Oyunu,
 
          - ÇORUMLU, Sayı:3: İnkılâp 
          Vazifeleri, Çorum'da Beyler Çelebi ve Muzaffer Paşa Cami Minberi, 
          Çorum'da Cerit Aşireti, Onuncu Hicret Asrında Çorum, Yer Adları
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 4: Çorum’da Sıhhat 
          Teşkilatı, Çorum'da Eski Nişan Adetleri,
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 5:İnkılâp 
          Vazifeleri, Osmancık'ta Üç Kitabe, Deli Boran, Çorum'un Halk 
          Oyunlarından Hüzünlü Oyunu ve Türküsü, Haydi Cumbam
 
          - ÇORUMLU, Sayı:6: Aklı Gözünde 
          Olanlara, Yurtta Araştırmalarda Kuşsar, Kuşsaray  ve Kuşören Çorum Adı 
          Üzerine Araştırma, Folklor Derlemeleri, Halk Ağzından Atatürk Bir 
          Destan İki Ağıt, Kurtuluş Savaşı ve İnkılâp Destanı
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 7:Cumhuriyetin 15. 
          Yılında Çorum, Dil Bayramı, Mülga Şer’iyye Mahkemeleri, Derviş Mehmet, 
          Bir Güzelleme, Ördek, Yekbas Bağları, Çorum'da Aşar Vergisi
 
          - ÇORUMLU, Savı 8: Atam’a Ağıt, 
          Kaybın Akisleri, Atatürk'ün Ölüsünü Bekleyen Subaylar, Kırşehirli Şair 
          İlhami, Çalkara Köyünde Soku Başı,
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 9-10:Yeni İlbayımız, 
          Mustafa Vazıh, Çorumludur, Güzelleme, Coştum, Anam anam, Sevgili Atam, 
          Dünyaya
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 11:Yeni Bulunan 
          Paralar, Evliye Çelebiye Göre Çorum Havalisi, Mendil, Güzeller, Oy oy, 
          Atatürk'e Ağıt, Aşık Haydar İstanbul'dan Samsun'a, Su Yolcu, Ne Güzel 
          Uymuş, Hesap Veriyoruz
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 12:Halkevlerimizde 
          Tarihi Araştırmalar Nasıl Yapılmalıdır, Çorum Sancak Beyi Karayazıcı, 
          Çorum Gazi Beydil, Akkoyun, Oydah, Çorum'a ait Atasözleri
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 13:ikinci Yıla 
          Girerken, Çorum Tarihi Hakkında, Evliya Çelebi’ye Göre İskilip, 
          Çorumlu Yeğen Paşa, Köy Adlarına Göre Bir Araştırma
 
          - ÇORUMLU, Sayı:14:Çorum’da Bir 
          Defter Nazırı, Zile, Gesi Bağları, İnönü
 
          - ÇORUMLU, Sayı:15:Çorum Tarihine Ait 
          Vesjkalar, Tarihte Çorum Köyleri ve Paşaköy ile Sakız Divanı, Çorum 
          Vilayeti Sulama Vaziyeti Hakkında Verilmiş Bir Rapordur, 
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 16:Çorum'un 
          Folklorunu Derlemek Meselesi, 
 
          - ÇORUMLU, Sayı:17: Kısa Bir 
          Tevakkuftan Sonra, Halkevleri Dergilerinin Yazı Kadroları, Dil 
          Bayramı, Bir Matem, Çorum'un Tarihte Karakteristik Vasıfları, Çorum 
          Halayı, Cönklerden derlemeler, Destan-ı Kars, 
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 18:Yeni Yıla 
          Girerken, Muhittin Yavsi, Müverrih (tarihçi} Ali ve Ahfadı, Türk 
          Vicdanı, Ağıt 
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 19:Çorum Vilayetini 
          Ait Bir Tedkik Raporu, Çorum’da Aşiret Meseleleri ve Bunların Mali 
          Vaziyetleri, En Büyük Acı, Eski Çocuk Eğlence ve Oyunlarından, Bir 
          Efsanenin İç Yüzü, Anadolu İsyanları
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 20:Türk Milleti 
          Aldanmaz, Çorum Vilayetine Ait Bit Tetkik Raporu, Gölün Yazı, Yıldırım 
          Beyazıt ile Kadı Burhanettin Ahmet'in Çorum'daki Muharebeleri, 
          
 
          - ÇORUMLU, Sayı:21: Medeniyet 
          Anlayışları, Çorum Vilayetinin İskilip Kazasına bağlı Bayat 
          Nahiyesindeki Devlete Ait Toprakların Ziraat Kabiliyeti Hakkında Bir 
          Rapor, Ebussuud Efendi, Zelzele,
 
          - ÇORUMLU, Sayı:22: 23 Nisan, Bir 
          Milletin Tarihi, Yalnız Onun Mazisinin Hikayesi Değil, Onun İstiklâl 
          Aşkının Kaynağıdır da, Kızılırmak’tan kuvvet istihsali ve arazi sulama 
          hakkındaki raporu, Destan'ı Ömer Paşa
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 23: Muhit Dahiyi mi 
          Dahi Muhiti mi Yaratır, Kardeşim Nazmi TOMBUŞ’A, Hayata Dair 
          Tahayyüller, Nişanlanma ve Evlenmede Mesut olmak için Ruhi ve içtimai 
          Temeller Neler olmalıdır
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 24:Yeni Hadiseler ve 
          Biz, Çorum'un Jeolojik Vaziyeti Hakkında Mulhtıra, Kadı Asker Çorumlu 
          Alaattin Ali Efendi, Ağıt, Ziraat Esaslarına ait Türk Atasözleri
 
          - ÇORUMLU Savı: 25:Halkevleri Musiki 
          Çalışmaları, Öğrenmek Aşkı, Mektep İhtiyacı, Yıl Çıbanı, Sırp ve 
          Hersek Karadağlıların Teslim Olmasının Destanı, Hürünü
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 26:30 Ağustos, Aziz 
          Şef Geldi, Çorumlular Sevgili Başbuğuna Kavuşurken, Büyük İnönü ve 
          Hayatı, İNÖNÜ'NÜN Seçme Sözleri Hakkında, Hoş Geldin
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 27:Dil İnkılabı 
          Savaşı, Şifreli Bir Ferman, Radyoma, Yeşil Çorum'dan
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 28:Hicri ll. Asırda 
          Çorum, Koşma, Çorum'da Yağmursuzluk ve Halktaki Ananeler, Çorum’da Köy 
          Düğünü, Çorumlu, İnkılâp Ayı Temmuz, Demedim mi, Çığşaklar, Alaca 
          Halkevinde bir Toplantı, Çorum Halkevi Faaliyeti
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 29: Çorum’un Lise ve 
          Sanat Okulu Derdi, Hazine-i Evrakın Maarif Kısmında Ait Vesikalar, 
          Çorum’da Yerli Sanatlar, Dava ve Cezanın Düşmesi, Arzda ve Yurdumuzda 
          Zelzele Bölgesi, Sabreyledim,
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 30: Bayrağa ve 
          İstiklâl Marşına Saygı, Çorum’da Benimsenen Bazı Kelimeler, Yeşil 
          Çorum’un, Ne Desem Arlanmaz Utanmaz Felek, Çorum'un Osmanlı 
          Zamanındaki Durumu, Şiirde İnkılap
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 31 Eğitmenli Okul ve 
          Köy Kalkınması,Çorum Ağzı Fonetik Hususiyetleri Üzerine Bir Kalem 
          Tecrübesi,Cem Toplantısı,Bunun Halk Şairleri Üzerindeki Tesiri,Zührevi 
          Hastalıklar,Musikimizde İnkılâp Nasıl Olmalı
 
          - ÇORUMLU Savı 32: Çorum Vilayetin 
          Mülki Teşkilatına Tarihi Bir Kısa Bakış, Folklor ve Halkevi, Şiire 
          Dair, Nasıl Bir Yolda Yürüyeceğiz, Çorum Halk Gecesi, Bu Gece, Oğlumun 
          Düğünü 
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 33: Çorum’un Mahalli 
          Oyunları, Osmancıklı Aşık Kadir USLU, Uyuz Hastalığı ve Tedavisi
 
          - ÇORUMLU, Sayı:34-35: Alacahöyük 
          Müzesi, Çorum'da Benimsenen Bazı Kelimeler ve Rakamlardan, Çorum 
          Halayına Dair, Halk Şiirine Dönüş, Perişan, lstırap, Saçların 
          Kepeklenmesi ve Tedavi Şekli
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 36-37: Köy 
          Okullarında 23 Nisan Bayramı, Objektif Hukuk ve Sanat, Çorumlu Hacı 
          Hasan Paşa, Halkevi Bir Çorum Gecesi Yaptı,Çorum'da Söylenen 
          Bilmeceler,Buğu;Çorum ve Çorumlu 
 
          - ÇORULU, Sayı: 38: Yolumuza Devam 
          Ediyoruz, Ahiler-İcazetname ve Fütüvvet Şeceresi; Odalar, Tesis, Bedri 
          Rahmi EYÜBOĞLU, Yaradana Mektuplar, Hodak Oyunu
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 39: Altıncı Büyük 
          Kurultay intibalarından, Erkek ve Kız ve Sanat Okullarındaki Sergiler, 
          Ahiler Ahilik Nasıl Bir Teşekküldür, Zakkum Çiçekleri
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 40: 30 Ağustos, 
          Büyük Kurultay İntibaları, Taaddüdü Zevecata Dair, Güller Diken 0ldu, 
          Çorum’un Eski Mutbah ve Yemekleri
 
          - ÇORUMLU, Sayı:41: Bizim Tes!isimiz, 
          Partimiz, Ölsem Diyorum, Muassır Ahlak' ın Men' şei Üzerine Bir 
          Tetkik,Çorum’un Eski Çocuk Oyunlarından,Naç Oyunu
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 42: Cumhuriyetin 20. 
          Yılında Duyuşlar, Muassır Ahlakın Menşei Üzerine Bir Tetkik, Tarihte 
          Bir Güneş
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 43: Acı Kaybın 
          Yıldönümü, Çorum'da Oğuz Boyları, Hülyamın Sahillerinde, Muassır 
          Ahlakın Menşei Üzerine Bir Tetkik, Töreye Bağlılık
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 44: Parti Kaza 
          Heyeti Kongresi Toplantısından Duşlar, Dedesli Aşireti, Şarkı, 
          Hasanoğlan’a giderken, Gelin ile Kız Destanı
 
          - ÇORUMLU ,Sayı :45: Çorum’u 
          Yükseltme ve Güzelleştirme Cemiyetini Selamlıyoruz,Yurt Büyük 
          Kullarından Birini Gaip Etti,Cehri Yarenliği,Milli Şair Mehmet Emin 
          YURDAKUL' a,Yer Adlarının Önemi,Çorum'un Eski Çocuk Oyunlarından 'Coş' 
          Oyunu",Yabancıdan Türk'e Eş Olur mu?, Prenses İçing
 
          - ÇORUMLU, Sayı:46: Lise İstiyoruz, 
          Elvan Çelebi, Pınar, Deniz, Ağaç Sevgisi ve İhmallerimiz, Çorum’un 
          Eski Çocuk Oyunlarından ‘Uzun Urgan’ Oyunu, Yabancı Eşin Seciyeye 
          Tesiri, Sarı Çiğdem
 
          - ÇORUMLU, Sayı:47: Çorum Tarihinde 
          Kadın Elbiseleri, Sıtma Hastalığı ve Korunma Yolları, Sandal, Yollar, 
          Türkler Eğitim Bölgesine Selam, Abdalata Eğitmen Bölgesine Veda, 
          Yolculuk, Akşam, Köy Etütleri, Çorum'da Maarif Hayatı
 
          - ÇORUMLU, Savı: 48: 23 Nisan, 
          Elvançelebi, Köy Etütleri, Beraber, Bahar, Teselli
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 49-50: Sevr'den 
          Lozan'a, Çorum'da Oğuz Boylar, En Güzel Şiir, Semai, Karpuz, Hamamözü
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 51: Lozan Barışı, 
          Köylerden İzlenimler, Kavacık Köyü, Uğurludağ, Kızılırmak, Sonbahar, 
          Gönül, Zafer
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 52: 1. İnönü Zaferi, 
          Çorum'da Soyadları, Dilek, Radyofonik Tarihi Piyes 
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 53: Halkevleri Ülkü 
          Birlik ve Beraberlik Kaynağıdır, Yiğide Kılıç, Köleye Kırbaç, Kuşsaray 
          Köyünden Derlediği Bilmeceler
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 54: İkinci İnönü, 
          Sıtmalılara Sağlık Öğütleri, Azrail’le  Öfkelenişi, Kıskançlık, Minnik 
          Kuş, Özel Dilekçe, Mecitözü İlçesi Köyleri Halk Şairleri Ağzından 
          Belirlenen Yerli Destanlar
 
          - ÇORUMLU, Sayı:55: 23 Nisan, Sıtma 
          Hakkında, Kıskançlık, Bektaşi duaları, Dağlar
 
          - ÇORUMLU, Sayı:56: Halkevlerinin 14. 
          Yıldönümü, Kentimiz Niçin Çorum Diye Anılmış, Yüz yıl önce Çorum'da 
          geçen yürekler acısı bir macerayı tasvir eden destan, Çorum'da 
          Arıcılık, Halkevleri Çalışmalarına Toplu Bir Bakış, Ülkü, Aslanın 
          Hikayesi
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 57: Bir Adımla 
          Yüzyıllar, Köyde Eğitim Davamız, Halkevi Destanı, Fukara Destanı, 
          Çorum’da Dokumacılık, Arı Sırları
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 58: 23 Nisan, Dünya 
          Destanı, Mimar Sinan, Verem Hakkında
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 59: 19 Mayıs, 
          Türkiye Nüfus Yoğunluk Bölgeleri ve Çorum'un Yeri; Spor ve Cinsi 
          Terbiye, Der-Beyan-ı Menak'b-ı Ali Osman, Canikli Ali Paşa'nın Islahat 
          Layıhası, 1947 yılı CHP Sanat Mükafatı
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 60:Seçim 
          Münasebetiyle Bir Konuşma, Güfte-i Sultan Selim
 
          - ÇORUMLU, Sayı: 61: 14.Dil Bayramı 
          Dolayısı İle Bir Konuşma
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 62  25 Nisan 2004  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          42KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          -  
 
          - İNTERNET’TE NASIL SEÇİM YAPALIM?
 
          - Bu 
          ülkenin 80 yılı aşan bir demokrasi denemesi var.
 
          - Acaba 
          ülkemiz demokrasiyi tanıyor mu?
 
          - 
          Demokrasinin tam manasıyla şartlarına uygun yaşayabiliyor mu?
 
          - 
          Uyguluyorsak; uygulamaları takip edebiliyor muyuz?
 
          - 
          Haklarımızı, Hukukumuzu, Hakları, Uygulamaları bilebiliyor muyuz?
 
          - Bu yıl 
          Mahalli Seçimler oldu.
 
          - 
          Belediye başkanımızı,
 
          - İl 
          Encümen azalarımızı, Belediye Encümen Azalarımızı hatta Muhtarlarımızı 
          oylarımızla seçtik. 
 
          - 
          Vatana;Millete hayırlı olsun!.
 
          - Seçim,
 
          - Seçme,
 
          - 
          Seçilme,
 
          - 
          Seçilememe,
 
          - Sandık,
 
          - 
          Bunların birleşmesi ile bizler de bir seçim yaptık. Bu seçim ne ilk 
          olacak, ne de son.
 
          - Biz 
          burada seçim sistemini, seçilme sistemin irdeleyeceğiz.
 
          - Ben bir 
          seçmen olarak nasıl bir davranışta bulunmam gerektiğini araştıracağız.
 
          - 
          Seçimler; ülkemizin ender olan bir iktidar ile, inanılmayacak kadar 
          bir muhalefetin çekişmesinin sonucu ile karşımızda durmaktadır.
 
          - Mahalli 
          seçim Benim bir oyum var. 
 
          - Onu da 
          kullandım oldubitti.
 
          - Sizler 
          de benim gibi düşünüyorsunuz zannedersem.
 
          - Hepimiz 
          sandık başına giderek görevimizi yaptık.
 
          - 
          Başkanımız sandıktan çıkardık,
 
          - İl 
          Encümenini sandıktan çıkardık.
 
          - 
          Belediye Encümeni sandıktan çıkardık,
 
          - 
          Muhtarlarımız sandıktan çıktılar.
 
          - Ne 
          diyelim?
 
          - 
          Hayırlısı olsun!
 
          - 
          Hayırlısını seçmişizdir bakarsın.
 
          - Ya da 
          Rabbimin mealen dediği gibi: “Sizin için: hayır var dediğiniz işte 
          sizin için şer vardır, sizin için şer var dediğiniz işte hayır vardır. 
          Diyor ve ekliyor. Siz akıl edemezsiniz!”
 
          - Evet, 
          biz akıl edemiyoruz!
 
          - Bizi 
          yaratan zaten bizi akıl etmemekle suçlamıyor. Diyor ki:
 
          - Siz 
          akıl edemezsiniz! Diyor.
 
          - Biz 
          sizleri hür irademizle mi seçiyoruz?
 
          - 
          Zannedersem sadece Muhtarlarımızı hür irademizle seçiyoruz. 
          Muhtarlarımız kendi İhtiyar heyetini bize istesek de, istemesek de 
          kendi istedikleri İhtiyar Heyetini seçtiriyorlar.
 
          - 
          Belediye encümeni de en çok oy alan partinin oranına göre il encümeni 
          çıkartıyor.
 
          - Yani 
          bizler şahısları değil partinin gösterdiği İl Encümenlerini verdiğimiz 
          oylarla seçiyoruz.
 
          - 
          Belediye başkanlıkları da öyle oluyor. İlimizde Bağımsız adayların 
          seçimlerde ne hale geldiklerini hepimiz biliyoruz. O bağımsız adayın 
          oyların geçersiz saydığı gibi ayrıca zarflarına herhangi bir partinin 
          mühürlenmiş oy pusulasını da koyarak bilinçsizce kendi hür oylarını 
          da, seçilmek isteyen bağımsız adayı ve tuttuğunu zannettiği partinin 
          de oyunu yok ediyor.
 
          - Biz 
          seçmenleri eğitmek gerektiği gibi, seçim kanunu ile de tek turlu 
          seçimlerinde artık kaldırılması gerektiğini düşünmeliyiz. E-devlet, e-türkiye 
          diye uğraştığımız Internet teknolojisinden artık faydalanma zamanı 
          geldi. Ülkenin bütün ilçeleri dâhil, bütün beldelerinde bilgisayar 
          artık bulunmakta! Bulunmayan yerlere de devletimiz bilgisayar ve 
          Internet ulaşımını götürebilecek kuvvette.
 
          - Ön 
          seçim için her oy kullanma hakkına sahip olan vatandaşlarımız bir yıl 
          içerisinde Internet cafelerde, kendi evinde, okullarda vatandaşlık 
          numarasını kullanarak ili için seçmek istediği seçime katılmak isteyen 
          adaylarını teker teker seçerek oyunu kullanır. Köy okullarda yeminli 
          bir görevli bu işlemi yapar ve hatta oy kullanan şahsa da kullandığı 
          oyun dökümünü printır çıktısını verebilir. Prıntır çıktısı ise orada 
          görevli olanın kendi dediğine mi oy kullandığı, yoksa kafasına mı göre 
          oy kullandığının belgesi olarak yazılmış olur.
 
          - 
          Adayları nasıl seçeceğimizi ise ilk turda şöyle düzenleyebiliriz:
          
 
          - Her 
          parti seçim çevresinin seçilecek milletvekili adayının dört katı aday 
          gösterir.
 
          - Bütün 
          partiler bunu yaptıktan sonra oy kullanacak birisi olarak ben giderim 
          her partinin adaylarından örneğin:
 
          - 
          Belediye başkanlarını teker teker her partiden seçerim bunlar veri 
          bankasında birikir her partiden en çok hangi şahıs seçildi ise ikinci 
          turda da partisine göre ya da bu daha çok çalışır diyerek bir adet 
          Belediye Başkanın seçerim! En çok oy alan başkan olur.
 
          - 
          Milletvekillerini de aynı şekilde tek tek ilimizin milletvekili kadar 
          her partiden adayımı seçerim, sonra bu adaylar o partinin adayı olarak 
          ikinci tura kalır. İkinci turda da yine ben ilimin vekilini hangi 
          partiden istersem seçerim. O ilde en çok oy alan aday sayısı kadar 
          vekil çıkartırız. Seçmelerde eşitlik olursa ilk seçimlerde aldığı oya 
          bakılır. İlk seçimlerde aldığı oy yüksekliği seçimi o vekile 
          kazandırır.
 
          - 
          Vatandaş olara ta ben o seçilen bütün vekillere partinin kartını 
          götürmeden alnım açık gönlüm rahat olarak derdimi söyleyebilirim. O 
          vekilde, o başkanda bu seçmen beni seçti diyerek gönül rahatlığı ile 
          bu gelen kişi başka partiden,başka görüşten diyerek vicdani bir 
          sıkıntıya girmez.
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 62  25 Nisan 2004  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          43KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
        
          - 12-25 Nisan 2004 11. YIL 
          INTERNET HAFTASI
 
          - 
          Internet Kurulu Internet’in Türkiye'ye gelişinin 11. yıl dönümünde 
          Türkiye Internet’ini büyütmek, yeni projeler başlatmak, Internet’i 
          geniş kitlelere tanıtmak, yaymak, toplumun gündemine Internet’i 
          yerleştirmek ve Türkiye Internet’ine ivme verecek etkinliklerin 
          yapılması amacıyla 12-25 Nisan'ı Internet Haftası olarak ilan 
          etmiştir,
 
          - Türkiye 
          Internet’i 12 Nisanda 11. yılını doldurmuş olacak. Türkiye Internet 
          Kamuoyunu, e-dönüşüm Türkiye projesi bir ivme kazandığı bu noktada 
          Internet Haftasını, tüm ülkede Internet’e verdiğimiz öneme yakışır bir 
          şekilde kutlamaya çağırıyoruz. Tümk esimlerden, Üniversiteler, Ticaret 
          ve Sanayi Odaları, Çiftçi Birlikleri, Ziraat Odaları, Mühendis 
          Odaları, Barolar, Tabip Odaları, Bankalar Birliği, Noterler Birliği, 
          Organize Sanayi Bölgeleri, Yerel Yönetimler, Internet Cafeler, 
          Okullar, Kaymakamlıklar, Valilikler, Bakanlıklar, tüm kamu yönetimi, 
          özel sektör, Internet şirketleri, Bilişim/ bilgi/ İletişim STK'ları, 
          Demokratik Kitle Örgütleri, Bilişim Klüpleri, Tüm Medya Kuruluşlarını, 
          Bireyleri bu Internet Haftasını tüm ülkeyi saran bir Internet 
          Şenliğine, e-dönüşüm, E-Türkiye ve E-Devlet kavramlarının geniş 
          kitlelerle tanıştırıldığı bir Internet ve Bilişim Fırtınasına 
          döndürmeye çağırıyoruz.
 
          - 
          Internet Kurulu 12-25 Nisan 2004 tarihlerini bu yılki Internet haftası 
          olarak kararlaştırdı. 1998 yılında çalışmalarına başlayan Internet 
          Kurulu, ülkede Internet’le ilgili bütün grupları bir araya getiren 
          yarı sivil bir oluşumdur. 
 
          - 
          Internet Kurulu, Türkiye Internet’inin tüm sorunlarının tartışıldığı, 
          Internet’in önünü açacak çözümlerin arandığı, ortak akıl arayışının 
          öne çıktığı bir platformdur. Kurul, Kamu ve Üniversitelerin yanında 
          geniş çapta mesleki ve sivil toplum örgütünü kapsıyor:
 
          - 
          Bilişim, Internet, Telekom Örgütleri, İcafe, Tüketici, İşçi ve esnaf 
          temsilcileri, Barolar, Bankalar, Tabipler Birliği, TESID, TOBB, TMMOB, 
          KOSGEB, Türk Kütüphaneciler Derneği. Kurul, bu katılımcı ve yarı resmi 
          yapısıyla, sorunların çözümü için bir katalizör rolü üstlenmektedir. 
          Internet Haftası toplumda Internet bilincini yaratmak, Internet’i 
          tanıtmak, büyütmek, yeni projeler başlatmak, sorunları ve çözüm 
          yollarını tartışmak, kısaca Internet’i Türkiye gündemine yerleştirmeyi 
          amaçlamaktadır. 
 
          - 
          E-Türkiye ve E-Devlet kavramlarıyla tüm toplumu tanıştırmak, bu 
          Internet Haftası için seçtiğimiz önemli bir hedeftir.
 
          - Bu 
          kapsamda yukarıda saydığımız tüm kurumlar, örgütler, firmalar, yerel 
          yönetimler ve bireylerden bu etkinliklere katkıda bulunmalarını 
          bekliyoruz. Bu etkinlikleri, tüm Türkiye'ye yaymak istiyoruz. Geçen 
          yıllar 50 civarındaki ilde Internet haftası etkinliği yapabilmiştik. 
          Bu yıl bunu tüm illere çıkartmak istiyoruz. 
 
          - Tüm 
          ilçelerde, tüm okullarda, tüm belediyelerde, ziraat odalarında, 
          ticaret ve sanayi odalarında, organize sanayi bölgesinde, halk 
          kütüphanesinde bir etkinlik yapılsın istiyoruz. Internet’in önemine 
          inanmış her kişi ve kurumu bu çorbaya kendi olanakları ölçüsünde 
          katkıda bulunmaya çağırıyoruz.
 
          - Bu yıl 
          çok geniş bir afişleme hedefliyoruz. Gönlümüzde 1 milyon afiş var. En 
          azından okullar, kütüphaneler, bankalar, belediye otobüsleri, Internet 
          Cafeler, Postahaneler, TT ve Telefon dükkanlarını afişle donatmak 
          istiyoruz.
 
          - 
          Basından Internet’i, olanakları, sorunları, projeleri, özellikle 
          E-Türkiye ve E-Ddevleti anlatmasını ve ne yapılmalı, nasıl yapalım 
          sorusuna yönelik yazılar, ve haberler çıkmasını istiyor; Internet 
          sayfaları, Internet ilaveleri; Internet’in çeşitli uygulamalarını 
          anlatan yazılar bekliyoruz. Internet haftasında dağıtılan Internet 
          kitapçıkları yararlı olur diye düşünüyoruz. TV'lerden gene tanıtıcı 
          programlar; ve `prime time' da  Internet’i Türkiye'nin gündemine 
          girmesine katkıda bulunacak açık oturum, forum gibi programlar 
          bekliyoruz. Özellikle, siyasal kadroları da bu tartışmaya çeken, 
          ulusal politika oluşturulmasına katkıda bulunacak programlar 
          arzulamaktayız. Üniversitelerden ve ISS'lerden bu konularda basına 
          destek olmasını bekliyoruz.
 
          - Her 
          kamu kurumundan kendi E-Devlet projesini önce kendi webinde 
          anlatmasını, vatandaşlara yönelik broşür hazırlamasını, kurum içinde 
          tanıtım ve eğitim yapmasını, basın ve vatandaştan geri besleme 
          mekanizmaları kurmasını istiyoruz, öneriyoruz. Kamu kurumlarından 
          küçük de olsa yeni bir "E-Devlet" hizmeti başlatması güzel bir katkı 
          olur. Küçük, büyük her kurumun kendi webini gözden geçirmesi, yeni 
          sayfalar, yeni hizmetler eklemesi çok güzel olur. Bir tarama 
          mekanizması, telefon rehberleri, e-mail adresleri, sıkça sorulan 
          sorular dokümanı ilk anda akla gelen konular. Tüm kurum çalışanlarına 
          sunulan e-posta ve webmail hizmeti, kurum içi haberleşme mekanizmaları 
          gene mütevazı hedefler arasında. Kültürel mirasın Internet’e 
          akatarılmasına yönelik katkılarda yararlı olur.
 
          - Bireylerden kendi kişisel weblerini 
          oluşturmalarını, uzmanlıklarını, meraklarını, katkılarını Internet’e 
          taşımaları destekliyoruz. Yurt dışı alan uzayındaki kişisel 
          sayfaların. name.tr ve .tel.tr ile Türkiye alan uzayına taşınmasını 
          öneriyoruz. Avukatlarımızı, av.tr altında çalışmaya çağırıyoruz. 
          Internet haftasında Internet’i geniş kitlelere tanıtacak, bir 
          `Internet’e Dokunun' sloganlı etkinlik yapabiliriz. Büyük alışveriş 
          merkezlerinde, kütüphanelerde ve tüm üniversitelerde `Internet cafe', 
          Internet evi, gibi Internet erişim mekânları açılması önem verdiğimiz 
          etkinlikler arasında. Özellikle bankalarımızdan, ISS'lerden ve 
          bilgisayar firmalarımızdan bu konuda katkı bekliyoruz.
 
          - Bunu 
          özellikle, buna gereksinim duyulan, bölgelerde teşvik etmek istiyoruz.
          
 
          - 
          Internet kullanmayı öğreten kursları ücretsiz yada mütevazı ücretlerle 
          sunan kampanyalar. Internet cafelerde ucuzluk kampanyaları. Web 
          yapmayı, kişisel güvenliği, spam ve virüse karşı korunmayı öğreten 
          mütevazı kursları Sivil Toplum Kuruluşlarından, Internet Cafelerden, 
          Üniversitelerden, ISS'lerden yurdun dört bir köşesinde bekliyoruz. 
          Öğretmenlere, hakim ve savcılara, avukatlara yönelik etkinliklerin 
          altını çizmek isteriz.
 
          - 
          Konferanslar, bu sürede yapılabilecek en kolay ve önemli etkinlikler 
          arasındadır. Genel tanıtıcı konuşmalar, çeşitli özel konuları, 
          etkileri, sorunları uygulamaları gibi, örneğin eğitim, hukuk, tıp, 
          ticaret, eğlence, turizm gibi konular bu tür etkinlikler arasında 
          sayılabilir. Internet’in tarihi, siyasal etkileri, olanakları ve 
          sorunları da tartışılabilecek konular arasında. E-Türkiye, E-Avrupa 
          özellikle konuşulması gereken konuların başında geliyor. Internet’in 
          altyapısı, çalıştırılması ve uygulamalarının teknik boyutları 
          konusunda da seminerler yapılabilecek etkinlikler arasında. Türkiye 
          Internet’inin çeşitli sorunlarını irdeleyen ve özellikle, Ne yapılmalı 
          sorusuna cevap aramaya yönelik açık oturum türü etkinlikler önemlidir.
 
          - KOBI'ler, Kamu ve Okulların 
          Internet’e taşınması, Ulusal Eylem planı yapılması ve uygulanmaya 
          başlanması gibi Ulusal Politikaları gündeme getirmek, Internet ve 
          temsil ettiği teknolojileri Türkiye gündemine yerleştirmeye yönelik 
          çabalara öncelik vermek istiyoruz.
 
          - Bu etkinliklerin planlanması ve 
          hayata geçirilmesinde, ilgili herkesten katkı bekliyoruz. Bu kapsamda, 
          haftaya sponsorluk yapacak kurumları arıyoruz. Planlama ve neler 
          yapılması konusunda çeşitli toplantılar yapılacaktır. Bunlar listeler 
          ve internethaftasi.org.tr webinde duyurulacaktır.
 
          - Şu 
          konuların altını çizmek istiyoruz:
 
          - Kendi 
          Okulunu Internet’e Bağla! Özellikle devlet okullarını kurumsal kimliği 
          ile Internet’e bağlamaya çok önem veriyoruz. Okulun kendi webi ve 
          e-posta sunucusunun olması, öğretmen ve öğrencilerin e-posta adresleri 
          olması, kişisel weblerinin olmasına çok önemsiyoruz. Internet 
          bağlantısının devamlı olması tercih edilir, ama yukarıdaki amaçları 
          sağlayan diğer çözümler de kabulümüzdür. ADSL ile Internet’e bağlı 
          okullarda bu hizmetlerin hayata geçmesi çok önemlidir.
 
          - Bir 
          halk kütüphanesini Internet’e bağlama Bugün kütüphane ve Internet 
          enformasyon kaynaklarına erişim anlamında bütünleşmiştir. Bilgisayarı 
          olmayan vatandaşlara ucuz Internet erişimi sağlamakta kütüphaneler 
          önemli görev üstlenebilirler.
 
          - 
          Belediyeler bünyesinde halka açık Internet evlerinin açılması. Burada 
          ucuz Internet erişiminin yanında, belediyenin hizmetlerini Internet 
          üzerinden sunması, kendini tanıtması, Internet’i bir hesap verme, 
          saydamlık ve geri besleme mekanizması olarak kullanması önemlidir.
 
          - 
          Organize sanayi bölgesinde Internet evi açılması Burada amaç 
          KOBI'lerin yoğun olduğu bir merkezde, bir pilot proje olarak Internet 
          kültürünü yaymak ve ticaret için kullanmaktır.
 
          - 
          Kültürel Mirası Internet’e Taşıma Kurumlar ve sivil örgütler olarak, 
          kültürel mirasımızı, çok kültürlü, çok sesli yapımızı Internet’e 
          aktaralım. Buna ulusal boyutta tanıtıma da ekleyelim.
 
          - Bir 
          e-devlet hizmetini başlat.
 
          - 
          Yukarıda belirtilen etkinlikler esasta bir fikir vermek içindir. 
          Türkiye Internet’ini büyütecek her türlü etkinliğe açığız, 
          destekleriz. Her Internet gönüllüsünden, Internet’in önemini kavramış 
          her kişi ve kurumdan, Türkiye Internet’inin parçası olan her kez den 
          destek bekliyoruz. 
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 62  25 Nisan 2004  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          44KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        
        
          - Bİ TARAF
 
          - Bizim 
          işlerimiz hiçte belli olmuyor değil mi? 
 
          - 
          Dergimizi destekleyen üç elin sayısını geçmeyenlere burada teşekkür 
          ederim.
 
          - Bizim 
          işlerimiz Çorum’da Bİ TARAFLIĞIMIZI ilanımızdan sonra kendini belli 
          etti. Birçok kesim ve şahıs bizden ol, şu kadar abone bulalım, bizi 
          destekle, şu kadar yardım edelim demişlerdi. Ben bu sözleri kulak ardı 
          ettim. 
 
          - Onlara 
          benim kuruluşum bir yayınevi olduğunu, sizin taraflarınızın böyle bir 
          yayına ihtiyacı varsa onlar içinde ayrı bir dergi, gazete veya başka 
          bir periyodik yayınevimiz tarafından yayınlanmasında bir sakınca 
          olmadığın belirttim. Birkaç gayri ciddi müracaat ise fiyat almadan 
          ileriye gitmedi.
 
          - Gelelim 
          bizim bi taraflığımıza Bİ TARAF Ferit Develinin Osmanlıca Sözlüğünde 
          şöyle yazıyor:” TARAFSIZ” Dergimizin Bİ TARAF olmasının gerekçesi 
          dergimizin ismi olan “ÇORUMLU” olmasıdır. Çünkü Çorum bir il, Çorumlu 
          ise bu ilin hemşerileri ve hatta o şehirde Çorum’da doğmamış fakat 
          Çorum’da ikamet edenlerin tamamını kapsamaktadır. Biz bir tarafı 
          tutarak hem dergimizin ismine, hem de hemşerilerimize ihanet mi 
          edelim?
 
          - Bazı 
          kendilerini bilmeyen kişiler halen bu gibi teklifleri yapmaya 
          kalkmadan önce dergimizin adını, bu yazıyı dikkatli okumaları 
          gereklidir diye yazdım. Yine de biz o dergide görüşümüzü yayınlayalım, 
          bizimde sesimizi duyurun derlerse, önce kendilerine karşı olanları 
          yanlarına alarak biz böyle bir yerde yazı yazacağız, sizde gelin 
          beraber yazalım diyebilirlerse ne ala. Oturur konuşur, iki, üç, beş 
          tarafı dinler onlardan taahhüt alır ve onların da bilgilerini 
          yayınlayarak Bİ TARAFLIĞIMIZI bozmayız.
 
          - Bizim 
          işlerimiz olarak başlık attığım bu yazının önemli tarafını bildirdim.
 
          - 
          Yayınevimizin Çorum için birçok iş yapmakta. Bazı müracaat edenlerinin 
          kitaplarını bastırdık, bazılarına bilgi verdik, bazılarına site 
          yaptık. Fakat Çorum’da büyük bir matbaanın sahibi geçen ay içerisinde 
          bazı kurum ve kuruluşlara sitem etti. Evet, siteminde haklıdır. 
          “Çorum’un danası ne yazık ki Öküz olamıyor” “Çorumlunun tatlısını 
          zehir, elin zehirli kazığı tatlı geliyor” ne hikmetse. Acaba bende o 
          arkadaşımız gibi soruyum mu? Bir yayınevi olarak neden adresi belli 
          olan matbaalardan, Çorum’da tek olarak bulunan yayınevimden bu güne 
          kadar teklif alınmadı? Alınmaz. Neden? Yalakalık yapıp, vatlarla bu 
          işi bize verin demememizden olsa gerek. Bu işleri herhangi bir yerin 
          kişileri neden Çorum’dan teklif almıyorlar derseniz yine bu yukarıda 
          bahsettiğimiz Bİ TARAF olmamızdan olamaz mı? 
 
          - Tabii 
          ki bu yorucu olduğu kadar zevkli bir çalışma olarak sizlerin karşısına 
          çıkıyoruz. Ben bu işten meşakkatlide olsa zevk alıyorum. Bildiklerimi 
          sizinle paylaşıyor, sizlerden gelen önerilerle de dergimize yazılar 
          yazıyorum. Ayrıca bu derginin TÜM DÜNYADA TAMAMI İLE YAYINLANAN 
          INTERNET’TEN okunması da cabası. Sanmayın ki bu dergi, mahalli bir 
          dergidir. Bu dergi Ulusal bir dergi de değildir, diğer illerden yazı 
          yollayan yazarlarımız var, bu dergi EVRENSEL bir dergidir.
 
          - 
          Okuyucularımızın pek çoğu, Çorum dışından olup ay ortalaması günlük 
          180 sayfa girişi ortalaması 480 olması bir tesadüf değildir. Bu 
          sayfamızı Internet’te arama motorlarından bulabilirsiniz. Hele bundan 
          sonraki giren sayıları daha da artacak girişimlerde bulunmaktayız. 
          Fransa’da bulunan yazarımız ve benim girişimlerimle daha çok 
          tanıyanların çıkacağını biliyorum. Hele bir ay sonra en azında bütün 
          üniversitelerin, bütün Türkiye’de bulunan kütüphanelerin sitemize 
          girmeleri mecbur olacak kadar önemli bir çalışmada bulunmaktayım. 
          Bütün Türkiye’de ve Türkçe eğitim veren her yerde bulunan ilköğretim 
          ve ortaöğrenim okullarının kaynak sitesi olacak şekilde çalışmalarımın 
          bitmesi için çabalamaktayım. Bu çabamı buradan duyurmamda bir beis 
          yok. 
 
          - 9500’in 
          üstünde Türk ve Dünya Edebiyatçılarının tasnif numaraları yüklendi, 
          çalışmakta. Tam Kur’an-ı Kerim Meali yüklendi. Son çalışmam bir ay 
          kadar sonra yüklenecek. DOS 20 arama motoru. Yaklaşın 500 sayfalık 3 
          cilt’in tamamı sitemde olacak. Şu anda deneme babından sadece b harfi 
          ile olan biten bölümler bulunmakta.
 
          - 
          Düşünebiliyor musunuz? 1500 sayfada arayacağınız bilgiyi sadece 
          yazarak sitemizde o tasnifi bulacaksınız! Bu demektir ki; üniversite 
          kütüphaneleri, Yüksekokul Kütüphaneleri, Kültür Bakanlı Kütüphaneleri, 
          Özel kütüphaneler, Lise Kütüphaneleri, Ortaöğrenim kütüphaneleri hepsi 
          bu imkândan ücretsiz faydalanacaklar.
 
          - Bİ TARAF olmanın nimetlerinden 
          sizlerde faydalanınız.
 
          - 
          Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
          Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 63  25 Mayıs 2004  
          
 
         
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!  | 
            
      
        | 
         
        Hazırlayan 
        Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
    |  
        
        DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ 
          OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR | 
            
      
    | 
         
          
    
     | 
            
      
          | 
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL 
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM | 
            
      
          | 
      
       Hukuka, Yasalara, 
Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |