  | 
            
      
     
      | 
            
      
    |  
        
        DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ 
          OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR | 
            
      
    | 
 
        Hazırlayan 
        Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
              | 
                
          | 
            
      
    |  
               | 
            
      
              | 
         
          
    
               | 
            
      
              | 
              
              
              TAKDİM | 
            
      
              | 
              
              
              HAYAT HİKAYESİ | 
            
      
               | 
            
      
               | 
            
      
               | 
            
      
          | 
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
        
           | 
            
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          01  | 
      
      
        | 
         
        
        KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              | 
                 
                TAKDİM            
                 
                
                Bir kitabın doğması, o kitabı yazmaya kalkan kişinin amacına ve 
                bilgi birikimine göre değerlendirilmesi uygun olarak 
                görülmelidir. 
                
                            
                Elinizde bulunan bu çalışmanın sizlere ulaşması için günlerini 
                veren bu çabası için şükranlarımı sunarken, bu çalışmada da 
                benim ufacık bir katkımın da bulunması beni bahtiyar etmiştir. 
                
                            Bu 
                çalışma ile sizlerde bazı bilgileri edinmiş ve faydalanmış 
                olarak uzun yılların birikimlerinden aydınlanacağınızı 
                göreceksiniz. 
                
                            
                Bilgi; yazılmadıkça kaybolmaya açık birikimlerdir. Her insan bir 
                kitaptır; onu okumamız gereklidir. 
                
                            
                Tanımadığımız ve anlamadığımız kişiler hakkında nasıl kararlar 
                veremezsek; bir çalışmayı da incelemeden, okumadan karar 
                veremeyiz.  
                
                Mahmut Selim GÜRSEL 
                | 
            
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
        | 
                 
                  | 
            
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          02  | 
      
      
        | 
         
        
        KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              
                  | 
            
      
        | 
          
           
             
             
            
          
          
             
            
  
  GÜRSEL 
            YAYINEVİ ve ÇORUMLU 
  DERGİSİ SAHİBİ 
            
          
  
          
             
             
            
          
          
          
  
  1947 
  tarihinde babamın subay olarak bulunduğu Erzurum'da bir at arabasında doğum
  evine giderken doğmuşum. Babam  Eminsu Ali Rıza Gürsel,annem ise Fahriye
  hanımefendi idi.  
  
  
           
          
  
  İlkokula
  İskenderun'da başladım. Ankara' da bitirdim. Ankara Yenimahalle 
  Ortaokulunun birinci  sömestrsinde  babamın  emekli olmasından
  dolayı 1960 yılında Çorum'a gelince Atatürk Ortaokuluna devam ettim. Babamın
  "oku da oğlum ceketimi satar  seni  okuturum" diyerek
  bana yaptığı nasihatleri ters tepki  yaptı. İlkokul sıralarında okuyarak 
  pilot olmanın düşlerini kurardım. Bu hayalim gerçekleşmedi. Babamın baskısı 
  karşısında babama okumuyorum diyerek
  okulu birinci sınıfta bıraktım. Marangoz çırağı olarak Azmi Başar ustanın
  yanına girdim.  Askere gidene kadar ustanın yanında çalıştım. 1967
  tarihin de askerlik dönüşü, 28 Mart 1969 Ankara  Emniyet   Müdürlüğüne
  teknisyen  olarak göreve  başladım.  Ortaokulu dışarıdan 2
  yılda bitirdim 09 Ekim 1972  tarihinde polis memuru olarak Ankara'da 
  altıncı şube ve kara kollarda çalıştım. 16 Eylül  1973  tarihinde 
  Selma (Kurşuncu) Hanımefendi ile evlendim. 
  10 Temmuz 1978 yılında ayında naklen Çorum İl Halk Kütüphanesine Memur olarak
  geçtim.  Dışarıdan  Çorum Ticaret Lisesini iki yılda bitirdim.
  Kendi kendime Osmanlıcayı öğrenmeye uğraştım, Hat sanatı ile biraz
  ilgilendim 150 ye yakın Ser levham var, Çorum Güzel Sanatlar
  Galerisinde  ve Kütüphane salonlarında bu levhaları sergiledim. 
  03 Ağustos 1988 tarihinde İl Halk Kütüphanesi Müdür yardımcılığına
  atandım.    
          
                
           
          
                
          
  
  1990 
  tarihinde ilk kitabım olan Dewey Onlu Tasnif isimli kütüphanelerdeki kitapların tasnifi 
  yapılan kitabı 10 yıllık bir
  araştırma ve çalışma iye "Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey)" kitap 
  haline getirip Kültür Bakanlığına sundum.   Kitabımdan Türkiye'deki 
  bütün kütüphanelere  dağıtılmak  üzere 1000 adet satın aldılar. 
           
          
  
          
          
  
  
  
          Marangozluk,oymacılık, polis memurluğu,memurluk  ve  idarecilik
  yaptım. Her çalıştığım meslekte çeşitli önemli olaylar oldu ise de son
  çalıştığım kurumda  bence en önemli bir hatıramı anlatmak
  istiyorum: Kütüphanedeki çalışmalarım  ve " El  Yazması
          
  
          Kitapların Çorum'da kalması için verdiğim 
  çabalar neticesinde  Bitlis Tatvan’a tayin edilme olayım
  beni çok yıktı. Fakat bu  üzüntümün  boş olduğunu 
  zamanla  gördüm. Rabb’imin  izni  ile Hacca gitmek nasip
  oldu, iki kitap daha yayımladım ve elinizde bulunan bu derginin çıkmasına vesile
  oldum. Mesleklerin  insanlara sağladığı maddi avantaj olarak,evinizi
  geçindirecek,namerde muhtaç  etmeyecek  avantajından 
  başka,manevi olarak;sizin yaptığınız işlerle ilgili karşılaştığınız
  problemleri değerlendirirseniz avantajların neler olabileceğini hayat
  okulundan  öğrenmiş  oldum.
           
  
          1993 yılında Türkiye'deki bütün 
          kütüphanelerde bulunan " El Yazması " kitapların Ankara Milli 
          Kütüphanesine toplanma kararı veren Kültür Bakanlığına karşı Çorumlu 
          hemşerilerimi haber dar ettim, mahalli radyodan ve gazeteler ile parti 
          il Başkanlarını ile Millet Vekilimiz Adnan Türkoğlu ve Belediye 
          Başkanımız rahmetli Turan Kılıççıolu'nun destekleri ve diğer 
          kuruluşların da katkısı ile "El Yazma kitapları" Çorum'da kaldı. Açık 
          öğretim için üniversite sınavlarına girip kazandım. İkinci sınıfta 
          iken Çorum'a tam teşekküllü bilgisayar ortamında bir kütüphane 
          kazandırmaktır. Yazma kitapların korunması ve Çorum'da kalması için 
          yaptığım girişimim yüzünden 25 Nisan 1994 tarihinde Tatvan Bitlis'e 
          Müdür olarak tayinim çıktı, tayin edildiğim yere gitmeyerek 
          emekliliğimi istedim.  
 
          1994 Tarihinde nasip oldu eşimle 
          birlikte Hacı olduk. 
          
           
          27 Mayıs 1998 
          tarihinde Çorum'da ilk Kültür Bakanlığından tescilli "Gürsel Yayınevi" 
          tarafımdan açıldı.  
           
  
         
           
          
                
  
  Yazı yazmaya
  beni  kimse  teşvik  etmedi   Kütüphane için
  hazırladığım  kitap beni  yazmaya teşvik etti. Yazılarım mahalli
  basında yayımlandı. Yazılarımdan dolayı bir ödül almadım; fakat kitapları ve
  bu dergi benim için en büyük ödüldür.    
          
   
  
  Yayımlanmış çalışmalarım : 
   
          
  
  
          
  
  "
  Alfabetik Onlu Tasnif Fihristi (Dewey) Haziran 1991 ",    
          
  
  "Çorum
  97 1997"
          
  
  "Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar Haziran 1997- 2. 
  basım 1998",
          
  " Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve 
  Edebiyat Dergisi Temmuz 1998,
          
  " Sarı Çiğdem Şiir Defteri  Mart 2002" ,  
   
          
  
  “Çorum 2002” adlı basılmış çalışmalarım 
  bulunmaktadır.    
          
  "Menakıb-ı Koyun Baba 2004"
          
  
          "Çorum Yemekleri 2004 Eşimin 
  Çalışması" 
          
  "Hacım Ağustos 2007"
          
          "Çorumlular ve Çorum'a Hizmet Edenler 
          Temmuz 2008"
          
  
           
  
  Bakanlığa
  sunulmuş;"Alfabetik Türk ve Yabancı Yazarlar Fihristi" ve "Ne
  Nerede Başlıklı Arama Fihristi" basım için  hazır 
  beklemektedir.  Yazılarım  daha çok araştırma dalı ile makale
  türüdür. Tiyatro çalışmalarım, şiir ve  hikaye denemelerim
  bulunmaktadır.   Şu  anda  dergimde yazılarım çıkıyor.
  Benim okuyucularıma  diyeceklerim  şudur ki. Doğru bildiğiniz
  konuları savunun. Bu  savunmanız  size belki tepkiler getirecektir.
  Bu  tepkileri inceleyerek doğru olup olmadığını araştırın.   
   
          
  
           
          
                
  
  Saygılarımla.  
  
          
                
                  | 
            
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
          03KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
                        
                        
                        Türkiye gerçeği olarak karşımıza çıkan bu dayatmalarla 
                        halkı mecbur tutmalar yine karşımızda. Artık uyanın 
                        beyler. Karşınızda bulunan Türk insanı sizlerin 
                        bildiği;hiçbir konudan anlamayan,hiçbir bilgiye sahip 
                        olan kimseler değil.
                        
                        Resimlerini de yayınlamaya çalıştığım DOĞALGAZ 
                        çalışmalarının Bahçelievler aylağı bitmek üzere. Ne 
                        diyelim darısı öbür mahallelere. Birde bu çalışmalar 
                        için özür dilenmez mi ? Allah’ım bu beni çıldırtıyor.
                        
                        Doğal gaz ile ilgili sitemizin dergi arşivinde bulunan 
                        yazarımız Makine Mühendisi Nihat Yıldırım: Merkezi 
                        sistemde müşteriye  yansıyacak  maliyetler  şöyledir.
                        
                        1.Tesisatın  projelendirilme  maliyeti
                        
                        2.Merkezi sistem kazanının tesisat dönüşümü ve  
                        borulamas  maliyeti
                        
                        3.Ortak gaz tesisatı maliyeti
                        
                        4.Ortak gaz aboneliği maliyeti
                        
                        5.Kazan dönüşüm  yada  yenileme  maliyeti
                        
                        6.Tesisatın şehir gaz  şebekesine bağlanma  maliyeti
                        
                        7.Ocak dönüşüm  maliyeti
                        
                        8.Apartman  ortak  gaz hattı  maliyeti
                        
                        9.Şofben dönüşüm  maliyeti
                        
                        ve;
                        
                        Kombili sistem  maliyetleri de  şu  şekilde olacaktır.
                        
                        1.Kombi maliyeti,
                        
                        2.Kombinin  montaj  ve tesisat  maliyeti,
                        
                        3.Daire  içi tesisat tadilat  maliyeti,
                        
                        4.Projelendirme  maliyeti,
                        
                        5.Bireysel abonelik maliyeti
                        
                        diye bizleri bu yeni sistemde yapacağımız masraflar için 
                        uyarmıştı. Her konut bu iti sistemden birisini seçmekle 
                        yükümlü. Yani eli mahkum. Artık ben evimde gaz sobası,katılatik 
                        sobası,odun sobası,kömür sobası ile ısınırım 
                        diyemeyecek. Artık Komşularımızın topraklarında bolca 
                        bulunan bir yakıt kullanacağız.
                        
                        Şimdi sizlere bir olacağın senaryosunu yazayım:
                        
                        Bir apartman karar alarak başkanlarına araştırma yaparak 
                        en uygun apartman sisteminin merkezi sistem mi yoksa 
                        kombi mi diyerek görevlendirir. Bu görev sonunda bu 
                        yakacak sistemlerini üreten firma satıcıları kombiye 
                        göre daha ucuz olur diyerek mallarını satmak için 
                        merkezi sisteme yönlendireceklerdir. Diyeceksiniz ki 
                        niçin ? Efendim:Birincisi olarak 16-20 uro değerinde bir 
                        malzemeyi o apartmana satmak için. Neden ? Ticaret 
                        erbabı,nasıl olsa o sistemi deneyen apartmanların pek 
                        çoğu o firmaya müracaat ederek ikinci sisteme mecburen 
                        geçecekler. Böylece o firma elinde bulunan iki malı da o 
                        apartmana satmış olacak.
                        
                        Ayrıca “Düdük bayramda satılır” misali bu firmalar da 
                        devamlı arz-talep orantısında bizleri düdük….. bu işler 
                        böyle yürüyor.
                        
                        Bana göre bu sistemleri ilimize empoze eden firma ve 
                        resmi kuruluşlar ilk önce Çorumluları iyice 
                        bilinçlendirmeleri gerekirdi. Şirketin ihaleyi 
                        kazanmasından bir sonraki aşama tüketiciye,neler 
                        yapacağını bildirmeli ve hatta ileride yasaklanmaların 
                        gelebileceğini bile söylemeliydi. Amma böyle olmuyor. 
                        Ben yaptım da oldu. Benim söylememe gerek yok gibi 
                        laflarla bu işleri geçiştirebileceklerini biliyorum. 
                        
                        Şimdi tüketici olarak,yüzeysel bilgiler dışında nasıl 
                        bir araştırma yaptı ?  Hiç. Kocaman bir hiç. Hepimiz 
                        kazılan yerleri seyrederek,evlerimizin toz,yağışta 
                        üstümüzün çamur olması ve hatta bağlantı işlerinin bile 
                        yapılmadığı doğalgaz hattının bitmesini bekliyoruz.
                        
                        Evet beyler. Hepimiz birazcık suçluyuz. Kimimiz 
                        satacağımız malın getireceği tatlı karı 
                        düşünmekte,kimimiz yapacağımız hizmetten dolayı gelecek 
                        tatlı söylemleri düşünmekteyiz. Olan yine biz 
                        tüketicilere olacak. Bizlere seçme şansı bile 
                        vermeyen,küçücük ilimizde anket yapmaya gerek 
                        görmeyen,birkaç genç çocuğun yaptığını söylediği gerçek 
                        veya gerçek dışı sanal anketleri gözlerimize 
                        dayayanların bu dünyada işleri iyi de öbür tarafta bu 
                        rantın sualini verebilecekler mi ?
                         
        
        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 64   25 
        Haziran 2004  | 
                      
      
    | 
      | 
                  
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          04KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                        
                          
                          
                        
                        
                          
                        
                           -          
                             
                          Bir yılı daha arkamızda bırakırken Çorum’un tek 
                          yayınevi başarıları veya başarısızlıkları ile ilgili 
                          birçok bilgiyi sizlerle paylaşmak istiyorum.
 
                        
                        
                           - 
                          Bence oldukça uzun 
                          bir yıl periyodu sayılan bu süre içerisinde kendime 
                          göre birçok başarılarım oldu. Pek çok yazar 
                          arkadaşları yayın hayatına kazandırdım. Pek çok 
                          arkadaş ile yeni tanıştım. Pek çok samimiyetler 
                          kuruldu.
 
                        
                            - 
                            Yayınevimizin bir 
                            gelir getirsin diye açmadığımı pek çok sefer 
                            söyledim ve yazdımsa da pek çok kişiler bu işlevi 
                            anlamadılar. Akılları almadı,havsalalarına sığmadı. 
                            Onları kınamak için bunları söylemiyorum. Çünkü 
                            onların yaşamları ticaret üzerine kurulmuş 
                            olduğundan yayınevimizin bu işlevin anlayamadılar.
 
                           
                          
                             - 
                            Bu geçen yedi yıl 
                            içerisinde;bir arkadaşımızın kitabı için 
                            arkadaşımızın ismini de vererek bir matbaadan fiyat 
                            aldık. O matbaa senin için şuna olur diyerek,o 
                            arkadaşa bana verdiği fiyatın 50 milyon altında 
                            fiyat vererek beni sahtekar durumuna dahi düşürdü. 
                            Tabii ki o arkadaşımız bu farkı kendimize 
                            alacağımızı zannederek bizim önerimizi kale 
                            almayarak o matbaaya bastırdı. O arkadaşımız Hac 
                            görevine giderken baskı işlerini verdi. Ona aman 
                            işini sağlama al dediysem de bildiğini okudu 
                            Allah’tan o matbaa bana verdiği fiyatın %80’i kadarcık KAZIK attı da yazarımız o kadar ile 
                            kurtarabildi.
 
                          
                          
                             - 
                            Bunlar geldi ve 
                            geçti. Artık mazi oldular. Yazılı olarak kalanlar 
                            ise elinizde bulunan dergilerimiz.
 
                          
                          
                             - 
                            Basılmakta olan 
                            dergilerimize kendimce uygun gördüğüm sebeplerden 
                            dolayı “Dergi baskı işlerini durdurdum” Merak 
                            edenlerini olursa şöyle söyleyebilirim:
 
                          
                          
                             - 
                            Bazı akrabalarımız 
                            basılan dergilerden oldukça yüklü para kazandığımızı 
                            zannettiler. Bazı yazarlarımı yüzüme baka baka 
                            “Derginin her çıktığında paraları nereye istif 
                            ettiğimi sordular” Bazı dergi okuyucularımız biriken 
                            dergi paralarını üzerlerine yattılar. Ve başka başka 
                            sebepler.
 
                          
                          
                             - 
                            Şimdi dergimizin 
                            nasıl basılı hale geleceği söyleyeyim.
 
                          
                          
                             - 
                            Sağ olsunlar halen 
                            yazı veren yazarlarımıza üç sayı sonra soracağım. 
                            Arkadaş senin üç sayıda şu kadar yazın Internet’te 
                            yayınlandı. Şimdi ben kendi yazılarımı  bastırarak 
                            ücretsiz dağıtacağım. Senin de şu kadar sayfa yazın 
                            var. Matbaada şu kadar paraya mal oluyor. İstersen 
                            seninde bu kadar ücret vermen gerekmektedir. Şu 
                            kadar adet bastıracağız,sana da şu kadar basılmış 
                            yazılarımızı vereceğiz. Sende bunları 
                            eşine,dostuna,akrabana,hısımına, arkadaşına ücretsiz 
                            dağıt diyeceğim.
 
                          
                          
                             - 
                            DİYECEĞİMDE NE 
                            OLACAK ?
 
                          
                          
                             - 
                            Hiçbir şey. Onlar 
                            yazılarının basılması için verecekleri birkaç kuruşa 
                            tamah edecekler,ben ise emekli maaşımdan arttırdığım 
                            para ile yazılarımı basacağım. Onlar beklide baka 
                            kalacaklar.
 
                          
                          
                             - 
                            Bakalım ömrümüz ve 
                            imkanımız olursa göreceğiz.
 
                          
                         
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
                        Dergisi Sayı: 64   25 Haziran 2004  | 
                      
      
    |   | 
                  
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          05KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
                         
                          DOĞALGAZ 
                        
                                    Bizlere ilk önceleri yakacak olarak PETROKOK’u ta
                        
                        vsiye edenler şimdi de başka bir ithal maddeyi överek 
                        karşımıza koyuyorlar. Bildiğiniz gibi bu yakacak maddesi 
                        DOĞALGAZ.
                        
                        Çorum son beş altı aydır yeni bir yakıt sistemi ile 
                        tanışmaya hazırlanıyor. Bu sistem yine bilindiği üzere 
                        dışa bağımlı bir yakıt olan DOĞALGAZ. | 
                      
      
                        | 
                         
                            
                        
                        
                        Türkiye gerçeği olarak karşımıza çıkan bu dayatmalarla 
                        halkı mecbur tutmalar yine karşımızda. Artık uyanın 
                        beyler. Karşınızda bulunan Türk insanı sizlerin 
                        bildiği;hiçbir konudan anlamayan,hiçbir bilgiye sahip 
                        olan kimseler değil.
                        
                        Resimlerini de yayınlamaya çalıştığım DOĞALGAZ 
                        çalışmalarının Bahçelievler aylağı bitmek üzere. Ne 
                        diyelim darısı öbür mahallelere. Birde bu çalışmalar 
                        için özür dilenmez mi ? Allah’ım bu beni çıldırtıyor.
                        
                        Doğal gaz ile ilgili sitemizin dergi arşivinde bulunan 
                        yazarımız Makine Mühendisi Nihat Yıldırım: Merkezi 
                        sistemde müşteriye  yansıyacak  maliyetler  şöyledir.
                        
                        1.Tesisatın  projelendirilme  maliyeti
                        
                        2.Merkezi sistem kazanının tesisat dönüşümü ve  
                        borulamas  maliyeti
                        
                        3.Ortak gaz tesisatı maliyeti
                        
                        4.Ortak gaz aboneliği maliyeti
                        
                        5.Kazan dönüşüm  yada  yenileme  maliyeti
                        
                        6.Tesisatın şehir gaz  şebekesine bağlanma  maliyeti
                        
                        7.Ocak dönüşüm  maliyeti
                        
                        8.Apartman  ortak  gaz hattı  maliyeti
                        
                        9.Şofben dönüşüm  maliyeti
                        
                        ve;
                        
                        Kombili sistem  maliyetleri de  şu  şekilde olacaktır.
                        
                        1.Kombi maliyeti,
                        
                        2.Kombinin  montaj  ve tesisat  maliyeti,
                        
                        3.Daire  içi tesisat tadilat  maliyeti,
                        
                        4.Projelendirme  maliyeti,
                        
                        5.Bireysel abonelik maliyeti
                        
                        diye bizleri bu yeni sistemde yapacağımız masraflar için 
                        uyarmıştı. Her konut bu iti sistemden birisini seçmekle 
                        yükümlü. Yani eli mahkum. Artık ben evimde gaz sobası,katılatik 
                        sobası,odun sobası,kömür sobası ile ısınırım 
                        diyemeyecek. Artık Komşularımızın topraklarında bolca 
                        bulunan bir yakıt kullanacağız.
                        
                        Şimdi sizlere bir olacağın senaryosunu yazayım:
                        
                        Bir apartman karar alarak başkanlarına araştırma yaparak 
                        en uygun apartman sisteminin merkezi sistem mi yoksa 
                        kombi mi diyerek görevlendirir. Bu görev sonunda bu 
                        yakacak sistemlerini üreten firma satıcıları kombiye 
                        göre daha ucuz olur diyerek mallarını satmak için 
                        merkezi sisteme yönlendireceklerdir. Diyeceksiniz ki 
                        niçin ? Efendim:Birincisi olarak 16-20 uro değerinde bir 
                        malzemeyi o apartmana satmak için. Neden ? Ticaret 
                        erbabı,nasıl olsa o sistemi deneyen apartmanların pek 
                        çoğu o firmaya müracaat ederek ikinci sisteme mecburen 
                        geçecekler. Böylece o firma elinde bulunan iki malı da o 
                        apartmana satmış olacak.
                        
                        Ayrıca “Düdük bayramda satılır” misali bu firmalar da 
                        devamlı arz-talep orantısında bizleri düdük….. bu işler 
                        böyle yürüyor.
                        
                        Bana göre bu sistemleri ilimize empoze eden firma ve 
                        resmi kuruluşlar ilk önce Çorumluları iyice 
                        bilinçlendirmeleri gerekirdi. Şirketin ihaleyi 
                        kazanmasından bir sonraki aşama tüketiciye,neler 
                        yapacağını bildirmeli ve hatta ileride yasaklanmaların 
                        gelebileceğini bile söylemeliydi. Amma böyle olmuyor. 
                        Ben yaptım da oldu. Benim söylememe gerek yok gibi 
                        laflarla bu işleri geçiştirebileceklerini biliyorum. 
                        
                        Şimdi tüketici olarak,yüzeysel bilgiler dışında nasıl 
                        bir araştırma yaptı ?  Hiç. Kocaman bir hiç. Hepimiz 
                        kazılan yerleri seyrederek,evlerimizin toz,yağışta 
                        üstümüzün çamur olması ve hatta bağlantı işlerinin bile 
                        yapılmadığı doğalgaz hattının bitmesini bekliyoruz.
                        
                        Evet beyler. Hepimiz birazcık suçluyuz. Kimimiz 
                        satacağımız malın getireceği tatlı karı 
                        düşünmekte,kimimiz yapacağımız hizmetten dolayı gelecek 
                        tatlı söylemleri düşünmekteyiz. Olan yine biz 
                        tüketicilere olacak. Bizlere seçme şansı bile 
                        vermeyen,küçücük ilimizde anket yapmaya gerek 
                        görmeyen,birkaç genç çocuğun yaptığını söylediği gerçek 
                        veya gerçek dışı sanal anketleri gözlerimize 
                        dayayanların bu dünyada işleri iyi de öbür tarafta bu 
                        rantın sualini verebilecekler mi ?
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
                        Dergisi Sayı: 64   25 Haziran 2004  | 
                      
      
    | 
        | 
                  
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          06KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                        
                          
                          -          Eh ne yapacaksın. Adı Ticaret.
                            
 
                          
                             - 
                            Çorum Ticaret ve Sanayi 
                            Odasının Çorum’a kazandırdığı Festival Alanında 
                            bulunan Kapalı Alan projesi uygulandı. Daha doğrusu 
                            açıldı.
 
                          
                          
                             - 
                                        
                            Ticari eksiklikleri meydana çıkan Çorumluların 
                            yapamadığını bir başka ilin fuar düzenleyicisi adı 
                            altında gelen pazarlamacı bir kuruluş yaptı.
 
                          
                          
                             - 
                                        
                            Çorum’da bazı ilkler olarak karşımıza çıkan 
                            yeniliklerin başında,katılımcıların kullanım 
                            alanlarına bu güne kadar dolar bazında da olsa 
                            ödedikleri ücret olarak karşımıza çıktı. Biz 
                            Çorumlular olarak da bu fahiş fiyata hiç sesimizi 
                            çıkarmadan kuzu kuzu 
                            katlandık.
 
                          
                          
                             - 
                                        
                            Hazırlıklarımız bitti;açılış yapıldı ve Çorumlular 
                            bir başka alışmadıkları uygulama ile karşılaştılar. 
                            Giriş ücreti. Beş yüz bin lira karşılığında bir kart 
                            mı desem,bilet diyemeyeceğim,bir kağıt parçası 
                            elinize tutuşturulup,tekrar tekrar pazarlanan bu 
                            emtia her halde dünyada pazarlanan en ucuz ve en çok 
                            el değiştirilen bir emtia olarak da “Gines 
                            Rekorlar Kitabını” da aday olsa gerekir. Kaç adet 
                            satıldığı,kaç kişiye satıldığı belli olmasa da her 
                            halde 
benim gibi meraklıların bu emtiaya para ödeyerek içeriye girmesi için 
                            elzemdi. Bu elzemlik hakkında aklıma gelen bir 
                            fıkrayı anlatmadan da geçemeyeceğim:
 
                          
                          
                             - 
                                        
                            “Zamanın behrinde bir 
                            panayırda uyanığın teki büyükçe bir çadır kurar. 
                            Ertesi gün çadırın önünde bağırmaya başlar. Bir 
                            giren pişman,giremeyen iki pişman. Merak bu 
                            ya. Benim gibi meraklılar ücret ödeyerek 
                            girer,girmeleri ile çıkmaları da bir olur. Merakla 
                            dışarıda bekleyenler sorarlar:
 
                          
                          
                             - 
                                        
                            İçeride ne var ? Çıkan şahıs:
 
                          
                          
                             - 
                            B.. var diye cevap 
                            verir. Bu cevap merakta olanların iştahını kabartır 
                            girerler –çıkarlar.”
 
                          
                          
                             - 
                            Bu kapalı alana bizde 
                            girdik. B.. yoktu ama Çorum’un tabiri ile manda b..u 
                            gibi üst üste konulmuş görüntüsü veren teşhir 
                            yerleri çok sıkıcıydı.  
                            
 
                          
                          
                             - 
                            Ben verdiğim beş yüz 
                            liraya yanmadım. Gerekçesi ise oranın fotoğrafını 
                            çekebilme imkanın kavuştum.
 
                          
                          
                             - 
                            Acaba diyorum. Bu 
                            teşhir yerlerinde bulunan firmalar kaç  kişi ile bağlantı kurdular. Acaba buraya 
                            ziyarete gelen şahıslar kaç firma ile irtibatta 
                            bulundular.
 
                          
                          
                             - 
                            Biz zaten Çorum’da 
                            hepimiz bu firmaları bilmekteyiz. Acaba sormak 
                            istiyorum. Çevre illerde hiç bu fuar günleri 
                            hakkında bilgi verildi mi ? Verildi diye duyar gibi 
                            oluyorum. Ticaret Odalarının panolarına asılan birer 
                            tanıtım posteri bu işi gördü diye cevaplanması sizce 
                            de normal mi ?
 
                          
                          
                             - 
                            Evet. Tenkitlerimiz 
                            Çorum için,Çorumlu için. Bu alanın kullanan Ticaret 
                            ve Sanayi Odası.
 
                          
                          
                             - 
                            Ben Ticaret Odası 
                            Başkanı olsaydım önce: burada Çorum’dan bir firma 
                            bulundurmazdım. Ayrıca karman çorman değil,bir grup 
                            aynı işi yapan gıda sektörü,otomotiv sektörü,giyim 
                            sektörü,turizm sektörü gibi tümü Türkiye’de bulunan 
                            firmaları davet ederdim. Ayrıca teşhir yerlerini de 
                            paralı değil ücretsiz yapar,gelen misafirleri de 
                            ücretsiz ağırlardım. Yedirir,içirir ve ilimizi 
                            gezdirir,tarihi yerlerini tanıtır onları uğurlardım.
 
                          
                          
                             - 
                            Bence tanıtım böyle 
                            olmalıydı. Yapılan bu yatırımın parasını ticari 
                            zihniyetle ziyaretçilerden çıkartılması sizce de 
                            doğrumu. Lütfen şapkanızı önünüze koyarak düşünün.
 
                          
                         
                        
        
        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 65   25 
        Temmuz 2004  | 
                      
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          07
        
        KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                        
                          - DOĞAL GAZIN TEHLİKELERİ
 
                          - 
                          Doğal gaz
bileşenler; metan (CH4) ve daha az oranda etan
(C4H10) ve propan (C3H8) gibi hidrokarbonlardan
meydana gelir. Ayrıca bileşiminde azot (N2), karbondioksit (CO2), hidrojensülfür (H2S) ile helyum (He)
gazları da bulunabilir. Ancak H2S zararlı bir bileşen olduğundan, doğal gaz
üretim noktasında bu bileşenden temizlenerek boru hattına pompalanır.
 
                          - 
                          Doğal gaz;
zehirsiz, renksiz ve kokusuz bir gazdır. Solunduğu zaman öldürücü bir etkisi
yoktur. Aşırı birikimlerde sadece oksijen azalmasından dolayı boğulma olayı
meydana gelebilir.
 
                          - 
                          Doğal gaz
kaçaklarının fark edilebilmesi için sonradan doğal gaz dağıtım şirketlerince
içine gazı tanıtan bir koku katılır. 
 
                          - 
                          Doğal gaz
yoğunluk bakımından havadan hafif bir gazdır. Kapalı alanlarda gaz kaçağı
olduğunda  bulunan mekanın üst tarafına
toplanır yani;tavan seviyelerinde veya biraz aşağısındaki yükseklikte toplanır.
Doğal gazın yükselme eğilimi havalandırma ve sızıntıların tahliyesi bakımından
avantaj sağlar.
 
                          - 
                          Doğal gaz
yakan,ısınma cihazlarla zehirlenme olaylarından başlıcaları: bacanın tıkalı
yada ve uygun olmaması,kullanılacak alana uygun olmayan cihazın kullanımı
sonucu yanan gazdan çıkan atık gazlarının odaya dolmasıyla meydana gelmektedir.
Bu nedenle kullanılacak yerlerde,yaptırılacak cihazlar ve bunların uyumlu baca
tesisatları can emniyeti bakımından çok önem taşımaktadır. 
 
                          - 
                          %5-15 oranında
hava ile doğal gaz karıştığında yanıcı ve patlayıcı özellik kazanır. Bu nedenle
doğal gaz kullanılacak yerlerde sızıntılarına müsaade etmemeli, olabilecek
herhangi bir sızıntıya karşı doğal gaz tesisatı ve kullanılan ısınma
cihazlarının havalandırılması,kaçak tespit edildiğinde de elektrik düğmeler,cep
telefonları,elektrikli aletlerin çalıştırılmamasına dikkat
edilerek,çalıştırılması alinde ufak bir kıvılcım veya ateşle kaçak gazın
kıvılcımla teması kesinlikle önlenmelidir.
 
                          - 
                          Doğal gaz
kullananların bu önerileri göz önüne almaları;kullanıcıların mal ve can
ehemmiyeti bakımından önem arz eder.
 
                          - 
                          Dikkatli
olunması;sadece kendi konutunuzda değil,bütün doğalgaz geçiş
yerlerinde ve kullanılan yerlerde bu kurallara dikkat edilmesi,gaz kaçağı
olduğu zaman yetkililere bilgi verilmesi gerekir.  
 
                         
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
                        Dergisi Sayı: 66   25 Ağustos 2004  | 
                      
      
    | 
  | 
                  
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          08KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                        
                          
                            
                               - GEL DE GÖRME GERÇEKLERİ GÖRMEK GÜZEL
 
                            
                           
                          - 
                                      Çorum;Güzel
şehrim. Burada yeni bir yapılanma oluyor. Yeni bir ısınma alternatifi
sunuluyor. Doğal gaz.
 
                          - 
                                      Gaz Dağıtım
Şirketi;bilerek veya bilmeyerek bazı yanlışlıkları yapıyor. İnsan bunları
görünce de  görmezlikten gelemiyor.
 
                          - 
                                      Geçenlerde
Doğalgaz Şirketinin gazetenin birinde bir reklamında konut ısınmasında bir
örnekleme verilmiş. Gaz almakta yavaş davrananlara ,gaz vermek (!) için alenen yapılan
bir işlem olarak gözüküyor. Bu ilanda örnek olarak gösterilen fatura deniz
kenarında bulunan bir büyük ilimizin bir ilçesine ait. Bu örnekleme yanıltıcı
ve bilgi dışı olarak adeta ben buradayım,bak da gül demiyor mu ? Bu şirketin
yenirde olsam;Ankara içinde bir ilçenin hem de kotu bakımında en az 5 derece
farkı olan Çankaya ilçesinden örnekleme verirdim. Çorum’un kış iklimine en
uygun yer orası olabilirdi diyorum (!)
 
                          - 
                                      ***
 
                          - 
                                      Şehrimizin
her tarafı köstebek yuvası haline geldi. Bu ilimiz için çok güzel bir gelişme.
Yine gözüme takılan;kazı yapanların,”verdiğimiz sıkıntıdan dolayı özür dileriz”
yazısı. İnsanın cevaben “bana mı sordun (!)” diyesi geliyor.
 
                          - 
                                      ***
 
                          - 
                                      Bu ayın
beşinde İskilip,sanayi,Hıdırlık kavşağından geçerken,ana boruların  kaynak Gaz Şirketinin elemanları
çalışıyorlardı,resimlerini çektim. Orada ya dozerde çalışan,ya da kamyon
şoförleri oturuyorlardı,bana takıldılar:
 
                          - 
                                      Amca bizi
niye çekmedin ? Cevaben:
 
                          - 
                                      Gençler
sizi resmetseydim,firma sizi oturur vaziyette görünce mesainizden keserler diye
çekmedim. Dedim.
 
                          - 
                                      Demek
ki;Devlet dairelerinde işi bir iki kişi yapar,diğerleri de onların yaptıkları
ile maaş alırlar. Bu sistem sadece resmi dairelerde değil,özel sektörde de
oluyormuş (!)
 
                          - 
                          ***
 
                          - 
                          Bu ayın altısında Cumartesi
Pazarının hemen önünde yapılan kazının kapatılmış hali ile duruyor. Arabamı
park ederek bir doğalgazcı ile görüşmeye giriyordum,ayağımın yarısı bir
çukurcuğa neredeyse girecekti. Baktım;gaz için kazılmış bir kanalın örtülmüş
hali. Yalnız geçen yağmurdan önce yapılmış,gevşek yerden de giren su oradan
akmış gitmiş. Girdiği yer bir insan ayağı şeklinde,içi ise oldukça geniş. Bir
araba,ya da benim gibi şişman biri tam destekli bassa görün olacağı. Yine de
Allah bu gibi görünen kazalardan bizi korusun.
 
                          - 
                                      Gaz; Çorum
için güzeli yapmak,güzeli bulmak hepimizin görevi.
 
                          - 
                                      Çorum’a
hizmet getiren Çorum Gaz şirketi en sonunda gaz için doru ve kesin kazı yapmayı
öğrendi galiba.
 
                          - 
                                      Gazi
Caddesi’nde 14 Ağustos 2004 tarihinde yaptığı kazı çalışmasını fotoğrafladım.
                          
 
                          
                          
                          
                          
                          -             
Bence gerçek boru döşenmesi bu olmalı. Kazı yapılan sokağın her iki tarafında
bulunan binaların abone olup olmadıklarına bakılmaksızın hizmet kapılarına
kadar götürülmelidir.  
 
                          -             Şimdiye
kadar yapılan,ana dağıtım borularını döşeyerek,abone olan her ev için ayrı kazı
yapılarak,devamlı sokakların köstebek yuvası gibi ayrı ayrı yerlerde kazılması
hem bizler için çok zor,hem de diğer hizmetleri veren kurumlar için oldukça zor
gözükmekte değil mi ?
 
                          -             Evet
beyler. Sokaklarımızı lütfer nizamı içinde kazın. Bizleri devamlı toz içinde
bırakmayın. Bizler sizin yaptığınız işlere karşı değiliz fakat,sizin plansız
çalışmalarınızın ceremesini de çekmeye mecbur değiliz. Her gün camlarımızı
sildirmeye,kapılarımızı tozdan açmamaya,evimizi havalandırmaya kalktığımızda
toz bulutlarının evimize dolmasına,arabası olanların arabalarının
amortisörlerinin patlamasına,kaportalarının çukurlara girip çıkmasından dolayı
yıpranmasına,lastiklerinin ömründen önce eskimesine ve her gün arabalarının bir
parmak tozdan kurtulması için yıkattırılmasını önleyin.
 
                          -             Her
sokakta,bu eziyetlere bir haftalık süre ile yaşayalım. Ama her gün kazılması, o
sokakta oturanların tamamının aboneliğinin bitmesinden sonra asfaltlanmasına
karşıyız.
 
                          -             İyi
çalışmalar her zaman övgüye değerdir.  
 
                          - 
                          
                          Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
                          Dergisi Sayı: 66   25 Ağustos 2004
 
                         
         | 
                      
      
    | 
     | 
                  
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          09KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                
                        
                          
                           - 
                          
                          GÖREMEDİKLERİMİZ
 
                          
                          
                           - 
                                      
                          Yeni bir dünya düzenine geçişin  programları 
                          yapılmaya başlandığını hepimiz hissetmekteyiz. Bu 
                          programların insanlığa faydası mı yoksa zararı mı 
                          olacak ileride yaşayanlar görecekler.
 
                          
                          
                           - 
                                      
                          Bu düzen içersinde Ülkemizin pozisyonunun ne olacağı 
                          daha belli değil. Avrupa Topluluğu bu yıl sonunda bizi 
                          alıp bünyesine almak için ön görüşme yapmamız için 
                          yaptırımlarını bu güne kadar sıralayarak bekletti. 
                          Bizden istediklerini kuzu kuzu yaptık. Beklide onlar 
                          demeden bu düzenleri biz kendimiz sağlamamız 
                          gerekliydi. Yinede bu düzenlemeler ülke yararına 
                          gözükmekte. Nüfus problemimizi ise halen 
                          ayarlayamadık. Dünya ülkeleri kendi nüfusu ayarlama 
                          imkanını insanları ile bulmakta,bizde ise bilinçsiz 
                          bir şekilde bazı kesimlerin uyduğu,bazı kesimlerin ise 
                          inadına çocuk yapmakta adeta dışarıdan direktif 
                          almışçasına çoğaldığını görüyoruz. Nüfus planlamasına 
                          uyan aydın kesimine karşın bazı kendisini etnik grup 
                          olarak gören kesim mantar gibi çoğalmaya devam 
                          etmekte. Bu artışın sonunda ülkede bir ayrımcılık 
                          politikasının güdülmesi kaçınılmaz olarak gözüküyor. 
                          Zaten projeleri hazırlanmış olan ülkemizin bölünme 
                          çabaları yeni değil. Bizleri önce  birbirimize 
                          düşürüyor,iç savaş yaptırıyor ve halende devam eden 
                          savaşın faturalarını Türkiye Hükümeti ödüyor,insani ve 
                          ailevi kayıplarını da Türkiye insanları çekiyor. Ne 
                          dersiniz,yanlış mı düşünüyorum  ?
 
                          
                          
                           - 
                                      
                          Dünyanın yeni düzenini ayarlayanların,palanlarında 
                          dünyayı iki veya üçe bölerek,kendi görüşlerini ve 
                          dinlerini öne çıkartma  amacı gözükmekte. Avrupa 
                          Birliği bir Hıristiyan kulübü olarak karşımızda 
                          sırıtmakta,Türkiye’yi içerisine alabilmek içinde 
                          Hıristiyan nüfusun artması gibi saçma bir 
                          ideolojisinin olduğunu düşünmekteyim. Hıristiyan 
                          dinini yaymak için misyonerlerin faaliyetleri 
                          artması,her mahalleye yeni uyum yasaları ile 
                          serbestleşen apartman ibadethanelerinin olabileceği 
                          serbestliği çerçevesinde apartman kiliselerinin 
                          yapılması ve gençlerin işsizlikleri göz önüne alınarak 
                          burulara para karşılığı din değiştirilmeye teşvik 
                          edilmesine kadar varan duyumların doğruluğu benim 
                          düşüncemin doğruluğunu tasdik etmiyor mu ?
 
                          
                          
                           - 
                                      
                          Bu yeni düzenin içerisinde biz de kendi yerimizi 
                          bulamayacak,yapamayacak kadar güçsüz müyüz ? 
                          Zannetmiyorum. İçten ve dıştan bizi devamlı 
                          yiyenler,yıllardır ülkenin zenginliklerini 
                          bitiremediler. Ayrıca Asya’nın petrol ve doğalgaz 
                          zenginliklerinin geçeceği tek güzergahta bizim 
                          emrimizde. Ayrıca bizim ırkımızın bulunduğu Asya 
                          devletleri,dürüst ve gerçekçi bir katılımı 
                          sağlayabilen ülke olarak bizleri görmeleri halinde 
                          bizimle beraber bu topluluğa katılma imkanlarının 
                          hiçte hayal ürünü olmadığı bilinmekte. Bizim ayrıca 
                          dinimizin bize verdiği bir topluluk ve birliktelik 
                          imkanımız da bulunmakta. Müslüman toplumlarını aynı 
                          coğrafya etrafında ve bölge birlikteliği olması da 
                          büyük bir avantaj değil mi ? Neden bunları bir arada 
                          tutamıyoruz ? Gerekçe basit. Önce biz kendi içimizde 
                          birlikteliği sağlamak için gerekenleri yapmak mı 
                          istemiyoruz,yapmaya çalışıyoruz da başka kuvvetler mi 
                          engel oluyor ?
 
                          
                          
                           - 
                                      
                          Bizim ülkemiz,zamanın ne getireceğini ve nelerin 
                          olacağını anlayamıyoruz. İleriye dönük projelerimiz 
                          yok denecek kadar az gibi gözüküyor. Ancak günü 
                          kurtaracak planlarla işi götürüyoruz.
 
                          
                          
                           - 
                                      
                          Bizim bu görüşlerimiz bizi bağlamasına karşın 
                          fazlalıklarının olmadığını da biliyorsunuz. Bu 
                          anlattıklarımın pak çoğunun eksikte olabileceğini 
                          biliyorum.
 
                          
                         
                
                
                Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 
                67   25 Eylül 2004  | 
                  
      
                        | 
         | 
                      
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          10KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                        
                          - 
                          
                          YENİ TÜRK LİRASI
 
                          - 
                                      2005 tarihinde Türkiye’nin idaresinde 
                          bulunanların  yeni icraatı olarak karşımıza çıkan bir 
                          mübadele aracı olan “Yeni Türk Lirası”
 
                          - 
                                      Benim merak ettiğim;para biriminden atılan 
                          sıfırlar değil. Benim merakım iki yıldır piyasalardaki 
                          ölgünlükten dolayı mal alınıp satılmamakta.  Bu sistem 
                          ekonomi teriminde ne manaya geldiğini herkesin 
                          bilmesine rağmen hiçbir ekonomist ve konuşmacı her ne 
                          hikmetse bahsini bile açmadı.
 
                          - 
                                      Geçmiş dönemlerde Türkiye’de ilk bin 
                          lirayı,beş bin lirayı,on bin lirayı tanıdı. Daha sonra 
                          bu paralar sanki bir çığ gibi büyüdü,yüz binler,beş 
                          yüz binler,milyonlar derken beş milyon ve on milyon ve 
                          en sonunda da yirmi milyonu tanıdı. Yeni para 
                          basılarak elli bin liraların ismi anılırken,iktidar 
                          daha ileriye giderek paradan altı sıfır silerek,halkın 
                          gözünde anlayamayacakları bir para birimi ile birlikte 
                          yeni ELLİ MİLYON ve üstelik YENİ YÜZ milyonu piyasaya 
                          sürecek.
 
                          - 
                                      Teknik konu olarak adı her ne ise piyasada 
                          bulunan para miktarının fazlalığı o ülkenin parasının 
                          değerini düşürdüğü ve malum olan canavar ismi verilen 
                          para değersizliği ve alım gücünün azalacağı bir güne 
                          gidilmekte.
 
                          - 
                                      Piyasada bulunan eski paranın toplanması 
                          ve karşılığında piyasaya para sürülmesi hakkında neler 
                          yapılacağı hakkında bilgilerimiz pek yok.  Benim en 
                          çok merak ettiğim konu ise hem madeni,hem de kağıt 
                          olarak piyasaya çıkacak olan bir milyon liranın yerine 
                          konulacak olan YENİ BİR TÜR LİRASI bunun karşılığında 
                          piyasada bulunan paranın adet karşılığının nasıl 
                          dengeleneceğidir.
 
                          - 
                                      Elinde para olanların da 2005 yılı sonuna 
                          kadar,YENİ TÜRK LİRASI ile elinde bulunan paralarını 
                          değiştirmeleri gerekmektedir. 
 
                         
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
                        Dergisi Sayı: 70   25 Aralık 2004  | 
                      
      
                        | 
         | 
                      
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
                | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         11KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
    
                        
                          - 
                          
                          TARİHE YAZILDIN;YASER ARAFAT
 
                          - 
                                      Tarihe yazılmak kolay değildir. Tarihin 
                          sayfalarında hem de epey yer tutmak kolay olmaz. 
                          Tarihin tozlu sayfaları herkesi kolay kolay 
                          sayfalarına kabul etmez. Buraya adını yazdırması için 
                          kişilerin kendilerini dünya milletlerine tanıtması 
                          gerekir. Belki birkaç bin kişiyi öldürtme ile,belki 
                          bir ülkenin tamamını tehdit etmek,bir kısmını yok 
                          etmekle de tarihin sayfalarına girebilirsin. Fakat 
                          Yaser Arafat gibi tüm ömrünü ülkenin geleceği için 
                          çalışman gerekir,önderlik etmen gerekir.
 
                          - 
                          Dünya;kendisine Filistin’i tanıtan,Filistin için 
                          hayatını ortaya koyarak yaşamını tamamlayan bir 
                          ademini koynuna aldı.
 
                          - 
                                      Arafat;doğduğu yerde değil,atalarının 
                          yaşadığı yerde tanındı. Tanındığı yerde yaşadı. Ülkesi 
                          için elinden geldiğini değil elinden gelenin fazlasını 
                          yaptı. Gerektiğinde yıllarca ölümünden bir hafta kadar 
                          önceki yerde yaşadı. Kendisine yapılan baskılara 
                          dayandı.  Arkasında bir avuç kahramandan başka 
                          ülkesinin küçük generalleri vardı. Bir işgal ordusuna 
                          bu küçük generallerinin azmi ve cesaretiyle karşı 
                          koydu. Kendisi için değil vatanı için yaşadı ve 
                          ebediyen yaşayacaktır da.
 
                          - 
                                      Hayatının son bulması ile ideali olan 
                          Filistin Bağımsız Devletini kuramadı. 
                          Göstermelik,işgal güçlerinin ona gösterdiği yerlerde 
                          Filistin’i yaşatmaya çalıştı. Fakat işgal güçleri 
                          istedikleri gibi Arafat’a gösterdikleri ülkesi içinde 
                          fink attılar,istedikleri gibi yaktılar,yıktılar hiç 
                          kimse ne yapıyorsunuz demedi. Halende aynı haltı 
                          işliyorlar da dünya polisliğine soyunan ülkelerden 
                          hiçbir ses ve tepki gelmedi,gelmeyecekte. Arafat’ı 
                          halkı ile yalnız bıraktı. O vefat etti. Ülkesi artık 
                          öksüz. Artık onun gibi başka bir savunucusu yok.
 
                          - 
                                      Şimdi o bu dünyanın kavga ve telaşından 
                          kurtuldu. Ebedi aleme göçtü. Arkasında binlerce Arafat 
                          bıraktığını tahmin etsek de bu tahminimizin nasıl 
                          tahakkuk edeceğini yaşarsak göreceğiz. Binlerce Arafat 
                          memleketini savunur,işgal güçlerine teslim etmez 
                          İnşallah.
 
                          - 
                                      Son yolculuğu bile Dünyanın gündeminde 
                          idi. Kahire’de Devlet Töreni Ülkesinde değil gurbette 
                          yapıldı. Pek çok devlet adamı organizasyonun 
                          bozukluğundan dolayı merasime katılamadılar. 
                          Ramallah’ta defin edildi. Halkı son görevde O’nu 
                          yalnız bırakmadı.
 
                         
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
                        Dergisi Sayı: 70   25 Aralık 2004 
                         | 
                  
      
    | 
  | 
                  
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          12KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
                        
                        YENİ YIL
                        
                                    Ömür için  biçtiğimiz,güneş 
                        veya ay ile sayılan günlerin insanlar tarafından 
                        geçmişten bu güne saya geldiğimiz bir zaman dilimini 
                        başlangıcı olarak kutlanan yeni sayma zamanın 
                        başlangıcının geldiğini zannettiğimiz bir zaman dilimi.
                        
                                    Ömür. İşte önemli olan bu. 
                        Saniyeler,dakikalar,saatler,günler,haftalar,aylar,yıllar.yüz 
                        yıllar bin yıllar... İnsanlık kendisine bir çizelge yani 
                        bir çetene tutma zahmetine girerek,geçmişe ait bir takım 
                        kayıtların tutulmasını sağlamışız.
                        
                                    Önümüzdeki günlerde bu yılı 
                        2004’ü bitirip 2005’e gideceğiz. Bir yıl daha 
                        ihtiyarlayacağız. Bir yıl daha ömürden tüketeceğiz. Hiç 
                        birimiz fıtratımız gereği bu şekilde düşünmeyiz. Bahar 
                        gelse,yaz gelse,kış gelse diyerek ömrümüzü tüketiriz. 
                        Birde ücretliysek hafta sonu gelse,ay başı gelse,üç ay 
                        gelse diye takvimlerin yapraklarını elimizden gelse her 
                        saat başı birini kopararak alacağımız ücreti gözleriz de 
                        hiç düşünmeyiz. Ömür gidiyor.
                        
                                    Buradan bu düşüncelerimi 
                        benimseyerek yeni yılları kutlarsak,neşeleneceğime 
                        kederlenerek,bir yılın muhasebesini yapmalıyız. Bu 
                        dünyada yaptıklarımı bu gibi yıl başlarında muhasebesini 
                        yaparak geçirmeli,ahret ve dünya için neler yaptığımız 
                        düşünerek yeni yılda daha iyi ve daha faydalı işler 
                        yapmanın planlarını yapmakla geçirmeliyiz.
                        
                                    Bir yıl içinde faydalı 
                        işlerimizi görerek sevinelim. Yaptığımız hataları 
                        görerek üzülelim.
                        
                                    Her milletin bir kutlaması 
                        vardır. Bizler Hıristiyan olmadığımıza göre 
                        Hıristiyanlar gibi yeni yıl kutlamayalım. İçki,kumar ve 
                        diğer aşırıya giden eğlencelerden kaçınalım. Hepimiz 
                        kendi iradesinde hür olmasına karşı,bu gibi gelenekleri 
                        genç kuşaklara anlatarak dininizi korumanızı ancak 
                        tavsiye edebilirim.
                        
                                    Hepinize faydalı bir yeni yıl 
                        geçirmiş olduğu düşüncesi ile yeni yılınızı kutluyorum.
  
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
                        Dergisi Sayı: 71   25 Ocak 2005 
                         | 
                      
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
         13KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
              | 
               | 
            
      
                        | 
                        
                        AT
                        
                                   
                         
                        Avrupa Topluluğunun kısa yazılışı. Türkiye 
                        bu topluluğa girmeye çalışırken görünen,bilinen birçok 
                        tavizleri verdik.
                        
                                    Verdiğimiz bu tavizlerden sonra bile bu 
                        günlerde bu yazıyı yazdığımda bazı aba altından sopa 
                        göstermeleri devam etmektedir. Bu sopaların en 
                        önemlilerinden bir tanesi ise bizim devamlı kol kanat 
                        gerdiğimiz ve kendilerini bir türlü Türkiye 
                        Cumhuriyetinin ferdi görmeyen Kürt vatandaşlarımızın 
                        Avrupa basının verdikleri yazılı ilanları ile de nasıl 
                        bir oyuna geldiğimizin en önemli göstergesidir. Her ne 
                        hikmetse bu kimselerin suçları sabit iken tekrar tekrar 
                        yargılanarak serbest bırakılmaları ve onları 
                        Avrupalıların verdikleri payeler ses çıkarmamaları da 
                        bizlerin birer kabahatidir. Aynı oyunları bu zaman 
                        sarfında Avrupalılara şirin gözükmek uğuruna Sayın 
                        Denktaş’ı adeta azarlayan bir tavıra giren ülkemiz kendi 
                        açığını kendi vermiş bulunmaktadır ki;kendi ırktaşını ve 
                        koruması altındaki bir Yavru  Vatan diye tabir edilen 
                        yüzlerce Şehit ve binlerce Gazimizin kanları bahasına 
                        ENOSİS idealinden kurtarılarak kitlesel ölümlerine dahi 
                        o zamalar mani olamadığımız Türk kesiminin evlatlarının 
                        soğumayan kanları ile boğulmayacaklar mıdır ? Kıbrıs 
                        Allah’u C.C. tarafından koruması ile sınırını halen 
                        korumaktadır. Bizlerin empozesi ile Kıbrıslılara hemen 
                        zengin olacakları,hemen Avrupada serbest 
                        dolaşacakları,hemen paraların gökten sağanak şeklinden 
                        yağacak gibi vaatlerle kandırılmasına karşın,Rabb’imizin 
                        inayeti ile Rumlara HAYIR demesi ile birleşme 
                        sağlanamadı. 
                        
                                    Kürt,Alevi. Nedir bu terimler ? Türkiye’nin 
                        zayıf karnı mı ? Hayır değil. Bu bahsi geçen gruplar 
                        Türkiye’de en yüksek payelere erişmiş evlatları ile 
                        ülkesine hizmette bulunmuş kesimlerdir. Hiçbir kimse bu 
                        ismi geçen grupların özgürlüklerinin yok 
                        olduğunu,Anayasal haklardan mahrum olduklarını 
                        söyleyemez. Bizleri idare edenlerin ve etmişlerin pek 
                        çoğu bu kesimden değil midir ? Avrupa’nın bildiği gibi 
                        bu kesimlerin hiçbir problemi olmamasına karşın birkaç 
                        kendini bilmeyenlerin Avrupa veya dış mihrakların tekeli 
                        ile Ülkemize zararlar verilmekte.
                        
                                    Avrupa Topluluğu bizlerin kısa yazılması ile 
                        bildiğimiz AT bakalım bize daha ne gibi ileri zamana 
                        AT’acaklar. Göreceğiz. Adı üzerinde AT.
                        
                        
                                    Bu yazımızın sonunu gelecek sayımızda 
                        sizlere yazmaya devam edeceğim. Gerekçesi ise meşhur 
                        abartılan 17 Aralık 2004 tarihi. 
                         .Çorumlu 
                        2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat Dergisi Sayı: 
                        71   25 Ocak 2005  | 
                      
      
              | 
               .  | 
            
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          14KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
                        YENİ BİR DERGİMİZ DOĞUYOR ! 
         Yeni bir sanal derginin ön hazırlıklarını 
        bitirdim. Sanal olarak yayınlanacak dergi için site kalıplarını ve 
        yazıştığımız kimselerden aldığımız katkıları sitemize yansıtmış olduk.
      
      
                     Yeni sitemizin doğma sebeplerinden bir 
        tanesi,http://www.corumlu.com  sitemizde bulunan Tarih bölümünün 
        içeriğinde ÇORUM 1997 adlı çalışmamda yayınladığım ve sonrada ÇORUM 2002 
        içimle çalışmamda da tekrarladığımı HİTİT bölümünü burada geliştirmek 
        istememdi.
      
      
                     Zaten 1989 senelerinde de HİTİTLİLER le ilgili bazı 
        önerilerimi Rahmetli Turan KILIÇÇIOĞLU tarafından da benimsenerek,yeri 
        gelmişken Hasan Paşa Kütüphanesinde bulunan Çorumlu Hattat ve Müellifler 
        ile beraber aynı depoda bulunan EL YAZMA KİTAPLARIN da Çorum’da kalması 
        için Turan beyin verdiğim bilgi dosyasını Kültür Bakanına bizzat 
        götürerek El Yazması Kitapların Çorum’da kalmasına da büyük katkısı olan 
        rahmetliyi burada Çorum Kültürü için verdiği katkıyı unutmamamız 
        gerekmektedir. Gelelim bu paragrafta bahsettiğim HİTİTLİLER le ilgili 
        bölüme: Turan ağabeye bir kütüphane haftasında Hasan Paşa Kütüphanesinde 
        Hititli salonu kurulmasını da önermiştim. O da gerekeni yaparız demişti. 
        O vefat etti,ben emekli oldum. Çorumlu 2000 Dergisini 6 yılı aşkın süre 
        basılı olarak yayınladım,halende bu yazıları bu siteden yayınlayarak 
        okuma ihtiyacı olan okuyucularımıza ulaşıyoruz.  
      
      
                     Amacım olan Hititli Kütüphanesini kuramadım. Fakat bu 
        uhdemi Allah C.C. SANAL da olsa gerçekleştirme girişiminde bulunmamı 
        nasip etti. Bu sitenin adresi de
        http://hititliler.buadresim.com olarak tüm dünyanın hizmetinde. Sitemiz iki 
        bölümlü olup Türkçe ve İngilizce bölümlü yayınlamaya başladım bölüm 
        sayfaları söyle:
      
                        NEDEN BU SİTE 
                        ÇORUM 
                        TURİSTİK HİZMETLER 
                        HATTİLER 
                        HİTİTLER 
                        HİTİT İMPARATORLUĞU 
                        ALACAHÖYÜK 
                        BOĞAZKALE 
                        YAZILIKAYA 
                        ORTAKÖY ŞAPİNUVA 
                        GAVURKALESİ 
                        MÜZELERİMİZ 
                        HİTİTLERLE İLGİLİ KİTAPLAR 
                        ÇORUM 1997 Mahmut Selim GÜRSEL 
                        ÇORUM TARİHİ Sevim ULUÇ 
                        ORTAKÖY ŞAPİNUVA ARKEOLOJİ ARAŞTIRMALARI 
                        HİTİTLERLE İLGİLİ MAKALE  
                        Abdullah DURMUŞ  
                        Ahmet ERTEKİN 
                        Ali EMİROĞLU  
                        Erdal ERALP  
                        İbrahim YILDIZ  
                        İsmail PAMUK  
                        İsmet ÇENESİZ  
                        Kamil AYCAN  
                        Mahfi EĞİLMEZ  
                        Mahmut Selim GÜRSEL  
                        Mesut ARTAR  
                          
                          
                          
                        Nazmi TUĞRUL  
                        Oğuz LEBLEBİCİOĞLU  
                        Osman ÜNSAL  
                        Raşit YÜCEL  
                        Teoman ŞAHİN  
                        Ümit UZEL  
                        Zekai İŞLER 
                         
                        HİTİTLERLE İLGİLİ LİNKLER 
                        DERGİ ARŞİVİ 
                        DERGİ TANITIMLARINIZ 
                        RESİM ARŞİVİ 
                        YAZARLARIMIZ 
                        KATKI VERENLER 
                        SİZDEN GELENLER 
                        BİZE ULAŞIN 
                        BİLGİ 
      
      
         Elimizde 
        bulunan İngilizce dökümleri de buradan elimden geldiği kadar yazarak 
        İngilizce bölümünde yayınlamaktayım.
      
      
                     Ömrümüz olursa,sanal olarak ta Nisan Ayında dergimizi 
        yayınlayacağız
      
      
                     İlgilenenlerin bilgisine sunulur.
      
        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
        Dergisi Sayı: 73   25 Mart 2005
       
      
                         | 
                      
      
                        | 
         | 
                      
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         15KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
       
         
        ERMENİLER
      
                  Ermeniler. Osmanlı tabasının  şımarık çocukları. Geçmişte 
      Osmanlı İmparatorluğunda en etkili ve en yetkili  yerleri 
      kapmışlar,Osmanlı’nın iyi niyetini kendi emelleri için rahatça 
      kullanmışlar ve Anadolu’da zaman içerisinde her türlü muafiyetler 
      içerisinde zenginleşmişler ve Anadolu topraklarının bütün sathını kendi 
      aralarında adeta pay ederek atalarını olduğu şehirlerin dışındaki 
      şehirlere de yerleşerek adeta imparatorluk içinde görülmeyen bir 
      imparatorluk kurmuşlardı.
                  Zaman içerisinde bilindiği gibi Ermenilerin de bir zayıf 
      bulunan karnını bulan dış mihraklar Osmanlı topraklarında adeta dokunulmaz 
      bir hayat yaşayanların içinden geçirdikleri atalarından kaldığını iddia 
      ettikleri ve aslında Anadolu Tarihinde hiçbir zaman devlet kuramamış 
      olmalarını bildikleri halda Dünya devletlerinin can çekişen Osmanlı’sından 
      toprak beyanlarının tam zamanı olduğunu düşünerek önce Osmanlı Padişahına 
      suikast girişiminde bulundular. Daha sonra ise  ülke dışında bir Osmanlı 
      paşasını katlederek iddialarını adeta kanla tasdik ettirmeye çalıştılar.
      
      
                  Eh;Osmanlı kendi tebaasının hıyanetine her halde iyi 
      yaptınız,aferin diyecek hali yoktu ya. Karar alınarak Anadolu’da bulunan 
      Ermenileri toplu olarak bir yerlere yerleştirerek daha dikkatli olarak 
      kontrolünü sağlama düşünceleri ile  Anadolu’nun güneyine götürülmesi 
      kararı mucibince Anadolu’dan toplanarak mecburi tehcir (göç ettirme) 
      işlemine girişmiştir. Anadolu’nun o günkü imkanları sonuna kadar 
      kullanılarak Osmanlı Ermenileri götürülmüştür.
                  Kinin sonu olmaz denildiği gibi;Ermeni kini bitmemiş ;Daha 
      sonraları ise Osmanlı İmparatorluğunun yedi düvelden ülkesini savunduğunda 
      da Ermeni tebaası  tarafından arkasından hançerlenmesi ve bu da yetmemiş 
      gibi Ruslarla işbirliğine girişmesi yetmiyormuş gibi sonraları da Fransız 
      ordularında asker olarak Türkiye’de bulunmalarına ne diyorsunuz ?
                  Sonrada 38 hariciye vatandaşımızı katletmişlerdir. Halen 
      kendilerini haklı olarak görmeleri ise bir şarlatanlıktan başka bir şey 
      değildir. Bu şarlatanlıkları halen devam etmesinin sebebi ise Türkiye 
      Cumhuriyeti sınırları içerisinde bilinen Ermeni komitacılarının 
      katlettikleri,yaktıkları ve topluca çoluk çocuk gömdükleri Müslüman Türk 
      evlatlarının tespit edilen mezarlarının kendilerinin olmadığını nasıl 
      ispat edersiniz diyebilen ve Ülkemizde eğitimini öğretmen olarak yapmış ve 
      şu anda Cevizkabuğu Programında da Ermeni din adamı olduğunu söyleyen ve 
      Malatyalı olduğunu beyan eden kişinin kendi ağzından duymamız her halde 
      şarlatanlığın da daniskası olarak durmakta. Aynı kişinin bir programa 
      gelirken olmayan belgeleri bilseydim getirirdim diyebilme yüzsüzlüğü de 
       Türkiye’mize mahsus  bir kara mizahı olarak görebiliyor musunuz ?
                  Ermeni vatandaşlarımızın hepsinin aynı görüşte olduğunu 
      söylememiz yanlış olur. Yukarıda bahsi geçen programa katılan ve sunucu 
      tarafından sizin kimliğini mealinde sorulan soruya :
                  -Ben: ERMENİ TÜRK VATANDAŞIYIM ! Diyenler de 
      bulunmaktadır.
                  Bizim Ermenilerle bir alış verişimiz yoktur. Onlar eğer 
      kendilerini Türk olarak görüyorlarsa başımızın üzerinde yerleri 
      bulunmaktadır. Şayet kendilerini sadece Ermeni olarak görüyorlarsa 
      Türkiye’de ne işleri var. Zaten onlar zorlanarak,istekleri dahilinde göç 
      etmeyi severler. Buyursunlar gitsinler. Onlara nereye gidiyorsunuz diyecek 
      bir Türk vatandaşının da olacağını zannetmemekteyim. Türküm diyenler ancak 
      bu vatanda yaşarlar. Yaşanan bu vatanın ismi de zaten herkesin bildiği 
      gibi TÜRKİYE dir. Türkiyeli falanım,Türkiyeli fişmanım diyenlerin 
      Türkiye’de ne işleri var ? Bunlar ancak Türkiye’yi tarihin içinde olduğu 
      gibi parçalamaya,yok etmeye çalışanlar olarak görmemizde bir sakınca var 
      mı. Var diyen bana yazsın. 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 73   25 Mart 2005  | 
                      
      
              | 
               | 
            
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
         16KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
                        | 
                        
                         
                           
                          NEDEN BÖYLE OLDUK !
                        
                        
                        
                        Bizden gelen kötülükler 
                        hiçbir yerden gelmedi.
                        
                        Dağlarımızı bekleyen 
                        Mehmetciklerimizi yok eden şer güçleri tam manası ile 
                        yok edemedik.
                        
                        Ovalarımızda,şehirlerimizde bizleri korumak için,kol 
                        gezen kolluk kuvvetlerimizi destekleyemedik. Onlardan 
                        taraf olmadık
                        
                        Şehir ve metropollerde 
                        bulunan polis gücümüzü  destekleyemedik.
                        
                        Sonra ?
                        
                        Sonra bugün,bu 
                        gördüklerimiz oluyor.
                        
                        Bir zamanlar bazı 
                        çizgilerimiz vardı.
                        
                        Bu çizgiler savaş 
                        şartlarımızdır dedik.
                        
                        Bazı olmazsa 
                        olmazlarımız vardı.
                        
                        Bunlara ne oldu ?
                        
                        Bir zamanlar 
                        eşkiyalarla uğraşan Türkiye,sonra o eşkiyaların 
                        oğullarını besledi,büyüttü ve şu anda Irak'ın başına 
                        yönetici olarak atadı.
                        
                        Bir zamanlar Küvette 
                        öldürülen Kadın ve Çocukların bulunduğu yerleri korumak 
                        şöyle dursun,koruyanları da boşlayarak,YAVRU VATAN 
                        ismini verdiğimiz yerleri AT gireceğiz bahanesi ile terk 
                        etmeye kadar varan tavizlerimiz oldu.
                        
                        AT’a gireceğiz diyerek 
                        hiçmi hiç,düzensizlikler beldesi olan Yavru vatanın 
                        karşı tarafını AT aldılarda bizi tongaya getirerek 
                        onları bir bütün olarak tanımamızı önümüze bürdüler. Biz 
                        tanımıyoruz dediysekte onlar tanıyacaksın diye zorlamaya 
                        halen devam ettiler.
                        
                        Bir zamanlar Avrupa'da 
                        Elçilik görevlilerimizi Şehit edenleri;yok sayarak 
                        Ermenistanın nerede ise hamiliğine soyunduk.
                        
                        Bu yalnışlıklar önce de 
                        vardı şimdi de var.
                        
                        Biz kendimizi yok 
                        etmeye çalışırken,dış mihraklarda buna çanak tutmaları 
                        nahoş değil ki. Biz bunu istiyorsak,onlarda bunları 
                        yaparlar. Irak'ı yok eden,şu anda iktidar olmaya 
                        çalışanlar değil mi ? Onlar işgal güçlerini çağırmadı mı 
                        ? Onlar işgalcilere yardım etmedi mi ?
                        
                        Şu anda güzel ülkem de 
                        bu sürece girdi. Kimse bunu görmüyor,konuşmuyor. Dağ 
                        eşkiyası şimdi şehirde gösteriler yapıyor. PKK başının 
                        ismini bas bas bağırıyor. Güvenlik Kuvvetime silah çekip 
                        öleni de büyük merasimlerle gömüyorlar da,kimsenin gıkı 
                        bile çıkmıyor. Bu Vtan hainleri kendilerince kahraman 
                        olarak lanse ediliyor,leş bile sayılmayacak bedenleri 
                        Müslümanlığın en büyük payesi sayılan Şehitlikle taltif 
                        ediliyor da hiçbir din adamımız sesini çıkartmıyor. 
                        Şehit Vatanını bölmeye çalışanlara verilecek bir paye 
                        olmadığını hiçbir kimse söylemiyor.
                        
                        
                        
                        Bazen acaba cidden burası benim Vatanım değil mi? Diye 
                        kendi kendime
                        
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 75   25 Mayıs 2005  | 
                      
      
                        | 
                         | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
              | 
               
              BU ÇALIŞMA TELİF 
              ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          17KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                        
                          - 
                          
                          FUAR MI? 
 
                          - 
                                      Bu hafta ilimizde bir etkinlik olarak 
                          “KİTAP FUARI” ne demekse (?) açıldı. Açılmışa 
                          katılmadım fakat bir sürü katılan olmuştur. Serde 
                          yayıneviyiz ya; ne var ne yok diye açılıştan bira önce 
                          uğrayıverdim. Evet; zannedersem bu çadırın hemen 
                          yanında bulunan küçük çadırda; geçen ay içerisinde bir 
                          kumpanya gelerek kitap satışı yapmıştı. Zannederse 
                          burada biraz alışveriş yapıldığını görenler biz daha 
                          büyüğünü yapalım diyerek bu çadırda kitap satmak için 
                          sergiler açmışlar.  
 
                          - 
                                      Resimlerde de göreceğiniz gibi; çadırın 
                          içerisinde zannedersem ilimizden üç kırtasiyenin 
                          açtığı kitap sergisinden başka bir şey göremedim. Evet 
                          kitap sergisi. Cins cins,çeşit,çeşit kitaplar. 
                          
 
                          - 
                          İçimden 
                          hem sevindim, hem güldüm hem de üzüldüm. Sevindim. 
                          Etkinlik yapılması için çalışılmış, bir kırtasiyeci 
                          arkadaşımız sponsor olmuş diğer arkadaşlarımız da 
                          katılımda katkıda bulunmuşlar buna sevindim. Güldüm; 
                          baba zoru ile okul talebelerini zorla buraya 
                          getirebilirseniz ancak onlar mecburen gezer, zaten 
                          okullarında tatil zamanı yanaştı onlara da böylece 
                          gezilecek bir mekan bulunmuştur; hiç olmazsa genç 
                          dimağlarda kitap fuarına gitmiştim diye bir anı kalır 
                          diyerek de güldüm. Üzüldüm; Koca Çorum’da sadece üç 
                          kırtasiyemi var diye düşündüm ve üzüldüm. 
 
                          - 
                          Bence 
                          acele etmeden; Türkiye çapında bulunan bütün 
                          yayınevleri ile irtibata geçerek festival bünyesinde 
                          bir haftalık fuar alanında yayınevlerinin katılımı 
                          sağlanabilirdi. En azında yayınevlerinin satışları 
                          toptan fiyatına yakın bir satış olacağı için de belki 
                          Çorumlular ilgi duyar, ihtiyacı olan kitaplardan 
                          edinebilirlerdi.
 
                          - 
                          Evet 
                          beyler; yaptım da oldu zihniyetinden artık 
                          uzaklaşmamızın gerektiğini anlamadık mı ? Bu kafayla 
                          beyler AT değil Eş… bile bizi zor alırlar.
 
                         
                         | 
                      
      
                        | 
                         
                          
                        
                          
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 75   25 Mayıs 2005  | 
                      
      
                        | 
                         | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
             | 
      
      
        | 
           18KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
                         
                        MİSYONERLİK VE 
                        ASİMİLASYON (*) 
                        
                                    Bu 
                        günlerde ülkemizin en önemli gündeminde yer eden 
                        konuların başında gelmektedir. Acaba gündemimizde 
                        Türkiye’nin başka problemleri yok mu ? Elbette var fakat 
                        (?) Her ne hikmetse gündeme getirememekte. 
                                    Türkiye’de Hıristiyan Misyonerliğin 
                        başlaması bu günlere mahsus bir uygulama değildir. 
                        Hıristiyan inanışına gere bütün Hıristiyanlar dinlerinin 
                        gereği zeten bir misyonerdir. Hıristiyanlığı yaymak ve 
                        Hıristiyan olmayanları muhakkak Hıristiyan yapmakla 
                        görevlidirler. 
                                    Ülkemizin kendisini Türk Ülkesinin içinde 
                        bulunan gerçek Hıristiyanların bile bu girişimlerden 
                        rahatsız olduklarını düşünüyorum. 
                                    Avrupa Birliğine girmemizi için verilen süre 
                        ile Milli Eğitim Bakanlığının Gençleri yetiştirme 
                        programları ve yapılan uygulamalarda bir kuşağımızı 
                        meydana gelecek olan gençlerimiz bu uygulamaların dikkat 
                        edilmemesi,bu uygulamaların belli bir kesimin eline 
                        geçmesinden dolayı olabilecek felaketi düşünmek bile 
                        istemiyorum. 
                                    Avrupa’nın bizler için sadece düşündükleri 
                        dinimizi yok etmek olarak görmek çok safça bir düşünce 
                        olarak görmemiz düşünülemez. Pek çoğumuzun bildiği;dini 
                        ayrılıkların körüklenmesi,ırksal ayrılıkların AT 
                        tarafından bile azınlıklar statüsüne sokulması,pek çok 
                        kendisini çağdaş olarak bildiğimiz konuşmacı ve yazarlar 
                        konuşma ve yazılı ürünlerinde Türkiye’nin bir etnik 
                        mozaik olarak tanıması, mezhep farklılıkları,aileler 
                        arasında fitne sokmak,Kültürel varlıklarımızı yok etme 
                        çalışmaları,kanuna uymama,nizam tanınamama,bazı faydalı 
                        konuların halkın bilgilerinden saklanması yani sansür 
                        gibi bilgi edinmelerine karşı çıkılması, 
                                    Bu verileri hep birlikte toplayarak 
                        incelersek ülkemizin üzerindeki oyunları araştırmak her 
                        Türk vatandaşının görevi ve bilmeyenlere bu gidişatın 
                        yanlışlığını bildirme,tebliğ etme ile görevli olması 
                        gereklidir. Bu görevin başında da en küçük  birim olan 
                        ve geleceğin nüvesini teşkil eden Türk ailesinin en 
                        büyük denetleyicisi olması gerekmektedir. Evlatların 
                        milli değerlerimizi,dini değerlerimizi bilerek 
                        öğretelim. Bu öğretilerin de devamını sağlayacak kalıcı 
                        bilgilerle donatalım. Bu ülkede evlatlarının 
                        hür,bağımsız ve dinini bilere yaşamak isteyenlere 
                        duyurulur. 
                         (*)Kendine benzetme 
  
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 75   25 Mayıs 2005  | 
                      
      
    | 
  | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
           19KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
    | 
ÇORUM'DA DEPREM 05/04/2005 ile 25/11/2005 | 
                  
      
                        
                        
                          -  
 
                          - 
                          http://www.koeri.boun.edu.tr/scripts/sondepremler.asp
 
                          - 
                          Adresinden
 
                          - 
                           
 
                          - 
                          Süreye Bagli Büyüklük (Md)
 
                          - 
                          Daha büyük bir depremin, sismometre üzerinde daha uzun 
                          bir süre için salinimlara yolaçacagi ilkesinden 
                          hareket edilir. Depremin, sismometre üzerinde ne kadar 
                          uzun süreli bir titresim olusturdugu ölçülür ve deprem 
                          merkezinin uzakligi ile ölçeklenir. Bu yöntem küçük 
                          (M<5.0) ve yakin (Uzaklik<300 km) depremeler için 
                          kullanilir.  
 
                          - 
                          Yerel (Lokal) Büyüklük (Ml)
 
                          - 
                          Bu yöntem 1935'da Richter tarafindan depremleri ölçmek 
                          için önerilen ilk yöntemdir. Bu yöntem, havuza atilan 
                          tas örnegine dönecek olursak, tasin suya çarparken 
                          olusturdugu ses dalgalarinin suyun içerisine 
                          yerlestirilmis bir mikrofon ile dinlenmesine 
                          benzetilebilir. Ses kayidinda olusan en yüksek genlik 
                          degeri, uzaklik ile ölçeklenerek tasin büyüklügü 
                          hakkinda bilgi verecektir. Depremin büyüklügünü 
                          kestirirken de ayni ilke uygulanir. Bu yöntem de 
                          görece küçük (büyüklügü 6.0'dan az) ve yakin (uzakligi 
                          700 km'den az) depremeler için kullanilir. Dogru 
                          degerlerin bulunmasi için sismometrelerin çok iyi 
                          kalibre edilmis olmasi esastir.
 
                          - 
                          Yüzey Dalgasi Büyüklügü (Ms)
 
                          - 
                          Bu yöntem ilk iki yöntemin yetersiz kaldigi büyük 
                          depremleri (M>6.0) ölçmek için gelistirilmistir. Havuz 
                          örnegine geri dönecek olursak, suyun yüzeyinde olusan 
                          ve halkalar seklinde merkezden çevreye yayilan 
                          dalgalarin en yüksek genliginin ölçülmesi esasina 
                          dayanir. Bu tür dalgalar yeryüzünde kaynaktan çok uzak 
                          mesafelere yayilabilirler. Diger yöntemlerin aksine bu 
                          yöntemin güvenilirligi uzak mesafeden yapilan 
                          ölçümlerde daha da artar.
 
                          - 
                           
 
                          - 
                           
 
                          - 
                          Tarih      Saat      Enlem(N)  Boylam(E) Derinlik(km)  
                          MD   ML   MS    Yer
 
                          - 
                          2005.04.05 01:36:29  41.1393   34.9710        5.0      
                          3.0  -.-  -.-   OSMANCIK (ÇORUM)
 
                          - 
                          2005.04.09 02:40:04  40.6185   34.8420       18.9      
                          3.0  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.04.30 01:28:05  40.7005   34.8602       13.3      
                          -.-  4.7  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.04.30 01:31:01  40.6730   34.8298       21.1      
                          3.1  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.04.30 03:05:32  40.6148   34.8468       55.9      
                          2.8  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.04.30 03:09:32  40.6842   34.8818       15.8      
                          3.6  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.04.30 03:54:37  40.6785   34.8600       14.8      
                          2.9  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.04.30 08:18:00  40.6230   34.7777       36.0      
                          2.8  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.04.30 20:00:52  40.6630   34.9348       28.3      
                          3.0  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.04.30 21:36:00  40.6433   34.3912        6.0 
                               2.7  -.-  -.-   İSKİLİP (ÇORUM)
 
                          - 
                          2005.05.01 05:53:14  40.5903   34.8338       38.3      
                          3.0  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.05.01 05:49:16  40.6635   34.8510       16.1      
                          3.2  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.05.01 15:25:53  40.6533   35.0112       44.4      
                          2.8  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.05.01 18:09:12  40.6777   34.8585       16.9      
                          3.1  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.05.01 22:02:22  40.6593   34.9203       32.1      
                          3.0  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.05.02 18:47:36  40.6963   34.4287       12.1      
                          2.9  -.-  -.-   İSKİLİP (ÇORUM)
 
                          - 
                          2005.05.06 02:00:46  40.6795   34.8865       20.8      
                          3.4  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                          2005.05.11 08:10:28  40.6697   34.9068        9.8      
                          3.2  -.-  -.-   ÇORUM
 
                          - 
                           
 
                          - 
                           
 
                          - 
                           
 
                          - 
                          Değerli ziyaretçiler ; sitemizden alacağınız her türlü 
                          bilgiyi, veriyi ve haritayı, Telif Hakları Yasası 
                          gereğince B.Ü. Kandilli Rasathanesi ve Deprem 
                          Araştırma Enstitüsü Ulusal Deprem İzleme Merkezi'ni 
                          kaynak göstererek kullanmanızı rica ederiz.
 
                          - 
                           
 
                          - 
                          Tarih   Saat    Enlem            Boylam          
                          Şiddet            Yer
 
                          - 
                          03 09  968                41.15  34.75  IX        
                          Kastamonu,Corum,Amasya
 
                          - 
                          1598              40.40  35.40  IX        Amasya,Corum
 
                          - 
                                                    
                          
 
                          - 
                            NO                TARİH          OLUŞ ZAMANI (T.S.) 
                                  YER      ŞİDDET            MAG MS          CAN 
                          KAYBI                      HASARLI BİNA
                          
 
                          - 
                          21       21.11.1942    16:01 Osmancık   (ÇORUM)        
                          VIII      5.5      2          150
                          
 
                          - 
                          77       14.08.1996    01:55  Mecitözü 
                          (AMASYA)          VI+      5.6      1          2606
 
                            
                          - 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 76   25 Haziran 2005   
                          
 
                           
                          
                        
                         | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
           20KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
    
  - 
  
  6. YIL BİTTİ 7. YIL HOŞ GELDİN
 
  - 
  Gürsel Yayınevi’ni 27 
  Mayıs 1998 tarihinde açarken idealimin pek çoğunu gerçekleştirip 
  gerçekleştirmeyeceğimi bilemiyordum. Bu gün 2005’in Mayıs ayında ise bu 
  ideallerimin pek çoğunu gerçekleştirdim. Çorum olarak bir ilkin sahibi olarak 
  ta Çorum adına gururlanmaktayım. Bu gururumu belki gereksiz görebilir,belki de 
  kınayabilirsiniz. Fakat,durum benim yaptıklarımla değil;bana güvenerek ve beni 
  yalnız bırakmayarak kocaman bir altı yılda yaptıklarıma katkıları ile ortak 
  olanlardır.
 
  - 
  Yedinci yılda 
  da,kendimce;arkadaşlarımla sizlere sanal da olsa bilgiler aktarmaya 
  çalışacağım. Ben ÇORUMLUYUM ! Benim gibi kendisini ÇORUMLU hissedenleri 
  unutmayacağım. Umarım sizlerde unutmazsınız.
 
  - 
  Yedinci yıl için 
  yapmaya çalışacaklarımı sıralamak istiyorum. Bu ayın sonunda “Çorum Yemekleri 
  Selma GÜRSEL” in kitabının ikinci baskısını yapacağım. Gelecek ay bildiğiniz 
  gibi Çorum Hitit Fuar ve Festivali kutlanacak;bu festival çerçevesinde yine 
  hemşerilerimin katılımı olursa her yıl yaptığımız gibi bir tanıtım katalogu 
  hazırlamayı düşünüyorum. Haziran Ayı içerisinde ise 14 sayı yayınladığımız ve 
  sitemizde arşiv olarak yayınlanmakta olan “Sarı Çiğdem Şiir Defteri” 
  sayfalarını sanal olarak yayınlayacağım.  
 
  - 
  Ayrıca  
  http://www.hititli.com sitemi geliştirmeyi sürdüreceğim.
 
  - 
  Gürsel Yayınevi 
  olarak yapamadıklarımı sorarsanız ? Diyeceğim şu: Yayınevimin birinci 
  amaca;para kazanmak olarak düşünmüş ve bu kazanılan paralarla da kitap 
  bastıramayan Çorumluların kitaplarını bastırarak gün yüzüne çıkartmak idi. Ne 
  yazık ki bu benim yalnız yapamayacağım bir iş olarak göründüğü için siz 
  hemşerilerimin gerekli katkılarını göremedim. Ne yazık ki Yayınevi sermayesini 
  kediye yükledi ve bu idealimi gerçekleştiremedim. Bu isteğim hala 
  geçerliliğini korusa da bu ekonomik krizler ve yokluklarla biraz daha ileri 
  bir tarihe kalmış bulunuyor.
 
  - 
  Gürsel Yayınevi 
  sanalda olsa ömrüm yettikçe ayakta kalacaktır. “Sarı Çiğdem Şiir Defteri”nin 
  devamını isteyen arkadaşlarımın istekleri ile bu ay içerisinde de idealimin 
  başka bir semeresini görüyorum.  
 
  - 
  Saygılarımla.     
 
 
                        
                          - 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 76   25 Haziran 2005
 
                         
     | 
                  
      
    | 
         | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         
          21KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
    
                        
                          
                            - YENİ BİR 
                            OYUNLA MI KARŞI KARŞIYAYIZ?
 
                            -             
                            Ermeni problemi gündemini korurken; bizlerin bun 
                            karşı çeşitli tezleri ortaya sürmemizde şartlanmış 
                            Hıristiyan topluluklarını acaba yeterince ikna edip 
                            bilgilendirebiliyor muyuz ?
 
                            -             
                            Zannetmiyorum. 
 
                            - Zannedersem siz 
                            okuyucularımızda aynı kanaatte olduğunuzu tahmin 
                            ediyorum. Şöyle dediğinizi duyar gibi oluyorum. 
                            Neden bizlerin bu tezlerini acaba bir anti tezle 
                            çürütmüyorlar da bildikleri teraneleri bizlere 
                            okuyarak yandaşları ile “Bremen Mızıkacıları” gibi 
                            hep bir ağızdan Ermeni Soykırımı da, soy kırımı 
                            teranesini söylüyorlar ?
 
                            -             
                            Bizlerin artık biraz daha uyanık olarak; onların 
                            kendi tutturdukları ve ülkelerinde uygulamaya 
                            başladıkları kanunlarla eş değer kanun tekliflerini 
                            vermemiz ve Büyük Millet Meclisimizde aynı ters 
                            tepkili Kanunları çıkartarak yürürlüğe koymamızın ne 
                            gibi bir sakıncalarının olduğunu havsalam almamakta. 
                            Ayrıca bana göre yine bize karşı Ermenileri 
                            savunduklarını zanneden ülkelerin tarihlerinde 
                            bulunan açıkları bularak onları herhangi bir toplum, 
                            herhangi bir dünya olayı,herhangi bir hayvan 
                            katliamcısı olara bizlerde abideler ve kınama ve 
                            lanetleme günleri tahsis etmemiz gerekmez mi? En 
                            basit Fransızların Lejyon erlerinin yaptığı Afrika 
                            savaşlar incelenmeli, Kanada’nın fok yavrularına 
                            yaptıkları katliamları kınamalı, İsviçre’nin 
                            bankalarında barındırılan Türk veya Türk ismi 
                            taşıyan mudilerinin Dünya Bakalar birliğine müracaat 
                            edilerek bu mevduatların Türkiye’ye getirilmese bile 
                            Türk Vatandaşı olarak kendisini tanıyan ve buralara 
                            hesap açanlarca mevduatlarını Türkiye’ye 
                            getirmeleri, getirilmese bile başka ülke bankalarına 
                            paralarını transfer etmeleri bile büyük bir tepki 
                            sayılamaz mı ?
 
                            -             Evet! 
                            Ey Milletim artık uyku mahmurluğunu üzerinizden 
                            atın. Dikkat edin, bu günden yarınlarınızı elinizden 
                            almaya kalkanlar var. Bunlara taviz vermeyin. Birkaç 
                            kuruş tek ülkemin insanı az kazansın, Allah’u Te’ala 
                            başka bir yerden nasipler açar. Madenlerimiz bize 
                            yeter. Yeter ki siz isteyin.
 
                           
                           
  
                          
                            - 
                        
  
                           
                          
                          - 
                          Çorum'da bir konserde arka fonda 
                        bulunan istavrozların ne işi var acaba? Hangi yönetici 
                        bu fonu kullandı? Bir bilen varsa cevaplayabilir mi?
 
                         
                        
                          - 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 76   25 Haziran 2005
 
                         
                         | 
                  
      
    | 
  | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          22KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                        
                          - 
                          DOSTUMUZ MU; DÜŞMANIMIZ MI?
 
                          - 
                                         Bu sıralar; bir ayrımcılık ve 
                          parçalama çabaları ortalıkta kol gezmekte. Bu 
                          çabaların arkasında yatıp emellerin  neler olduğunu 
                          hemen herkes biliyor. Bilenlerin güvendikleri tek 
                          şeyin Rabbimizin bize yazdığı yazı olarak gözüküyor. 
                          Çaba gösterme gereği duymuyorlar, itirazda 
                          bulunmuyorlar. Birkaç kişi göstermelik danışma 
                          kurulları olabiliyor, bu danışmanların güya verdikleri 
                          bilgi ve şiirlerle işleri yürütüyoruz, bazı itirazları 
                          olanların birde bakıyoruz ki o itirazları sanki ben 
                          yapmışım gibi heç itirazlarının arkasında 
                          durmadıklarını hayretle izliyoruz.
 
                          - 
                                      Ülkemizde halen bir Anayasa var. Bunda 
                          birkaç ufak tefek düzeltmeler yapılması ile bazı 
                          aksaklıkların çıkabileceği gözükmekte. Bazı 
                          özgürlükler bazılarınca yanlış anlaşılmakta ve 
                          bilinçli olarak da yanlış yorumlanarak halkın midesi 
                          bulandırılmakta, kafası karıştırılmakta.
 
                          - 
                                      Ülkemizde olan bir isyanı dış 
                          mihrakların istedikleri yöne çekmekte bir moda oldu. 
                          Güneydoğuda tarih boyunca devamlı kargaşa ve 
                          çapulculuk çıkmıştır. Bunu incelerseniz bütün tarih 
                          kitaplarında ap açık bulursunuz. O zamanın Mecut 
                          Devletine karşı bir kafa tutma olayı orada bulunan 
                          ağalık yönetiminin eseridir. Bu sebeple şimdi sunulan 
                          KÜRT PROBLEMİ olarak gösterilen sistemin oradaki zaten 
                          ÖZGÜR olan halka faydadan çok PKK nın bir iktidar 
                          probleminin eseri olarak gözükmektedir. Bu farkı 
                          gözden kaçıranlar dikkatlice konuyu incelemeleri 
                          gerekmektedir.
 
                          - 
                                      Kökenlerimiz itibarıyla buralarda 
                          yaşayanların birbirlerinin evlatlarını PKK sayesinde 
                          yok etmeleri yüzünden kırgınlıkları bulunması 
                          normaldir. Var olan bir devlet topraklarında 
                          başkaldıran her kim olursa olsun Devletin Bekası için 
                          şerleri yok etmesi asıl vazifelerinden birisidir. Bu 
                          vazife esnasında kandırılmış olsun, bilerek olsun baş 
                          kaldıranların yok edilmesi ve bu yok etme vazifesi 
                          içerisinde Vatanı için hayatını veren ŞEHİTLERİN 
                          ailelerinin de yok olduğunu düşündükleri evlatların 
                          ŞEHİT edenlere tepkilerini göstermeleri normaldir. 
                          Vatanına karşı gelerek olmayan bir ideal için vatanını 
                          bölmeye kalkanların arkasından Vatandaşlarımızın 
                          ağlamaları abestir. Evlat acısı olarak karşı 
                          gelenlerin ana ve babaları da yetiştirdikleri 
                          evlatlarına Vatan sevgisi vermemelerinin acısını 
                          elbette böylece çekmiş olmaları da normaldir.
 
                          - 
                                      Bu ülkenin bölünmesi ve parçalanması 
                          için bazı adına aydın denen ve ülkemizin yok olması 
                          için çalışanların yaşayan TÜRK HALKINI kökenleri 
                          itibarı ile sınıflara ayırdılar, mezheplere ayırdılar 
                          zaman içerisinde ülkemiz insanlarına MOZAİK dediler ve 
                          demeye devam etmektedirler. Mozaik suni bir taştır 
                          zaman içerisinde eriyip parçalanması çok kolaydır, 
                          ülkemizin vatandaşları bir granit bütünlüğünde 
                          bulunmaktadır. ŞAYET BU ÜLKEYİ BEĞENMİYORSANIZ BURADAN 
                          GİDİNİZ.
 
                         
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 77   25 Temmuz 2005  | 
                      
      
                        | 
         | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          23KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
    
                        
                          - 
                          RENKLER VE ZEVKLER
 
                          - 
                          İlimizde bu yılda 
                          yapılan 25.Hitit Fuar ve Festivali çerçevesindeki 
                          etkinlikler geçen birkaç seneye göre gayet iyi ve 
                          çeşitlilik göstermiştir.
 
                          - 
                          Benim bu etkinliklerde 
                          program haricinde ufak bir katkımın bulunması dileği 
                          ile aşağıda ön sözü bulunan sitemi ve sitemde bulunan 
                          hemşerilerimi tanıtan dergi formatında bir çalışmayı 
                          ücretsiz dağıttım.
 
                          - 
                          “TANITIM”
 
                          - 
                          Bu etkinlikten iki 
                          hafta önce TARIM Fuarı ilimizde yapıldı. Bu etkinliğe 
                          katılanların pek çoğu Çorum dışından gelmiş 
                          firmalardı. Bu satırları okuyanların pek çoğu bu 
                          etkinliği görmeyip, duymadılar.
 
                          - 
                          Benim dolaştığım 
                          reyonlarda bulunan firmaların hemen hemen hiç birisi 
                          ziyaretçi açısından pekte memnun değillerdi. Tanıtımın 
                          yeterince yapılmadığından söz ettiler.
 
                          - 
                          Evet. Bu tespite bende 
                          katıldığımı buradan beyan edebilirim. Ben bile Tarım 
                          Fuarının olacağını Ticaret Odasını ziyaretimde 
                          öğrendim. Katılımı yapan organizasyonu arayarak, 
                          Çorum’un Tarım Fuarı hakkında bilgisi olmadığını, 
                          tanıtımın yapılmadığını, geldiklerinde beni ararlarsa 
                          benimde kendilerine katkılarım olacağını söyledim. 
                          Geldiklerinde beni aramadılar. Ben yinede bir Çorumlu 
                          olarak gittim ve bazı tenkitlerde bulunarak, tanıtımın 
                          yapılmadığını, bu fuarın şehirde oturanlardan çok 
                          toprakla uğraşanları ilgilendirdiğini, köylere ulaşıp 
                          ulaşmadıklarını sorunca aldığım cevap beti şok etti. 
                          Tarım Müdürlüğüne, Tarım Kooperatiflerine ve ilçelere 
                          bilgi verdik. Bizim için ziyaret katılımı yeterli olur 
                          cevabını aldım. Ben yine de biraz katkımız olsun 
                          diyerek; fuar alanında 34 reyonun resmini ikinci 
                          günden itibaren sitemizde yayınladım. Bin beş yüzün 
                          üzerinde de e-maille tarım fuarını ve yapılacak fuar 
                          etkinliğini bilgi olarak yazdım.
 
                          - 
                          Bu gibi etkinliklerin; 
                          ilimizi tanıtması bakımından oldukça iyi ve etkili bir 
                          yol. Yalnız; burada yapılan ticari bir faaliyet 
                          olarak; hem satıcının, hem de tüketicinin bu 
                          etkinlikte bulunması gereklidir. Çünkü tanıtım yapan 
                          firma, belirli bir ücretle malını tanıtmaya geldiğinde 
                          bir miktarda geliş, konaklama ve gidiş masrafları ile 
                          tanıtımını yapabilmek için broşür, dergi ve başka 
                          basılı materyallere de para harcaması gerekmektedir. 
                          Bu etkinliğe firmayı davet eden yani; katılımı yapan 
                          organizasyonun da en büyük görevi firmaları tanıtıcı 
                          reklamın yanında, mahalli ve çevre illerde de 
                          etkinliği duyurması gereklidir. Tek taraflı bir 
                          ticaretle, firmaları toplamak iş değildir. Gerekli 
                          tanıtım yapılarak ziyaretçileri de bu etkinliğe dahil 
                          etmesi gereklidir.
 
                          - 
                          Geçen sene yapılan 
                          doğal gaz etkinliğinde katılımı yapan organizasyon 
                          girişi paralı yapmış olduğundan ziyaretçi sayısı 
                          oldukça düşük kalmıştı. Hâlbuki Çorum halkı geçen sene 
                          Doğal Gaza geçme telaşında olduğundan, bilgi alabilme 
                          heyecanı ile fuar alanına gitmiş, girişin paralı 
                          olmasından dolayı maddi külfetten dolayı kapalı alana 
                          girmeden etrafı dolaşıp geri dönmüşlerdi. Bu bakımdan 
                          ziyaretçiyi kınamak yersiz olduğunu düşünmemiz gayet 
                          normaldir. Beş kişilik ailesi ile gelen bir aile reisi 
                          içeriye girmektense ailesine mısır, çekirdek veya 
                          dondurma almayı evla görmesi hiçbir şekilde kınanamaz.
 
                          -             Bu 
                          yılki etkinliği hep beraber göreceğiz.
 
                          -             
                          Zevklerle, renkler tartışılmaz olduğundan, beğenme 
                          veya beğenmeme sizlerin zevkine kalmış bir 
                          algılamadır.
 
                          -             
                          Hepimizi memnun eden bir katılım olmasını dilerim.
 
                          -             
                          Elinizde bulunan sitemi tanıtan etkinlikte, katkıda 
                          olanları, fuara katılanları da sizlere tanıtmak 
                          istedim. Ayrıca eşim Selma GÜRSEL’İN hazırladığı ÇORUM 
                          YEMEKLERİ kitabının bilgilerini de yayınladım. Bu 
                          anıtımın kalıcı olmasını da sağlamış oluruz diye 
                          düşündüm. Bu tanıtım ücretsiz olup, Çorum Halkına bir 
                          armağandır.”
 
                          - 
                          Bu çalışma ile birlikte 
                          görebildiğim festival etkinliklerini fotoğraflayarak 
                          FESTİVAL 2005 bölümünde yayınlıyorum.
 
                          - 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 77   25 Temmuz 2005
 
                         
     | 
                  
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          24KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                        
                          - 
                          DEVEYE SORMUŞLAR
 
                          - 
                          Burası ;  Kayırmacılıkların,önceliklerin,torpilin 
                          işlediği bir ülke. Bankalarımız kendi müşterilerine 
                          öncelik tanıyor,benzin istasyonları kurumuna öncelik 
                          tanıyor,hastanelerde çalışan personele öncelik 
                          tanınıyor,insanlar tanıdıklarına öncelik tanıyor. V.B.
 
                          - 
                                      Deveye 
                          sormuşlar:
 
                          - 
                                      -Neden 
                          boynun eğri ?
 
                          - 
                                      -Nerem 
                          doğru ki ?
 
                          - 
                                      Doğruluk 
                          ve insanlık adına öncelikli olanlar bu ülkenin insanı 
                          da ya diğerleri ? Diğer öncelik tanınmayan insanlar 
                          bankaların,istasyonların     KONU MANKENİ Mİ ?
 
                          - 
                                      Eşitlikten 
                          bahsediyoruz.
 
                          - 
                                     Örnek 
                          olarak bir bankamızın sıra numarası önceliği kartları 
                          olan müşterilerine öncelik tanıyor. 
 
                          - 
                                     
                          Kartı olan kişiler mi bu kartları kullanıyor ?
 
                          - 
                                      Hayır. 
                          Kartları olmayanlar,torpillilerden olan bir zümre 
                          koruma görevlisinin kartıyla,şefin kartıyla,memurenin 
                          kartıyla sıra alıyor ve kendilerine bir öncelik 
                          tanıyorlar. Nasıl olsa orada kimsenin sesi çıkmıyor. 
                          Kimse itiraz etmiyor ve gönüllü olürük olmazsa da 
                          mecburen KONU MANKENLİĞİ yapıyor. Bankanın içi 
                          dolu,dışarıdan geçenler bu konu mankenliğini 
                          bilmiyorsa “Aman ne kadar dolu bir banka (!)” diyerek 
                          geçtiğini zannediyorlar.
 
                          - 
                          
                          Resimleriiii
 
                          - 
                          
                          İnsanlarımız eşit değil mi 
                          ? Banka fişi ile saat beraber sıra geldiğinde çekildi.
 
                          
                            
                          
                            
                          
                            
                          - 
                          
                           
 
                          - 
                          
                          YORUMSUZ olarak:
 
                          - 
                          
                          “(Değişik : 03/10/2001 – 
                          4709/1 md.) Hiçbir 
                          faaliyetin Türk milli menfaatlerinin, Türk varlığının, 
                          Devleti ve ülkesiyle bölünmezliği esasının, Türklüğün 
                          tarihi ve manevi değerlerinin, Atatürk milliyetçiliği, 
                          ilke ve inkılapları ve medeniyetçiliğinin karşısında 
                          korunma göremeyeceği ve lâiklik ilkesinin gereği 
                          olarak kutsal din duygularının, Devlet işlerine ve 
                          politikaya kesinlikle karıştırılamayacağı;
 
                          - 
                          
                          Her Türk vatandaşının bu 
                          Anayasadaki temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve 
                          sosyal adalet gereklerince yararlanarak milli kültür, 
                          medeniyet ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat 
                          sürdürme ve maddi ve manevi varlığını bu yönde 
                          geliştirme hak ve yetkisine doğuştan sahip olduğu;
 
                          - 
                          
                          Topluca Türk 
                          vatandaşlarının millî gurur ve iftiharlarda, millî 
                          sevinç ve kederlerde, millî varlığa karşı hak ve 
                          ödevlerde, nimet ve külfetlerde ve millet hayatının 
                          her türlü tecellisinde ortak olduğu, birbirinin hak ve 
                          hürriyetlerine kesin saygı, karşılıklı içten sevgi ve 
                          kardeşlik duygularıyla ve "yurtta sulh, cihanda sulh" 
                          arzu ve inancı içinde, huzurlu bir hayat talebine 
                          hakları bulunduğu;
 
                          - 
                          
                          FİKİR, İNANÇ VE KARARIYLA 
                          anlaşılmak, sözüne ve ruhuna bu yönde saygı ve mutlak 
                          sadakatle yorumlanıp uygulanmak üzere,
 
                          - 
                          
                          TÜRK MİLLETİ TARAFINDAN, 
                          demokrasiye âşık Türk evlatlarının vatan ve millet 
                          sevgisine emanet ve tevdi olunur
 
                          - 
                          
                          X. Kanun önünde eşitlik
 
                          - 
                          
                          Madde 10.- Herkes, dil, 
                          ırk, renk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, 
                          din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım 
                          gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.
 
                          - 
                          
                          (Ek : 7.5.2004 - 5170/1 
                          md.) Kadınlar ve erkekler eşit haklara sahiptir. 
                          Devlet, bu eşitliğin yaşama geçmesini sağlamakla 
                          yükümlüdür.
 
                          - 
                          
                          Hiçbir kişiye, aileye, 
                          zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz.
 
                          - 
                          
                          Devlet organları ve idare 
                          makamları bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik 
                          ilkesine uygun olarak hareket etmek zorundadırlar.”
 
                          - 
                          
                          Ve:
 
                          - 
                          
                          Resimlerde bulunanların 
                          hepsi gerçektir. Sırada olmayıp gelip tek bir gişeye 
                          önceliklerle giriyorlar.
 
                         
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 78   25 Ağustos 2005  | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          25KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  - GEL DE SÖYLEME
 
  -             Bir öğleye doğru Bahçelievler birinci caddede bir motor 
  gürültüsü ile uyandım. Balkona çıktığımda tam bizim evin önünde asfaltı 
  testere 
  ile kesen bir işçi çalışıyordu. İşçiye seslendim:
 
  -             -Delikanlı ne için 
  asfaltı kesiyorsun? Dediğimde :
 
  -             -Karşı apartmanın gazı için. Cevabını aldım.
 
  -             Delikanlı o 
  apartmanın gazı bağlandı,bir zahmet bahçesine 
  baksan. Dediysem de dinlemedi. 1. caddenin asfaltını iki sıra boydan boya kesti 
  ve koydu. On beş dakika sonra bir kepçe gelerek kesilen yeri kavlatmaya 
  hazırlanınca tekrar ben:
 
  -             Usta, gaz içinse oranın gaz kutusu bağlandı. 
  Asfaltı boşa 
  kesmen! Dememe rağmen kepçeyi asfaltın kesilen yönüne çevirdi. Birkaç komşu 
  da söylediler dinletemedik. Ustada Nuh dedi Peygamber demedi. Allahtan kazma 
  işine tratuvardan başladı,birinci kepçe tamam,ikinci kepçe tamam,üçüncü 
  kepçede yer hattından alınan elektrik kablosu sizlere ömür. Bende balkondan 
  resim çekip kıs kıs gülüyorum. Neyse,elektrik kurumu arızası geldi,o sıra gaz 
  işlerine bakan ekip geldi,komşularında gazcılara söylemeleri üzerine bir 
  zahmet inerek bahçede bulunan gaz kutusunu gördüler ve 1. cadde asfaltı 
  kazılmaktan kurtuldu.
 
  -             Şimdi iki çizgi halinde 
  testere yarası ile yatmakta. Yarın 
  yağışlar başlayacak,buradan asfaltın altı su alacak,o güzelim asfalt patır 
  patır patlayacak.
 
  -             Olan vergileri verenlere olacak. 
  Asfaltı yapanlar işini 
  görecek, asfaltı satanlar kesesini dolduracak.
 
  -             Şimdi bana göre bu destere ile kesilen yere mucur sermeden 
  önce yola dökülen eritilmiş asfalttan bir bahçıvan kovası ile kesilen asfaltın 
  iç kenarı temizlenerek doldurulursa zannedersem asvaltın yarası kapanmış olur.
 
  
  - 
  
  
     
  
  
 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 78   25 Ağustos 2005  | 
                      
      
    | 
     
     
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
          26KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                            | 
                             
                              BİLMEK VEYA BİLDİRMEK İSTEMEZSENİZ SAYGI 
                              DUYARIM;ULAMADIĞINI SÖYLERSENİZ İTİRAZ EDERİM 
                            
                              Mahmut Selim GÜRSEL 
                            
                            
                                  17 Eylül 2005 tarihili gazetenizde Prof. Dr. 
                              Ahmet SAMSUNLU köşesinde: 
                            
                                  "Bugün bilgisayardan “Çorum Basını” hakkında 
                              bilgi bulmaya çalıştım. Ne yazık ki pek bir 
                              bilgiye rastlamadım. Bu nedenle benim 
                              hatırladıklarımı sizlere aşağıda aktaracağım. 
                              İnşallah birileri bu konuda Çorumla ilgili 
                              bilgileri bilgisayar ortamına girerler" 
                            
                                  Arayan her şeyi bulmak isterse bulur. Fakat 
                              aramadan aradım derse tabiiki hiçbir şey bulamaz. 
                              Birde bu bilginin Şu an başkanlığını şapan bir 
                              şahıstan ve üstelikte kendisine Anitta Otelde 
                              bizzat kendisine taktim ettirg "ÇORUM 1997" Adlı 
                              çalışmam da "ÇORUM BASIN TARİHİ:176-189 sayfaları 
                              arasında detaylı bulunmaktadır. Çorum Haberle 
                              ilgili 185. sayfada da: 
                            
                                  "17  Eylül1985 tarihinde “Çorum Haber 
                              Gazetesi” haftada  bir gün olarak yayım hayatına 
                              atıldı,sahibi Yaşar Yolyapar, genel  yönetmeni  
                              Mehmet Yolyapar, sorumlu yazı işleri  Müdürü  
                              Müslüm  Tunaboylu tarafından  yönetilen  gazete, 
                              Ankara İlk Öz Matbaasında basılmakta idi,5 
                              Haziran1986 tarihinde gazete Çorum İstikamet 
                              Matbaasında üç sayı basıldıktan sonra,kendi  
                              tesislerinde  günlük olarak basılmaya 
                              başlandı,gazete Beytaş Basım Yayın ve Ticaret A.Ş. 
                              adına Aydın Çırakoğlu genel yönetmen Mehmet 
                              Yolyapar,sorumlu yazı işleri Müdürü Müslüm 
                              Tunaboylu tarafından yayı mına devam etti,2 Ocak 
                              1988 tarihinde aynı şirket adına sahibi Erturul 
                              Akkaya tarafından çıkartılan gazete, 9 Haziran 
                              1989 tarihinde aynı şirket adına sahibi Feyyaz  
                              Çetintürk, 22  Kasım  1993  tarihinde  aynı  
                              şirket adına  sahibi  Nusret  Duran, 15 Nisan 1996 
                              tarihinde aynı  şirket adına sahibi K. Battal’ı 
                              görmekteyiz,bu tarihe kadar genel  Müdür  olarak  
                              Mehmet  Yolyapar’ın  görev  yaptığı gazete yayım 
                              hayatına devam etmektedir. <18>" bilgileri 
                              bulunmaktadır. 
                            
                                  Bu bilgiler ise 1998 tarihinden bu güne 
                              yayınlanmaktadı. Bu bilgileri kaynak belirtmeden 
                              yazdıkları için aşağıdaki serzeniş sitemde halen 
                              mevcuttur: 
                            
                                  "Çorum'da Basın ile 1997 tarihine kadar 
                              detaylı bir çalışma yapılmamıştı. 1991 Çorum İl 
                              Yıllığı için Valilik tarafından tarafıma verilen 
                              görev gereği "Bütün İl Halk Kütüphaneleri" ile 
                              "İlçe Halk Kütüphaneleri" ile 1991 tarihinde 
                              yaptığım yazışmalar neticesinde ortaya çıkan bu 
                              çalışmayı ÇORUM 1997 adlı çalışmamda güncelleyerek 
                              bastırmıştım. 
                            
                                  Burada bulunan bazı bilgiler;bazılarınca 
                              çalışmamı kaynak göstermeden kullanmaktadırlar. Bu 
                              bilgilere ulaşmaları için ya bütün ilçe 
                              kütüphanelerini teker teker gezmeleri,yada bu 
                              bilgileri hazır bularak ÇORUM 1997 isimli 
                              eserimden almaları gerekmektedir. Bu bilgileri 
                              kullanmalarına karşı değilim. Her ne hikmetse 
                              kaynak olarak da göstermemektedirler.  Mahmut 
                              Selim GÜRSEL " 
                            
                                  Yine adı geçen kitabımda 190-202 sayfalarında 
                              Çorum'da basılan gazete,dergi,kitapları 
                              sıralamaktayım.193 sayfada yine gazetenizin 
                              künyesi bulunmakta olup bu dizinde sitemde 
                              bulunmaktadır. 
                            
                                  Yine kitabımda Sayın Ahmet Samsunlu:için: 
                            
                                  "SAMSUNLU Ahmet 1937-<Çalışma Meclis 
                              Üyesi-Öğretim Görevlisi>  
                                  1937 tarihinde Çorum’da doğdu. 1963 tarihinde 
                              Yüksek İnşaat Mühendisi oldu. 1964 tarihinde 
                              iktisat bölümünde eğitim gördü,1968 tarihinde 
                              Hanover Teknik Üniversitesinde Doktorasını verdi. 
                              1970-1971 ODTÜ öğretim görevlisi olarak 
                              çalıştı,1980-1981 tarihleri arasında Danışma 
                              Meclisi Üyesi olarak görev yaptı,1982-1983 
                              tarihleri arasında İmar ve İskan 
                              Bakanlığı,1984-1986 tarihleri arasında Dokuz Eylül 
                              Üniversitesi Rektör Yardımcılığı ve öğretim 
                              üyeliklerinde bulundu. 100’ü aşkın bilimsel 
                              makalesi bulunmaktadır. " aynı bilgi sitemde 
                              de  Çoruma Hizmet Edenleri  
                              S harfinde bulunmaktadır. 
                            
                                  Mehmet Yolyapar olarak Bu kitabın hazırlık 
                              aşamasında sizden bilgi aldığım kitabımın yukarıda 
                              gazeteniz hakkında bilgiledre isminizi 
                              zikrettiğim: 
                            
                                  ""YOLYAPAR Mehmet 1951- <Gazeteci-Siyasetçi>  
                                  1951 tarihinde Çorum’da doğdu. Çorum Lisesini 
                              bitirdi. 1970 tarihinde gazeteciliğe başladı. 1973 
                              tarihinde Uyanış Gazetesini CHP Gençlik kolları 
                              Başkanı Sıfatıyla gazete sahipliğini üstlendi. 20 
                              Ağustos 1974 tarihinde Ocak Dergisi sorumlu Yazı 
                              İşleri Müdürü,8 Nisan 1976 tarihinde Çorum 
                              Gazetesi sorumlu Yazı İşleri Müdürü,1975 tarihinde 
                              Ocak Dergisi yazı İşleri Müdürü,1980-1985 
                              tarihleri arasında ticaretle uğraştı,Çorum 
                              Gazeteciler Başkanlığında bulundu,17 Eylül 1985 
                              tarihinden bu güne kadar Çorum Haber gazetesi 
                              genel yönetimindi bulunmaktadır. " Aynı bilgi 
                              http://corumlu.com/corumahizmetedenler/index.htm   
                              Y Harfinde bulunmaktadır. 
                            
                                  Bu kadar bilgi her için emekli olmadan 
                              Bakanlığın idare olarak tarafımızdan istediği 
                              bilgilere ek olarak Bütün ilçelere basılı 
                              materyaller içinde bilgi istediğim ve 
                              gazete,dergi,kitap araştırmasında da ilçelerimizi 
                              dahil ettim. Şu anda ve ileride hiçbir araştırmacı 
                              bu bilgileri edinmek için aylırcı bu konu için 
                              çalışamaz. 
                            
                                  Kitap hazırlamanın ne kadar zor ve meşakkatli 
                              bir işlem olduğunu herkes bilmektedir. Bari emeğe 
                              saygı göstermiyorsunuz, bulamadığınızı, 
                              göremediğihizi, rastlayamadığınızı cümleleriniz 
                              içinde kullanmayınız. Yada bildiklerinizi aynen 
                              saklamadan yayınlayınız. 
                            
                                  Gereğinin yapılmasını rica ederim. 
                            
                                  Aynen 19 Eylül günü sitemde de 
                              yayınlanacaktır. 
                                
                            
                              Mahmut Selim GÜRSEL  
                              SİTEM : http://corumlu.com 
                              Özel yazışma corumlu200@gmail.com 
                              Tel ulaşım: Saat 13.30'dan sonra 90-542-362 2 078   
                              Bu ileti şahsa münhasır olup;isminiz dışında geldi 
                              ise özür dilerim.  
                              DİKKAT: Eğer Türkçe karakterleri göremiyorsanız; 
                              muhtemelen yazı ayarlarınızı yeni kota göre 
                              ayarlayınız . Görünüm/Dil kotlaması/Diğer/Unicode 
                              (UTF-8) Tıklarsanız karakterler düzgün gözükür 
                            
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 79   25 Eylül 2005  | 
                          
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          27KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                        
                          - 
                          
                          ZAVALLI ARAŞTIRMACI ! 
 
                          - 
                                      Birkaç 
      kitabın ve periyodiğin adını yazarak Çorum Hakkında yazılanları 
      yayınladığını zanneden arkadaşa da lazım olur bilgilenir diyerek o 
      arkadaşa ithaf edilir. (aşağıda olanların pek çoğu  Çorum 1997 çalışmamda 
      var. O  arkadaş bunları biliyor da her halde kendisine de hediye ettiğim 
      halde 500 sayfa olduğundan okuyamadığından göremedi )
 
                          - 
                                      Muhakkak 
      benim de eksiklerim vardır. Yeni kitaplardan görmediklerim vardır.  
      Aşağıda bulunan kitapların tamamı tarafımdan incelenerek görülerek 
      yazılmıştır. Görmediklerimi de yazamam. Eksiklerin tamamlanması için beni 
      arayarak eserini gösteren arkadaşlar bilgi verirse sevinirim Internet’te 
      bulunan sayfalarıma ilave ederim. Ustamın adı Hıdır;elimden gelen budur.
 
                          - 
      
      Şaka bir tarafa böylece de kısa bir Çorum 
                          yayın hayatına alfabetik olarak göz atmış oluyoruz       
                          
                          
 
                          - 
      
      Benim görüp bulabildiklerim:
 
                         
      
      
      ADİL DÜZEN DİYE DİYE  
      RP’nin Çorum Dosyası ve Günlükler. Araştırma,Murat Acıpayamlı  
      Basım,Dizgi,Montaj Tuğra Lim.Şti. Çorum 1997,320 S.  
      
      
      AKİSLER  
      Haftalık  Gazete  19 Nisan 1952  Sahibi Nuri Yavuzer  AJANS Anap harfli 
      İlk Çorum  Gazetesi. Sahibi Abidin Efendi (Çetin)  
      
      
      ALACA HÖYÜK 
      Hamdi  Zübeyr Koşay, Ankara 1951.Türk T.K. Basım-evi Türk T.K. Yayınlanı 
      Seri No:21,105S.35 Levha  
      
      
      ALACA HÖYÜK HARFİYATI 
       1935  Çalışmaları  ve  Keşifler  Ait  Rapor. Remzi Arık Ankara 1937  Türk 
      T.K. Basımevi, Türk T.K. Yayınları V Seri No:1 113 S.157 Şekil 
       
      
      
      ALACA HÖYÜK KLAVUZU 
       Dr. Hamdi Zübeyr, Ankara  1965 Türk T. K. Basımevi, TC. Milli Eğitim  
      Bakanlığı  Eski Eserler Genel Müdürlüğü Seri:1 Sayı 16 30 S. 
       
      
      
      AYLIK OKUL BÜLTENİ 
       1985 İnkılâp İlkokulu Adına Sahibi Murat Yurttan  
      
      
      BELDE 
       Gazete  1985 Çorum Belediyesi Adına Sahibi Necdet Diken 
       
      
      
      BIRAKIN TARİHİMİZ BİZE KALSIN 
      Çorum  Ticaret  Odası  Karikatür  Yarışması   Albümü 1996  İstanbul Stil 
      Mat. Çorum Valiliği ile Çorum Ticaret ve Sanayi Odası,48 S.  
      
      
      BİN DOKUZ YÜZ SEKSEN DÖRT TURİZM ENVANTERİ  Çorum 
      Turizm ve Tanıtma Brosu 1984 25S.  
      
      
      BİR ANADOLU KENTİ İSKİLİP 
      Fügen İLTER Ankara 1992 Türk 
      Tarih Kurumu 1992 114 Sh. 18 plan 218 resim 
      
      
      BİZİM İSKİLİP 
      Gazete,15 Ocak 1970,Sahibi Adnan Babuççu  
      
      
      BOĞAZKÖY REHBERİ 
      Kurt  Bittel, Dönmez  Ofset  Ankara, Türkçe, İngilizce, Fransizca Boğazköy 
      Müzesi,57 S.  
      
      
      BOĞAZKÖY HATTUSAS 
      Kurt  Bittel, W. Köhl Hammer,Verlag Stutgart 1952 Al-manca Boğazköy Müzese 
      179 S.  
      
      
      BU GÜN GAZETESİ 
      sahibi Ahmet Emiroğlu 1 Ağustos 1958  
      
      
      COĞRAFYA,TARİH,KÜLTÜR DEĞERLERİYLE KARADANİZ BÖLGESİ 
      İlker Çakan 1991.Eser Matbaası Samsun,174 S. (Çorum Bölümü 47 S.) 
      
       
      
      
      ÇEKVA Çorum Evi 
      Dergisi 
      
      
      ÇİFTÇİYE HABER BÜLTENİ
       
      
      
      Dergi,Sahibi Tarım Orman ve Köyişleri Bak. İl Müdür-lüğü adına İmdat 
      Aydostlu,Çorum İlkadım mat  
      
      
      ÇABA DERGİSİ 
      1989 sahibi Sevim Sevici Çorum Kardeş Matbaası  
      
      
      ÇEVRE DERGİSİ 
      3  Aralık 1992 sahibi  Çorum  Çevre Vakfı Adına Vali Mustafa Yıldırım.
       
      
      
      ÇİFTÇİYE HABER BÜLTENİ  
       1985 sahibi İmdat Aydostlu Çorum İstikamet mat .  
      
      
      ÇORUM Osman 
      Yalçın 1.Basım İstanbul 1961 Özyürek Yayın-evi, 60 S.  2. Basım 1968  
      Özyürek  Yayınevi 60+4 S. 3.Basım Özyürek Yayımevi 60+4 S 
       
      
      
      ÇORUM Çorum  
      Valiliğince  Hazırlattırılmıştır, Baskı Ünal Mat. San.ve Tic.Ltd. 127 S.
       
      
      
      ÇORUM ADALET  GAZETESİ  
      25 Eylül 1992 sahibi Remzi Demirbaş  
      
      
      ÇORUM AĞZINDAN DERLEMELER 
      Tayyar Kerman Çekva Yayını :1 1997 İstanbul 142 S.  
      
      
      ÇORUM AKTÜEL DERGİSİ 
      1997 Mayıs ,sahibi Ahmet Kaya  
      
      
      ÇORUM ALTINIŞIK  
      18 Aralık 1992 Gazetesi  sahibi İsmail Çabuk  
      
      
      ÇORUM ANA ANATOLİA PİCTURES 
      Traugott Fuck,İstanbul Boğaziçi Üni. 1968 ,129 S.  
      
      
      ÇORUM ANADOLU GAZETESİ Sahibi Şenay ILIMAN 2003 Haftalık 
      Gazete 
      
      
      ÇORUM BAROSU LİSTESİ 
      1981-1982 Çorum İstem Basımevi 47 S.  
      
      
      ÇORUM BEDEN TERBİYESİ BÖLGE MÜDÜRLÜĞÜ SPORUNDE 50.YIL 
      1923 -1973 Çorum Beden 
      Terbi-yesi Bölge Müdürlüğü 26 S.  
      
      
      ÇORUM BELEDİYESİ DERGİSİ 
      1994  Prof. Dr. Arif Ersoy  
      
      
      ÇORUM BELEDİYESİ HİZMET REHBERİ 
       Çorum  Belediyesi  Eğitim  ve Sosyal İşler Md. Yayınları 1.  Bilge Yay.Or.Ltd.Ştd. 
      1995 88S.  
      
      
      ÇORUM 1990 
       Baskı Desen Matbacılık Ldt.Sti. 180 S.  
      
      
      ÇORUM 1997 
      Mahmut Selim Gürsel Ağustos 1997 Ankara,540 S.  
      
      
      ÇORUM ÇANKIRI KIRSAL KALKINMA PROJESİ DE ĞERLENDİRME RAPORU 
      TC.Gıda Tarım ve Hayvan 
      cılık Bakanlığı Çorum Çankırı Kırsal Kalkınma Projesi Md. Ankara 1976 
      ,3+101 S.  
      
      
      ÇORUM ÇANKIRI KIRSAL KALKINMA PROJESİ DE ĞERLENDİRME RAPORU 
      TC.Gıda Tarım ve Hayvan 
      cılık Bakanlığı Çorum Çankırı Kırsal Kalkınma Projesi Md. Ankara 1976 
      ,111+101   
      
      
      ÇORUM ÇANKIRI KIRSAL KALKINMA PROJESİ SOSYO-EKONOMİK YAPI RAŞTIRMASI AİLE 
      BAŞKANLIĞI SORU KAĞIDI1976 
      37.S  
      
      
      ÇORUM ÇEVRESİNDE BULUNAN ESKİ TUNÇ ÇA-ĞI ESERLER   
      Prof. Dr. Tahsin  Özgüç  Belleten Dergisi Cilt MLIV Sayı 175 
       
      
      
      ÇORUM EVLİYALARI “Teskire-i Makamat” 
      1997 Çorum Belediyesi Eğitim ve Soyal işler Müdürlüğü Yayınları Ekrem 
      Erkoç 59+2 S.  
      
      
      ÇORUM GENEL NÜFUS SAYIMI 
      26 Ekim 1975  Ankara 1979 D. İst. Enstitüsü Mat. XII+44 S. 
       
      
      
      ÇORUM GENEL NÜFUS SAYIMI 
      26 Ekim 1980  Ankara 1979 D. İst.Enstitüsü Mat. XIII+86 S. 
       
      
      
      ÇORUM  2003 
      Mahmut Selim GÜRSEL  Çorum Tarih ve Coğrafyası 36 S.  
      
      
      ÇORUM İLİ TOPRAK KAYNAĞI ENVANTER RAPO-RU   
      1972 Toprat Etütleri ve Haritalama Dairesi Arazi Tasnif  Fen  Heyeti   Müd. 
      Köy İşleri Bakanlığı Toprak Su Genel Müd. Yay. 275 S.  
      
      
      ÇORUM İL YILLIĞI 1967 
      Ankara Bilgi  ve Dönmez Basımevi 6+344S 53 Resim ve Grafik 
       
      
      
      ÇORUM İL YILLIĞI 1973 
      Cumhuriyetin 50.Yılında Çorum,Ankara 1973 Ayyıldız Mat. 385 S. 
       
      
      
      ÇORUM 1980 İLİ GENEL SANAYİİ ve İŞ YERLERİ SAYIM SONUÇLARI   
      Başbakanlık  Devlet    İstatistik Enstitüsü IX+60 S. 
       
      
      
      ÇORUM EKSPRES GAZETESİ 
      15 Ağustos 1967,sahibi Reşat Narok  
      
      
      ÇORUM EVİ ÇEKVA  
      sahibi Prof. Dr. Turan Ilgaz  
      
      
      ÇORUM GAZETESİ 
      1 Mayıs 1921 İl Meclisi Adına,  
      
      
      ÇORUM GAZETESİ 
      1 Şubat 1972 Aydın Kalelioğlu Çorum Basımevi  
      
      
      ÇORUM HABER GAZETESİ 
      17 Eylül1985 sahibi Yaşar Yolyapar  
      
      
      ÇORUM HAKİMİYET GAZETESİ 
      1 Şubat 1991 Sahibi Mustafa Ilıca  
      
      
      ÇORUM HALKEVİ BROŞÜRÜ 
      Çorum Vilayet Matbaası1933 40 sayfa  
      
      
      ÇORUM İÇİN NE YAPILSA AZDIR 
      Dört Yılda Benim Yapabildiklerim A.Adnan Türkoğlu 1997  
      
      
      ÇORUM İLİ ÇEVRE DERGİSİ 
      Sahibi Mustafa Yıldırım  
      
      
      ÇORUM  İLİ  HALK OYUNLARI KIYAFETLERİ TEK-NİK ÇİZİMLERİ  
      Yener ltuntaş, Mücella Kahveci, Yücel Şahin Kültür Bakanlığı Halk 
      kütüphaneleri Araştırma ve Geliştirme Genel Müd. Kültür Dizisi 13, 1996
       
      
      
      ÇORUM İLİ TOPRAK KAYNAĞI 
      Köy İşleri Bak. Toprak Su Genel Müd. Yayınları 27S.  
      
      
      ÇORUM İLİ TRAFİK KAZALARI ve FAALİYET İSTATİSTİĞİ 
      Çorum  Valiliği  Emniyet  
      Müd. 1983    Çorum İstem Basımevi  
      
      
      ÇORUM JEOLOJİK VAZİYETİ HAKKINDA MUHTURA 
      Dr. E. Lahn Daktilo,3 
      sayfa,1 Harita.  
      
      
      ÇORUM KIRAÇ KOŞULLARINDA NADAS BUĞDAY EKİM  NÖBETİ  ARASINDA  ARPA  VE  
      TEK YILLIK BAKLAGİL KARMALARINDAN GÜZLÜK ve YAZLIK EKİM YÖNTEMİYLE OT 
      ÜRETİMİ 
      Dr.Ali Tan Ankara 1984 31 S.  
      
      
      ÇORUM KOÇBEY 
      Hüseyin,Ertuğrul Şahinci Ank. Arsan Mat.1984 144 S.  
      
      
      ÇORUM   KÖY   ENVANTER   ETÜTLERİNE  GÖRE ÇORUM 19 
      Yarıaçık   Cezaevi  Matbaası 
      .  Köyişleri Bakanlığı Yayını,168+X S.  
      
      
      ÇORUM KUŞSARAY 
      Dr, Hamit  Zübeyr  Türk  Antolojisi  Dergisi    Sayı 15-111966 dan Tıpkı 
      Basım Ankara  Türk  Tarih Kurumu Bas. 89+97 S.  
      
      
      ÇORUM LİDER GAZETESİ 
      27 Şubat 1995 Beyler Ltd. Şir. sahibi Kemal Sünnetçi  
      
      
      ÇORUM  MAARİF  HAYATI  HAKKINDA  BAZI NOT-LAR  
      M.İhsan Sabuncuoğlu Çorum 
      1945 İl Bası.48 S.  
      
      
      ÇORUM  MERKEZ  AHMETOĞLAN  KÖYÜ  HİDRO-ELEKTRİK SANTRALİ 
      Köy İşleri Bakanlığı YSE. Ge-nel  Md. No :126  Grup No:4 1972 Şenyuva 
      Mat.14 S.  
      
      
      ÇORUM MESLEK OKULU 100.YIL ÖZEL SAYISI 
       1981 Çorum Meslek Yüksek Okulu  
      
      
      ÇORUM OLAY GAZETESİ 
      1986  sahipleri Kadir Serdaroğlu ve Muammer Avcı Çorum İlkadım bs 
      
       
      
      
      ÇORUM 19 
       Şahinci Kitapevi Yayınları,Ertuğrul Şahinci.  
      
      
      ÇORUM ORTA ANADOLU’DA TOPLU TONUT UY-GULAMASI İÇİN KENT ÖLÇEKLERİNDE 
      ÇALIŞMALAR 
      Altuğ Çinici Ankara 1973 Ajans Türk Mat. Sanayi 13+227 S.  
      
      
      ÇORUM SANAYİİ VE MESLEKLER REHBERİ 
      1996 Çorum Deniz Reklam 125+70  
      
      
      ÇORUM SANAYİ VE MESLEKLER REHBERİ 
      1997 Karadeniz Reklam 67+59 S.  
      
      
      ÇORUM  STUDİES  AT  NATİONAL URBAN SCHES FOR A HOUSİNG PROJENT İN CANTRAL 
      ANATO-LİA   
      Altuğ Çinici ankara 1976 Ajans Türk Matbaacılık Sanayi 36 S. 
       
      
      
      ÇORUM  TARİH VE COĞRAFYASI 2003 
      M. Selim GÜRSEL Çorum Tarih ve Coğrafyası 36 S.  
      
      
      ÇORUM  TARİH VE COĞRAFYASI 
      Nazmi Tuğrul Çorum Vilayet Matbaası 1921  65 S.  
      
      
      ÇORUM TARİHİ 
      Tayyar Anakök Çorum,Daktilo,176 S.  
      
      
      ÇORUM TARİHİ 
      1985 Çorum Hitit  Fes. Komitesi,Ortadoğu Teknik Üniversitesi Öğretim 
      Üyeleri,284 S.  
      
      
      ÇORUM TARİHİNE AİT DENEMELERİM 
      M. İhsan  Sabuncuoğlu 1.  kısım 1972 Kardeş Mat.83S. 
       
      
      
      ÇORUM TARİHİNE AİT DENEMELERİM 
      M.İhsan Sabuncuoğlu 2.Kısım 1973 Kardeş Mat.187   
       
      
      
      ÇORUM TİCARET VE SANAYİ GAZETESİ 
      1 Şubat 1983 sahibi Vahit Benderli  
      
      
      ÇORUM TİCARET VE SANAYİ ODASI KATALOG 
      1995 Çorum Tic. ve San.Od.ile SG.Dış Ticaret Ltd.Ş.  
      
      
      ÇORUM TOPLU OCAK 
      1980 Sahibi Ümit Leblebici Ankara Mine Ofset  
      
      
      ÇORUM  TÜM  ÖĞRETMENLER BİRLEŞME DAYANIŞMA  DERNEĞİ  ÇORUM ŞUBESİ KONGRE 
      ÜZERİNE GÖRÜŞLERİMİZ 
      Ankara 1977 30 S.  
      
      
      ÇORUM TÜRKİYE CUMHURİYETİ KÖY İŞLERİ BAKANLIĞI  SU  VE  ELEKTRİK  ÇORUM  
      GRUP  KÖY YOLLARI,Teksir
       
      
      
      ÇORUM    TÜRKİYE   CUMHURİYETİ   KÖY  İŞLERİ BAKANLIĞI SU VE ELEKTRİK 
      ÇORUM GRUP KÖY YOLLARI PLANLANMASINDA ÇORUM İLİ 
      Ankara 1969 YSE. Ofset  
      
      
      ÇORUM  TÜRKİYE   TİCARET   ODALARI  SANAYİ ODALARI VE  TİCARET  BORSALARI 
      BİRLİĞİ 100. YILDA  ÇORUM  TARİHİ  EKONOMİK  ve   SOSYAL YÖNLERİYLE ADRES 
      REHBERİ 
      Ankara 1981 Ajans Türk Matbaası 195 S.  
      
      
      ÇORUM VE KARADENİZ BÖLGESİ 
      Osman Yalçın 1984 İstanbul Özyürek Mat. 78+1 S.  
      
      
      ÇORUM VE YOZGAT KÜTÜPHANELERİNDEN BAZI MÜHİM ARAPÇA YAZMALAR 
      Ahmet Ateş 1959 Osman Yalçın Matbaası 32 S.  
      
      
      ÇORUM ve TARIM 
      1994 127 S.  
      
      
      ÇORUM VİLAYETİ TEKNİK ZİRAAT TEŞKİLATININ 1954  YILI FAALİYET  RAPORU  VE  
      1 955  YILI   İŞ PROGRAMI 
      TC. Çorum Valiliği Teknik Ziraat Müdürlüğü Ankara 1955 Türkiye Mat. Ve 
      Gazetecilik AO. Ye-ni Matbaası 35 S.  
      
      
      ÇORUM VİLAYETİNDE BİR TEKNİK RAPOR 
      Rahmi Kören Daktilo,12 S.  
      
      
      ÇORUM YAPI MALZEMELERİ ve MAHALLİ ŞART-LARI1969  
      Bayındırlık  Bakanlığı  Yapı  ve İmar İşleri Reisliği  Araştırma ve 
      Geliştirme Dairesi Mahalli Şartlar Fen Heyeti Müdürlüğü Teksir,2+145 S.
       
      
      
      ÇORUM YEMEKLERİ Selma GÜRSEL 
      Gürsel Yayınevi Kaynak Eserleri :5 104 Sayfa 2005 Merhaba Ofset Çorum 
       
      
      
      ÇORUM YÜKSEK  TAHSİL  GENÇLİĞİNİ  KORUMA BİRLİĞİNİN ANA TÜZÜĞÜ 
      Çorum Tahsil Gençliğini Koruma Derneği Ankara 7 S.  
      
      
      ÇORUM’DA CUMHURİYETİN ON BEŞ YILI 
      İstanbul Resimli Ay Matbaası 110+81 S.  
      
      
      ÇORUM’DA YATAN MEŞHUR YATIRLAR 
      Teskire-i Makamat Kaynak Eserler Dizisi Mahmut Selim Gürsel 1987 
      İstikamet Matbaası 5+127+10 S.  
      
      
      ÇORUM’DAN DERLENEN MANİLER 
      Eşref Ertekin Çorum 1971 Yeni Basımevi 122+4 S.  
      
      
      ÇORUM’DAN SESLER 38 ŞAİR 139 ŞİİR 
      Çorum 1959 Yeni Adım Matbası 210 S.  
      
      
      ÇORUMLU DERGİSİ  938 
      Çorum Halkevi Halkevi Başkanı Bedri Bilginer Çorum  İl Basımevinde 
      
       
      
       ÇORUMLU 
      2000 AYLIK KÜLTÜR SANAT TARİH VE EDEBİYAT DERGİSİ  
      
      1998 
      Çorum Gürsel Yayınevi Sahibi 63 Sayı basıldı ve Internet’te yayınlandı 
      64-71 Internet’te http://www.corumlu.com yayınlanmakta Mahmut Selim GÜRSEL
       
      
      
      ÇORUMLU PİYESİ 
      Nazmi Tombuş Çorum Vilayet Matbaası 1945 18 S.  
      
      
      ÇORUMLU TEKE TEK GAZETESİ
      Mahmut Selim 
      GÜRSEL Çorum 2002 
       
      
      
      ÇORUMLUYA ÇAĞRI FİKİR VE MEMLEKET DER-GİSİ 
      1 Şubat 1962 sahibi Yüksek Tahsil Talebe Cemi yeti Ankara Şubesi  
       
      
      
      ÇORUM’UN COĞRAFİ VAZİYETİ 
      Çorum Maarif Müdürülüğü 1932 50 S.  
      
      
      ÇORUM’UN SESİ GAZETESİ 
      6 Ağustos 1968,Sahibi Cemal Ercan Samsun Demok-rasinin Sesi Matbaası 
      
      
      ESNAFTAN AKİSLER GAZETESİ 
      1954 sahibi Esnaf Der. Başkanlığı Çorum İl Bas.  
      
      
      FİKRET GAZETESİ 
      1925 Suheyb Rumi ( Karafakioğlu)  
      
      
      FRÜHE KARAMİK VO BOĞAZKÖY 
      Wınfried Orthmenn Verlag Gabr Menn Berlin Alman-ca Boğazköy Müzesi 1963 51 
      S.  
      
      
      GAZİ ÜNİVERSİTESİ ÇORUM İLAHİYAT FAKÜLTE-Sİ  ÖĞRENCİ DERGİSİ 
      1996  sahibi Aytekin Özel,  
      
      
      GEÇMİŞTEN  GÜNÜMÜZE  KAYMAKAM GÖZÜYLE ORTAKÖY GERÇEĞİ  ANILAR  
      Kaymakam   Yılmaz Arslan 1994 Kaymakamlık Hiz. Birliği Yayını 270 S.
       
      
      
      GERÇEK  GAZETESİ 
      1976 sahibi Orhan Uysal  
      
      
      GÖNÜLDEN DAMLA DAMLA 
      1994-1995 Çorum Atatürk Lisesi Öğrenci Şiirleri Anto lojisi 1995 Aydın 
      Ofset  
      
      
      GÜZEL OSMANCIK GAZETESİ 
      9 Nisan 1979 sahibi Kadir Fındık  
      
      
      HABERDEN HABERE ÇORUM 19 GAZETESİ 
      1986 sahibi İlhami Ilıman  
      
      
      HALKIN SESİ HAKKIN SESİDİR GAZETESİ 
      11 Ekim 1957 sahibi Osman 
      Eftekin  
      
      
      HİTİT GAZETESİ 
      Alaca’da 1 Eylül 1972 sahibi Semahat Çakar,Çorum İstikamet Matbaası 
      
       
      
      
      HÜR ÇORUM GAZETESİ 
      4 Ağustos 1952,sahibi Akif Leblebici  
      
      
      HÜR YOL GAZETESİ 
      10 Mayıs 1955 sahibi Akif Leblebicioğlu  
      
      
      İDRAK DERGİSİ 
      1989 sahibi  Yahya Acar Çorum Aydın Basımevi  
      
      
      İĞDELİ GELİN SANAT VE KÜLTÜR DERGİSİ 
      1 Ocak 1969 Halk Eğitim Baş. adına sahibi Hayrettin Koyuncu,Çorum Yeni Gün 
      Matbaası  
      
      
      İLİMİZ 19 
      Rahmi Beşikçi-M. Recep Beşikçi 1977 Ankara Bahar Matbaası 126 S. 
      
       
      
      
      İSKİLİP DERGİSİ 
      1947 H. Ilgaz  İskilip Halkevi Çorum Basımevi  
      
      
      İSKİLİP DOLMA GECESİ 
      İskilip Yüksek Yahsil ve Yardımlaşma Derneği  
      
      
      İSKİLİP GAZETESİ SAHİBİ 
      Ali Genç Şener Matbaası  
      
      
      İSKİLİP GECESİ 
      Özel Sayı,İskilip Yük.Tahsil ve Yardımlaşma Derneği.  
      
      
      İSKİLİP HALK EĞİTİM BÜLTENİ 
      1 Kasım 1976 Halk Eğitim Merkezi Müdürlüğü adına sahibi Mustafa Bilir
       
      
      
      İSKİLİP’İN SESİ GAZETESİ 
      4 Ağustos 1987  sahibi Recep Gökçe An.Ercan Mat.  
      
      
      İSKİLİP’TEN SESLER DERGİSİ  
      23 .4.1951sahibi M.Şakir Kuran Ankara Çankaya Mat  
      
      
      KALKINMADA ÇORUM MODELİ 
      Ziya Baydur Çorum Belediyesi Yayımları 2. 1997  
      
      
      KİLİM DERGİSİ  
      Nisan 1997 sahibi Mustafa Kaçmaz,  
      
      
      KOPARAN GAZETESİ 
      10 Ocak 1972 Çorum Anadolu Basımevi sahibi Mehmet Balaban  
      
      
      KÖYLÜNÜN SESİ 
      6 Mayıs 1972 Sahibi Atıf Leblebicioğlu  
      
      
      KURTULUŞ DERGİSİ  
      1Nisan 1926 Çankırı matbaasında muallimler birliği  
      
      
      KURTULUŞ YOLU 
      Çorum Vilayet Matbaası 1927 Arap Harfli Türkçe İskilip Halk Kütüphanesi
       
      
      
      KÜLTÜR VE SANATTA ÇORUM’UN SESİ 
      Sahibi Aydın Yürüten Otağ Matbacılık Koll.Şti.  
      
      
      MAARİF HAYATI HAKKINDA BAZI NOTLAR 
      İhsan Sabuncuoğlu Çorum İl Basımevi1945 48 s  
      
      
      MADIMAK GAZETESİ 
      12 Şubat 1972 Halkevi Başkanı Müslüm Tunaboylu  
      
      
      MENAKIB-I KOYUN BABA  
      Mahmut Selim GÜRSELGürsel 
      Yayınevi  Kaynak 
      Eserleri Dizini :4 -160 Sh. Merhaba Ofset 23/7/2004  
      
      
      MERHABA ÇORUM GAZETESİ 
      5 Mayıs 1992sahibi  Şahin Örgel  
      
      
      MERZİFON GAZETESİ 
      18 Şubat 1957 Sahibi Akif Leblebicioğlu  
      
      
      MESAJ GAZETESİ 
      Mayıs 1992 sahibi R. Ufuk Ertekin  
      
      
      MESLEKİ KÜLTÜR DERGİSİ 
      Çorum Meslek Okulu Adına İrfan Çağlar 
      
      
      OBJEKTİF GAZETESİ 
      Temmuz 1996 sahibi L.Sevinç Acıpayamlı  
      
      
      OBJEKTİF DERGİSİ 
      1997 Sahibi L.Sevinç Acıpayamlı  
      
      
      OCAK DERGİSİ 
      1975 Maden İş Sen. sahibi Mehmet Kocatüfek  
      
      
      14.YÜZYILDAN GÜNÜMÜZE ÇORUMLU ŞAİRLER 
      Abdullah Ercan 1991,Hitit Festival Komitesi 525 S.  
      
      
      ORTAKÖY GAZETESİ 
      1993 Sahibini Ortaköy Kaymakamı Yılmaz Aslan  
      
      
      OSMANCIK Gazetesi 
      1966 Öğretmenler Sendikası    
      
      
      OSMANCIK SESİ GAZETESİ 
      23 Ocak 1989 sahibi Muttalip Karakaş  
      
      
      ÖZEL İDARE DERGİSİ GELİŞEN ÇORUM 
      17 Haziran 1993  Vali Yardımcısı Metin Demirtaş  
      
      
      SARI ÇİĞDEM ŞİİR DEFTERİ 
      Gürsel Yayınevi 2002 Şiir Dergisi  
      
      
      SUNGURLU POSTASI GAZETESİ 
      13.12.1966 Sahibi Vahit Malkoç Sungurlu Malkoç Mat  
      
      
      SUNGURLU MİLLİ EĞİTİMİN SESİ DERGİSİ 
      1996 Sahibi Ömer Lütfi Çırak  
      
      
      SUNGURLU’NUN SESİ GAZETESİ 
      1970 Sahibi Muammer Özel Sungurlu Hitit Matbaası  
      
      
      ŞİRİN OSMANCIK GAZETESİ 
      25 Haziran 1985 Sahibi Mustafa İnce  
      
      
      ŞU BİZİM ÇORUM (Devane Hatıraları) 
      Mustafa Özçatalbaş 1996 152 S.  
      
      
      TERAKKİ POSTASI GAZETESİ 
      28 Mayıs 1956 Sahibi 
      Muzaffer Çağlayan Çorum İl Bas  
      
      
      TESKERE-İ MAKAMAT 
      Ali İzzet Efendi Arap harfli Matbu 46 S.  
      
      
      TOPLU DERGİSİ 
      1990,sahibi Birlik Ajans  
      
      
      ULUSLARARASI 1. HİTİTOLOJİ KONGRESİ BİLDİRİLERİ 
      Ünal Ofset Ankara 253 S.  
      
      
      UYANIŞ GAZETESİ 
       1973 CHP gençlik kolları Baş.  Mehmet Yolyapar  
      
      
      VURGU GAZETESİ 
      13 Ağustos 1975 İskilip Sahibi Kemal Beşikçi  
      
      
      YAZILIKAYA 
      Kültür ve Sanat Dergisi Çorum Haber Gaz eki 1966  
      
      
      YENİ ADIM GAZETESİ 
      sahibi Ahmet Küreli 1 Mayıs 1955  
      
      
      YENİ ÇORUM GAZETESİ  
      sahibi,Cahit Angın29 Ağustos 1951  
      
      
      YENİ GÜN GAZETESİ 
      3 Ocak 1966 sahibi Ahmed Emiroğlu Çorum Yeni  
      
      
      YENİ UFUK GAZETESİ 
      20 Haziran 1973  Sungurlu  sahibi  Memduh  Karataş Sungurlu Yeni Ufuk 
      Matbaası  
      
      
      YENİ VE İLERİYE ÇORUM GAZETESİ 
      19 Mayıs 1962 sahibi Mehmet Şahinci ve Mustafa Karakaşlı Yeni Çorum 
      Matbaası  
      
      
      YEŞİL  BELDE  İSKİLİP BELEDİYESİ HABER BÜL-TENİ  
      11 Nisan 1988 Mustafa Çalık  
      
      
      YEŞİL İSKİLİP DERGİSİ 
      4 Ocak 1969 İskilip Yüksek Talebe ve Yardımlaşma Derneği adına Dr. A. 
      Alpaslan  
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 80   25 Ekim 2005  | 
                      
      
                        | 
                         | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
          28KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
                  
                         
                           
                          DÜNYANIN ÇİVİSİ ÇIKTI
                        
                        
                                    Son iki ay içerisinde;dünya meteoroloji 
      olaylarının ne gibi zararlara meydan verdiğini düşündüğümüzde,konu 
      başlığımıza gayet uygun olduğunu görürsünüz.
                                    Biraz hafızamızı yoklarsak meteoroloji 
      olaylara biz insanların yanlış hareketlerimiz ve bilinçsiz tabiata 
      müdahalelerimizin sebebiyet verdiğini görebiliriz.
                                    Bizler artık,beğenmediğimiz toprakları 
      kendi görüşümüze göre sulamakta,verimler almaya çalışmaktayız. İstediğimiz 
      akarsuyun önüne setler çekerek tabiatın gerek görmediği yapay göller 
      yapıyoruz. Dikkat etmeyerek ekilebilen arazilerimizi çeşitli 
      yanlışlıklarla çöle çevirmeye aday yerler haline getiriyoruz.
                                    Dünyamızın akciğerleri olan ormanları 
      birkaç kuruş menfaat karşılığı,kesiyor,yakıyor bir daha yerine gelmeyecek 
      şekilde yok ediyoruz.
                                    Şimdi;şapkamızı önümüze koyarak 
      düşünelim. Havanın yani meteorolojik olayların değişmesini çok görmeyelim. 
      Kendi yaptıklarımızın cezasını bizler çekiyoruz. Dünyada bazı ülkelerde 
      sel,bazı ülkelerde ise kuraklı almış başına gidiyor. TV belgesellerinde 
      buzulların büyük bir hızla eridiğini,normal kış yağışlarının 
      olmadığını,hava sıcaklıklarının normalin üzerinde seyrettiğini izliyoruz.
                                    Evet. Bu meteorolojik olaylar bizlere 
      bazı şeyleri söylüyor fakat biz her halde bu konuşmayı anlayamıyoruz.
                  
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 80   25 Ekim 2005  | 
                      
      
    | 
     
     
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          29KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
                        
  - GEL DE GÖRMEMEZLİKTEN GEL 
 
  - 
  Gözüme çarpan bazı 
  görüntüleri sizlerle paylaşmak istiyorum.  
 
  - 
  Bildiğiniz gibi Bahçelievler 1. cadde gaz 
  borularının döşenmesinden kazıldı, döşendi, kapatıldı. Sıkıntılarını hep 
  birlikte çektik, nimetinden faydalanıyoruz sonra,1.caddenin ortasından geçen 
  atık su büzleri yapıldı, bunların üzeri kapanmadan yağan ilk yağmur suları ile 
  yarı yarıya toprakla doldu, böylece üzerleri kapatıldı. Bizim bulunduğumuz 
  yere çok güzel bir asfalt döküldü. Geçen sayı bir yanlışlık eseri bu yeni 
  asfalt kesildi, Allah’tan kaldırım tarafından kazmaya başladılar elektrik 
  kablosunu kopardılar da yaptıkları yanlışlığı gördüler.
 
  - 
  Şimdi ise elektrik direkleri için hatlar 
  kazıldı, iki taraflı panolar konuldu, elektrik direkleri dikildi. O güzelim 
  asfalt yine boydan boya açıldı kesildi ve yamanarak kapatıldı.
 
  - 
  
  
  - 
  
  
  - 
   
 
  - 
  Acaba diyorum; bu alt yapı için kazılan bu 
  sokakların ne günahı var; her ay başka bir hizmet için buraların açılıp 
  kapatılmasına hiçte gerek olmayacak bir altyapı yapılamaz mı? Misal; atık su 
  boruları döşenirken birinci cadde yaklaşın iki buçuk metre derinliğinde 
  kazıldı ve büzler döşendi. Bu kazı alanının eni yaklaşık iki metreye yaklaştı. 
  Kazı yapılırken bu ebat biraz daha fazla tutulsa. Kazılan yerin eni iki buçuk 
  metre tutulup altı, kenarları ve üstü beton ile kapatılsa. Yapılan bu menfezin 
  alt kısmından atık su ve lağım akıtılsa, kenarlarına da her apartmanın 
  girişine yakın çıkış verilse. Elektrik, su, doğalgaz, telefon boruları monte 
  edilse, arızalarda veya eksim alt yapılarda bu caddenin bir başından girilecek 
  yer bırakılarak buralara bu eksiklikler monte edilse, halkın ve trafiğin bir 
  kere rahatsız olması ile önlenemez mi?
 
  - 
  
  
  - 
   
 
  -  
 
  - 
  Bu ayın ikinci gel de görmesi ise Resmi bir 
  dairede kitaba verilen kıymetin görüntüsü bulunmaktadır. Resmi çekerken 
  kitaplarla ilgili bir bakanlığımızın şube müdürü yanımdaydı. Aramızda geçen 
  konuşma ise gayet orijinaldi:
 
  - 
  -Bakın bunlar Resmi Gazete, ciltlenmiş, fakat 
  gelişi güzel buraya atılmış. Dedim  
 
  - 
  -Bizim müdürlüğümüze ait değil. Cevabını 
  aldım. Bende:
 
  - 
  -Sizin bakanlık bu işlere bakmıyor mu? Dedim 
  ve devam ettim. En azından bu kurumun müdürüne kaldırılması için 
  söyleyebilirsin. Dedim.
 
  - 
  
  
  -  
 
 
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 82   25 Aralık 2005  | 
                      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          30KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
 
   YANLIŞ HESAP BAĞDAT'TAN DÖNER 
  DERDİK;YANLIŞ BİLGİ NEREDEN DÖNER?
  - Bizlerin artık 
  görevleri neler olmalı diye düşünürken; bazı taraftar ve bilgi eksiklikleri 
  nedeni ile ilimize ait yanlış bilgilerle dopdolu birçok bilgi etrafta 
  dolaşmaktadır.
 
  - Bu bilgilerin 
  pek çoğu araştırılmadan, bazı gerçekler saklanmak üzere olduğunu düşündürecek 
  boyutları bulmakta.
 
  - İlimizi tanıtan 
  ÇORUM VALİLİĞİ ve ÇORUM BELEDİYESİ yemekler bölümünde her ne hikmetse UN 
  HELVASI ile KARAÇUVAL helvasını karıştırmışlar. Bu sitelerde de aynen 
  yayınlanmaktalar.
 
  - Un helvası 
  sitemde tanımı eşim tarafından hazırlanan sayfalarda bulunmaktadır. Ayrıca 
  Karaçuval helvası da bu günkü diyet yapma modasına uygun olarak, iki beyazın 
  kullanılmaması ile de tatlı ihtiyacını karşılayan bir helva çeşididir. Burada 
  birinci beyaz olarak yağ maddesi bu helvada un kavurma da dahil olarak 
  kullanılmamaktadır. İkinci beyaz şeker ise bu tatlıda hiç kullanılmamaktadır. 
  Tatlandırıcı olarak kara pekmez olmazsa bu tatlı olmaz. Üçüncü beyaz ise bu 
  tatlıda kullanılmasına karşın iyice bir kapta yağsız kavrulduğundan unda 
  bulunan pek çok şişmanlatıcı unsurlar daha az faydalı hale getirilmektedir.
 
  - Aşağıda bulunan 
  bilgi ile Çorum’un Karaçuval helvasının hiçbir ilişkisi yoktur.
 
  - Valilik 
  sitesinde bulunan tarif:
 
  - Karaçuval 
  Helvası: Un,  tereyağı,  pekmez şekerden yapılır.  Un tavada rengi 
  koyulaşıncaya kadar karıştırılarak kavrulur, koyulaşınca tereyağı ilave edilip 
  iyice yedirilir.  Kara pekmez,  toz şeker,  ceviz içi ve soğuk su birbirine 
  karıştırılıp unun üzerine dökülür.  İyice karıştırılıp yumurta büyüklüğünde 
  parçalar yapılır ve üzerine isteğe göre hindistan cevizi dökülür.
 
  - Çorum 
  Belediyesinin sitesinde Çorum'un Eski Mutbah ve Yemekleri bölümünde de şu 
  bilgi veriliyordu. Yalnız bu bilgi şu anda sitede gözükmemekte. İnşallah bu 
  saçma tarifi kaldırırlar.
 
  - “20. Karaçuval 
  helvası:Bira/ yağ ile un kızartılır. Pekmez ilâve siyle helva hâline 
  getirilir. Sıkılarak küçük topaklar yapılır. Bu sitede her ne ise BİRA ilave 
  edilmiş.”
 
  - Çorum Kültür 
  Müdürlüğü sitesinde de: Fazladan: “Karaçuval Helvası : Un,  tereyağı,  pekmez 
  şekerden yapılır.  Un tavada rengi koyulaşıncaya kadar karıştırılarak 
  kavrulur, koyulaşınca tereyağı ilave edilip iyice yedirilir.  Kara pekmez,  
  toz şeker,  ceviz içi ve soğuk su birbirine karıştırılıp unun üzerine 
  dökülür.  İyice karıştırılıp yumurta büyüklüğünde parçalar yapılır ve üzerine 
  isteğe göre hindistan cevizi dökülür.” Bu sitede de Hindistancevizi ilave 
  edilmiş.
 
  - 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 83   25 Ocak 2006
 
 
                         | 
                      
      
    | 
      | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          31KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
          32KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
                  
                  BİZE NELER 
OLUYOR? 
                         | 
                      
      
                        
                  
      
        
           - Bu günlerde küçükler 
          büyükleri,büyükler küçükleri sevmiyorlar. Sevgileri adeta bir nefrete 
          dönüştü. kuşak farkı görüşlerden artık vazgeçtim,SAYGI denilen şey 
          kalmadı.  
 
        
        
           - Sizce bunların nedenleri nelerdir ?
          
          
 
        
        
           - Kabahat büyüklerde mi; Küçüklerde mi ?
          
          
 
        
        
           - İnançsızlığa itilmekte mi ?
           
 
        
        
           - Sadece bu dünyayı düşünmekte mi ?
 
        
        
           - Sizce bunların dışındaki etkenler var 
          mı ?
 
        
        
           - Kabahat hepimizde. Dünya nimetlerini 
          daha fazla kazanmak ve dünyada daha refah yaşadığımızı zannederek 
          güzel gözüken görünümlere kanmamız değil midir ? bu geçici hayatın 
          müreffek ve modern yaşamını almamıza karşı değilim. Sadece para 
          kazanma hırsımız ve “Helal haram ver Allah’ım;çoluk çocuk yer 
          Allah’ım” felsefesini benimsememizden bu sıkıntılara girdiğimizi 
          düşünememekteyiz.
 
        
        
           - Bu sıralarda çok yoğun olan ve geçmiş 
          iktidarların yanlışlığının semeresi gözüken AT  yavrumuz büyüyerek 
          gelişti. AT yavrumuzun artık kundaktan çıkarak serpilmeye başlaması 
          birkaç on yılı buldu,artık yürüyor,konuşuyor. Fakat AT yavrumuzun 
          başka AT ülkelerinde dolaşıp iş araması kısıtlı. Belki 2020 yıllarında 
          yani birkaç on sene sonra AT yavrumuzun kendi çıkarlarını arayabilecek 
          yaşa gelecek mi ? Zannetmiyorum. Çünkü AT yavrumuzu bizler laf 
          salatası ile büyüttük,bilgi eksikliği ile emzirdik,kapalı kapı arkası 
          lapaları yedirdik. AT yavrumuz da anlayamadı,gelişemedi,fikir beyan 
          eder duruma gelemedi.
 
        
        
           - Nedir bu AT yavrusu derseniz,bir 
          zamanlar kurucusu olduğumuz AT a Yunanistan’la gireme teklifini ret 
          ettiğimiz zamanlar kundakta olan Avrupa Topluluğu’dur. Bu yavru 
          Avrupa’da gelişti,serpildi fakat Ülkemizde bazı sebeplerden dolayı 
          büyüyemedi. Halende büyümesi önlenmeye çalışılıyor.
 
        
        
           - Kurucusu olduğumuz bu birliğin içine 
          girmezsek neler olur ? Bana göre hiçbir şey olmaz. Zaten Avrupa’dan 
          aldığımız malları yine alırız,zaten Avrupa bizden kaç kalem mal alıyor 
          ki? Biz AT dışında bulunan ülkelere yalvar yakar sattığımız mallardan 
          kazandığımızı AT a adeta hibe ediyoruz. Zaten imtiyazlı ortak olarak 
          Avrupalıların gözündeyiz. Bizden iyi sağmal olur mu ? Üstelik 
          ülkemizin olmazsa olmazlarını da bazı kararlarla baltalamaktalar,bizim 
          idarelerimiz de bu baltanın sapı veya eli olmaktan geri kalmıyorlar. 
          Tarımı yok ettik,ekonomiyi sanal olarak ayakta tutuyor fakat 
          insanlarımızı aç ve geçinemez hallerde görmek istemiyoruz. Küçük esnaf 
          ülkemizin bel kemiği iken ortadan kaldırılması için adeta üzerine bazı 
          yeni vergiler sindiriliyor. Kara para ortada cirit atarken,ak parayı 
          da görebilmek mesele.  Hani AT gireceğiz derken asgari ücretin en 
          düşük Avrupa ülkesinin ayarında olması gerekmez mi ? İşsizlik 
          sigortası alanlar artık ülkemizde gözükse de bu bazı şartları yerine 
          getirenlere uygulanan bir sosyal yara değil mi ?  
 
        
        
           - İşin kolayına kaçarak,oyalama taktiği 
          ile AT çerçevesinde verimleş kararlar ile ülkemiz belirsiz olmayan bir 
          bataklığı adım adım çekiliyor. Büyük Komutan Atatürk Muasır medeniyete 
          girin dememiş,ondan daha ileriye gidin demişti. 1950 yıllarında işçi 
          olarak Avrupa’ya giden birisinin ağzından duymuştum. “Ben ülkemde 
          burada çalıştığımın yarısı kadar çalışsam burada kazandığımdan daha 
          fazlasını kazanırdım” Demişti.
 
        
        
           - Çalışmadan hiçbir iş olmuyor. 
          Çalışırken de ailemizi,etrafımızı kollayacağız. Onlarında kendilerine 
          göre bir üretici olmalarını sağlayacağız. Sadece çalışmamızla 
          değil,bilgi ve kültürümüzle de barışık olacağız,dinimizi imanımızı 
          para karşısında terk etmeyeceğiz. Bu vatanın bilinen potansiyelini hep 
          beraber belirli bir ritimle ortaya koyacağız. Hepimizin önünde bazı 
          engeller olacak,bunları birleşerek ortadan kaldıracağız ki ülke refah 
          içinde olsun. Dış yardımlarla,başka gelirlerle,bu işler yürütülemez. 
          Daha doğrusu “Taşıma su ile değirmen dönmez”
 
        
       
                  
                  
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 84   25 Şubat 2006  | 
                      
      
                        | 
         | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          33KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  
    
     - HEMŞERİMİZ,YAZARIMIZIN RUSYA’DAKİ BAŞARISI SÜRÜYOR! “TUNCER CÜCENOĞLU  
    RUSYA’DA ÇIĞ’IN GALASINA KATILDI.”    
 
    
   
  -             Oyun yazarı ve dergimizin yazarı hemşerimiz 
  Tuncer Cücenoğlu  Rusya’da 500 bin nüfuslu Kurgan kenti Devlet Dram 
  Tiyatrosu’nun sahnelediği ve 2 Aralık tarihinden bu yana sergilenmekte olan 
  Çığ (Lavina) adlı oyununun l8 Ocak’ta yapılan galasına Ankara Devlet Tiyatrosu 
  rejisörlerinden Kemal Başar’la birlikte katıldığını öğrenmiş bulunuyorum.
 
  
  - 
  Daha önceki sayımız olan 
  83. sayıda “Elena OGANOVA ÇIĞ KURGAN'A DÜŞTÜ” yazısını yayınladığımız ve 
  oyunun Rusça çevirisini Elena Oganova’nın yaptığı oyunu Litvanyalı yönetmen  
  Linas Zaikauskas sahneye koyduğunu ve Viktor  Antipin’in genel sanat 
  yönetmenliğini yaptığı ve bu yıl 63 üncü kuruluş yıldönümü kutlanmakta olan 
  “Kurgan Devlet Dram Tiyatrosu”nda ilk kez bir Türk oyun yazarının oyunu 
  böylece sahnelenmiş oldu. 
 
  
  -  
 
  - 
  Rus izleyicilerin büyük 
  beğenisiyle dakikalarca ayakta alkışlanan oyunu izleyen Cücenoğlu ve Başar 
  oyun sonunda görüşlerini soran basın mensuplarına hem rejiyi hem de oyunculuğu 
  mükemmel bulduklarını söylediler.
 
  - 
  Basının ve izleyicinin  
  ilgisi karşısında  mutlu olduğu görülen Cücenoğlu ve Başar 20 Ocak günü de 
  Devlet Akademik Dram Tiyatrosu genel sanat yönetmeni Vladimir Gurfinkel’in 
  davetlisi olarak bir milyon iki yüz bin nüfuslu Chelyabinsk kentine geçtiler 
  ve 23 Ocak tarihine kadar da orada kalıp kültürel bağlamda temaslarda bulunup 
  Türkiye’ye dönmüş bulunuyorlar.
 
  
  - 
   Bilindiği gibi 
  Cücenoğlu’nun Çığ adlı oyunu gene Rusya’da Ufa Devlet Tiyatrosu’nca  iki sezon 
  önce sergilenmeye başlanmış ve başarıyla sürmekte olan bir oyundur. Çığ’ın 
  Rusya’nın çeşitli bölgelerinde değişik tiyatrolarca da repertuarlara alındığı 
  ve değişik yönetmenlerce sahnelenme  hazırlığına başlandığı da işin 
  sevindirici bir başka yanı. Hemşerimize yazarımıza daha büyük başarılarını 
  bekler, çalışmaların devamını dilerim.
 
  
  - 
  Hepinize gönüz olmamasını 
  dilediği zemherisiz günler geçiriniz derim.
 
  - 
  Hemşerimize yazarımıza daha 
  büyük başarılarını bekler, çalışmaların devamını dilerim.
 
  - 
  Hepinize gönüz olmamasını 
  dilediği zemherisiz günler geçiriniz derim.
 
  
 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 84   25 Şubat 2006  | 
                      
      
    | 
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          34KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  - ATASÖZLERİMİZDE 
  ZEMHERİ (ZEMHERİR) 
 
  - 
  Zaman içinde; mevsimler 
  gelir geçer ve bu zaman dilimleri belirli sıcak,ılık,soğuk ve ılık olarak 
  birbirlerini takip eder, Dünyamızın dört mevsimi devamlı tekrarlar durur. 
  Bizimde ömrümüz olduğu müddetçe bu mevsimleri yaşarız.
 
  -             Bu yıl yaşanan kış mevsimi Türkiye 
  açısından yaşanan en şiddetli kış olarak ilan edildi. Hatta; kuzey kürede 
  bulunan Amerika kıtasında bulunan Kanada da yaşayan teyzemin kızı ile e-posta 
  ile mesajlaşırız 09-02-2006 tarihinde yolladığı mesajında “Kanada’da son iki 
  güne kadar Antalya’nın bahar havası vardı. 100 senedir böyle bir hava olmamış 
  burada. Şikayet etmedik ama hayra alamet değil. Dünya ısınmaya başlıyor. 
  Buzullar çözülmeden Türkiye’ye gelsek mi ne dersin? Saka bir tarafa; bakalım 
  dünyanın öbür taraflarında ne olacak.” diye yazmıştı.
 
  - 
  Bende Türkiye’de son yüz 
  yılın en soğuk günlerini yaşadık diye yazmıştım.
 
  - 
  Bildiğiniz gibi atalarımız 
  mevsimlerin belirli zamanlarına, kendilerine göre vakit dilimlerine belirli 
  isimler vermişlerdir. “Zemherir” halk arasında; 21 Aralık gündönümünden 
  sonraki gün olan  22 Aralık ile  Ocak’a kadar süren şiddetli soğukların 
  bulunduğu zaman dilimine verilen isimdir.
 
  -             Bu senenin kışı en şiddetli 100 yılın 
  soğukları ile birleşince, dünya bir nevi buzul çağının birkaç gününü yaşamış 
  oldu. Bu soğuk günlerin atalarımızın dediği “zemherir” günlerinde gözükmesi 
  ile onların söyledikleri atasözleri ve deyimlerin ne kadar doğru olduğunu biz 
  modern çağda yaşayanlara tekrar hatırlatılmış oldu. Bu yıl yaşanan zemherir 
  fırtınası (Zemherir fırtınası: bu tarihler arasında olan fırtına 
  adıdır.)olmadı ise soğukların kesiciliği ve havanın soğukluğu fırtınayı 
  aratmadı. 
 
  -             Bu soğuk günleri geride bıraktığımız 
  tarihte bu satırları yazarken bazı zemheri zühefalarını da (Zemheri zürefa’sı 
  [zarif] :kışın şıklık olsun diye, ince ve açık renk elbiselerle gezen 
  kimselere denilirdi.) pek çok gördük. Bu şahıslar İnşallah ileriki günlerinde 
  sağlık problemleri yaşamazlar dileğinde bulunmaktan başka yapacağımız yoktu.
 
  -             Bu soğukların ne kadar şiddetli olduğunu 
  atalarımız şu sözle gelecek kuşaklara uyarı olarak söyledikleri bir de 
  atasözümüz ise zemheririn şiddetli geçmesinde de çiftçiye faydalı 
  olabileceğini söyleyen atasözlerimiz de bulunmaktadır.
  ”Zemheri ya iti öldürür, ya çiftçiyi güldürür.” 
  Demişlerdir ki; kışın şiddetli geçmesinde it yani köpek açlıktan daha çok 
  soğuktan donarak öldüğü görülmüştür. Çiftçiyi güldürmesi ise şiddetli zemherir 
  olunca kar yerden normal zamanından geç kalkar, toprak ve ağaçlarda geç 
  uyanarak ileriki aylarda olacak olan sayılı soğuklardan korunmuş olduğundan 
  çiftçinin meyve ve ekini bereketli olduğu görülmüştür. 
 
  -             Geçmiş yıllarda zemheririn ılık geçtiği, 
  bizleri fazla üşütmemiştir yine bu gibi günler içinde atalarımız “Zemheri 
  hoş giderse kömüş göle yatar.” Burada söylenen de bilindiği gibi “kömüş” yani 
  manda su gördüğü zaman fırsatı (yaratılışı itibariyle) gereği hemen suya 
  girer. Zemherir zamanında havaların güzel gittiği günlerde göle sulamaya 
  götürülen mandalar hemen suya girdikleri bilinmektedir.
 
  - 
  Çorum’da bilinen ata 
  sözlerimiz;” Zemheride gece açılır gün bozulursa yıl 
  azgındır” denilmiştir. Zemheri günlerinde devamlı aynı ayarda soğuk giderse 
  gelen mevsimlerin de düzgün olarak devam edeceği, gece bulutsuz ve soğuk olup; 
  gündüz ılık ve yağışsız olursa gelen mevsimlerinde düzensiz olacağı yılında 
  azgın yani zorlu geçeceğinin işareti saymışlardır.
 
  - 
  Başka iki atasözümüz de: 
  Ağustosta beyni kaynamayanın, zemheride kazanı kaynamaz.”,” Ağustosta gölge 
  gezen, zemheride karnını ovar.”, Ağustos ayı bilindiği gibi çiftçinin tarlada 
  hasat ve harman zamanına denk geldiğinden, bu aylarda çalışmayan çiftçilerin 
  zemherir de aç kalacağını bildiren atalar sözümüz söylemektedir.
 
  - 
  Görüldüğü gibi; atalarımız 
  şiddetli soğuklarımızın bizlere faydalarını, zararlarını gözlem ve tecrübeleri 
  ile iletmeye çalışmıştır. Bizler ise atalar sözlerimizi dikkatli olarak 
  anlamaya ve ne söylediklerine baktığımız zaman bizleri yönlendirecek, 
  faydalanacak, gözümüzün önüne bakmamızı sağlayacak bilgilerin yüklü olduğunu 
  görürüz. Hiçbir atalar sözümüz boşa söylenmemiştir, eğer boşa söylendiğini 
  düşünen babayiğit varsa bildirsin, bizde bilelim. Bilindiği gibi bilginin 
  yaşı, zamanı yoktur.
 
  - 
  Numaraları tıklayarak bir 
  hafta içerisinde yağan kar manzaralarını sizlerle paylaşmak istedim
 
  - 
  Hepinize gönüz olmamasını 
  dilediği zemherisiz günler geçiriniz derim.
 
 
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
  
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 84   25 Şubat 2006  | 
                      
      
                        | 
         | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          35KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                        
                          
                             - 
                            
                            KEŞKE
 
                          
        
           -             Keşke; 25-30 yaşında 
          olsaydım. Yaş altmış İş bitmiş yaştayım. Teknolojik özürlü değilsem de 
          bu işleri çok geç öğreniyorum.
 
        
        
           -             Yaklaşık 7 yıldır 
          Internet’ten bir şeyler öğrenmeye çalıştım,bir şeyler yaptım sayılırsa 
          da tam istediğim gibi değil.  
 
        
        
           -             Birkaç e-postam,birkaç 
          sitemiz var. Birisi çok önemli,(Şu an taşınıyorum,tamamı 
          yüklendi,sıkıldıkça e-postalarımı okuyorum)  
 
        
        
           -             Benim kim olduğumu merak 
          edenler ise SARIÇİĞDEM ŞAİRLER  BÖLÜMÜNDEN Mahmut Selim Gürsel'i 
          tıklayarak görebilirler. Aynı hayat hikayesi Çorumlu 2000 Yazarları 
          bölümünde de varsa da şu anda yüklenmedi. Yine yeni düzenlediğim 
          sayfadan da bulabilirler;  
 
        
        
          - 
          
http://yazarlar.dergisi.info  
         
        
           - 
          Eskiye 
          bakmak,eskisi iyi ise çok güzeldir. Şimdi buna zannedersem Nostalji 
          diyorlar,halbuki buna gerek yok ki;hatıralar denilmiş zamanında.
           
 
        
        
           - 
          Birde 
          resimlerimi,(daha o da yüklenmedi)sitemde eş-dost-akraba bölümünde  
          yayınlamaktayım. Kendi çektiğim belki sanat değeri olmayan ilimizle 
          ilgili bitmeyen Çorum'u resimlerle gezdirmek istediğim bir çalışmam 
          var,yaklaşık Çorum'um ana sokak ve
 
          caddelerini 50 metre ara ile tıkayarak geçecekleri bir sanal yol 
          bölümünü hazırlıyorum. 
        
        
           - 
          Biraz,yazıyor,biraz okuyor,biraz da öğrenmeye çalışıyorum. Başarılı 
          oldukçada kendimce seviniyorum. Birkaç Internet grubuna 
          üyeyim,kendisini sanal alemde saklayanlara çok kızıyorum. 
          Saklanacaksan burada ne işin var ? Diyerek  medeni cesaretlerinin 
          olmadıklarına içerliyorum. Söyleyeceğini gizlenerek söylediğini 
          zanneden bu gafiller bilmiyorlar ki,bütün bilgilerini bu teknoloji 
          biliyor,hafızasında saklıyor,zannediyorlar ki ben gizlendim,ben falan  
          Internet kahvesinden aradım bilmezler umudundalar.  
 
        
        
           - 
          İşte bu 
          kadar kendimi belki anlatmadım,fakat bir fikir verdim kanaatindeyim. 
          
 
            
        
        
           - Not: özel yazmak isterseniz ataçsız 
          e-posta yollayınız
 
          corumlu2000@gmail.com 
        
                         
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 85   25 Mart 2006  | 
                      
      
                        | 
         | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          36KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
                         
         
        
        YAZARIMIZ CÜCENOĞLU’NUN  BAŞARI HABERİLERİ!
                        
        
                       ÇIĞ bütün dünyada düşmeye 
          devam ediyor!  Cücenoğlu’nun “Çığ” adlı oyunu  şimdi de İsveç’te 
          “Boyacı” Adlı Oyunu Ukrayna’da
        
        
                       Hemşerimiz Tuncer 
          Cücenoğlu’nun Çığ  adlı oyunu bu kez de İsveç diline çevrildi.
        
        
           Durusoy Yazan’ın İsveç diline 
          kazandırdığı Çığ oyunu önümüzdeki günlerde İsveç’te kitap olarak 
          yayımlanacak. Hemen hemen bütün Dünya dillerine çevrilen ve çevrilmeye 
          devam edilen “Çığ” böylece  Belçika’dan sonra İsveç’e de düşecek.
        
        
                       Polonya, Rusya, Bulgaristan, 
          Gürcistan’dan sonra “Çığ”ın AB üyesi ülkelerde de değerlendirilmeye 
          başlanması Türkiye’yi tanıtımı bağlamında  ayrı bir sevinç yaratıyor.
        
        
                       Konuyu sorduğumuzda; 
          Cücenoğlu :
        
        
                       “İngilizce’den 
          İspanyolca’ya, Farsça’dan Gürcüce’ye,Rusça’dan Bulgarca’ya, 
          Fransızca’dan İsveç’çeye  hemen bir çok  dünya diline çevrilen ve 
          repertuarlara giren,sahnelenen Çığ, inanıyorum ki Türkiye’mizin 
          tanıtımında önemli bir işlevi yerine getiriyor….
        
        
           Hem ülkem, hem de kendi adıma 
          seviniyorum.” Dedikten sonra:  
        
        
                       “Oyunlarımın Dünyanın bir 
          çok ülkesinde hızla değerlendirilmeye başlanması bir Türk yazarı 
          olarak beni mutlu ediyor… Hem ülkem adına hem de kendi adıma 
          seviniyorum” Dedi.
        
        
                       Öte yandan Çığ’ın yapılmakta 
          olan Almanca çevirisi de Mart ayında Alman tiyatrolarına sunulacağını 
          da öğrenmiş olduk.
        
        
                       Hemşerimizin “Öğretmen” 
          Azerbaycan’da;Azerbaycan “Yug Devlet Tiyatrosu” rejisörü ve “Bakü 
          Slavyan Üniversitesi Öğretim Üyesi Rasim Aşin”in verdiği bilgiye göre; 
          Tuncer Cücenoğlu’nun  oyunlarından “Öğretmen”,Azerbaycan’da Bakü 
          Slavyan Üniversitesi Türkoloji Bölümü öğrencilerinin doğru Türkçe 
          öğrenmeleri için,  pratik dersi yardımcı kitabı olarak seçildi.  
          Cücenoğlu’nun tüm oyunlarının Azeri diline çeviri işleri de hızla 
          devam etmekti.
        
        
                       Ayrıca;Tuncer Cücenoğlu’nun 
          “Boyacı” adlı oyunu “Ukrayna’da Kiev Üniversitesi  Türkoloji 
          Bölümü” öğrencileri tarafından sahnelenmek üzere hazırlanıyor.  Kiev 
          Üniversitesi Türkoloji Bölümü öğretim üyelerinden Doç.Dr. Tudora 
          Arnaut’un verdiği bilgiye göre Türkçe bölümü öğrencilerinin 
          Türkçe’lerinin gelişmesi için seçilen Boyacı, kısa bir zaman içinde 
          hazırlanacak ve sahnelenecek.
        
        
                       Öte yandan 2000 yılından bu 
          yana “Rusça” olarak Rusya’da “Rostov Maksim Gorki Akademik Dram 
          Tiyatrosu”nda ve “Tatarca” olarak da “Kazan Kamal Devlet Tiyatrosu”nda 
          sahnelenmekte olan “Boyacı” ise  altıncı yılda da başarıyla sürüyor.
           
        
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 85   25 Mart 2006  | 
                      
      
    | 
         | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          37KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  - 
  BUNLAR NE?  
  
 
  - 
  Bu günlere 
  geldiğimden tam otuz beş yıl önce; zamanı gelecek, her şey bir (hayal) sanal 
  alemde bulunacak, bütün bilgiler bir makine ile bütün kullanıcıların emrinde 
  olacak deseler, inanır mıydık? 
 
  - 
  İnanmayı 
  şöyle bırakın, o kişinin beklide arkasından değil yüzüne gülerdik. 
  Diyeceksiniz ki böyle kehanetlerde bulunanlar çıkmadı mı? Tabi ki çıktı; bir 
  Jules VERNE 1828-1905 böyle birisi idi. Daha denizaltı keşfedilmeden 
  denizlerin altında bizleri gezdirdi, Ay’a seyahat ettirdi. 
 
  - 
  Zamanı 
  gelince yenilikleri kabulleniyoruz. Bilimin bizlere hizmetlerini izliyor, 
  uygulamaları anladığımız kadar uyguluyoruz. Bizlere hizmet edenlerin, bizlere 
  öğrettikleri ile yetinmekle beraber, bunların neler ve niçin yapıldığını 
  araştırmıyoruz.
 
  - Bize hizmet eden bilim, bizlere birçok 
  yeniliği getirdi.
 
  - 
  Bilgilerin 
  saklandığı ufacık karmaşık görünüşlü bilgisayar cipleri. İnsanın aklı 
  almıyor,havsalasına sığmıyor.
 
  - 
  İnsanoğlu; 
  birçok şeyi artık minyatürleştirerek hizmetine sunuyor. Bu çalışmalardan yeni 
  başka bir işe yarayan aletler yapıyorlar.
 
  - 
  Burada benim 
  aklıma gelen ufaltılmış ürünlerin başında,cep telefonları, fotoğraf 
  makineleri, bilgisayarlar, arabalar ve başkaları.
 
  - 
  Bunlardan 
  başka, büyük bataryaların yerini alan küçücük piller ve bu pilleri şarj eden 
  aletleri kullanıyoruz.
 
  - 
  Dünya artık 
  küçüldü. Bilgi ve görüntü artık birleşti. Televizyonlardan dünyanın her 
  tarafından bilgileri görüntülü olarak alıyor, sanki oradaymış gibi olayları 
  inceliyor ve görüyoruz. Bilgileri ise Internet’te bulunan arama motorlarından 
  bulup hemen o siteye giderek görüyor ve oradan öğreniyoruz.
 
  - 
  İşte bütün 
  bunların tamamına BUNLAR NE ? Diyoruz.
 
 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 86   25 Nisan 2006  | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          38KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  - BAKMADAN GÖRMEK
 
  -             Bilmem ki bakmadan görme başlığı size yanlış geldi mi? Bunun 
  sebebi ise insanların yedi duyusundan başka duyularının da olduğunun farkında 
  olup olmadığını sorgulamak için buraya yazmak istedim.
 
  -             Bizi yaratan; bizlere kendimizle ilgili pek çok duyu vermiş 
  olmasına rağmen modernleştikçe bu duyularımızın kaybolması sonucu pek çok 
  faydalı işlevlerimizi de kaybetmiş bulunmaktayız.
 
  -             Bunlardan birisi de sezme hasletimizdir. Bir tehlikeyi, bir 
  iyi haberi, bir ölüm haberini pek çoğumuz sezeriz fakat üzerinde durmayız. Bu 
  hepimize verilmiş bir duyu olmasına rağmen bunu köreltmiş, kulak arkasına 
  atmışızdır. Yine de bazen, bu hissimizi istemeden kullanırız. Bununda çok 
  faydasını görürüz.
 
  -             Acaba bu bizim bundan önce Rabbimizin huzurunda dünyaya 
  gönderilirken bize gösterilen hayatımızın tamamı ile ilgili bir bilgi olma 
  ihtimali var mıdır?  
 
  -             Muhakkak hafızamızdan silinen bu bilgilerimizin ufak tefek 
  önsezi olarak karşımıza gelmesinin nişanesi olabilir mi?
 
  -             Saygılarımla.
   
 
  - Not:
  
  https://gurselyayin.com/ant/cevremiz.htm dergimize Çevremiz ve hava kirliliği 
  ile ilgili yazı resimlerinizi gönderiniz adınızla yayınlarım!
 
 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 87   25 Mayıs 2006  | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          39KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
      
        - 
        
        TANITIMIN İYİSİ KÖTÜSÜ 
        OLMAZ (!)
 
        - 
        Bu 
        yıl yine erersek Çorum Fuar ve Festivali hazırlıkları yapılmaya 
        başlandı. "26. Uluslar arası Hitit Fuar ve Festivali 5 Temmuz 2006 
        tarihinde başlayacak ve 10 Temmuz 2006 tarihinde son bulacak." Diye 
        gazeteler yazdı.
 
        - 
        
        Geçen yıl Çorum'da güzel iki tanıtım fuarı yapıldı. Yapıldı 
        da;katılanlara sonuldu mu acaba memnun musunuz ?
 
        - 
        
        Binincisinde;
 
        - 
        Ben 
        sordum,fakat medeni cesareti olmayan katılımcı temsilcileri fikirlerini 
        söylediler,fakat...ziyaretçi....köyler... bu şikayetler oldukça çoktu.
 
        - 
        
        Evet;yapılan işlerde muhakkak aksaklıkların olması olağan sayılan 
        ülkemizde,karşı çıkacak veya itiraz edecek cesareti görememek çok can 
        sıkıcı. Bu yüzdende bir sonraki etkinliklerde etkinliği yaparlara da ön 
        bilgi vereceklerinin bilgisinden de yoksun olduklarını bilmiyorlar.
 
        - 
        Ya 
        etkinliği yapanların yapılan tenkitleri dikkate alacaklarına yapılan 
        önerileri sanki bir karalama olarak görmeleri de ayrı bir dert. Halbuki 
        yapıcı tenkitler bilindiği gibi bir sonraki yapılacak işlerde yaptığımız 
        eksiklikleri tamamlamamıza yaradığını anlamamız gerekli değil mi ?
 
        -  
 
        
        - 
        Geçen yıl;Çorum ve çevresini çok ilgilendirecek bir fuar organizasyonu 
        oldu. Bir Çorumlu olarak hemşerilerimizi burada yeni teknolojiyi tanısın 
        istedim. Kendime göre bir araştırma-soruşturma yaptım. Benim gördüğüm 
        iki afişten başka bir tanıtım yoktu;birisi o firma ile tanıtıma katılan 
        firmanın gubbeli camii yanındaki dükkanı ve birisi de Paşa hamamının 
        karşısında bulunan bir dükkandı. Dükkana sorduğumda katılımcı 
        olmadıkların afişi astıklarını söyledi. Yaklaşık 100 kişiye ile fuarı 
        sordum,sadece 1 kişinin haberi olduğunu söyledi. Bazı o fuarla ilgili 
        firmaların tanıdıklarım ile konuştun sadece birisinin haberinin olduğunu 
        söyledi. 
 
        
        
         -  
 
        
        - 
        
        Tanıdık birkaç muhtarı aradım onlarında haberleri yoktu.
 
        - 
        Evet 
        bu ticaretti. Karşınızdakine sizi tanıtacağız diyerek belli bir katılım 
        ücreti almak ve ziyaretçileri buralara yönlendirmek gerekli değil mi?
 
        - 
        
        Bakalım bu yıl ne olacak?
 
       
      
        
      
        - 
        
        Belki Çorum medyasında 17 Haziranda çıkan gazete haberlerini de basarak 
        Çorum'da mahalli basından haberler diye bir broşür bile 
        bastırabilirler. Belli bir ölçümde de birkaç bir ziyaretçi istatistiği 
        verecekler.
 
        -  
 
        
        - 
        Ben 
        ve yazarımız Yaşar Kılıç’la birlikte ikindiden sonra gezelim 
        dedik;gezdik. Bizden başka birkaç kişinin dışında katılımcılar 
        oturuyorlardı. Resimlerden de gördüğünüz gibi,bekleşiyorlardı. 
 
        
        -  
 
        - 
        
        Yönetime bilgi verdiniz mi diye sordu;anlayamadığım birkaç söz 
        söylediler. Bende önerilerde bulundu. Fuar açıldıktan sonra ziyaretçi 
        çağırdılar.
 
        - 
        Bizler ne yazık ki 
        gerçeklerle değil,gerçek dışı bilgilere inanmaktayız.
 
        
        -  
 
        -  
 
        - 
        Çorum da böyle bir etkinliğe ev sahipliği yapması güzel bir şey de;bir 
        kaç kişinin gelip gitmesi hem katılımcıyı,hem de ziyaretçiyi memnun 
        etmesi ve Çorum'un bu sadece buraya getirilerek ÇORUMLUNUN İLGİSİZ GİBİ 
        GÖSTERİLMESİNE karşıyım. Yapacaksanız gerçek tanıtımları yaparak Çorum'u 
        ve Çorumluyu bilgilendirin. Ziyaretçi toplamak için açılıştan sonra 
        arabalarla tellalları önce çıkartın,fuar açıldıktan sonra davet etmeyin. 
        Çorumlu  onurludur davet edilmediği yere de gitmediği gibi geç davet 
        edilen yere de Çorumluğun verdiği onurla gitmez.
 
        - 
        
        İkincisinde; ise giriş ücreti kondu. Tabi mali açıdan girerken alınan 
        biletlerin toplanması ile de o günün parası ile kaç kuruş toplandı,kaç 
        tanesinden Belediye rüsumu alındı,kaçının vergisi verildiği de bana göre 
        meçhuldür. Eğer böyle bir seri numaralı giriş bileti olmadığı da 
        malumdur. 
 
        - 
        Evet 
        bu yıl da ilimizde festival ve fuar açılacak. Naçizane tavsiyem ise:  Bu 
        gibi etkinliklere katılanların daha dikkatli olmaları ve eksiklikleri 
        ise yöneticilere söylemeli ve onlara verdikleri eksik hizmetlerin de 
        ücretlerini geri istemelerini salık veririm. Tabii karar katılımcıların.
        
 
        - 
        Ben 
        bildiğimi söyledim “Anlayana sivri sinek az. Anlamayana davul zurna az”
        
 
        - 
        Bu 
        toprağın insanlarını birde katılımcı değiller imajını verdirmeyelim.
 
        - 
        
           
        - 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 88   25 Haziran 2006
 
       
                     | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
          40KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
 
   BİLİNCE NE OLACAK?
            
Bilmek!
            
Bilince ne olacak?
            
Bilmezsem ne kaybederim? Bilsem ne kazanırım?
            
Öğrenmek. 
            
Önemli olan verilen bilgiyi öğrenmek istemeyen kişiye zorla kabul ettirmek gibi 
bir zorunluluğumuz ve mecburiyetimiz yok. 
İnsanlar bildiklerini, 
anlatırlar, gösterirler, yazarlar ki; diğer bilgiye ihtiyaçları olanların bilgi 
dağarcığına bildiklerimizi aktarabilirim.
            
Bilgi sahibinin de bilgisini verme mecburiyeti de yok. Fakat bildiğini 
anlatmaları, göstermeleri, yazmaları gerekli değil midir? 
            
Bilgi paylaşılmadıkça bilgi olmaktan çıkar görüşüme sizlerinde katılacağını 
düşünmekteyim. “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? “ 
            
Bilgi ile ilgilenmeyenlerimiz de olabilir. Onlar için bir şey söylemeye hakkımız 
var mı?  Hayır, onlara bir şey söylemeye hakkımız yok. Neden? Derseniz ki; 
bilgi zorla öğretilmez, ilgisi olmayana da bilgi veremezsiniz. Belki yaşınıza 
başınıza bakarak sizi dinler gözükse de ilgisi dâhilinde ki bir bilgiyi öğrenmek 
istemez. Beklide öğrenme kapasitesi düşüktür, bu da bizi ilgilendirmez. Ya da; 
ilgi alanı dışındadır, bu bilgileri almak istemez.
            
Bazıları da, bilmezsem ne kaybederim? Bilsem ne kazanırım? Diye sorarak bilgiyi 
öğrenmek için düşünürler. Bence; bilmek insan olarak bize verilen kabiliyetimize 
katkısı olan bir olgu olmakla beraber, bizi olgunlaştırır ve öğrendiğimiz yeni 
bilgilerle gerek olduğunda bilinçli davranmamıza imkân vermesi açısından 
önemlidir. 
            
Öğrenmek. İşte, bu bizim için en önemli yetenekle ilgili bir kelime. Her şeyi 
öğrenmek istememiz bizlerin yaratılışında olan bir veri. Bu veriyi her birimiz 
çeşitli şekil ve işlerde kullanırız. Kimimiz sanatkâr, kimimiz zanaatkâr oluruz. 
Mesleğimiz ile ilgili öğrenmek istediklerimizden başka bizi ilgilendiren 
konularla da merakla izleyenlerim olabilirler. Bazen bu merak onlara yeni 
mesleklerde kazandırabilir, hayatlarında yeni bir sayfa açabilirler.
            
Öğrenmenin yaşı ve zamanı yoktur. Hepimizin merak ve ilgi alanlarını geliştirmek 
için öğrenciliğimizi bitiremediğimizi biliyoruz. Bu öğrenciliğin sinir ve 
mekânının sonsuzluğu karşısında da bazen şaşırıyoruz yukarıdaki soruları 
kendimize sorabiliyoruz. Bilmek! Bilince Ne olacak? Bilmezsem ne kaybederim? 
Bilsem ne kazanırım? Diye kendimize sorular soruyoruz.
            
Bilmek ve öğrenmek. Kendi imkânımızla ve diğer imkânları kullanarak elde 
edeceğimiz değerli bir işlem. 11/06/2007
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 88   25 Haziran 2006  | 
                      
      
    | 
     
  
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          41KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
 
             
            BİLMEM Kİ NE 
            DEMELİ?
            
            
            Acaba neden benden değilsin,sen o 
            yüzden bu işleri yapamazsın. Yaparsan döverim haa diyen,Hindistan’a 
            kolaylık sağlarken İran'a Bak karışmam diyen zihniyen için bilmem ki 
            ne demeli?
            
            
            Cumhurla cumhuriyeti 
            bağdaştıramayarak,globalleştik diyenlerin sarı,mavi,kırmızı, yeşil 
            gibi sermayeleri ayıkmaları sizce ne kadar mantıklı ve ne kadar da 
            içten pazarlıklı olduklarını göremediğimiz için bilmem ki ne demeli 
            ?
            
            
            Türk'e Türk'ten başka dost yok 
            diyenleri,Türkleri çok seviyorlar diyerek göz boyayanların bazı 
            yalanışlıkları artık görebilecek olgunluğa ulaştıklarını görerek,bir 
            şeyerin artık değişmesi gerektiğini görebildiğimiz için bilmem ne 
            demeli ?
            
            
            Ülkemin insanlarının dini görüş ve 
            yaşayışlarını Türk Devletlerinin hiç birisinde engel 
            görmediğinin,iyi niyeti suiistimal edenlere bile "gel yine gel" 
            diyebilme büyüklüğünü bilemeyenlerin,çağrılanların ise bizleri ENAYİ 
            görerek biz ne yaparsak yapalım,Türkler
            anlamıyorlar zihniyeti güren sözde dostlarımızın,dinler diyalogu 
            diye kavramlar akanların; 
            
            
            Allah'u Telalanın Yüce Kelamı Olan 
            Kur'an-ı Kerim'inde:
            
            
            2:134. Onlar bir ümmetti, gelip 
            geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız 
            sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.
            
            
            
            
            2:135. (Yahudiler ve Hıristiyanlar 
            Müslümanlara:) Yahudi ya da Hıristiyan olun ki, doğru yolu 
            bulasınız, dediler. De ki: Hayır! Biz, hanîf olan İbrahim'in dinine 
            uyarız. O, müşriklerden değildi. 
            
            
            2:136. ‘Biz, Allah'a ve bize 
            indirilene; İbrahim, İsmail, İshak, Ya'kub ve esbâta indirilene, 
            Musa ve İsa'ya verilenlerle Rableri tarafından diğer peygamberlere 
            verilenlere, onlardan hiçbiri arasında fark gözetmeksizin inandık ve 
            biz sadece Allah'a teslim olduk’ deyin
            
            
            2:139. De ki: Allah bizim de 
            Rabbimiz, sizin de Rabbiniz olduğu halde, O'nun hakkında bizimle 
            tartışmaya mı girişiyorsunuz? Bizim yaptıklarımız bize, sizin 
            yaptıklarınız da size aittir. Biz O'na gönülden bağlananlarız. 
            
            
            2:140. Yoksa siz, İbrahim, İsmail, 
            İshak, Ya'kub ve esbâtın Yahudi, yahut Hıristiyan olduklarını mı 
            söylüyorsunuz? De ki: Siz mi daha iyi bilirsiniz, yoksa Allah mı? 
            Allah tarafından kendisine (bildirilmiş) bir şahitliği gizleyenden 
            daha zalim kim olabilir? Allah yaptıklarınızdan gafil değildir. 
            
            
            2:137. Eğer onlar da sizin 
            inandığınız gibi inanırlarsa doğru yolu bulmuş olurlar; dönerlerse 
            mutlaka anlaşmazlık içine düşmüş olurlar. Onlara karşı Allah sana 
            yeter. O işitendir, bilendir 
            
            
            2:88. (Yahudiler peygamberlerle alay 
            ederek) ‘Kalplerimiz perdelidir’ dediler. Hayır; küfür ve isyanları 
            sebebiyle Allah onlara lânet etmiştir. O yüzden çok az inanırlar
            
            
            2:89. Daha önce kâfirlere karşı 
            zafer isterlerken kendilerine Allah katından ellerindeki (Tevrat'ı) 
            doğrulayan bir kitap gelip de (Tevrat'tan) bilip öğrendikleri 
            gerçekler karşılarına dikilince onu inkâr ettiler. İşte Allah'ın 
            lâneti böyle inkârcılaradır.
            
            
            2:109. Ehl-i kitaptan çoğu, hakikat 
            kendilerine apaçık belli olduktan sonra, sırf içlerindeki 
            kıskançlıktan ötürü, sizi imanınızdan vazgeçirip küfre döndürmek 
            istediler. Yine de siz, Allah onlar hakkındaki emrini getirinceye 
            kadar affedip bağışlayın. Şüphesiz Allah
            
            her 
            şeye kadirdir. 
            
            
            2:110. Namazı kılın, zekâtı verin, 
            önceden kendiniz için yaptığınız her iyiliği Allah'ın katında 
            bulacaksınız. Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız 
            görür.
            
            
            2:111. (Ehl-i kitap:) Yahudiler 
            yahut Hıristiyanlar hariç hiç kimse cennete giremeyecek, dediler. Bu 
            onların kuruntusudur. Sen de onlara: Eğer sahiden doğru 
            söylüyorsanız delilinizi getirin, de. 
            
            
            2:112. Bilâkis, kim muhsin olarak 
            yüzünü Allah'a döndürürse (Allah'a hakkıyla kulluk ederse) onun ecri 
            Rabbi katındadır. Öyleleri için ne bir korku vardır, ne de üzüntü 
            çekerler.
            
            
            2:113. Hepsi de kitabı (Tevrat ve 
            İncil'i) okumakta oldukları halde Yahudiler: Hıristiyanlar doğru 
            yolda değillerdir, dediler. Hıristiyanlar da: Yahudiler doğru yolda 
            değillerdir, dediler. Kitabı bilmeyenler  de birbirleri hakkında 
            tıpkı onların söylediklerini
            
            söylediler. Allah, ihtilâfa düştükleri hususlarda kıyamet günü onlar 
            hakkında hükmünü verecektir 
            
            
            2:120. Dinlerine uymadikça Yahudiler 
            de Hıristiyanlar da asla senden razı olmayacaklardır. De ki: Doğru 
            yol, ancak Allah'in yoludur. Sana gelen ilimden sonra
            
            onların arzularına uyacak olursan, andolsun ki, Allah'tan sana ne 
            bir dost ne de bir yardımcı vardır.
            
            
            2:119. Doğrusu biz  seni 
            (Muhammed.S.A.V.) Hak (Kur'an) ile müjdeleyici ve uyarıcı olarak 
            gönderdik. Sen cehenmemliklerden sorumlu değilsin.
            
            
            2:134. Onlar bir ümmetti, gelip 
            geçti. Onların kazandıkları kendilerinin, sizin kazandıklarınız 
            sizindir. Siz onların yaptıklarından sorguya çekilmezsiniz.
            
            
            
            
            2:135. (Yahudiler ve Hıristiyanlar 
            Müslümanlara:) Yahudi ya da Hıristiyan olun ki, doğru yolu 
            bulasınız, dediler. De ki: Hayır! Biz, hanîf olan İbrahim'in dinine 
            uyarız. O, müşriklerden değildi.
            
            
            3:111. Onlar (ehl-i kitap) size, 
            incitmekten başka bir zarar veremezler. Sizinle savaşa girecek 
            olsalar, size arkalarını dönüp kaçarlar. Sonra kendilerine yardım da 
            edilmez. 
            
            
            3:112. Onlar (Yahudiler) nerede 
            bulunurlarsa bulunsunlar, Allah'ın ahdine ve insanların (Müminlerin) 
            himayesine sığınmadıkça kendilerine zillet (damgası) vurulmuştur; 
            Allah'ın hışmına uğramışlar ve miskinliğe mahkum edilmişlerdir. 
            Çünkü onlar, Allah'ın âyetlerini inkâr ediyorlar ve haksız yere 
            peygamberleri öldürüyorlardı. Bu da, onların
            
            isyan etmiş ve haddi aşmış bulunmalarındandır.  
            
            
            5:17. ‘Şüphesiz Allah, Meryem oğlu 
            Mesih’tir’ diyenler andolsun ki kâfir olmuşlardır. De ki: Öyleyse 
            Allah,Meryem oğlu Mesîh'i, anasını ve yeryüzündekilerin hepsini imha 
            etmek isterse Allah'a kim bir şey yapabilecektir (O'na kim bir şeyle 
            engel olabilecektir)! Göklerde, yerde ve ikisi arasında ne varsa 
            hepsinin mülkiyeti Allah'a aittir. O dilediğini yaratır ve Allah her 
            şeye tam manasıyla kadirdir. 
            
            
            5:18. Yahudiler ve Hıristiyanlar 
            ‘Biz Allah'ın oğulları ve sevgilileriyiz’ dediler. De ki: Öyleyse 
            günahlarınızdan dolayı size niçin azap ediyor? Doğrusu siz de O'nun 
            yarattığı insanlardansınız. O, dilediğini bağışlar ve dilediğine 
            azap eder. Göklerde, yerde ve
            
            ikisinin arasında ne varsa mülkiyeti Allah'a aittir. Sonunda dönüş 
            de ancak O'nadır.
            
            
            5:19. Ey ehl-i kitap! Peygamberlerin 
            arası kesildiği bir sırada size elçimiz geldi. Gerçekleri size 
            açıklıyor ki (kıyamette): ‘Bize bir müjdeleyici ve uyarıcı gelmedi’ 
            demeyesiniz. İşte size müjdeleyici ve uyarıcı gelmiştir. Allah her 
            şeye hakkiyle kadirdir
            
            
            5:64. Yahudiler, Allah'ın eli 
            bağlıdır (sıkdır), dediler. Hay dedikleri yüzünden elleri bağlanası 
            ve lânet olasılar! Bilâkis, Allah'ın elleri açıktır, dilediği gibi 
            verir. Andolsun ki sana Rabbinden indirilen, onlardan çoğunun 
            azgınlığını ve küfrünü arttırır. Aralarına, kıyamete kadar (sürecek) 
            düşmanlık ve kin soktuk. Ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa 
            (fitneyi uyandırmışlarsa) Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde 
            bozgunculuğa koşarlar;
            
            Allah ise bozguncuları sevmez. 
            
            
            5:65. Eğer ehl-i kitap iman edip 
            (kötülüklerden) sakınsalardı, herhalde (geçmiş) kötülüklerini örter 
            ve onları nimeti bol cennetlere sokardık. 
            
            
            5:66. Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i 
            ve Rablerinden onlara indirileni (Kur'an'ı) doğru dürüst 
            uygulasalardı, şüphesiz hem üstlerinden, hem de ayaklarının altından 
            yerlerdi (yeraltı ve yerüstü servetlerinden istifade ederek refah 
            içinde yaşarlardı). - Onlardan aşırılığa kaçmayan (iktisatlı, 
            mutedil) bir zümre vardır; fakat çoğunun yaptıkları ne kötüdür! 
            
            
            5:67. Ey Resûl! Rabbinden sana 
            indirileni tebliğ et. Eğer bunu yapmazsan O'nun elçiliğini yapmamış 
            olursun. Allah seni insanlardan koruyacaktır. Doğrusu Allah,
            
            kâfirler topluluğuna rehberlik etmez. 
            
            
            5:68. ‘Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat'ı, 
            İncil'i ve Rabbinizden size indirileni hakkiyle 
            uygulamadıkça,(doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir’ de. 
            Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını 
            elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna
            
            üzülme. 
            
            
            Allah C.C. dediklerini bilmedikleri 
            için bilmem ki ne demeli ? 
  
    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 89   25 Temmuz 2006 
         | 
                      
      
                        | 
                         | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          42KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
                 
                   
                  TÜRKÇE KELİMELER; DİLİMİZ BU MU? 
                  
                
                
                 
                            Bizler;evet bizler yazarlar ve okuyanlar ile 
                konuşan insanlar. Birbirimize baka baka bu günlere geldik. Neler 
                ettik o güzelim Türkçe’mize neler ekledik,nelerini yok ettik.
                
                
                 
                            Bizler;evet bizler. Bilerek veya 
                bilmeyerek,günün albenisine kapılarak Anadolu’muzun o güzelim 
                dilimizi ne hale getirdik. Hem de temizlenmeyecek duruma getirdik.
                
                
                 
                            Atatürk’ün kurduğu Dil Kurumu bile yeni 
                sözlüğünde içine ettiğimiz kelimeleri almak mecburiyetinde gören 
                bir zihniyetle karşı karşıya geldi. Yabancılardan alarak 
                benimseyerek kullandığımız kelimeleri ayrı bir sözlükte 
                toplamaya bile gerek görmeden Türkçe Sözlüğünün içine alma 
                çalışmalarını yaptığını tv den öğrendik. Bu çalışmayı da gururla 
                izleyicilere söyleyen,arayınca hiç olmazsa sözlükte bulunsun 
                diyebilen idarecilerle yönetilir hale getirildik.
                
                
                
                         Karaman Oğlu Mehmet Bey
                 
                
                  
                
                
                 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 89   25 Temmuz 2006
                
                
          | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          43KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
            
                - 
                
                 BİR 
                FESTİVAL DE BÖYLE GEÇTİ!
 
              - 
                          Festival. Hem de uluslar 
              arası festival. Sitemizde ay sonuna kadar kalacak olan 
              resimlerden,festivale gelmezseniz bile;bazı festival kesitlerini 
              ve kimlerin bu festivale katıldıklarını göreceksiniz.
 
              - 
                          Bildiğiniz gibi;Gürsel 
              Yayınevi sahibi olarak kendi çabalarım ile bu sayfaları sizlere 
              ulaştırmaktayım ve kendi çabalarımla ile resimlemekte ve kendi 
              çabamla da sizlere ulaştırmaya çalışmaktayım.
 
              - 
                          Bir ata Sözümüz “İyilik 
              yap,denize at. Balık bilmezse Halik bilir” görüşü ile en hızlı 
              akan nehrin bir şelalesinde suyun geliş istikametine doğru kürek 
              çekmekteyim. Ömrüm oldukça da kürek çekmeye devam edeceğim.
 
              - 
                          Resimleri incelerseniz; 
              resim aralarında festival hakkında katılımcılara memnuniyetinizi 
              yada memnun olmadığınızı yazın yayınlayalım demekteyim. Bu 
              uyarımızı bundan önce Çorum’da yapılan “Tarım Fuarında” da  
              e-posta sorular sordum ve cevaplarını vermelerini istedim. Bu 
              çağrıma iki firma e-posta ile katıldılar. 
 
              - 
              Onları aynen 
              size sunuyorum:
 
              - 
               
 
              - 
              H.Attila Düvencioğlu
 
              - 
              Hidroser Ltd.Şti.
 
              - 
              Pazarlama Müdürü
              
              
              
              aduvenci@hidroser.com
 
              - 
               
 
              - 
              Sayın Gürsel;
 
              - 
              Tarum fuarı 
              gerek hazırlanış ve gerekse sunuş olarak yetersizdi. 
 
              - 
              Fuar 
              yönetiminin deneyimsizliği,kadro azlığı,zamanın iyi ayarlanmaması 
              gibi nedenlerden dolayı fuar istenildiği gibi geçmedi. Bunda Çorum 
              halkının suçu var mıdır bilmem ama, katılımdan anlaşılacağı gibi 
              Çorumlular bu fuara sahip çıkmadı.
 
              - 
              80 katılımcı 
              oldukça hatırı sayılır bir parayı Çorum'da bıraktı ama, 
              yöneticilerin hiçbirisini aramızda göremedik. Sayın Çorum 
              milletvekili daha sonraları ziyaret etti ama, o da ziyaretçi 
              çekmeye yeterli olmadı. Sanırım Çorum halkı Hitit Festivalini 
              bölgenin yegane fuarı olarak gördüğünden bu fuara rağbet etmedi.
 
              - 
              Gelecek yıl 
              aynı şartlar altında fuar organizasyonu yapılırsa katılmayı 
              düşünmüyoruz. Firmamız Çorum fuarında yaklaşık olarak 10.000.YTL 
              para harcamıştır. 80 firmayı düşünürseniz Çorum kaybı göz önüne 
              çıkacaktır.
 
              - 
              Saygılarımla.
 
              - 
               
 
              - 
               
 
              - 
              Sükrü KILIÇ
 
              - 
              Ekerler Tarim Makina Sanayi
 
              - 
              Üretim ve Proje Müdürü 
 
              - 
              Ekerler Makina Sanayi  
 
              - 
              
              
              info@ekerlermakina.com 
               
 
              - 
              Gürsel 
              Yayınevi Sahibi’ne:
 
              - 
              1-2006 TARUM 
              fuarından beklediklerinizi aldınız mı ?
 
              - 
              Tarum  2006 
              Fuarından Beklentilerimizi tersine çıkaran bir tablo vardı. 
              
 
              - 
              Ekerler 
              makine sanayi olarak Tarum 2005 fuarına da katılmıştık. Geçen sene 
              bu talep daha fazla olduğunu tespit ettik. Standımızı yaklaşık 22 
              kişi ziyaret etti geçen  seneki oran 155 kişi idi...
 
              - 
               
 
              - 
              2-2006 TARUM 
              fuarında size göre eksiklikler nelerdir?
 
              - 
              Tarum 2006 
              Fuarındaki eksikliğin En büyüğü;evet her şey eksikti. 
              Tanıtım,Dağıtım,Reklam Yapılmamıştı bu nedenle çiftçi yeterince 
              haberdar 
 
              - 
              Edilmemişti. İşte bunun sebebi yerel 
              yönetimlerin bu konuyla alakasızlığı olarak değerlendiriyorum. 
              Eğer ki; Yerel Yönetimler Tarum 2006 Fuarını geçen seneden 
              itibaren tanıtımını  yapsalardı daha iyi olacaktı. Tabi Bunun 
              birinci Sorumlusu Yerel Yönetimler, ikinci Sorumlusu Millet 
              Vekilleri, üçüncü Sorumlusu CNT Fuarcılık Firmasının organize 
              bozukluğudur. 
 
              - 
              Kapıya bir 
              kaç güvenlik Koymakla organize olunmaz. Organize Yarışmalar 
              düzenlenir.  Şehrin her kenarına Afişler ve yön levhaları asılır. 
              Sebebi ziyaretçinin haberi 
 
              - 
              olmasa bile gördüğünde ziyaret amacı ile 
              gelmesidir. Ne yazık ki her adımda  yapılan hataları iki senedir 
              biz çekiyoruz. 
 
              - 
              Bilindiği 
              Gibi Tarum 2006 Fuarına Katılan Firmalar hemen hemen hepsi 
              Türkiye’nin en büyük Tarım Makineleri firmaları ve bayileri idi. 
              İşte bu fuarla birlikte Çorum Tarum 
 
              - 
              2006 bir son kez can verdi.  Bence CNT 
              fuarcılık bu işi bıraksın yerel yönetimler ve Ticaret Odası 
              kendileri yapsınlar. Yapamıyorlarsa bıraksınlar bu işte, biz 
              görevimizi yaptık Fuarı makinelerimizle şenlendirdik her türlü 
              masraftan kaçınmadık tanıtım için katılım için ama tek eksik Çorum 
              çiftçisi idi...
 
              - 
               
 
              - 
              3-2006 TARUM 
              fuarında istediğiniz ziyaretçi geldi mi ?
 
              - 
              Bence Hiç 
              Ziyaretçi Gelmedi Yaklaşık 160 bin Kişilik Çorumda günde 160 Kişi 
              Ziyaret Etmedi ....
 
              - 
               
 
              - 
              4-2006 TARUM 
              fuarından fuar tanıtımı yeterli olduğunu düşünüyor musunuz ?
 
              - 
              Tanıtım 
              Organizasyon iyi değildi Bunun Tek Sorumlusu CNT Fuarcılık. 
              
 
              - 
              Katılımcı firmalara yersiz vaatlerde 
              bulundu...
 
              - 
               
 
              - 
              5-2006 TARUM 
              fuarı gibi fuarlara katılıyor musunuz ?
 
              - 
              Evet Mesela 
              Ankara Altın Parktaki Fuara ve Konya Tüyapa Geçen sene  iştirak
              
 
              - 
              Ettik  Ama inanın bundan daha iyi 
              sonuçlar aldık ve Ne yazık ki Çorum Fuarına firma olarak katılmayı 
              düşünmüyoruz ama Farklı Bir Organizatör Alır O zaman Düşünüle 
              bilir.. Yerel Yönetimler Görevlerini tam yapar, o zaman düşünüle 
              bilir...
 
              - 
               
 
              - 
              6-Fuar 
              sebebi ile Çorum'u gezebildiniz mi ?
 
              - 
              Çorum Gezme 
              Fırsatımız olmadı. Çünkü Fuardan çıkınca günün sıcaklığını 
              
 
              - 
              çekiyorsun ve ayrıca yorgun oluyorsun, 
              yeni güne dinç başlamak için otelin 
 
              - 
              bulunduğu caddeden farklı bir yere 
              gidemedik ..
 
              - 
               
 
              - 
              7-Çorum'da 
              bayileriniz var mı ?
 
              - 
              Görüştüğümüz 
              bir kaç tane  bayi var. Henüz Anlaşma aşamasındayız
 
              - 
               
 
              - 
              8-Böyle bir 
              etkinlik yapılır size bilgi verilirse  katılır mısınız ?
 
              - 
              Bildiğiniz 
              gibi nakliyeden tutun,konaklamadan tutun,yemek içme her şey artı
              
 
              - 
              maliyet iste bu nedenle katılmamızın zor 
              olduğu görünüyor İste en son söyleyeceklerim
 
              - 
              Çorum için Bu fuarın çok etkisi olması 
              beklenirken  hiç bir artısı olmamasıydı. Bu 
 
              - 
              tür Fuarlar Şehir Ekonomisini 
              düzeltir,ticareti canlandırır. Bu nedenle bu tür fuarların daha 
              ciddiyetle Çorumun gönül verenleri tarafından yapılması ve bu  
              fuarlar için Ticaret Odası, yerel yönetimler,belediye,köy 
              muhtarları, birlik beraberlik olup şehrin tanıtımını yapması 
              gerekir  Millet Vekili geldi ismini söylemek istemiyorum ve çok  
              yakıştıramadığım bir şekilde 
 
              - 
              belirli standları gezerek nabız yokladı 
              ve 45 dakika gibi çok kısa bir süre bizleri dinlemeden gitti...
 
              - 
              Teşekkür.
 
             
            
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 90   25 Ağustos 2006  | 
                      
      
    | 
     
  
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          44KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  
     - 
          
          BİLGİ 
          İSTENİNCE VERİLİYOR!
 
  
        
           - 
          
          Bolu 
          Emniyet Müdürlüğüne yazdığım e-posta; Ayşe Çoban Hakkında bildirilen trafik 
          kazası sonucu ölümü hakkında istediğimiz bilgi Bolu Emniyet 
          Müdürlüğü’nden gelmiştir.
 
        
        
           - 
          
          Burada 
          Bolu emniyet Müdürlüğüne tekrar teşekkür ederken Hüseyin Çoban’a ve 
          Akrabalarına tekrar baş sağlığı diler,Ayşe Çoban ve R.Okan Çoban’da da 
          Allah’tan rahmet dilerim.
 
        
        
           - 
          
          Çorumlu 
          Dergisi ve Sarı Çiğdem dergisi yazarlarına da baş sağlığı dilerim.
 
        
        
           - 
           
 
        
        
        
           - 
                      19 KY249  plakalı araçta Bolu 
          Metro Tesisleri önünde meydana gelen kaza ile ilgili olarak  yapılan 
          araştırmada  05.06.2006  cumartesi günü 15:45 sıralarında ilimiz Tem  
          Otoyolu Metro tesisleri civarında sürücü 
 
        
        
           - 
          Hüseyin ÇOBAN’ın  sevk ve idaresinde 19KY 
          249 plakalı Renault Clio marka 
 
        
        
           - 
          Otomobilin önünde seyreden  Sürücü Murat 
          KAYA ‘nın sevk ve idaresindeki 33 P 5969  plakalı kamyonun arkasından 
          çarparak direksiyon hakimiyetini  yitirdiği ve  kendisine göre solunda 
          kalan demir oto korkuluğuna iki kez  çarparak  araçta  bulunan  R.Okan 
          ÇOBAN’ın  ölümü Ayşe ÇOBAN’ın yaralanması ile kazanın oluştuğu tespit 
          edilmiştir. 
 
        
        
           - 
                      Kazada  Sürücü Hüseyin ÇOBAN’ın 
          2918 sayılı Trafik kanunun 84 . 
 
        
        
           - 
          maddesinde yer alan sürücü  asli kusurluluk 
          hallerinden  04-ARKADAN ÇARPMA“ kuralını  ihlal etmesi nedeniyle  
          kusurlu bulunduğu, diğer sürücünün ise herhangi bir kusurunun 
          bulunmadığı  Bölge Trafik Denetleme Otoyol Büro amirliği 
          görevlilerince tanzim  edilmiş 05.08.2006 tarihli Trafik kaza tespit 
          tutanağından  anlaşılmıştır.
 
        
        
           - 
                     Bilgilerinize rica olunur.
 
        
        
           - 
           
 
        
        
        
           - 
          İlginize teşekkür eder;çalışmalarınızda 
          başarılar
 
        
        
           - 
          dilerim
 
        
        
           - 
          Mahmut Selim GÜRSEL
 
        
        
           - 
          Emekli Kütüphane Md. Yar.
 
        
        
           - 
           
 
        
        
           - 
          Ayşe ÇOBAN
 
        
        
           - 
          İLMEZ MİSİN ?
 
        
        
           - 
          Yürü behey fani insan,
 
        
        
           - 
          Varım diye yitmez misin ?
 
        
        
           - 
          Topraktan oluşur bu can,
 
        
        
           - 
          Tohum olsan bitmez misin ?
 
        
        
           - 
          Yaratanı bilmez misin ,
 
        
        
           - 
          Sen bu sırra ermez misin ?
 
        
        
           - 
          Doğduğunda çırıl çıplak,
 
        
        
           - 
          Ağlayınca buldun kucak,
 
        
        
           - 
          Ana kucağı sım sıcak,
 
        
        
           - 
          Ak sütüne yetmez misin ?
 
        
        
           - 
          Ana nedir bilmez misin,
 
        
        
           - 
          Gonca güller dermez misin ?
 
        
        
           - 
          Damarında dolaşan kan,
 
        
        
           - 
          Emanettir sana bu can,
 
        
        
           - 
          Bu dünyada misafire han,
 
        
        
           - 
          Ölüm kabul etmez misin ?
 
        
        
           - 
          Yaratanı bilmez misin,
 
        
        
           - 
          Kul olduğunu görmez misin ?
 
        
        
           - 
          Ömür boyu sürdün cefa,
 
        
        
           - 
          Mazlumlara ettin sefa,
 
        
        
           - 
          Bak çevrene,son bir defa,
 
        
        
           - 
          Tahta at’la gitmez misin ?
 
        
        
           - 
          Yaratanı bilmez misin,
 
        
        
           - 
           
 
        
        
           - 
          
          “Tahta 
          at’la gitmez misin ?” Dediğin gibi sıran geldi ve bindin gittin. 
          Yerinde rahat et. Allah Rahmet Eylesin
 
        
       
            
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 91   25 Eylül 2006  | 
                      
      
    | 
         | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          45KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
          
              - 
              BİR SÖYLEDİ BİN İŞİTTİ!
 
            - 
            Bir gün 
            e-postama bir mesaj geldi:
 
            - 
            Aynur Ç.
 
            - 
            Merhabalar;
 
            - 
            Size Ankara 
            T.R.AC.'dan yazıyorum. Firmamız Aselsan, Meteksan, Alarko gibi büyük 
            kurum ve kuruluşlara uzun dönemli filo kiralama ve araç servisi 
            bakım hizmetleri vermektedir. 
 
            - 
            Sitenize ilgi 
            duymamın ve sizlere yazmamın sebebi Firma sahibi Ahmet T. Bey'in de 
            hemşeriniz-Çorumlu oluşu.
 
            - 
            Son zamanlarda 
            Ankara içinde Çorumlu İş adamlarını üst düzeyde örgütleyen ve ile 
            sahip çıkma hemşerilik ilişkilerini geliştirerek vefa borcunu ödeme 
            adına ÇOR… adında bir dernek adı altında  toplanmış bulunmaktadır. 
            Halen Ahmet T. Bey bu oluşumun aktif bir üyesidir.
 
            - 
            Bir hemşeriniz 
            olarak sizlerin varlığınızdan ve çalışmalarınızdan haberdar olmak 
            bizleri memnun etti. Dergi içerisinde Dernek üyeleri ile ilgili 
            röportajların ilgi çekici olabileceğini düşünüyorum. Dernek üyeleri 
            içerisinde bürokratlardan, üst düzey yöneticilere ve firma  
            sahiplerine kadar uzanan geniş bir alan söz konusu. 
 
            - 
            Çorumdan çıkan 
            başarı haberlerinin yer alması ise hepimiz adına bir onurun 
            paylaşımı olacaktır. Bu  konudaki nacizane fikirlerimi de sizinle bu 
            şekilde  paylaşmak isterim. 
 
            - 
            İYİ ÇALIŞMALAR 
            DİLERİM. 
 
            - 
            T.R.A.C
 
            - 
            GENEL MÜDÜR-Aynur Ç….
 
            - 
            tel:  0312 278
 
            - 
            fax: 0312 278
 
            - 
            www.t..com
 
            - 
            Ne güzel 
            değimli ?
 
            - 
            Dergimize 
            yapacak bir önerisinin olması normal de
 
            - 
            Alışmışlar 
            kendilerini ücretsiz tanıtmaya. Bilmem kimlerele iş 
            yapıyorlarmış,şunları yapıyorlarmış ne güzel. Tanıtmalıymışım, 
            bababa ”Çorum’dan çıkan başarılı haberlerin” Denmiş. Denmişte 
            “Siteme ilgi duymuş” muş. Ne güzel. Yukarıdaki fikirde sen emekli 
            biri olarak bunları yapıyorsun,bu değirmenin suyunu nereden 
            buluyorsun diyen var mı ?
 
            - 
            Olur mu be 
            adam. Bilmiyor musun ? Anlayan anlar da anlamamazlıktan gelir.
 
            - 
            Bende;bu 
            mesajı yazan arkadaşa:
 
            - 
             
 
            - 
            Merhabalar 
            Aynur Hanım !
 
            - 
            İlginize ve 
            önerilerinize teşekkür ederim.
 
            - 
            Çorumlu 2000 
            dergime Ülkemize,Dinime ve dinlere,şahısların şahsi ve özel 
            yaşamlarına karışmayan,toplumları alaya almayan 
            yazıları,hikayeleri,bilgileri yayınladım ve
 
            - 
            yayınlamaktayım.
 
            - 
            1998'den bu 
            güne 63 sayı basılı ve sanal,64'üncü sayıdan sonra ise sadece sanal 
            olarak dergimi devam ettirmekteyim.
 
            - 
            Basımı 
            yapılırken hemşerilerimizi Çorum'da ilkler olarak tanıttık,birkaç 
            sayfa harcadık ve hatta bunlardan bir tanesi şu an milletvekili olan 
            firma ve şahıslardan REKLAM olarak sadece hem de yazarım olan İsmet 
            Çenesiz'den reklam aldım (tabii o verdi de verdiği para ile o 
            reklamın yapılıp yapılamayacağını sormadı) bende 
            söylemedim,faturasını kestim,KDV sini
 
            - 
            verdim.Her neyse; 
 
            - 
            O teklifinizi 
            firmanız hazırlar yollarsa yine de yayınlarım. Benim birkaç DPA 
            yerimi alır,tabiri caizse verdik kırkı çıktı korku 02-02-2007'ye 
            kadar domainimiz ve yerimizi aldık,ondan sonra kim öle kim kala.
 
            - 
            Bu yazışmayı 
            91. Sayıma bir e-posta ve cevabı diye alacağım.
 
            - 
            Burada bir 
            dört anımı anlatmadan geçemeyeceğim bunlar içimde ur gibi 
            büyüyorlar; ilgili hemşerim Ahmet T. Bey de çıkışını veriver, 
            hemşerilerime de dağıtıversin:
 
            - 
            1- Yıl 1998 
            Temmuzu Ankara'dan haber geldi. Dergi yarın hazır alabilirsin 
            dediler. Hatunu da yanıma aldım bindik arabamıza çıktık yola. Saat 
            10'da dergiyi matbaadan aldık ücretini ödedik. O zamanların Ankara 
            Çorum derneği başkanı Sargül'ün bürosuna karnımızı
 
            - 
            doyurup gittik, Kuğulu parkın arkasında 
            bir büro,hatun ben çıkmam arabada otururum dedi. Sekreter 
            hanıma,Çorum 1997 isimli çalışmamı,Çorum'da Yatan Meşhur Yatırlar 
            kitabımı ve 4 renkli kuşe selefon kaplı dergimi verdim. İnanın 
            reklam veya katkı istemek için değil bilsinler,Çorum'da da böyle bir 
            dergi ve Çorum hakkında kitaplar var desinler diye. İnanın saat 
            13,20'den saat 17.05'e kadar kapısında bekletti,sona çok af edersin 
            işesi geldi de nasıl olsa tanımaz diye  dışarı çıktı,dedim ki kitap 
            ver dergiyi gördünüz mü ? Cevabını beklemeden çıktım geldim.
 
            - 
            2-5'i sayıyı 
            almaya yine hatunla arabamızla Ankara'ya gittik. Maltepe’den 
            geçiyoruz, Kızılay’dan köprüye doğru giderken koca bir pankartta 
            Çorum Dershanesi. Gayri ihtiyari o trafikte firen yapmışım,pankartı 
            okuyayım diye. Kornalar,küfürler,indim. Ne var be araba durdu ne 
            yapalım dedim. Kocaman bir bina sanki benim. Trafik filan hiç 
            umurumda değil,hatun yalvarıyor gel bir kenara çekte bak diye 
            bağırıyor. Neyse camiden sonraki üst geçidin altında arabaya bir yer 
            bulduk,çıkan dört dergi ve kitaplarımı aldım gittik
 
            - 
            dershaneye. On kapı çaldık yetkili 
            soruyoruz neden diyorlar dergiyi vereceğim diyorum o ona,o ona 
            yolluyor. Neyse dershaneye açtıkları kitaplık yazan yere 
            geldik,kapıyı vurduk  bir kızcağız oturuyor. 
 
            - 
            Kızım bu 
            dergiler Çorum'da yayınlanıyor,bu kitapları da ben hazırladım bir 
            yetkili bulup veremedik,kitaplığınıza hediyemiz olsun dedik ve 5'in 
            kattan indik Yeni sayıyı alıp Çorum'a döndük.
 
            - 
            3-Arif Ersoy 
            Belediye Başkanı;Gidip dergiyi elden veriyorum,her gittiğimde abone 
            olalım diyor. Dergiden 12 adet müdürlere vermekteyim,(sadece birisi 
            cebinden ödedi ismi bende kalsın) Bende olur başkanım diyorum. Yıl 
            sonu Belediye basın yayından çağırıyorlar faturanı getir abone 
            paranı al diyorlar,gidiyorum 1 adet 12 sayı abone ücreti faturası 
            keseceksin komisyondan böyle çıktı diyorlar. Gülüyorum. Yahu mahalli 
            gazetelerden her gün 33 adet alıyorsunuz da benim dergiden neden bir 
            tane alıyorsunuz diyorum,fatura
 
            - 
            kesmeden para almadan çıkıyorum. Adı para 
            aldı olacak. 
 
            - 
            Neyse ertesi 
            sene sonu  yaklaşırken Başkan Mahmut Bey Abone olduk değil mi 
            diyince: Başkan ben 12 dergi veriyorum,komisyon bir dergi parası 
            ödediği için almadım diyorum,tamam diyor hallederiz,ertesi yıl yine 
            aynı hikaye 1 abone 12 sayı parası almıyor ve bir daha da dergi 
            bırakmıyorum. 
 
            - 
            Şeker 
            Fabrikasına dergi bırakıyorum,bir yılı dolunca reklamda veririz 
            diyorlar
 
            - 
            14'üncü sayıda biz ücretsizdi diye kabul 
            ediyorduk diyorlar,masanın üzerinde duran 13. eski sayıyı da alıp  
            çıkıyorum. 
 
            - 
            Çimento 
            fabrikası müdürü içeriye aldırmadan telefonla kapıya bir bahane ile 
            teşekkür et diyor,teşekkür ediyorlar dergiyi bırakıp dönüyorum,on 
            dördüncü sayıda kapıdaki kişiye telefondaki müdür mü diyorum,evet 
            cevabını alınca dek ki birde ben teşekkür edeyim diyor 14. sayısı 
            olan dergiyi getirdim diyince;biz ücretsiz zannediyorduk,getirmesin 
            diyor.
 
            - 
            Posta ile Çorum dışına 1250 ayrı şahıslara 
            dergi gönderdim. Pek çok Çorumlu dergiyi biliyor. bu 1250 kişiden 
            sadece;Millet Vekili idi Adnan Türkoğlu, Ziraat Bankası Genel 
            Müdürlüğünde Mahmut bey ile yazarım olan Gül Yayınevi sahibi abone 
            oldular
 
            - 
            4-Hep kötü 
            olacak değil ya: Oğuz Leblebicioğlu İstanbul'da bir toplantıda 
            Kaynının yanına gider. Ona yayınladığımız 2 sayıyı verir. Ne dediyse 
            buna bende yazı veriyorum,bu dergiyi yaşatın diyince,bana ne 
            söylüyorsun oğluna söyle o Samsun Bölge Müdürü,dergilere bakar arkadaşlarına öğünerek 
            gösterir. Bu da bizim Çorum'un dergisi der. Neyse üçüncü sayıyı 
            hazırlıyorum. Oğuz Leblebici elime bir telefon numarası vererek bunu 
            ara reklam verecekler Bölge Müdürü ile Görüşeceğim Çorum'dan 
            arıyorum de,dedi ve gitti. Baktım Samsun'a ait bir telefon hayırlısı 
            diyerek aradım. Bir bayan çıktı anlayamadığım bir dolum tesisi dedi 
            bende; Bölge Müdürü ile görüşeceğim Çorum'dan arıyorum dedim. Bir bay çıktı,bende beyefendi Oğuz Leblebicioğlu telefonunuzu verdi,üçüncü sayıya reklam verecekmişsiniz dedim. Tamam Amca,yaz ve 
            şu telefonu ara onunla konuş diyerek İstanbul'dan bir numara verdi. 
            Teşekkür ettim hemen aradım. Bir bayan çıktı ismini söyledi,bende 
            Çorum'dan arıyorum Çorumlu 2000 Dergisine reklam verecekmişsiniz 
            dedim. Doğrudan Evet dedi arka kapağa ne kadar istiyorsunuz ? 
            Sorusunu sonra bende attım 100.000.000 lira bir kahkaha,bir kahkaha 
            ki sorman. Herhalde çok istedim dedim. Hanımefendi ne oldu acayip 
            bir şey mi söyledim dedim. Yok hayır. Ben bu fiyata daha hiç reklam 
            vermedim de ondan gülüyorum,çok az söylediniz ciddi mi ? Diye sordu bende,alay ediyor taviz vermem diyerek 
            evet dedim.  
 
            - 
            Tamam 
            dedi,100+KDV fatura kes yolla dedi,renk ayrımı ve çalışmayı ben 
            yaptırırım dedi,iyi günler diledi. Sonradan öğrendik,reklama bana 
            100.000.000 M verdiler,sayfa çalışmasına 1.000.000.000 vermişler ona 
            gülmüş. 7 sayı arttırmadan düzenli reklam verdiler. Samsun’a da 
            personele dağıtmak üzere 12 sayı olmak üzere 20 dergi abone oldular 
            kargo ile Samsuna yolladım . Yaklaşık 2,5 sayımın basılması için 
            sponsor olmuş oldular çünkü o zaman renk ayrımı kuşe kağıt ve baskı 
            575.000.000 Lira veriyordum. Yeri gelmişken yukarıda  Merak 
            ederseniz İstanbul ÇOSİAT ile de olan diyalogumuzu yazayım:
 
            - 
            İstanbul’da 
            Çorumla ilgili bir dernek var sevinirler ve üye olurlar denildi. 
            Telefon ettim. Çorum’da dergi çıkartıyorum,açık adresinizi 
            verirseniz kitaplarımla yollayayım. Diyorum;adresi veriyorlar. 
            Birinci sayıdan bir tane ve kitaplardan birer tane yolluyorum. 
            Derneğin kapısına da ilan asarsanız ilgilene hemşerilerimiz abone 
            olurlar yada posta parası sizde kalsın bir tuz parası katkımız 
            olur,dergi o zaman 500 lira. Neyse bir vakit sonra Çekva’dan telefon 
            ediyorlar, Derginiz çok güzel 50 adet yollar mısınız dediler. Bende 
            kargo ile 50 dergi yolladım. İkinci dergiden 100 adet istediler onu 
            da yolladım. Üçüncü sayı baskıya girerken Çekva’yı aradım dergilerin 
            parasını sordum. Sekreter hanım “DERGİNİZİ ATATÜRK ÇİZGİSİ DIŞINDA 
            BULDUKLARI İÇİN ALMAYACAKLARINI” söyledi. Şaşırdım. Dedim ki af 
            edersiniz siz ikinci sayıyı gördünüz mü ? Dedim. Sekreter 
            bayan,bayan dediysem bir bankanın müdürlüğünden emekli,evet önümde 
            duruyor dedi. Kapakta ne var söyler misiniz dedim Uğur Pamuk’un 
            çizdiği bir gözü Türkiye,bir gözü Kıbrıs karartılı ATATÜRK POSTERİ 
            var dedi,yazılardan neler var dedim: Teşekkürler Çorumlu 200’i 
            tanıyanlara ve Tanıtanlara Mahmut Selim Gürsel, Tekkelihocaoğlu,Hakkı 
            Ertekin,İslam Dini ve Temizlik Recep Camcı,Çorum’da basın Tarihi 
            Mahmut selim Gürsel,Çorumlu 2000’ne Nice Yıllar Salim Savcı, Türk 
            Milleti Çok Yaşa Oğuz Leblebicioğlu,Müze Gibi Bir Ev Katipler Konağı 
            Muzaffer Gündoğar,Kültür Kaynaklarımız Muzaffer Gündoğar,Dergimizin 
            açılış fotoğrafları ve dergimizin sergisi,Paylaşılan Vizyon Ümit 
            Uzel,Geleceğin Çorum’u M. Şakir Çıplak,Çorum ve Pir Sultan İsmail 
            Pamuk,Atv Bam Teli Yapımcısı Tayfun Talipoğlu’nun Çorum Sevgisi 
            Memduh Tuluk,İlimizin Nüfusu Azalıyor Oğuz Leblebicioğlu,Kronolojik 
            Çorum Tarihi Mahmut Selim Gürsel,Şiir ve İmaj Metin Demirci,Dünyada 
            Erol Duygun,Çorum türküleri Rıfat Kurtoğlu,Birlik Olalım,Hakka Doğru 
            Cuma Türkmen.
 
            - 
            Bu yazıların 
            hangisini ATATÜRK ÇİZGİSİ dışında buldular dedim ve Bende bu Dergi 
            ile ATATÜRKÇÜLÜĞÜMLE ÖVÜNÜYORUM diyerek,ya dergilerimi yada parasını 
            acilen yollar dedim.
 
            - 
            Dört ay sonra 
            49 adet 1. sayı 99 adet de 2. sayıyı iade ettiler. Sizin 
            anlayacağınız birer tane alıkoyup dergileri yolladılar.
 
            - 
            Çekva da ayrı 
            bir iş. Sonrada  ileride başkan kinayeli bir kart yolladı. Bende iki 
            sayı bu kartlar ve çekva hakkında sorular sordum cevap bile 
            veremediler.
 
            - 
            Selamlar.
 
            - 
             
 
            - 
            Kim olduğum ve neler 
            yaptığım:
 
            - 
            
            https://gurselyayin.com
 
            - 
            Bu linkte vardır. Ayrıca site 
            girişlerinde bulunan her yazı ayrı bir siteme gider 
 
           
        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 92   25 Ekim 2006  | 
                      
      
    | 
     
  
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
               
          
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          46KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
         
           
          10 KASIM 
        ATATÜRK’Ü ANDIK MI?
        
        
           
                   
          10 Kasım Ülkemizin bu günlere gelmesinin ve temelini atan Mustafa 
          Kemal Atatürk’ün vefat yıl dönümü.
        
        
           
                   
          Uzun yıllar yas tutularak Atatürk’ü anmak için belirli anma 
          etkinlikleri ülkemizde yapıldı. Zaman geldi bu yas sadece anma 
          törenleri olarak kutlanmaya başlandı.
        
        
           
                   
          13 Kasım günü Ankara’ya gitmem gerekliydi. İsimi bitirince Anıtkabir’e 
          gittim. İmkanım dahilinde resimler çektim. Fotoğraf makinemin otomatik 
          ayarı ile resimler çektim. Ankara’da otururken Anıtkabir’i ziyaret 
          etmiştim,Askerdeyken de birkaç kere ziyarete gitmiştim,Ankara’da 
          otururken de birkaç kere misafirlerimizi götürmüştük,bu ziyaretim 
          kadar detaylı bir ziyaret yapamamıştım. Neden mi derseniz,fotoğrafla 
          bu ziyaretleri belgelendirememiştim. 
        
        
           
          
          Fotoğraf çekerken ekserlerimizin 
          merasimlerini da kaydettim. Ben de askerdeyken  Türkiye Büyük Millet 
          Meclisinde aynı şekilde ve ciddiyetle nöbet tuttuğum gözümün önüne 
          geldi. 
        
      
        
        -  
 
        
        
        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 93   25 Kasım 2006  
       
                     | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          47KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
      
        - 
        BİR ÇINAR 
        DEVRİLDİ MUSTAFA BÜLENT ECEVİT 
 
        - 
        28 
        Mayıs 1925; İstanbul’da doğdu.
 
        - 
        Gazeteci, şair, yazar, siyasetçi ve Millet Vekili Türkiye başbakanlık 
        görevlerinde bulundu
 
        - 
        1944 
        yılında Robert Kolej'den mezun oldu. 
 
        - 
        1944 tarihinde Basın 
        Yayın Genel Müdürlüğü'nde çevirmen olarak çalıştı
 
        - 
        1946 yılında okul arkadaşı Rahşan Aral ile evlendi.
 
        - 
        1946-1950 tarihleri arasında Londra Elçiliğinin Basın Ateşeliğinde kâtip 
        olarak çalıştı. 
 
        - 
        
        1950 yılında Ulus Gazetesi'nde çalışmaya başladı. 
 
        - 
        27 Ekim 1957 seçimlerinde CHP'den milletvekili olarak siyasete girdi
 
        - 
        6 Ocak 
        1961-25 Ekim 1961Kurucu Meclis Cumhuriyet Halk Partisi Temsilcisi olarak 
        bulundu.
 
        - 
        1973 seçimlerinde CHP'nin seçim kampanyasında, yaşlı bir kadının 
        "Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan'ı görmek istiyom" demesi 
        üzerine adı Karaoğlun olarak anıldı. 
 
        - 
        Türkiye 
        Büyük Millet Meclisi'nde 11. ve 12. Dönem Ankara Milletvekilliği, 13., 
        14., 15., 16. ve 19. Dönem Zonguldak Milletvekilliği, 20. ve 21. Dönem 
        İstanbul milletvekili olarak görev yaptı.
 
        - 
        Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı, Demokratik Sol Parti Genel 
        Başkanı oldu. Çalışma Bakanı, Devlet Bakanı, Başbakan Yardımcısı ve 
        Başbakan olarak görev yaptı; ancak üniversite mezunu olmaması nedeniyle 
        Cumhurbaşkanlığı'na aday olamadı. Koalisyon partilerinin bu hükmü 
        değiştirme teklifini ve kendisine cumhurbaşkanlığı teklifi getirmesini 
        ise teşekkür ederek reddetti. Beş kez Türkiye Cumhuriyeti başbakanlığı 
        yaptı
 
        - 
        5 Kasım 
        2006 tarihinde 
        81 
        yıllık çınar hayata gözlerini kapadı. 11 Kasım 2006 tarihide Devlet 
        Töreni ile ebedi istirahat agâhına defnedildi. 
 
        - 
        Cenaze namazı Ankara Koca 
        Tepe Camiinde kılındı. Yaklaşır 7 kilometrelik defin alanına kadar 
        sevenleri cenazesine iştirak ettiler.
 
        - 
        Bu uzun sayılacak ömründe 
        tek sevdiği Raşan Ecevit, metanetini koruyarak yaşı için uzun ve 
        meşakkatli sayılacak menzili sevgilisi, eşi Bülent Ecevit’in cenaze 
        arabasını tutarak yürüdü. Defin alanına getirilen cenaze dualarla 
        kabrine defnedildi.
 
        - 
        Allah C.C. Geçmiş 
        günahlarını af etsin. İnsanoğlu doğar, yaşar ve sırası gelince ölür. 
        Bunu her yaşayan görecektir. Gelin girmeyen ev olur; ölüm girmeyen ev 
        olmaz demiş atalarımız. 
 
        - 
        Ankara'ya bir daha 
        gittiğimizde de onu ziyaret ederiz İnşallah
 
        - 
        Bülent 
        Ecevit, düşünceleri ve uygulamalarıyla, 20. yüzyıl Türk siyasal 
        yaşamının en önemli isimlerden biri olmuştur.
 
       
      
        
      
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 93   25 Kasım 2006 
                     | 
                      
      
    | 
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          48KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
      
        - 
        YAZARIMIZI 
        ZİYARET 
 
        
           - 
                   
           
          Ankara’da bulunan ağabeyimiz Salim Savcı’yı da ziyaret ettim. Bir 
          çayını içtim,Çorum’dan konuştuk,bazılarının kulaklarını çınlattık. 
          Yeni hazırladığı Masal Kitabından bahsettik. Hayırlı olsun dileğimle
 
        
        
       
      
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 93   25 Kasım 2006  | 
                      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
    | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
          | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         49KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  
     - GEÇMİŞLE VE 
    DİĞER KUTSAL SAYILAN BİLGİLERİ HAFİFE ALMA HASTALIĞI
 
  
  
     -             
    Internet’te birçok gruplara üye oldum,bir çoklarında da ayrıldım. Gurup 
    kurmak için hem paralı hem de  paraya ihtiyaç bulunmayan siteler var. 
    Paralı sitelerde,belli bir ücret vermeniz gerekli. Parasız sitelere üye 
    olmanız yapacağınız tek şey. Üye olduktan sonra istediğiniz grubu 
    kurabilirsiniz. Birazda İngilizce’niz varsa çabucak sistemi kavrayıp 
    kendinize bir paye ve de gelir getiren bir sisteme sahip olma imkanınız da 
    bulunmaktadır. Gerçi site sisteminde ücretli katılım ve reklam amaçlı 
    gönderimleri yasaklayan kararlar olsa da bunları da aşmanın çeşitli 
    yollarını bulmanız mümkün.
 
  
  
     -             
    Konumuza gelince;belli bir kitleye ulaşmak isteyen grup kurucuları bazı 
    zamanlar içerisinde devamlı düzgün gelen yazıları biraz alevlendirmek için 
    belli konuları ihtiva eden grubun içerisine çomak sokarak* karıştırmak ve 
    tepkileri ölçmek isterler. Bu tepkileri de pek çok zaman,bilenlerin karşı 
    çıkması ile o karşı çıkan kişinin yazılarına odaklanmaya başlanır böylece 
    sessiz ve sadece okuyucu olan grup üyelerinin de yazılara verecekleri 
    cevapla grup trafiğinin arttırılma imkanı sağlanır. Bunlar daha çok birkaç 
    e-postası olan kişilerdir ve birbirlerini grupta destekler gözükürler. 
    Dikkatli bir izleyici kullandıkları üslubu yakalarsa onların birkaç kişi 
    değil aynı şahıs olduğunu bilir. Muhakkak bir açık verdikleri olur.
 
  
  
     -             
    Başka bir çomak sokmak sistemi Milli ve Manevi değerlerin yüksek olduğu 
    grupların birlikteliğini bozmak için kullanılan ve daha çok karşı tezlerle 
    grup üyelerini hezeyana getiren şahıs veya kuruluşlardır ki;bunlarla 
    uğraşmak daha çok bilgi ve birliktelik isteyen güçle karşı konulabilir. 
    Çoğunlukla bu gibi çomak sokanlarla uğraşmak birikim ve bilgi yoğunluğunun 
    yeterliliğinden daha fazla grup içinde desteklenmeye dayalıdır ki bunu da 
    pek çok zaman bir iki cılız esten başka destekçi bulamaz,sonunda usanır,yada 
    grup yöneticisi tarafından dışlanırsınız.
 
  
  
     - 
      Diğer bir çomak sokma şekli 
      de,bilmedikleri konular hakkında kendilerine gelen bir e-postayı komik 
      veya kendilerine göre güzel bulan bilgisiz ve niçin bu e-postanın 
      kendisine geldiğini bilemeyecek kadar cahil kişilerdir ki,bunlarla 
      uğraşmak ise daha zordur. Kendilerini savunmak için 
      yırtınırlar,didinirler. Sonunda da baklayı ağızlarından çıkarırlar. Bu 
      e-postayı ben gönderdim fakat ben yazmadım diyerek işin içinden çıkmaya 
      çalışırlar.
 
  
  
     - 
      Internet güzel bir katılım 
      aracı. Bu aracın faydalarını bilmemiz ve öğrenmemiz gerekli. Artık;kimin 
      neler yaptığı ve nerelerde bulunduğu ve ne gibi girişimlerde bulunduğunu 
      buradan öğrenmek bilenler için oldukça kolay bir sistem.
 
  
  
     - 
      Keşke bu bilgi ile 30 yaşında 
      olsaydım.
 
  
  
     - 
      Bu gruplarda bazen de 
      dini,milli,kutsal ve özel değerlere bilerek veya bilmeyerek dil uzatırlar. 
      Bunların cevabını her ne hikmetse kimse vermek istemez. Verenleri de aynı 
      sistem içerisinde yukarıda bahsettiğim aynı şahısın diğer e-postaları ile 
      susturmaya çalışır. Desteksiz kalan itirazcı ya pes eder,yada gücünün 
      yettiği kadar yazar,yazar.
 
  
  
     - 
      Yine de bence gruplara üye 
      olmanız,biraz beyin jimnastiği yapmanız için iyi olur derim. 
 
  
  
     - *Çomak sokmak (Arı kovanına 
    çomak sokma) babından ortalığı karıştırma anlamında kullandım
 
  
 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 94   25 Aralık 2006  | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          50KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        | 
 
                   
                  
                  DOSTLUK!
              
                 
                Bir gün 1960 
                tarihide babamım emekli olduğu yıl,konuşurken babama:
              
              
                 
                
                -Baba,benim 5 tane dost bildiğim arkadaşım var dedim. Babam da 
                bana:
              
              
                 
                -Oğlum bir dost az 
                iki dost fazla demişti.
              
              
                 
                Aradan yıllar 
                geçti,bu gürlere geldik. Grubunuzda dostluk üzerine yazılar 
                gelmeye başladı. bu konu hakkında benim görüşümü yazarak sizlere 
                bildiğimi bu satırlarla anlatmak istedim.
              
              
                 
                Geçen 45 yıl 
                içerisinde pek çok dost zannettiklerim,pek çok dost bildiklerim 
                oldu. Meşhur,Aşık Veysel'in:"Dost dost diye nicesine 
                sarıldım,benim sadık yarim kara topraktır" dizilerinin bir hayat 
                gerçeğini belli bir yaşa gelince öğrenebiliyoruz.
              
              
                 
                Birkaç yıl öncede 
                dergimde dostluk hakkında bir yazı yazmıştım. Onda da konu 
                gereği,bana dostun var mı diye soran bir gence:
              
              
                 
                -Bir buçuk dostum 
                var demiştim. Oda şaşırmış sormuştu:
              
              
                 
                -Biri anladım da 
                Mahmut amca buçuğu anlayamadım ? Demişti. Bende:
              
              
                 
                -Birinci dostuma 
                tam güveniyorum. Tam manası ile dost biliyorum. Yarım dosta da 
                gelince,onu denemeğe korkuyorum. Yarımda olsa dost,onu kaybetmek 
                istemiyorum demiştim.
              
              
                 
                Bu bilgiler gençler 
                için gerekli olduğunu düşünerek anlatmak istedim. Dostlar 
                birbirlerine iki elleri kanda dahi olsa yardıma koşan 
                kimselerdir.  O yüzden her dostum denen kişi ne sizin 
                dostunuzdur,ne de siz onun dostu olursunuz.
              
              
                 
                Dost kazanmanın 
                bazı ufak tefek sırlarını yazabildiğim kadar yazmaya çalışayım:
              
              
                 
                1-Önce arkadaşınızı 
                tanıyın.
              
              
                 
                1-a)Sakın ha sakın 
                arkadaşınız hakkında fikir soranlara en az 4 yıl ne iyi 
                arkadaştır,ne de kötü arkadaştır deyin. Bu dört yıl içerisinde 
                arkadaşınızın nasıl birisi olduğunu anlamış,tartmış ve denemiş 
                olursunuz. Geleyim neden iyi ve kötü demeyin kısmına. Bir 
                arkadaşınıza iyi dediğiniz an;ondan istemediğini bir hal ve 
                hareket gördüğünüzde bir daha onun hakkında kötü 
                diyemeyeceğinizi biliyorsunuzdur. Eğer kötü derseniz,dediğiniz 
                kişi daha önce iyi dediği kişiye kötü diyor diyerek sizin 
                notunuzu verebilir. Tersi olursa bir arkadaşınız için kötü 
                derseniz bir zaman olur onun öyle bir iyiliğini görürsünüz ki 
                soranlara iyi dersiniz,bu da sizin notunuzun verilmesine bir 
                sebep olabilir.
              
              
                 
                
                1-b)Arkadaşınızla uzun bir yolculuğa çıkın. O zaman o 
                arkadaşınızın nasıl birisi olduğunu keşfetmenizi sağlar. 
                Kendinden çok size değer vermesi,sizi düşünmesi,yemeyip 
                yedirmesi gibi hareket ve davranışları onun nasıl birisi olduğu 
                hakkında size bilgi sunar.
              
              
                 
                
                1-c)Arkadaşınızı denemek için günlü fazla miktarda olmamak 
                şartıyla borç para isteyin. Mesela üç gün sonra veriri diyerek 
                isteyin. Üç gün sonra tabii ki istediğiniz parayı verirse; 
                aldığınız parayı götürün verin. iki gün sonra yine aynı miktarda 
                para isteyin iki gün sonra veririm deyin parayı vermeyin. Gözüne 
                sık sık gözükün;para için kıvranıp kıvranmadığını gözleyin. 
                Sanki para almamış gibi davranın. Bir hafta sonra hatırlamış 
                gibi;yahu senden şu kadar para almıştım diyin,tepkisin ölçün. 
                Şayet acele etme,mühim değil gibi candan sözler görürseniz. 
                Hemen aldığınız borcu kendisine verin. Sakın ha sakın onu 
                denediğinizi öyle veya böyle söylemeyin. Onurunu kırabilirsiniz.
              
              
                 
                1-d) Arkadaşınızla 
                buluşmak için sözleşin. Uzaktan seyredin vaktinde geliyor 
                mu,gelirse biraz bekletin. Tepkisini uzaktan seyredin. Orada 
                beklemekten usanırsa cep telefonu ile geciktiğiniz için özür 
                dileyin iki dakikaya kadar oradayım deyin. Beş dakika sonra 
                yanına gidin. alacağınız tepkilere göre arkadaşınızı 
                değerlendirin. Bunu en fazla iki kere yapın,üçüncüsünde ise 
                ondan önce buluşma yerine gidin.
              
              
                 
                Yukarıdaki a-b-c-d 
                maddelerine göre arkadaşınız sizden olumlu bir not aldıysa artık 
                sizin arkadaşınız yarım dostunuz olmuş olur.
              
              
                 
                2- Dikkat 
                edeceğiniz bir konuda;aynı testleri arkadaşınızın size uygulama 
                ihtimalini de unutmayınız.
              
              
                 
                    
                Başınızı fazla ağrıtmayayım.
              
                
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 94   25 Aralık 2006  | 
                      
      
    | 
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
              | 
               | 
            
      
        | 
         | 
      
      
              | 
                         
                           | 
            
      
              | 
               | 
            
      
        | 
          51KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
                        
  
    
      
         - 
        TUNCER 
        CÜCENOĞLU OYUNLARI BULGARİSTAN’DA DA YAYGINLAŞIYOR…
 
      
      
         - 
      “MATRUŞKA” nın galası Rusçuk Dram Tiyatrosu’nda l3 
        Ekim’de  gerçekleşti.
 
      
      
         - 
      Tuncer Cücenoğlu’nun oyunları Bulgaristan’da hızla 
        yaygınlaşıyor.
 
      
      
         - 
      Cücenoğlu’nun bir çok ülkede sahnelenmiş 
        oyunlarından “Matruşka”, bu kez İsmail Ağlagül’ün çevirisiyle Rusçuk 
        Dram tiyatrosu’nda izleyici karşısına çıktı
 
      
      
         - 
      Ventsislav Asenov’un sahneye koyduğu oyunda Müzik: 
        Pavel Vasef, Dekor tasarımı: Manoela Doyçinova, Dans tasarımı Marin 
        Udvarev tarafından gerçekleştirildi.
 
      
      
         - 
      l3 Ekim gecesi galası yapılan oyunda 
        Bulgaristan’ın ünlü iki oyuncusu Evgeniya Yavaşeva ve K.Habil görev 
        alıdılar…
 
      
      
         - 
      Diğer rollerde Krum Berkov’la Silviya Terziyeva 
        görev alıyorlar…
 
      
      
         - 
      Tuncer Cucenoğlu da kendi oyununu izleme şansı buldu
 
      
      
         - 
      Bu arada Hüseyin Mevsim tarafından Bulgarca’ya 
        çevrilen Cücenoğlu’nun Çığ adlı oyunu da önce kitap olarak yayımlanacak 
        daha sonra da Sofya Devlet Tiyatrosu’nda sahnelenecek…
 
      
     
   
 
                        
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 94   25 Aralık 2006  | 
                      
      
    | 
      | 
                  
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com   | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          52KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  - TARİH VE BİZ
 
  -          Bir 
  zamanlar, bizlerden önceki insanların yaşadıkları, toplandıkları ve 
  barındıkları yerleri bizler keşfettikçe hepimizin hiç dikkat etmediği ortak 
  özelliklerin olduğunu göremiyoruz. Bu yerleşim yerlerinin ortak özellikleri 
  olarak önceleri; su, toprak ve flora zenginliği olan yerler tercih edilmiş, 
  daha sonraları ise insanların alet yapımında kullanacakları madenlerin 
  yakınlarında topluluklar barınmışlardır.
 
  -          Bu 
  toplulukların uygarlık verileri arttıkça daha büyük toplu yaşama alanları ve 
  şehirler kurmuşlardı. Bu şehirlerin atıklarını o zamanın verdiği bilgilerle 
  kendilerine göre çözmüşlerdir. Eski mağara yaşamı zamanlarında insanlar 
  atıkların mağaranın uzak bir yerine gömerek kaldırmaya çalışmışlar, daha 
  sonraları büyüyen toplulukların yerleşimlerinde bulunan atıkların yerleri 
  pekte bulunamadığı yapılan bütün kazılarda bu atıklara pek de rastlandığı 
  gözükmemektedir.
 
  -          
  Ülkemiz bu günlerde toprağa gömülmüş olarak zehirle veya zehirsiz atıkların 
  gömülü oldukları yerleri bulmaları biraz beni şahsen düşündürdü. Gerekçe 
  olarak zaten bu atıkların gömülmesi, çaylara bırakılması, derelere 
  karıştırılması, ırmaklara salıverilmesi ve denizle haşır neşir olmalarız 
  kanunlar ve yönetmenlikler gereği cezai yaptırımlar getiren bir yükümlülüğünün 
  olmamasından dolayı açık olarak yapılmakta idi ki; bunu sağır sultanlar bile 
  bilmekteydiler. 
 
  -          
  Bizlerin ve ülkemizin havasını, toprağını ve suyunu kirlememiz için 
  eğitilmişçesine boyuna atıklarımızı açık, sere serpe, aleni bilinçli veya 
  bilinçsiz kirleterek “ben çıkarım için”, ”bence zarar vermez”, ”benim atığım 
  zararsızdır”, ”boş ver cezası yok ya” ve buna benzeyen pek çok gerekçeler ile 
  doğamızı; daha doğrusu çocukların emanetlerini yok etmekteyiz.
 
  -          Bizler 
  neleri yok etmedik ki doğayı kirleterek, kendimizce bahanelerle, yok etmeye 
  çalıştıkça bizlerde bön bön, trene bakar gibi baktık. Birkaç cılız ses ile 
  itirazlar olsa da onların kendi çevre veya girişimleri son gördüğümüz gibi 
  kolluk kuvvetlerinin çalışmaları suçlanacak kanun olmadığı için adliyede 
  ellerini kollarını sallayarak çıktılar.
 
  -          
  Fikirlerimizi, bilgilerimizi biraz daha sonralara saklayarak yürürlüğe girecek 
  kanunu beklememiz ve bu kanunin özünü inceleyerek, ceza bakımında geriye dönüş 
  olacak yanı; geçmişteki kirliliklere ceza verecek maddeler yoksa ağzımızın 
  fermuar kapayarak kendi kendimize bildiklerimizle yetineceğiz.
 
  -          Eğer, 
  geçmişte yapılan çevre hatalarının da cezaların içerisinde olduğunu görürsek 
  bildiklerimizi yetkililere verme medeni cesaretini göstermemiz gereklidir.
 
  -          Her 
  ilin kendine göre bir atık toplama, yada dökme yerleri bulunmaktadır. Bu 
  kanunun gecikme sebebi ise malumdur. Yaptırım ve cezaların pek çoğunu özel 
  sektörden çok kamu sektörlerinin verme ihtimalinin olması gözükmektedir ki, bu 
  da normaldir.
 
  -          
  Hepimizin gelecek kuşaklara daha güzel hava, daha güzel toprak, daha sağlıklı 
  su bırakmak hem insanlık, hem de Vatandaşlık görevidir.
 
 
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 95   25 Ocak 2007  | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
              | 
               | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          53KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                  
                        
  - ÇÖZDE AL
 
                    
  -          Birbiri ile 
  ilişkisiz iki kelimeyi bildikleri halde bilmeyenlerimizin olması ne acı;
 
  -          Bilenlerle 
  bilmeyenlerin artık birbirine karıştığı, bu karmaşa içinde de bilenlerin 
  bilmeyenlere mağlup olduğu bir dünyada yaşıyoruz. 
 
  - Bir yanlışı doğru gibi 
  ortalığa sürenlerin araştırılmadığı dünya.
 
  -          Bunlara karşı birde 
  bilenlerin; kendilerine verilen emaneti bilmeyenlere öğretme yükümlüğünden 
  uzak yaşamalarına ne demeli?
 
  -          Öğreticilerin de 
  bir menfaat karşılığında satın alındığı ya da susturulduğu bu dünyanın sonu ne 
  olacak?
 
  - Bilenler var mı acaba?
 
  -          Konu başlığımız 
  olan çözme işlemini bu yanlış veya doğru bilgileri aktarmayı hangimiz 
  yapacağız. Çözebilirsek bu bilgileri nasıl ve nerede yayınlayacağız? 
  
 
  - Yayınlama imkanına kavuşsak 
  bile eğri ve yanlışlarla doldurulmuş bu dimağları nasıl doğrularla 
  dolduracağız?
 
  -          İşte çöz de al 
  dememin özü burada.
 
  -          Çözmek ve almak 
  içinde bir sürü fedakarlıklar yapmamız gerekmez mi  Gerekenleri gerektiği gibi 
  yapanların arkasında kaçımız durabiliyoruz? 
 
  - Durmamamızın sebebi acaba 
  neden ? Niçin onları desteklemiyoruz?
 
  -          Bu söylediklerimizi 
  kanunlar mı engelliyor,yoksa başkaları mı önlüyor ?
 
  -          Çözmek veya 
  çözmemek elimizde. Almak veya almamakta öyle! Özgür irade sahibi olanların 
  ülkesinde yaşıyoruz.
 
  -          Çözdüğümüz 
  doğruları da başkaları ile paylaşmanın yollarını aramamız yine bizim özgür 
  düşüncemizin, özgür faaliyeti içine girmekte.
 
  -          Sözün özü: bu çözde 
  al bilmecesinin çözümünü bulanlar olursa bu sayfalardan yazmasını dilemekten 
  başka yapabileceğim yok.
 
  -          Çözülmüş doğrularla 
  olmanız dileği ile.
 
 
                  
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 95   25 Ocak 2007  | 
                  
                  
      
                | 
                 | 
              
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          54KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  - ÇANAKKALE
 
  -             
  Osmanlı İmparatorluğu. Ortadoğu’nun en büyük askeri ve siyasi gücü. Bazı idare 
  eksikliklerinden ve tabasının ihanetlerinden dolayı,parçalanmaya,ufalmaya ve 
  erimeye başlayan bir cihan imparatorluğu. Parçalana parçalana elinde 
  kalanlarla idare ederken bir zaman diliminde;yedi düvel geldi,koskoca ve 
  dünyada eşi ve emsali gözükmemiş bir donanma ile  dayandı ülkemin kapısına. 
  “Amiral Carden'in 15 Ocak 1915 tarihinde yaptığı dört  aşamalı taarruz 
  planına göre: Boğaz bir ay içinde geçilmiş olacaktı. Buna göre birinci aşamada 
  dış savunma tabyaları imha edilerek ortadan kaldırılacak, ikinci aşamada orta 
  savunma tabyaları ve üçüncü aşamada iç savunma tabyaları yok edilecek, 
  dördüncü ve son aşamada ise; boğazda arta kalan mayınlar temizlenecek boğaz 
  emniyet altına alınacak, Marmara Denizi'ne çıkılacak ve İstanbul'a 
  girilecekti.Boğazın kara bölgesinde güvenliği sağlamak üzere Midilli'de 
  yeterince kara kuvveti toplanacaktı.(1)” Bu raporun ön çalışmasını 11 Ocak 
  1915 tarihinde İngiltere  
           Bahriye 
  Nezareti'ne Çanakkale Boğazı'na Taarruz İçin Hazırlattığı Planı Sunmuş ve 
  Çanakkale Boğazı'na Taarruz İçin Hazırlanmış Planın Uygun Olduğunun Amiral 
  Carden'e Bildirilmesi; 28 Ocak 1915 Savaş Komitesinin  Toplantısında 
  Çanakkale Boğazı'nın Yalnız Donanmayla Zorlanmasına Karar Verilmesi 19 Şubat 
  1915'in Taarruz Tarihi Olarak kararlaştırıldı. Rapor ve plan ve kuvvetlerin 
  çokluğu yedi düveli gururlandırmış fakat Napolyon'un bir sözünü unutmuş 
  görünüyorlardı. "Türkler öldürülebilir ancak asla mağlup edilemezler."
 
 
          
                      
          Almanlar harp boyunca ani karlarla ve acele kararları Çanakkale’de de 
          gözükmüş,Çanakkale Boğazı’nın zorlanacağını düşünmediklerinden burada 
          bulunan 32 bataryayı 22'ye indirmişlerdi. Bu raporlar ve istihbarat 
          üzerine yukarıdaki karar alınmış oldu. 
          
                      
          Geldi,geçti. Deldi,geçti.   
          
          
          Çanakkale’nin savunmasında düşman;ülkesini,askerini seven bir 
          komutanla karşı karşıya geldi. O savaşın;bir ülkenin kaderini 
          etkileyen,yedi düvelin Çanakkale’de oyalanarak geri gitmesine 
          sebebiyet verecek ve o günlerin verdiği zor kararlara imzasını 
          atarak,zaman içerisinde yeni kararlarla vererek halen bir paylaşma 
          alanı olarak gözüken “Güzel ve Tek” ülkemi bu günlere getiren Mustafa 
          Kemal Atatürk’ün yine bu günleri görerek,ülkenin satılabileceğini 
          gençlere bildiren dahidir. Bu dahinin Avrupa tarafından kuyruk acısı 
          olarak halen düşmanlıklarının sürmesi olağan değil midir ? 
          
                      
          O günün Osmanlı ülkesi ve Anadolu’nun  çeşitli şehitlerinden 
          gelen gençler bu topraklar için kendilerini gözlerini kırpmadan feda 
          ettiler. 300000 savaş katılan Türk birliklerinin 211000 şehit olması 
          düşündürücüdür.   
          
          Mehmet Akif ERSOY’UN 
          
          ÇANAKKALE ŞEHİTLERİNE   
          
          Şu Boğaz Harbi nedir ? Var mı 
          ki dünyâda eşi ? 
          En kesîf orduların yükleniyor dördü beşi, 
          -Tepeden yol bularak geçmek için Marmara'ya- 
          Kaç donanmayla sarılmış ufacık bir karaya, 
          Ne hayâsızca tahaşşüd ki ufuklar kapalı! 
          Nerde -gösterdiği vahşetle "bu: bir Avrupalı" 
          Dedirir-yırtıcı, his yoksulu, sırtlan kümesi, 
          Varsa gelmiş, açılıp mahbesi, yâhud kafesi! 
          Eski Dünyâ, Yeni Dünyâ, bütün akvâm-ı beşer, 
          Kaynıyor kum gibi, tûfan gibi, mahşer mahşer. 
          Yedi iklimi cihânın duruyor karşına da; 
          Ostralya'yla beraber bakıyorsun: Kanada! 
          Çehreler başka, lisanlar, deriler, rengârenk. 
          Sâde bir hâdise var ortada: Vahşetler denk. 
          Kimi Hindû, kimi Yamyam, kimi bilmem ne belâ... 
          Hani tâ’ûna da züldür bu rezil istîlâ... 
          Ah o yirminci asır yok mu, o mahlûk-u asil, 
          Ne kadar gözdesi mevcûd ise hakkıyla sefil, 
          Kustu Mehmedciğin aylarca durup karşısına; 
          Döktü karnındaki esrârı hayâsızcasına. 
          Maske yırtılmasa hâlâ bize âfetti o yüz... 
          Medeniyyet denilen kahpe, hakîkat, yüzsüz. 
          Sonra mel'undaki tahrîbe müvekkel esbâb, 
          Öyle müdhiş ki: eder her bir mülkü harab. 
          Öteden sâikalar parçalıyor âfâkı; 
          Beriden zelzeleler kaldırıyor a'mâkı: 
          Bomba şimşekleri beyninden inip her siperin; 
          Sönüyor göğsünün üstünde o arslan neferin. 
          Yerin altında cehennem gibi binlerce lâğam; 
          Atılan her lâğamın yaktığı yüzlerce adam. 
          Ölüm indirmede. gökler, ölü püskürmede yer; 
          O ne müdhiş tipidir: savrulur enkaz-ı beşer... 
          Kafa, göz, gövde, bacak, kol, çene, parmak, el, ayak; 
          Boşanır sırtlara, vadîlere sağnak sağnak. 
          Saçıyor zırha bürünmüş de o nâmerd eller, 
          Yıldırım yaylımı tûfanlar, alevden seller. 
          Veriyor yangını, durmuş da açık sînelere, 
          Sürü halinde gezerken sayısız tayyâre. 
          Top tüfekten daha sık, gülle yağan mermiler... 
          Kahraman orduyu seyret ki bu tehdîde güler!.. 
          Ne çelik tabyalar ister, ne siner hasmından; 
          Alınır kal'a mı göğsündeki kat kat îman? 
          Hangi kuvvet onu, hâşâ, edecek kahrından râm? 
          Çünkü te'sis-i ilâhî o metîn istihkâm. 
          Sarılır, indirilir mevki-i müstahkemler, 
          Beşerin azmini tevkîf edemez sun’-i beşer; 
          Bu göğüslerse Hüdâ'nın ebedî serhaddi; 
          "O benim sun’-i bedî’im, onu çiğnetme!" dedi. 
          Âsım'ın nesli... diyordum ya... Nesilmiş gerçek; 
          İşte çiğnetmedi nâmûsunu, çiğnetmiyecek, 
          Şühedâ gövdesi, baksana, dağlar, taşlar 
          O, rükû olmasa dünyâda eğilmez başlar, 
          Yaralanmış tertemiz alnından uzanmış yatıyor, 
          Bir hilal uğruna, yâ Rab, ne güneşler batıyor! 
          Ey, bu topraklar için toprağa düşmüş, asker!.. 
          Gökten ecdâd inerek öpse o pâk alnı değer. 
          Ne büyüksün ki kanın kurtarıyor tevhidi... 
          Bedr'in arslanları ancak, bu kadar şanlı idi... 
          Sana dar gelmiyecek makberi kimler kazsın? 
          "Gömelim gel seni târîhe!" desem, sığmazsın. 
          Herc ü merc ettiğin edvâra da yetmez o kitâb... 
          Seni ancak ebediyyetler eder istiâb. 
          "Bu, taşındır" diyerek Kâbe'yi diksem başına; 
          Rûhumun vahyini duysam da geçirsem taşına; 
          Sonra gök kubbeyi alsam da, ridâ namıyle, 
          Kanayan lâhdine çeksem bütün ecrâmıyle; 
          Mor bulutlarla açık türbene çatsam da tavan 
          Yedi kandilli Süreyyâ'yı uzatsam oradan; 
          Sen bu âvîzenin altında, bürünmüş kanına, 
          Uzanırken, gece mehtâbı getirsem yanına, 
          Türbedârın gibi tâ haşre kadar bekletsem; 
          Gündüzün fecr ile âvizeni lebriz etsem; 
          Tüllenen mağribi, akşamları, sarsam yarana... 
          Yine birşey yapabildim diyemem hâtırana. 
          Sen ki, son ehl-i salîbin kırarak savletini; 
          Şarkın en sevgili sultânı Salâhaddîn'i, 
          Kılıç Arslan gibi iclâline ettin hayran... 
          Sen ki, İslâmı kuşatmış, boğuyorken hüsran; 
          O demir çenberi göğsünde kırıp parçaladın; 
          Sen ki rûhunla berâber gezer ecrâmı adın; 
          Sen ki a'sâra gömülsen taşacaksın... Heyhât! 
          Sana gelmez bu ufuklar, seni almaz bu cihat... 
          Ey şehîd oğlu, şehîd isteme benden makber, 
          Sana âğûşunu açmış duruyor Peygamber. 
          
          (1) Milli Savunma Bakanlığı, 
          Çanakkale-1915, T.T.K. Basımevi, Ankara, 1999,  s.17 
          
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 97   25 Mart 2007  | 
                      
      
    | 
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          55KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  - KÜTÜPHANE VE KİTAPLAR
 
  - 
  Geçmiş 
  zaman olur ki hayali cihan değer. Diyen atalarımız her söz gibi bu sözü de 
  boşa söylememişler.
 
  - 
   Hani 
  derler eski defterleri karıştırırken defterin içinden bir kart çıktı. Elime 
  alınca bu kartın Hasan Paşa Kütüphanesinin kitaplarını aylık istatistikler 
  için tuttuğum çetene olduğunu anladım. 
 
  - 
  Kartı 
  incelediğimde 2 ayın 1987 yılında başlanan çetene tutmuşum. O ay için 15848 
  nolu demirbaştan 16292 nolu demirbaşa kadar 808 adet kitabın tasnifini 
  yapmışım. Kartı incelediğimde niçin 15000 li kitaplardan başladım diye 
  baktığımda her halde demirbaş defterinin herhangi birisinden başladığım aklıma 
  geldi. Bu çizelgeye göre:
 
   02.1987 15484-16292 = 808 adet kitap 
   03.1987 15059-15483= 424 adet kitap 
   04.1987 26217-26983= 766 adet kitap 
   05.1987 tarihinde tespit fişi çalışması yapmışım 
   06.1987 27272-30030=2758 adet kitap 
   07.1987 30031-32138 =2107 adet kitap 
   08.1987 22027-26216=4189 adet kitap 
   09.1987 26984-24271=287 adet kitap 
   10.1987 32139-36029=3890 adet kitap 
   11.1987 10028-12027= 1999 adet kitap 
   12.1987 13405-15058=1653 adet kitap 
   01.1988 18256-20491=2135 adet kitap 
   02.1988 12864-15058=2194 adet kitap 
   03.1988 16293-18255=1962 adet kitap 
   04.1988 20492-21300=808 adet kitap 
   05.1988 21301-22026=725 adet kitap 
   06.1988 12028-12863=860 adet kitap 
   07.1988 36029-36681=652 adet kitap 
   08.1988 12889-13404=515 adet kitap 
   09.1988 36682-37297=615 adet kitap 
  - 
   toplam 
  29347 kitabın tasnifini yaparak demirbaş defterine yazdım. Hem de yalınız. 
  Koskoca üç tane de kütüphaneci kadrosunu işgal eden kişilere rağmen. Tam on 
  dokuz ay süren bir çaba. Bu sıralamaya göre 10000’den önceki kitapların 
  tasnifi ne oldu diyebilirsiniz. Bende bu soruyu kendime sordum, sonradan 
  hatırladım. O sayıları ihtiva eden defterin bazılarına tasnif vermiştim. 
  Bazılarına dememin sebebi o defterin Osmanlıca olarak yazılı olması gereği ile 
  istatistik çizelgesi ni yazmamış olabilirim.
 
  - 
   Ne yapalım 
  ki Rabb’imin dediğinden fazlası olmuyor. Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur 
  mu? Olmaz! Hiç çalışanlarla çalışmayanlar bir olur mu? O da olmaz. Fakat her 
  ne hikmetse o zaman sicil amirim olan Mehmet Yüce, Ahmet Ertekin Mümine GÜLCÜ 
  bana düşük sicil vermişler ve memuriyet hayatım boyunca hiçbir zaman işten 
  kaçmadığım ve çalışmayı sevdiğim halde sicil amirlerimin elleri bana olumlu 
  sicil vermediklerinden o zamanki mükafat olarak verilen terfilerden 
  faydalanamadım. Ne yapalım? Bu dünyanın birde öbür dünyası var!
 
  - 
   Gelelim bu 
  çalışmalardan başka bir şeyler üretip, üretemediğime. Demirbaş defterlerine 
  kayıt olan kitaplar yıllar itibariyle kayıtlar yapıldığından, satın alınan 
  veya kütüphanede biriktirilen periyodiklerin peş peşe kayıtlarından aynı 
  gazetelerin, dergilerin, kitapların yenilerinin kayıtları çıktıkça, tasnif 
  kitabına bakmaktansa demirbaş defterinden aynı kitabı bularak tasnifi atmamın 
  daha da kolay olduğunu gördüm. Zannedersem üçüncü sene kayıtlarında da bir 
  fihrist alarak bu tasnifleri atılan kitap ismini ve tasnifini yazmaya 
  başladım. Hiç unutmam ilk yazdığım Resmi Gazete ismi ve tasnifi idi. Bu 
  zamanla bir yıl içerisinde üç adet fihrist defterini dolduracak kadar bilgi 
  sahibi ve kayıta malik olmuştum. Kütüphane kitaplarının tasnifi bitince, bu 
  defterleri bir ıraya koyayım istedim. Yeni bir büyükçe bir fihrist aldım ve 
  yazmaya başladım. Hatta biraz daha da bilinçlendiğim için ara sıra çıkan 
  önemli bilgileri de tasnifini atarak deftere kaydettim.
 
  - 
  Defterin 
  bitimine akın aklıma bir fikir geldi. Yaptığım bu çalışma basılmamıştı. 
  Tasnifleri attığımız bir Dewey onlu tasnif vardı fakat herkes bu cetvelleri 
  kullanamıyordu. Bilhassa ilçe kütüphaneleri de tasnif için o zamanlar bize 
  müracaat ediyorlardı. Hem ilçelerin, hem de kütüphanelerin işini görecek bir 
  çalışma yapmaya karar verdim.  Hazırlıklarını kullanılmış kâğıtların arkasına 
  yazarak sıralamalarını bunlarda yaptım. Bana fırsat buldukça yardım eden bir 
  arkadaşımızda teşekkür etmek isterim. 1991 yılında yayınladım ilk kitabım olan 
  “DEWEY ALFABETİK ONLU TASNİF FİHRİSTİ” meydana çıktı.
 
  - 
   Demek ki 
  yapılan her işin sonradan bir mükafatı oluyormuş.
 
 
                  
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 97   25 Mart 2007 
   | 
                      
      
    | 
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         56KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
          
            - 
            SANAL MÜZEM
 
            - 
            Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu ?
 
            - 
            Olmaz.
 
            - 
            Zengin fakirin halinden anlar mı ?
 
            - 
            Anlamaz.
 
            - 
            İnsanoğlu her nedense kendi 
            gelirinin,bütün insanlarla aynı olduğunu,kendi bilgisinin de 
            herkesle aynı olduğunu,kendi bilgisayarındaki programların da bütün 
            kullanıcılarda olduğunu zannederek büyük bir "YANILGI" 
            içerisindedir.
 
            - 
            Bu yüzden yaptığımız site veya 
            tanıtımlarda;karşımızdaki izleyicinin en eski teknoloji ile sizi 
            izlediğini ve takip ettiğini düşünmemiz gerekmektedir.
 
            - 
            Çorum Müzesi açıldıktan bir müddet 
            sonra 25,3,2005 Kodak Easy Schare cx6200 dijital makinem ile 5 gün 
            ardı ardına birkaç kere makinamı boşaltarak tekrar çekim şartı ile 
            en düşük ayarda çekimler yaptım. Neden mi o zamanlar makineme bir ek 
            ram alamamış  makinenin ramı ile durumu idare ediyordum da onun 
            içindi. Neyse bu resimleri kendi görüş ve sırası ile sınıfladım ve 
            2005 yılının turizm haftasında da sanal olarak  yayınlamaya başladım. 
            Sayfamın sağ tarafında bulunan ÇORUM MÜZESİ lingini tıklayınca yine 
            sağ tarafta;NASIL ULAŞILIR,NASIL GİDİLİR,MÜZE TARİHÇESİ, MÜZE 
            GİRİŞ,MÜZE GİRİŞİ,MÜZE ÖN GİRİŞİ,MÜZE İÇİ ANTRE,MÜZE 1.KAT,MÜZE 
            2.KAT,MÜZE 3.KAT,MÜZE 4.KAT,MÜZE BAHÇESİ,MÜZE ESERLERİ 1 ve MÜZE 
            ESERLERİ 2 linkleri bulunmaktadır. bu linkleri tıklayınca ortada 
            yeni bir sayfa açılarak sanal bilgilere ulaşılmaktadır.
 
            - 
            Neyse sitemiz yayınlanmaya 
            başladıktan sonra bir e-posta aldım:  
 
            - 
            -Sayfalarınız pek amotörce,flas'la 
            yapsanız diye önerine bulunuyordu. O zata:
 
            - 
            -Bilmiyorum bilyor musunuz;belli bir 
            yaş ve belli bir Internet kullanıcı kesimi bilgisayarında flas 
            bilgisayarınızda yüklü değil,bilgileri ve resimleri düsgün görmeniz 
            için flas programını yükleyiniz ön bilgisini alınca bir daha o 
            sitenin yayından bile geçmediklerini ve bu flas programının virüs 
            olduğunu zannettiklerini. diye yazdım.
 
            - 
            Birkaç gün sonra da başka bir 
            e-postada:
 
            - 
            -Acaba Neden ilimizdeki Alacahöyük 
            ve Boğazköy  müzeleri yok. Diye yazmıştı. Bende yukarıda 
            demiştim ya herkesi kendimiz gibi biliriz:
 
            - 
            -Gazım yok. Diye yazmıştım. dört gün 
            sonra cep telefonum çaldı. "Gazım yok" diye yazdığım arkadaş 
            arıyordu. kendisini tanıttı:
 
            - 
            -Beyefendi;benimle dalgamı 
            geçiyorsunuz ? Dört gündür düşünüyorum,bu bana niçin gazım yok diye 
            kafa patlatıyorum. Nedir bu gazim yok ? Söyleyebilir misiniz ? Dedi.
 
            - 
            -Bende gülerek,ben emekli 
            birisiyim,arabamda gazla çalışıyor,onu yazmıştım. Arabaya gaz 
            alamadım ve gidemedim. dedim,Gülüştük.
 
            - 
            -Yaptığım bu sitenin cd sini Çorum 
            müzesine verdim. Sonradan onlarda kendi bildikleri formatta site 
            yapıp Çorum Müzesini tanıtıyorlar,sizde bilgi olarak yazmışsınız. 
            Benimde bilgisayarımda o program ve ramımım düşüklüğünden halen 
            müzenin sayfasına giremedim.
 
            - 
            Birkaç yere müracaat ettim,katkınız 
            olsun,Müzelerimizle ilgili çalışma yapıyorum dedim. İmkanım 
            yok,gittiğiniz yerde kalacaksınız,resim  çekeceksiniz, 
            konaklayacaksınız, yiyeceksiniz. velhasıl bu güne kadar kimse sesini 
            çıkarmadı.
 
            - 
            Sitelerimi Aralık 2006 ve Şubat 2007 
            tarihlerinde hecklediler. Sayfaları yenileme ve düzenleme ile vakit 
            geçiriyorum. Arama motorlarında corumlu veya Çorumlu yazılınca hemen 
            üst sıralarda,ziyaretçimde tekil 10000 ortalamasında.  
 
            - 
            Pek çok kişi soruyor bunları 
            yapıyorsun kandile bir şey damlıyor mu? Diye. Bende:
 
            - 
            -Hazreti Ali R.A. "Bana bir harf 
            öğretenin kırk yıl kölesi olurum" demiş,bu on bin kişi birer harf 
            öğrenirse bende köşelik oluyorum diyorum.
 
           
          
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 97   25 Mart 2007  | 
                      
      
    | 
      | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
              | 
               | 
            
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          57KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
          
            - 
            ALLAH RAHMET ETSİN!
 
            -             
            Bir gün Çorum İl Halk Kütüphanesinde otururken uzun 
            boylu,esmer,cüsseli birisi kapımı tıklatarak:
 
            -             
            -Müdür Bey,müsait misiniz ? Diye sordu.  
 
            - 
            -Buyurun. Diyerek 
            odama davet ettim. Birkaç ay kadar önce Abdullah Ağabey odama 
            gelerek:
 
            - 
            Mahmut,koçum. Ben 
            Çorumlu Şairler diye bir kitap hazırlıyorum. Seninde tanıdığın 
            şairler varsa onlarla temas kur,hayat hikayeleri ile birkaç şiirini 
            al bana Ankara’ya posta ile yollayıver diye tembihte bulunmuştu. 
            Bende bildiğim şiir yazan arkadaşlara bu duyuruyu ağızdan 
            söylemiş,kendi bildikleri arkadaşlarına da bildirmelerini 
            söylemiştim. Pek çok Çorumlu arkadaşın hayat hikayelerini derleyip 
            şiirleri ile birlikte Abdullah Ağabeye yolladım. Bir çıkar,bir övgü 
            beklemeden yardım için çalıştım. Pek çok arkadaş şiirlerini 
            göndermediğimi zannettiler. Ben aldığım bilgileri aynen 
            yolladım,kitabın yazarı almadıysa benim günahım nedir ki ? Neyse. 
            Kitap yayınlandı benim gönderdiğim arkadaşlardan iki tanesinin hayat 
            hikayesi ve şiirleri kitapta yayınlanmıştı. Kitaptan bir adette 
            Abdullah Ağabey tarafıma imzalayarak verdi,kütüphaneye de birkaç 
            kitap bıraktı. Bana bıraktığı kitabın içerisine:
 
            - 
            “Karakeçili’mizin 
            yetiştirdiği değerli kültür adamı sevgili yeğenim Mahmut Selim 
            Gürsel’e Resimde de okunmakta.(aşağıda)
 
            - 
            1991 baskısını 
            Çorum Belediyesi bastı ve dağıttı. Arkadaşlar bize kırıldılar,pek 
            çoğu bu kırgınlığını göstermediler.  
 
            - 
            Emekli 
            oldum,Gürsel Yayınevini açtım,arkadaşların yazılarını bilgisayarda 
            yazarak dergi olarak bastırıyorum. O günlerden;bir gün Abdullah 
            Ağabey kitabı güncelliyoruz yeni şair arkadaşların şiir ve hayat 
            hikayelerini isteyince:
 
            - 
            Ağabey,ben sana 
            onlarca kişinin şiirlerini,hayat hikayelerini gönderdim. Siz sadece 
            ikisini yayınlamışsınız dedim.
 
            - 
            Neyse kitap 
            yayınlandı. O sene Çorum Festivalinde Belediyenin verdiği yerde 
            sergilerimizi açtık. Kitabı da orada Çekva bölümünde gördüm. Bir 
            tane aldım baktım bir iki yazarımızı daha kale almışlardı. Bu 
            yazarların içerisinde de rahmetli Paşa Çeten’de bulunmaktaydı.
 
            - 
            Bu hikayede 
            anlattığım gibi yazar arkadaşlarımızı ben elimden geldiği kadar 
            yazılarını ve şiirlerini yayınladım ve yayınlıyorum.
 
            - 
            İlk satırlarda 
            bahsi geçen kapıyı vurarak içeri giren kişi de Paşa Çeten’di. 
            Sonraki günlerde fırsat buldukça geldi,gitti. Şiirlerini dinledim. 
            Okudum.
 
            - 
            Bir gün Çorum’dan 
            ayrılacağını söylemek için kütüphaneye gelmişti. Vedalaştık. Emekli 
            olduktan sonra açtığım yayınevime de bir Çorum’a geldiğinde 
            uğramıştı. Hayat hikayesini birlikte iş yerimde kaleme aldık. Çorum 
            dışında iken dergiler yayınlandıkça kendisine yolladım. Şiirlerini 
            yayınladım. Sora Sarı  Çiğdemi çıkartacağım şiirlerini 
            yayınlayayım mı dedim sevindi,Sarı Çiğdemde de şiirlerini yayınladım 
            ve halen dergilerimde şiirlerini yayınlamaktayım.
 
            - 
            Paşa tekrar  
            Çorum’a ta taşındı. Kalp ameliyatından sonra oralarda duramamıştı. 
            Birkaç kere bize geldi konuştuk,dertleştik.
 
            - 
            Geçen sene yine 
            bir gün Avukat Teoman’ın orada karşılaştık. Yanında Metin Demirci 
            vardı. Dergi çıkartacaklarını söyledi. Bende çok zor bir işe 
            girişmişsiniz. Allah işinizi kolay getirsın. Yalnız ISSN sini alın 
            diye öneride bulundum. Dergi çıktı. Bana dergi ulaşmadı. Bende 
            sitemde bilgi veremedim. Zannedersen ikinci sayısında Teoman’a 
            gittiğimde bir dergi uzattı,baktım güzel bir dergi idi. Teoman 
            istersen al,bu Paşa’nın dergisi diyince dergi senin diyerek Almadım.
             
 
            - 
            En son vefatından 
            on gün kadar önce eve geldi. İçeri buyur ettim. Beşinci sayıyı 
            hazırladıklarını,sitelerinin olduğunu söyledi. Siteye girdik baktık. 
            Bir ara bu dergiyi corumlu.com da da yayınlamamı istedi. Bende 
            arkadaşım bu işler yani Internet para ile olacak bir iş,zaten ve 
            neden senin siten var neden tekrar burada yayınlayayım dedim. 
            Anladım ki link verilmesini istiyordu. Sizin siteden benim siteye 
            link verin,logonuzu yollayın logonuzla link vereyim dedim. Logo 
            gelmedi fakat link verdiklerini yazdılar. Hemen bende dergiye link 
            verdim. Halen duruyor.
 
            - 
            İnsan oğlu fani. 
            Yaşayacak yaptığı çalışmaları,eserleri.
 
            - 
            Buradan 
            tekrar;arkadaşım Paşa Çeten’e Allah C. C. Rahmet 
            dilerken,ailesine,akrabalarına,eş ve dostlarına ve Çorumlu 2000 
            dergisi ile Sarı Çiğdem Şiir defteri okurları adına da baş sağlığı 
            dilerim.
 
           
          
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 98   25 Nisan 2007  | 
                      
      
                | 
                 | 
              
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
          58KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  
     - 
          INTERNET HAFTASI
 
  
  - 
  Bu ay kutlanan iki 
          haftanın bilgi ve tanıtımı ile ilgili sitenin banner'ini sitemize 
          aldım.
 
  - 
  -Yeterli mi ?
 
  - 
  -Değil;
 
  - 
  -Neler yapmalıyız ?
 
  - 
  -Her şey.
 
  - 
  -Peki sen neler 
          yapıyorsun?
 
  - 
  -"Bindik bir alamete 
          gidiyoruz kıyamete" dersen yanlış olmaz. Neden ?  
 
  - 
  erseniz,60'ını 
          bitirmek üzere bir adam ne öğrenebildiyse onu yapıyor derim.
 
  - 
  -Neler yapmak 
          isterdin ?
 
  - 
  -Ah bir genç olsaydım 
          serzenişi ile başlarsam kırılmayın. Neden derseniz,genç olsaydım acaba 
          Internet'le gençlerin ilgilendiğinden başka şekilde ilgilenir miydim 
          diye düşünmediğim de olmadı değil,gençler evlerinde,kafelerde 
          birbirleri sohbet etmek,arkadaş bulmak ve oyun oynamak için 
          giriyorlar. Geçen ay sitemi güncelledikçe sokağımızda bulunan kafeye 
          giderek sitemi kontrol ederim. Bu bilgisayar bazen sıkışınca 
          üçkağıtçılık yaparak sahibini aldatıyor,belki de biliyorsunuzdur,belki 
          de bilmiyorsunuzdur,bilmeyenlere anlatayım: windows'un içinde "temp" 
          dosyası var,bilirsiniz bilgisayarın başı sıkışırsa Internet'te 
          bulamazsa hemen oradan yada "Temporary Internet Files" dosyasından 
          aranan sayfayı tamam gibi gösteriverir. Bu üçkağıtçı sizi yanıltır. 
          Sizde sayfam tamam der bırakırsınız. Yine bir gün bir sayfa 
          güncellenmesinden sonra arkadaşımın yanına gittiğimde hava atayım 
          dedim:
 
  - 
  - Derginin sayfaları 
          yeniledim dedim,hemen açtı,eski sayfalar gözüküyor,bozuldum.
 
  - 
  - Expoler'in 
          tuşlarından yenile yi tıkla dedim arkadaş tıkladı bu sefer sayfa bom 
          boş gözüküyor,yutkundum,çayımı içip müsaade isteyip kalktım,en yakın 
          Internet kafeye gittim,sitenin ismini yazdım site bom boş,arabaya 
          atlayarak eve geldim,bilgisayarı açtım Internet’e girdim siteyi açtım 
          sayfalar tamam. Şaşırdım. Biraz araştırınca sayfaları ftp’den 
          yüklerken eksik yüklese de bilgiler tam gözüküyormuş. Onun için 
          Internet kafeye sık sık giderek sitemi güncelleyince kontrol   ederim. 
          Geçen ayki kontrolde de yukarıda serzenişte bulunduğum “kafelerde 
          birbirleri sohbet etmek” bölümünü bizzat gözlerimle gördüm. Sağ 
          tarafımda oturan 20 yaşındaki genç arka masada oturan gence dönerek:
 
  - 
  -Niçin öyle yazdın ? 
          Diye sorunca dikkatimi çekti,dayanamayarak sordum:
 
  - 
  -Ne yazmış ? O da 
          gayri tabii cevap verdi,
 
  - 
  -Sinemaya gidelim mi 
          diyor. Diyince ben:
 
  - 
  -Artık Internet te mi 
          konuşuyorsunuz ? Diye takıldım. Gençler aynı yerde yazışıyorlar. 
          Bilmiyorlar ki,Internet bir hazine,bir bilgi küpü. İyi araştırınca 
          neler yok ki !
 
  - 
  Bizim bu gençlere bu 
          iyi ve faydalı siteleri tanıtmamız gerekli değil midir ?
 
 
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 98   25 Nisan 2007  | 
                      
      
    | 
     
  
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
            | 
      
      
        | 
           59 
        
        KİTAP BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
          
            - 
            
            BİR YIL DAHA BİTERKEN
 
            -             27 Mayıs 1998 Gürsel yayınevinin açılış tarihi.
 
            -             Yıllar geçiyor, ömür bitiyor. Yapılan işler 
            işlevlerini sürdürüyorlar. Birikimler çoğalıyor, bilgilendirmeler 
            bizlere kalıyorlar.
 
            -             Ne amaçlar ve ne hizmetler yapmak için Gürsel 
            Yayınevini zaman zaman bu satırlardan anlatmaya çalıştım.
 
            -             İşyerini Ölçek İş merkezinde açtığımın ikinci günü, 
            bir partinin toplanılıp oturularak istişare yaptıkları yere gelen; 
            İmam Hatip Lisesi emekli öğretmenlerinden birisi; Allah’ın selamını 
            bile vermeden kapıdan başını uzatarak:
 
            -             “-Müdür; İkramiyenin reposu ile burayı mı açtın?” 
            Dediğini hiç unutamadım. Sonradan gidip gelirken sadece yayınevine 
            bakmakla yetinen bu kişini dediklerin halen unutamadım.
 
            -             Hâlbuki Yüce Dinimizde hüsn-ü zan vardır. Su-i zan 
            insanı Allah vermesin dinden edebilir.  Bu şahız zannı ile bana 
            iftira da ettiğinin farkında bile değildi.  
 
            -             Allah C.C. bize nasip ettiği emekliğin kendi yoluna 
            sarf olmasını nasip etmişti. Bizde bize sunulan bu daveti kabul 
            etmiş, Sevgili Resulünün misafiri olmuş, sonradan da Müslümanların 
            yöneldiği kutsal makamda bilmediğimiz hazları almamızı sağlamıştı.
 
            -             27 Mayıs 1998 tarihinde açtığım yayınevi için pek 
            çok şeyler,pek çok zanlar oldu. Kimileri politikaya atılacağımı, 
            kimileri başka başka zanlarda bulundular. Benim amacımı 
            gerçekleştirip gerçekleştirmediğimi soran pek olmadı. Benim yaptığım 
            hizmetin amacı; yerini yüzde elli gerçekleşmesine karşı; diğer yüzde 
            ellisinin içinde olmayan daha başka hizmetlerin olması eksikliği 
            giderir gibi olsa da, Yayınevinin en önemli hizmeti, para kazanıp, 
            çalışmalarını yayınlayamayan arkadaşların eserlerini güncelleyerek 
            bastırtarak Çorumlulara sunmaktı. Bu olamadı. Bir uhde olarak halen 
            ezikliğini duymaktayım.
 
            -             27 Mayıs tarihi benim hayatımda ve ailemizin 
            geçmişinde bazı etkinliklerin zuhur ettiği sayılı günlerden 
            birisidir. Babam 27 Mayıs 1960 İhtilalinde emekliye sevk edilen 
            “Eminsu”lardan birisi olması, Ankara’da okumakta olduğum ortaokulun 
            yarıyılında Çorum’a gelmem ve daha başka özel anıların olduğu bir 
            tarih noktasıdır.
 
            -             Bu sayımızla da 99’u bulmuş olduk. Allah C.C. nasip 
            ederse 15 Haziran 2007 tarihinde 100. sayımızı sanal da olsa 
            yayınlayacağız.
 
           
          
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 99   25 Mayıs 2007  | 
                      
      
                 | 
              
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          60KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
          
            - 
            SEÇİMLER VE SONUÇLARI
 
            - 
                        Türkiye’de seçim denilen olgu.
 
            - 
                        Seçilen ve seçen,
 
            - 
                        Bizler bunlardan birisi 
            muhakkak olmalıyız diyerek bizlere zorla kabul ettikleri seçim 
            olgusu.
 
            - 
            Acaba bizler; 
            seçimlerde kullandığımız oyları kendi seçtiklerimize verebiliyor 
            muyuz? Belki verebiliyoruz.  
 
            - 
            Nasıl 
            verebiliyoruz?
 
            - 
            Ancak ve 
            ancak bağımsız adaya oy verdiğimizde kendi hür irademizi 
            kullanıyoruz.
 
            - 
            Hayır; mı 
            diyorsunuz?
 
            - 
            O zaman ispat 
            etmenizi rica edebilir miyim?
 
            - 
            Evet; ispat 
            edemediğinizi görüyorum. Bilhassa ilimiz Çorum’da bu seçimde bizim 
            sadece bir futbol takım tutar gibi fanatiği olduğumuz partinin 
            bizlere zorla kabul ettirdiği Millet Vekillerin seçiyoruz.
 
            - 
            Ne yapalım, 
            elimizden gelen ancak bu. Seçim kanunları bu şekilde parti genel 
            merkezlerine hak tanımış.
 
            - 
            Evet; ne 
            yazık ki bu seçim kanunlarını da yapan yine milletvekilleri ile 
            partilerin genel başkanlarının direktifi ile çıkmakta.
 
            - 
            Bana göre 
            milletvekilini ve belediye başkanını benim seçtiğim kişi olmasını 
            isterim. Adam gibi adam diye sunulan, falanca parti başkanını 
            önerdiği adam diye seçmemeliyim.
 
            - 
            Bir dahaki 
            seçimler şöyle yapılsın diye öneriyorum. Bu önerim yeni değildir. 
            Her seçimde “Temcit Pilavı” gibi konuşmalarım da, yazılarım da 
            belirtiyorum.
 
            - 
            İki tur ile 
            seçilen milletvekili aday adayları seçimi.
 
            - 
            Şimdi seçin 
            günü belli olduğunda; her parti kendi aday adaylarını kabul eder. 
            Sonra bütün aday adaylarını partilerin sırasına göre alt alta 
            sıralarlar. Bu aday adayları resimleri ile birlikte bir veya birkaç 
            sayfada yayınlanır.  
 
            - 
            Diyelim 
            Çorum’un milletvekili adedi beş. Seçmen olarak ben bütün partilerin 
            aday adaylarından “beş” aday adayı işaretleyerek seçeyim. Bu seçim 
            kâğıtları tasnif edilerek bütün partilerin milletvekili adaylarından 
            5 adedini seçeyim. Sonra ikinci turda ben sadece ve sadece istediğim 
            partiden yana sadece bir partiden beş milletvekili seçeyim.
 
            - 
            İki tur ile 
            seçilen belediye başkanı aday adayları seçimi.
 
            - 
            Aynı şekilde o ilde seçime katılacak partilerden bir aday seçeriz.  
            İkinci turda da kendi tuttuğumuz partinin belediye başkanını adayını 
            seçeriz
 
           
          
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 99   25 Mayıs 2007  | 
                      
      
    | 
     
  
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
              | 
               | 
            
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          61KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
          
            - 
          100. SAYI
 
            -             Allah C.C. Nasip ederek bu günleri de 
          gösterdi. Zamanın behrinde Çorumlu 2000 Dergisinin hazırlığını 
          yaparken fikir sorduğum iki arkadaşın burada kulakların çınlatmak her 
          halde gerekli. Neden mi? 
 
            - 
            Nedeni bu arkadaşlar 
          1998 tarihinde bir Pazar günü Gürsel Yayınevinin o günkü Ölçek İş 
          Merkezinde bulunan büromdan çıkarak biraz yürüyelim diyip, emniyet 
          sarayının oradan geçerken arkadaşlara ben dergi çıkartmayı 
          düşünüyorum. Sizlerde yazı verirseniz burada yayınlarım dediğim. 
          İsmini Çorumlu2 mi olsun? Diye sorduğum iki arkadaş. Benimle sonraları 
          alay için söyledikleri ve o yıllarda önümüzde bulunan 2000 yılını 
          kastederek ÇORUMLU 2000 koy diye tekliflerini kabul ettim. Dergimin 
          adını ÇORUMLU 2000 AYLIK KÜLTÜR SANAT TARİH VE EDEBİYAT ismi ile 
          yayınlayacağımı söyledim. 
 
            - 
            Çorum’da ilk olarak 
          ISSN alınarak 63 sayı basılan 23’ü sayıdan beride sanal olarak 
          yayınlanan ve bu gün yayınına “Ekonomik sebepler ve Çorumluların katkı 
          vermemeleri”nden dolayı sanal olarak yayınlanan ÇORUMLU 2000 dergimin 
          100. sayısı bu gün görüşünüze sunulmuştur.
 
            -              Bir işi yapabilmek için önce bilgi, 
          sonra kapitalin olması ve araştırma ve geliştirme (ARGE) yapılması 
          gereken bir girişim olduğu malumdur. Çorum’a bir ilk olarak açtığım ve 
          27 Mayıs ayında kutladığımız “GÜRSEL YAYINEVİ”NİN amaçlarından bir 
          tanesinin de yapılacak ticari faaliyetlerden kazanılacak kapitali 
          çalışmalarını bastırma imkânı olmayan yazarların eserlerini gün yüzüne 
          çıkartma ve yayınlama düşüncesi olması maalesef Çorumlular tarafından 
          her nedense benimsenemedi. Tabii bu bir görüş ve kültür farklılığı 
          olmasından başka yayınevinin hizmetlerini kendilerine rakip 
          görmelerinden ileri gelmesidir.
 
            -             Gelen geçti, konan göçtü hesabı ile 
          eskileri açmamızın hakkımızda yanlış bilgi ve düşünceleri bertaraf 
          etmek görevi ile bu satırları yazıyorum. Yayınevimizin Çorum’un en 
          güzel dergisi ile Çorumluların karşısına çıkması pek çok kişiyi şok 
          etmesi ve ilk sayılarda bazı gecikmelerin olması bizim acemiliğimiz ve 
          yazı veren arkadaşların yazıların geciktirmesinden başka Ankara’da 
          bastırdığımız derginin de zamanında gelmemesinin etkenleri fazladır.
            
 
            -             Yayınevi olarak Çorum Valiliği Bütün 
          ilçe Kaymakamlığı ile abone olarak destekleri haricinde başka bir 
          katkılarını görememem, zamanın belediye başkanının ise dergiye sadece 
          Çorum Belediyesini 1 sayı abone etmeleri, günlük gazeteleri katkı 
          amacı ile o günlerde otuzun üzerinde aboneliği olması dolayısı ile 
          zaten belediyeye benim tarafımdan en az 9 adet  dergi bırakmama 
          karşılık gülünç bir abone teklifinin bir iki yıl encümenden çıkmasına 
          karşı o dergi paralarını da almaman sebebini anlamışsınızdır. O günkü 
          politik konuşmalarda bizlerden birisinin, ÇORUMLU 2000 abonesiyiz, 
          destekliyoruz, denilmesinde; hangimizin kaç abone olundu? Sorusunu 
          soracağı ya da belediye bünyesinde bulunan müdürlüklere de gazeteler 
          gibi alındığı düşüncesi olmayacak mıydı?
 
            -             Bazı firmalarında bize reklâm vererek 
          destek verdiklerini zan etmeleri de bizce ve basın işleri ile 
          uğraşanlar tarafından basılan emtianın sayfa maliyeti, vergisi ve KDV 
          si ile birlikte katkımı yoksa başka bir şey mi yaptıkları da 
          konuşulabilecek bir olgudur.
 
            -             Basılan dergimizin 63 sayısında 
          aldığımız dergi paraları da ancak % 3 olduğu düşünülürse. Bu işin 
          sonucunda elimde bulunan bir evin kaybı ile sonuçlanmış olsa da 
          dergiyi kurarken amacımın birisi olan ve Çorum’da tek parti döneminde 
          1938 tarihinde basılan “ÇORUMLU” dergisini ekarte etmeyi başarmanın 
          heyecanı bana yetmiş olup, zaten sanal olarak yayınlanan derginin 
          devamında da başarımızın okuyucularımız tarafından bilinmesinin 
          kıvancı yeterli olmaktadır.  2007 
          MAYIS tarihinde 12406 TEKİL ZİYARETÇİ okuyucu ve 
          ziyaretçilerimize buradan teşekkür ederim. Geçmiş geçmişte kalmıştır. 
          Bu günlerde ise her ergiye kısıtlı bütçemden yaptığım katkıyı aklım 
          erdikçe, elim tuttukça buradan devam ettireceğim.
 
            -             Yazı veren arkadaşlarımızdan da 
          yüzüncü sayı için özel yazı istedim. Katılan olmadı. Burada yanlış bir 
          anlama olduğu kanısındayım. Ben beni övmelerini değil, yüzüncü yıldan 
          sonra neler yapalım diye fikir katkılarını beklemiştim. Artık yüzüncü 
          sayı yayınlandı. Zaten biz bildiğimizi yapmasaydık arkadaşlarımızın 
          önerilerine gitseydik değil yüz sayı 2 sayı bile yayın yapamazdık.
 
            -             “Bilenlerle bilmeyenler bir olur mu? 
          “ 
 
            -             Sevgilerimle.
 
            - 
            NOT: Yeni yazı,bilgi,resim göndermek 
          isteyen arkadaşların  
            
          
          corumlu2000@yahoo.com adresime yazmaları ve ayrıca sitemizin iki 
          yerinde bulunan SİZDE YAZIYORSANIZ daki linkte bulunan şartları 
          uygulayınız.
 
           
          
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 100   25 Haziran 2007  | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          62KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
    | 
      | 
                  
      
                        
        
          - 
          YAZDIĞINA BAKMAK YETİYOR MU?
 
          -             İnsanların bir objeye bakmalarında görünüş beyne 
          anında yansıtılır. Baktığımızda gördüğümüz bize beynimiz tarafından 
          görüntü halinde gösterildiğini bilim adamları ispat etmiş 
          bulunuyorlar.
 
          -             Ayrıca yine insanlar gördükleri belgelerin üzerinde 
          bulunan bütün bilgileri aynen bilgisayarlarda bulunan ram (sanal 
          bellek) gibi algıladıktan sonra beynin çözümlemesi ile görüntünün yazı 
          ise harf harf birleştirerek okuduğunu tespit ettiklerini söylüyorlar. 
          Bu yazışmaları yapan kurumların daktilografın yazdığını bir şefin 
          okuduğu ve yanlışlıkları düzettiği ve yeniden yazıldığı şefin 
          parafından sonra da müdür yardımcısının okuyup gözüken eksiklik 
          tamamlatarak tekrar şefin okuduğu ve müdür yardımcısından sonra da 
          müdürün okuyarak evrakı imzalaması bu bilgiyi zaman içerisinde tecrübe 
          ile edindikleri ve bürokraside kullandıkları görmüşsünüzdür.
 
          -             Sizde bir yazılı kağıtta ilk olarak gözün ramının 
          yanlışı algıladığını beynin bunu çözümleyerek sizin o yanlış yazılmış 
          yere geldiğinde o yanlış yazılmış yeri gördüğünüz olmuştur.
 
          -             İnsanlar yanlışlıklar yaparak pek çok kurum veya 
          kişilere zarar verebilirler. Mesela geçenlerde başımda geçen bir noter 
          işleminde daha sonradan gözüken eksik bir bilginin düzeltilmesi için 
          yazılı dilekçe ile müracaat ettiğimde noterin düzenleme bilgisi 
          vermemek için savsakladığını ve hatta dilekçemi kabul etmeyerek 
          almadığı üzerine ben de Cumhuriyet Savcılığına dilekçemin kabul 
          edilmediği hakkında bir müracaatta bulundum. Bu soruşturma belki aylar 
          sürecek sonuç olarak yanlış yapılan işlem aynen kalarak benim 
          kağıttaki yanlış bilgiyi düzelttirebilmem için mahkeme kararı almam 
          gerekecek.
 
          -             
          Buna benzer pek çok yanlışlıklar ile insanlar tarafından yapılmakta ve 
          yapılmaya devam edilmektedir.
 
         
        
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 101   25 Temmuz 2007  | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
           63KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  
  - 
  Bana göre bizleri 
          yaratan zaten hepimize bu öğretiyi verdi.
 
  - 
  Hepimiz he bilgi ile 
          zaten yüklüyüz.
 
  - 
  Bu bilgilerin yeniden 
          gün ışığına çıkması ve bu ışıkla birlikte bizlere de yeni bir işlev ve 
          keşifte bulunduğumuzu zannetmemizi sağlayan yine bizim ile beraber 
          yaratılan beynimizin bizlere yaptığı bir oyundan ibaret diyorum.
 
  - 
  Hepimizde dünyada 
          bilinen bütün bilgiler ile gelecekte keşfedilecek olan bilgiler 
          belleğimizde bulunmakta.
 
  - 
  Bizlerin bunları 
          algılamaya merak dediğimiz yetenekle yeniden yapılandırmamızdan başka 
          bir şey değil.
 
  - 
  Bizim yeni 
          bulunduğunu, keşfedildiğini zannettiğimiz bir sistem; aslında 
          hepimizin bildiği bir sistem.  
 
  - 
  Bizi yaratan öyle bir 
          bilgilendirme ve yapı üzerine bizleri yaratırken inşa etmiş ki biz 
          akıl yürütememekteyiz. Bilim adamları yenin yeni hücrenin, 
          kromozomların sırlarını çözmeye çalışmaları bu yüzden. Bu şifreler 
          çözülünce gelecekteki yapılacakların tamamını elde etmiş ve bu 
          bilgilerle dünyada büyük bir güç kazanmış olacaklar.
 
  - 
  Şöyle bir iki şeyi 
          düşünelim:
 
  - 
  1-Dünya yaratıldıktan 
          sonraki hayatın son anına kadar bilgilerin yüklü olduğu bir hücrenin 
          dünya sonunda da yok olmayacağını ve inananların sonraki yaşayacağımız 
          denilen yerde bu hücredeki bilgilerle yeniden eksiksiz yaratılmamız ve 
          sorgulanmamız ile ceza veya mükâfata kavuşacağımıza inanmaktayız. Bu 
          inanç bütün semavi dinlerde ve semavi dinlerin bozulması ile halen 
          geçerliliklerini sürdüren dinlerde de bulunmaktadır.
 
  - 
  2-Bu hücreyi yaratan; 
          bütün bilgilerle donattıktan sonra, dünyanın ömrü olan zaman diliminde 
          bulunan en son saniyeye kadar bilgilerle yüklü olması ve burada 
          insanlığın da yaşamında kullandığı bilgi ve becerilerin yüklü olması 
          ile savımdaki bölümden irdelersek; bilim adamlarının bütün dünya zaman 
          dilimlerinde kullanılacak her şeye sahip olmalarını düşünebilmek bile 
          bir beyin için yeterli olmasa gerek diyorum.
 
  - 
  Gelelim konumuzda 
          bahsi geçen “Yaratıcılık öğretilebilir mi?” sorusuna.
 
  - 
  Zaten sorunun içinde 
          cevabı saklı olan bir soru.  
 
  - 
  Ben; yaratıcılık 
          öğretilmez fakat önü açılır diyeceğim.
 
  - 
  Kabiliyet ve 
          öğrenmeye istek açısından “yaratıcılık” olgusunu çıkartabiliriz. Bu 
          bir der ile olur,bir konuşmada bilerek veya bilmeyerek 
          tetikleyebiliriz,görünce genleri onu dürtükle vb. şeylerle yaratıcılık 
          meydana çıkartılır diyorum.
 
 
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 102   25 Ağustos 2007  | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
              | 
               | 
            
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         64KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  - NEDEN HEP BAKIYOR GÖRMÜYORUZ.
 
  -             Hepimiz; birbirimizi bazı şeylerle muhakkak karşımızdakileri 
  deneriz. Bazen ihtiyacımız yokken arkadaşımızda borç para ister onun 
  mazeretini dinler, bazen bir iş için yardım diler onun ne yapacağını merakla 
  ve dikkatle inceleriz. Bazen de yazıyorsak ufak bariz hatalar yaparak o 
  yazının okunup okunmadığını, o hatanın görülüp görülmediğini analiz etmek 
  isteriz.
 
  -             Bun bu küçük hataları sık sık yapar ve okuyucumun dikkatini 
  sınarım. Ne yapayım buda benim huyum.  
 
  -             Geçen gece grubumuza 1406 kişi, onlara bir “23 Nisan Tebrik”  
  çalışmamı gönderdim.
 
  - Ayrıca benim e-postalarımı tanıyanlarında dahil olduğu ve on’dan fazla 
  yahoo grubunda dahil olmak üzere 9800 kişiye yaklaşık 17 saat önce bu kartı 
  gönderdim.
 
  -             Şu an yahoo, google, ttmail, Hotmail adreslerime bakmak için 
  satırlarıma kısa bir ara verip bu hatayı görüp yazabilen kaç kişinin olduğunu 
  merak ediyorum. Ttmail  165 kutlama mesajı yalnız 2 tanesi hatayı bildiriyor, 
  google grup 23 bayram kutlaması ve 1 tane hata bilgisi, yahoo da 134 kutlama 0 
  hatalı mesaj bilgisi. Bakın bakalım size gelen  kutlama e-postasında 
  hangi hatam var?
 
  -             İşte bazen böyle bilgilendirmelerle sizlerin tepkilerini 
  ölçmek istiyordum. Muhakkak bu yanlış olmuş bilgisini veren kişilerde benden 
  cevap bekliyorlar. Onlar nasıl olsa bu sayfaları gagalayan okuyucularım. 
  Buradan okurlar.
 
  -             Hepinize ufak da olsa hatasız günler dilerim.
   
 
 
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 103   25 Eylül 2007  | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          65KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  - DAVET HAK GİTMEYEN AHMAK
 
  -             Başlık belki sizlere biraz kaba gözüke bilir. Bu Atalar 
  sözümüzü biraz irdelersek birilerinin sizi davet etmelerinin altındaki 
  incelikleri veya karşınızdaki davetçinin nedenin bilmemizin önemi ve gereğini 
  bilmemiz lazımdır.
 
  -             Davet edilen kişi; yemek, düğün, çalışma, bilgi paylaşımı, 
  sizi teşvik, iş görüşmesi ve başka konuları kapsayabilir. Bu verilerden veya 
  başka sebeplerden dolayı sizinde davet edilmenizin gerekçelerini anlamadan 
  davete icabet etmeniz veya etmemeniz size kalan bir fiildir.
 
  -             Şimdi diyeceksiniz ki: Nereden çıktı bu davet yazısı? İzah 
  edeyim:
 
  -             Benim bu Açık Kapıda bir sanal dergim var. Bilenler bilir. 
  http://cevremiz.dergisi.info bu derginin 4. sayısını hazırlıyorum. Yalnız ve 
  tek başına; neden tek başına? İşte bu yazının gerekçesi de bu.  
 
  - 
  Her ayın birinde güncellenen yazım bir gruba 
  katılma ile oldu. Burada”  Türkiye ve Dünya'da Hava Kirliliği “  sayfasını 
  açtım. Bir bilenin tavsiyelerine uyarak yapılan herhangi bir şikayet ile 
  gruptan atılman ve buraya girememenden dolayı; ayrı bir yerde de yeriniz 
  bulunsun önerisini kabul ederek sayfada üye olanlara belirttim. Şu an bu 
  sayfada 28 arkadaş birlikteliği var. Hem de bu arkadaşlar öyle veya böyle 
  kirlilikle ilgili bilgilerle donatılmış kişiler. Nedense yazmak istemiyorlar. 
  Güzel gönülleri bilir. http://corumlu.com bölümünden geçen ay ziyaretçinin 
  olduğunu görüyoruz.
 
  - 
  Yine de diyoruz ki buyurun. Fikirleriniz 
  sadece grupta kalmayıp diğer ziyaretçilerinde okuması için sunulan fırsatı 
  görünüz.
 
  - 
  Ayrıca bu dergimizi de diğer dergilerle 
  birlikte aynı zamanda yayınlanması için her ayın 15’ine aldım. Bilgilerinize 
  sunulur.
 
 
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 103   25 Eylül 2007  | 
                      
      
    | 
     
  
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          66KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                
                  
                    - 
                    
                    CUMHURİYET 
                    BAYRAMI
 
                    - 
                    
                                Ülkemizin en önemli 
                    olan bir zaman dilimi için kutlamalarını yapmak için 
                    insanlarımızın Türkiye Kurtuluş Savaşının zaferle 
                    sonuçlanması sonunda kutlamak üzere toplanarak kutladığımız 
                    Milli Bayramdır. Bizlerin Türkiye'nin Bağımsızlığının 
                    imzalanmasından sonra ülkemizin devlet yönetiminin daha açık 
                    biçimde idare edilecek yönetimin isim verilmesi için Türkiye 
                    Büyük Millet Meclisi "Milli Mücadele"yi Büyük Önder 
                    Atatürk’ün başkanlığında başarıyla yürüten Türkiye Büyük 
                    Millet Meclisi Türkiye Hükümeti yapısı ve işleyişi yönünden 
                    cumhuriyet yönetimi gibi yapılandırılmış ve idare edilmişti.
 
                    - 
                    
                                Türkiye'nin yönetimi 
                    dünya milletleri tarafından daha belirgin bir nitelik 
                    kazandırılması gerekiyordu.  2 Şubat 1925'te, Dışişleri 
                    Bakanlığı düzenlenen bir kanun teklifinde 29 Ekim'in bayram 
                    olması önerilmiştir. Türkiye'nin yönetiminin adının 
                    konulması için Türkiye Büyük Meclisi 29 Ekim 1923 günü 
                    yapılan Anayasa değişikliği ile Türkiye'nin İdaresinin 
                    CUMHRİYET, Türk devletinin adı "Türkiye Cumhuriyeti" ilk 
                    cumhurbaşkanı ise "Mustafa Kemal Atatürk" Türkiye'nin 
                    Cumhuriyet yönetimi ile yönetileceğini Büyük Millet Meclisi 
                    ilan etti. 
 
                    - 
                    
                                Türkiye 
                    Cumhuriyeti'nin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk, 
                    Cumhuriyet'in "Onuncu Yıl Kutlamaları"nın yapıldığı 29 Ekim 
                    1933 tarihinde verdiği 10. Yıl Nutkunda, bu günü en büyük 
                    bayram olarak nitelendirmiştir. Bu ilandan sonra her yıl 29 
                    Ekim günü Türkiye'de ve Kuzey Kıbrıs'ta kutlanan bir millî 
                    bayramdır.
 
                    - 
                    
                                Bütün dünya ve herkes 
                    ile her gelecek kuşak bilmelidir ki bu vatanda kurulan 
                    Cumhuriyet yönetimi Atatürk’ün önderliğinde bir ölüm kalım 
                    savaşından sonra gerçekleştirilmiştir. Bu başarının 
                    arkasında binlerce şehidin binlerce gazinin kurtuluş 
                    mücadelesi için yaptıkları bulunmaktadır. Türkiye 
                    Cumhuriyeti bu büyük eserin her yönü ile gelişmesi 
                    geliştirilmesi gerekmektedir. Bilhassa Atatürk'ün gençliğe 
                    hitabesinde ileride olabilecek olumsuzlukları ve her türlü 
                    tehlikeden titizlikle korunması Cumhuriyet kuşaklarının 
                    Atatürk’e ve onun arkadaşlarına borçlu olduğu bilmemiz bizim 
                    için bir görevdir. Hepimiz bilmeliyiz ki; Cumhuriyet korumak 
                    ve kollamak görevin bilinci içinde bırakılan bu emaneti 
                    devamlı korumak için çabalamamız ve şehitlerimiz ve 
                    gazilerimizin emaneti olan Türkiye ve Türkiye Cumhuriyetini 
                    sonsuza dek yaşatmamamız için fedakarlıklardan kaçınmamamız 
                    gerekmektedir!
 
                    - 
                    
                                Ne Mutlu TÜRK'ÜM 
                    Diyene!
 
                    - 
                    
                                29 Ekim Türkiye 
                    Cumhuriyetinin Kuruluşu ve Cumhuriyet Bayramı hepinize kutlu 
                    olsun!
 
                   
                 
                
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 104   25 Eylül 2007  | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          67KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
        
          - 
          ÇORUM’DA MISIN?
 
          -             Yazarsanız bilirsiniz, bir şeyler için sizi de arayan 
          olur. Çorum’da da bu yıl pek evden dışarı çıkamadım. Bazı 
          arkadaşlarımız bizi aramışlar, bulamamışlar. Onların bana söylediği 
          bu. Gerçek olma ihtimali yüksek. 2010 Mayıs ı ile bu güne kadar neler 
          yaptığımı soranlar okurlar inşallah.
 
          -             Mayıs ayında bir ateş düştü “Umre” yapalım diye 
          düşündük. Gittim umre için kayıt oldum. Haziran ayında; Allah C.C. 
          nasip etti eşimle birlikte bir “Umre” yapmak için Çorum’dan ayrıldık.
 
          -             Diyanet İşleri kanalı ile yaptığımız umre grubumuzun 
          başkanlığını yapan hoca efendinin bu vazifeye ilk gitmesinden dolayı 
          biraz ağır aksak oldu.  
 
          - 
          Hani Nasrettin hoca bir gün vaaz 
          vermek için kürsüye çıkar cemaate sorar:  
 
          - 
          -Ey cemaat ne diyeceğimi biliyor 
          musunuz? Cemaat hep bir ağızdan:
 
          - 
          -Bilmiyoruz hoca derler. Nasrettin 
          Hoca Kürsüden inerken:
 
          - 
          -Öğrenin de gelin o zaman der. Ertesi 
          gün Nasrettin Hoca yine kürsüye çıkar ve aynı soruyu sorar:  
 
          - 
          -Ey cemaat ne diyeceğimi biliyor 
          musunuz? Cemaat kendi aralarında kararlaştırmıştır yarısı başka yarısı 
          başka cevap verecektir:
 
          - 
           -Yarısı biliyoruz yarısı da 
          bilmiyoruz diye cevap verirler. Hoca bakar cemaat hazırlıklı. Kürsüde 
          şöyle bir toparlanır ve cevap verir.
 
          - 
          - Bilenler bilmeyenlere söylesin der.
 
          - 
          Bizim 2010 7. grup umre de bu 
          pozisyonda oldu desem yalan olmaz. Zaten yazılırken Müftülük 
          görevlisine sormuştum:
 
          - 
          -Hocamız Mekke ve Medine’ye ilk defa 
          mı gidecek? Memur arkadaş:
 
          - 
          -Hacı ağabey niçin soruyorsun? 
          Diyince.
 
          - 
          -1995 te Hac görevimizi yaptıran hoca 
          arkadaşta ilk defa gidiyordu. Ona şöyle yapalım diyince malım Hoca 
          bildiğini okur derler hesabı bildiğini yapmıştı. Hoca ve Hacca 
          gidenler grup olarak epey zorluk çekmişlerdi. Demiştim.
 
          - 
          Zaten organizasyon için başlangıçta 
          bize mahsus vurdumduymazlık ve işi ciddiye alınmamıştı. Benim okuduğum 
          ve öğrendiğim kadar Diyanet İşleri Umre ve Hacca gidenler. İçin üç 
          günlük mecburi katılmaları gereken seminerler vermesi gerekli idi. 
          Bilgilerimizi tazeleyelim diye her üç günde de seminerlere gittim. 
          Konuşmacıyı beklerken bir ekran ve bir dvd oynatıcı camiye kurulmuştu. 
          Burada Hac organizasyonu ile ilgili bilgiler verilmekte idi. Birkaç 
          dinleyici kendi aralarında Arafat’a da mı çıkacağız, kurban mı 
          keseceğiz diye konuşuyorlardı. Çünkü bu adaylar buraya ilk defa 
          gidiyorlardı. Bilmemeleri normal idi; organizasyonun amacı da bilgi 
          vermekti.
 
          - 
          Acaba Diyanet İşlerinin Umre için 
          yaptırdıkları ayrı bir dvd çekimi yaptırıp Müftülüklere dağıtılmamış 
          mıydı, yoksa adam Hac dvd yeter mi diye düşünülmüştü?  
 
          - 
          Birkaç kişi birikince bir görevli 
          geldi biraz bilgi verdi .Ben grubumuzun kaç kişi olduğunu ve grup 
          hocasının umreye gidip gitmediğini sordum müftülükten öğrenmemi 
          söylediler.
 
          - 
          Ertesi gün yine birkaç kişi Hac dvd 
          sini izledik görevli 40 dakika kadar gecikti toplananların birkaçı da 
          gitti. Bir iki çocuk, bir hacı ve birde ben kaldık. Konuşmacıyı 
          dinledik. Konuşmacı eksiklik gördüğünüzü bize bildirin bizde yukarıya 
          bildiririz diye de tembihte bulundu.
 
          - 
          Zaman geldi ve “Umre” için yola 
          koyulma vakti gelmişti. Terminal’e gittik, otobüsümüzü bulduk. 
          Otobüsümüz biraz gecikmeli de olsa hareket etti. Otobüsün çaldığı 
          hangi mezhep’e, hangi görüşü belli olmayan TÜRKÜ formatında ilahi 
          dinleyerek Ankara Havaalanına vardık. İhramlarımızı giydik.  
 
          - 
          Hocamız otobüste bana:
 
          - 
          -Hacı ağabey ben 20 senelik imamım! 
          Mekke ve Medine’ye gitmedim fakat oraya on kere gidenden fazla bilgi 
          sahibiyim demesi de Müftülük görevlilerini benim söylediklerimi 
          bildirmeleri şüphesini aklıma getirdi. Bende:
 
          - 
          -Bilgine diyeceğim yok!. Bilgi ile 
          uçak kullanmazsın, bilgi ile ameliyat yapamazsın, bilgi ile 
          yazamazsın. Bu gibi işlem ve görevlerde kâğıt üzerinde, bilgisayar 
          üzerinde yapılması, tatbikatının esas mekânda yapılmamasından dolayı 
          yanlışlıklara sebep olur. Bence senin gibi ilk defa göreve giden 
          arkadaşları bir önceki kafile ile tecrübe kazanman için görevli 
          göndermeleri, neyin nasıl olduğunu görerek yapman ve sana emanet 
          edilen kişilere de layık görevlerini yaptırman gerekir. Dedim.
 
          - 
          Yukarıda konusu geçen müftülük 
          görevlisi arkadaş yememiş içmemiş hoca arkadaşımıza bu konuşmayı 
          aktarmıştı. Benim de korktuğum başımıza gelmişti. Korkum eşim ve 
          kendim için değildi giden Çorum gurubu içindi. Grupta oraya ilk defa 
          giden umreciler vardı. Korkum onlar içindi.
 
          - 
          Havaalanında 2 saate yakın bekledik. 
          Bir kargaşalık ve bir telaş ile uçağa bulduğumuz yere oturduk.
 
          - 
          Uçakta kim nereye bulursa oturdu.
           
 
          - 
          Sayın görevliler!
           
 
          - 
          Bu uçaklarda yer numaraları yok mu?
          
          
 
          - 
          Biletlere her ilin umrecileri yan yana 
          gelecek şekilde topluca oturacakları bir düzenleme sağlanamaz mı?
           
 
          - 
          Ben bu sistem ve düzende bu gibi ufak 
          ayrıntıları göz ardı eden koskoca Diyanet İşlerini savsaklamakla 
          suçlasam yanlış mı yapmış olurum?  
 
          - 
          Çorum gurubu darmadağın olduğuna göre 
          diğer illerin grupları da darmadağın oturdu. Nasıl olsa çay içme 
          molası vermek için bir yerde uçağın durma ihtimali yok düşüncesi ile 
          Cidde Havaalanına indik. Mekke’ye gitmek için her ile ayrı otobüs 
          tutulmuştu. Arap şoförün ille de bahşiş diye tutturması üzerine hoca 
          efendi bizlerden TL olarak da olsa biraz para verdi. Ben merak 
          ediyorum: Bu görev ile giden yetkili kişilere böyle durumlarda 
          harcaması için biraz harcırah verilmiyor mu?
 
          - 
          Hava alanına inince kimin nereye 
          gideceği belli olmadın herkes etrafa dağıldı. Ben bagajımı alıp 
          havaalanını çıkış kapısına yöneldim.  
 
          - 
          Uçakta umreciler belirlenmiş 
          koltuklarda otursa ve topluca uçaktan inip gümrükte topluca geçip, 
          topluca bagajlarını almaları ve otobüslerine topluca gitmelerine 
          yardımı olur. Görevli hoca da oradan oraya koşuşturmaktan yorulmamış 
          olmaz mı?  
 
          - 
          Orada otobüsler dizilmişti. 
          Otobüslerde her ilin ismi yazıyordu. Kapıları kapalı olduğundan eşimle 
          bir bankta oturarak Çorum kafilesini bekledik. Kafile geldi hocamız 
          sayım yaptı tamamdık ve otobüse bindik. Otobüsümüz yine yukarıda bahsi 
          geçen ilahiyi dinleye dinleye kalacağımız otele geldik. Hocamız bir 
          saat sonra aşağıya inin otobüsle Tavaf yapmaya gideceğiz dedi. Bir 
          saat sonra indim birkaç umreci vardı. Grubu sordum bilmiyoruz dediler. 
          Hanımla ben kendimiz umremizi yaptık ve geldik.  
 
          - 
          Otelimiz çok güzel ve temizdi. 
          Çorum’dan tanıdıklarımıza ve otobüste tanıştıklarımıza sordum umrenizi 
          hocamız yaptırdı mı dedim.  
 
          - 
          -Hayır; hocayı bulamadık kendimiz 
          yaptık. Dediler. İki gün sonra bir konuşmada hocamız tavaf ve sayı 
          Ankara Müftüsü başka bir hoca ve kendisi olmak üzere kimsenin 
          gelmediğini bu üçünün birlikte yaptıklarını söyledi. Bende:
 
          - 
          - Evet hocam doğru yapmamışsınız. 
          Buraya ilk gelenler ne yaptılar acaba diyince de:
 
          - 
          - Ben şimdi soruyorum ve tavaf 
          yaptırıyorum diye cevap verdi. Allah kabul etsin. Ne deyelim 
          ceremesini ve sorgusunu bu organizasyonu yapanlar elbette bir yerde 
          verirler. Acaba ihramdan çıkan umrecilerin say yapıp yapmadıkları ve 
          umrelerini düzgün yapabildiklerini hüsnü zan edere bilir miyiz?
 
          - 
          Acaba bu şekilde görev yaptıran kişi 
          görevini tam yapmış mı oluyor. Vicdanı rahat mı? Sorumluluğunu sonrada 
          telafi etme çabaları umrecinin ihramını çıkarttıktan sonra yaptığı 
          tavaf umre tavafı olur mu?
 
          - 
          Mekke Otelimizde hiç hiçbir sıkıntı 
          çekmedik desem doğrudur. Yemekler eşimle bana göre çok güzeldi. 
          (Eşimin sitesinde yemekleri yayınlanır ve dergilerimizde de güncel 
          yeleklerini yayınlarım https://gurselyayin.com/yemekler/corumyemekleri.htm  
 
         
    
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 105   25 Ekim 2007 
                         | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          68KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
          
            
               - BAZI ŞAİRLERİMİZLE TOPLANTI
 
            
            -             Geçen hafta içinde arkadaşlarla toplanarak 
            yaptıklarımızı, yapacaklarımı ve şiir içinde geçen birkaç saati 
            ebedileştirdik.
 
            -             Şair arkadaşlardan bazılar şiirlerini verdi ve 
            dergilerimizde şiirlerini yayınlamak için söz verdim. Allah C.C.  
            erdirirse arkadaşların şiirlerini sanal olarak yayınladığım Çorumlu 
            2000 Dergisi olan bu dergide Sarı Çiğdem Şiir Defteri’nde ve Aylık 
            Şiir Antoloji Dergisi’nde yayınlayacağım.
 
            -             Şayet sizde yazıyorsanız, çiziyor ve fotoğraf 
            çekiyorsanız sitelerimizde bulunan “SİZDE YAZIYORSANIZ” linklerini 
            tıklayarak inceleyiniz ve sizlerde katılınız.
 
           
          
            
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 105   25 Ekim 2007  | 
                      
      
    | 
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          69KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  - BİR ASKERLİK ANISI
 
  - 
  Merhabalar!  
 
  - 
  Bundan seneler önce Alayı Talimgâhında 
  Çavuşluk kurusundayım. Bir çavuşumuz vardı Adanalı. Tek ve büyük bir kusuru 
  vardı Hâşâ Dine ve kitaba söverdi. Çavuş adayları olarak benim gibi düşünen 20 
  kişi idik. Talimgâhın bitimi için “Karaların Memedi” hazırlıyoruz. Kış bir 
  yandan üşütüyor, birde Kıbrıs Çıkartması yapılacak bütün Alay boşaldı sadece 
  Talimgâh kaldı. Moraller yüksel yalnız o çavuş kafamızı bozuyor. Övünmek gibi 
  olmasın birinci olmazsam bile ilk üçteyim. En son hafta artık o yirmi arkadaş 
  Adanalı çavuşa o kadar bozulduk ki Talimgâh Bölüğü Yüzbaşısına Adanalı çavuşu 
  şikâyet etmeye karar verdik. Toplandık önde ben kapısına vardık arkadaşların 
  sesleri geldiğinden arkama bakmadım bile gel sesini duyunca içeri girdim.
   
 
  - 
  - Yüzbaşı ne var Onbaşı? Dedi. İrkildim. 
  Arkama baktım. Kimsecik yok. Beni bir kahkaha aldı ki sormayın. Katıla katıla 
  gülüyorum. Yüzbaşı tecrübeli. Yerinden kalktı kapıyı kapattı. Bana:  
 
  - 
  -Masasının önündeki sandalyeye oturmamı 
  söyledi. Oturdum. Gülme krizim gitti. Yüzbaşıya dönerek:  
 
  - 
  -Komutanım özür dilerim. Arkama bakınca 
  “Nasrettin Hocanın” bir hikâyesi aklıma geldi. Ona güldüm Sonra da kendimi 
  tutamadım. Dedim. Yüzbaşı:  
 
  - 
  -Hangi hikâyesi? Dedi. Bende:
   
 
  - 
  -Hani efendim “Fil” hikâyesi var ya. Timur’a 
  bütün köy şikâyete giderler. Çadıra girince Nasrettin Hoca bakar arkasından 
  gelenler yok olmuşlar. O hikâye diyince: Yüzbaşı gülümser ve sorar:  
 
  - 
  -Ne şikâyetiniz vardı Onbaşı?  Diye sorunca. 
  Ben de:  
 
  - 
  -Komutanım! Biz talimgâhı bitirmek üzereyiz. 
  Adanalı falan çavuşumuz devamlı dinimize ve kitabımıza sövüyor. Biz asker 
  ocağına Vatanımızı, Namusumuzu, Dinimizi korumak için geldik. Benim gibi 
  düşünen on dokuz arkadaşım vardı. Birlikte şikâyete gelmiştik. Arkamda hiç 
  birisi kalmamış. Dedim. Yüzbaşı:  
 
  - 
  -Tamam! Evladım anladım. Çıkabilirsin dedi. 
  Çıktım. Biraz sonra arkadaşlar etrafımı sardı. Sordular cevap vermedim.  
 
  - 
  Karaların Memedi bir geceliğine hazırlamıştık 
  4 gece Alayda oynadık Tebrikler aldık. Övgüler düzdüler. Dördüncü gün piyesten 
  sonra Çavuşluk diplomaları dağıtıldı. İlk üçte ismimin okunmasını bekledim. 
  Çıkmadı. 132 sırada adım okundu. Şikâyet etmemin cevabı verilmişti. Büyük 
  Millet Meclisine döndüğümde bölük komutanımız odasına çağırdı. Bana:  
 
  - 
  -Evladım!  Alayı Komutanı senin için özel bir 
  not yollamış. Dinlemeni isterim dedi:  
 
  - 
  -“Bölüğünüzün onbaşısı not bakımında ikinci 
  olmasına karşı, arkadaşlarının oyununa gelerek yalnız bırakılmıştır. O yüzden 
  onbaşınıza diploması en son tarafımdan verilmiştir.
 
 
    
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 105   25 Ekim 2007 
                         | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          70KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        
                  
                    - 
                    OBRUK VE ÇORUM
 
                    - 
                    “Sabırla koruk üzüm olurmuş” 
                    demiş atalarımız. Çorum da sabrederek barajını yaptı ve 
                    barajına su tutmaya başladı.  
 
                    - 
                    Gidip yerinde görmek istedim 
                    ve bayramın ertesi günü Obruk’a gittim. Biraz da resim 
                    çektim.
 
                    - 
                    Yine dergimiz basılırken 
                    obruk baraj yapım alanına gitmiştik. Rahmetli İsmail Pamuk , 
                    Oğuz Leblebicioğlu, Müze’nin fotoğrafçısı Rahmetli Mustafa 
                    Büke ve ben. Orayı resimlemiş ve “Çorumlu 2000 Aylık Kültür 
                    Sanat ve Edebiyat Dergisi’nin Yıl:1 Ekim 1998 Sayı 4  15. 
                    sayfa’da Oğuz Leblebicioğlu’nun ‘Obruk Barajı’ yazısı ile 
                    renkli olarak basmıştık. İşte  9 yıl 2 ay sonra aslında 10 
                    yılın içinde ikinci ziyaretimi yalnız yaptım ve resimledim. 
                    Kızılırmak’tan çok sular aktı. Baskı de olmazsa sanal olarak 
                    ve daha da çok okuyucuyla buluşarak dergimizi devam 
                    ettiriyorum. Çorum’un en uzun süreli basılan dergisi olarak 
                    da “63 sayı” sanal olarak da yayınımıza 107’inci sayı ile 
                    karşınızda yine Obruğu tanıtmaya çalışıyorum.
 
                    - 
                    Belki bir belge olarak 
                    sizlerle paylaşmak istedim.
 
                    - 
                                Burada yayınlanan yazıda belirtilen ve 
                    bilgileri o tarihte görevde olan ve dergimize bilgi olarak 
                    veren DSİ Proje inşaat Mühendisi İbrahim Hakkı Şenöz ve 
                    Obruk Şantiye Şefi Mehmet Karaca’dan almıştık.
 
                    - 
                    Baraj Gölü Alanı: 50.2 km2
 
                    - 
                    Baraj Gölü Uzunluğu: 38 km.
 
                    - 
                    Baraj Hacmi: 661.110.000 m3
 
                    - 
                    Baraj Tipi: Kil Çekirdekli yarı geçirimli
 
                    - 
                    Baraj Beton Hacmi: 400,000 m3
 
                    - 
                    Kret Uzunluğu: 504 m
 
                    - 
                    Kret Eni: 12 m
 
                    - 
                    Nehir Tabanından Yüksekliği: 67 m
 
                    - 
                    Temelden Yüksekliği: 125 m
 
                    - 
                    Derivasyon Tünel Uzunluğu: 655 m
 
                    - 
                    Derivasyon Tünel Çapı: 10 m
 
                    - 
                    Derivasyon Tünel Debisi: 1040 m2/saniye
 
                    - 
                    Dolu Savak Tipi: Karşıdan alışlı kapaklı
 
                    - 
                    Dolu Savak Boşaltım kapasitesi: 5000 m2/saniye
 
                    - 
                    Kapak sayısı ve cinsi: 4 adet radyal kapak
 
                    - 
                    Enerji Tünel ve tipi: 2 adet dairesel
 
                    - 
                    Enerji Tünel İç Çapı: 7 m
 
                    - 
                    Santral Tipi: Düşey Eksenli Francis
 
                    - 
                    Brütü Maksimum Düşme :66.6 m
 
                    - 
                    Üretilen Enerji Toplamı:473.000.000 kw saat/yıl
 
                    - 
                    Baraj Kazı Ve Dolgu Toplamı: 25.000.000.000 m3
 
                    - 
                    Sulama Yapısı ve Tipi: Dairesel
 
                    - 
                    Sulama Cebri Boru Çapı: 2 m
 
                    -  
 
                    
                     - 
                    10 YIL ÖNCEKİ OBRUK VE ŞİMDİKİ OBRUK BARAJI RESİMLERİ 
                    Fotoğraflar Gürsel Yayınevi telifidir
 
                    
                    
                    - 
                    
                       
                    - 
                    
   
                    - 
                    
                     
                      
                    - 
                    
                       
                    - 
                    
                       
                    - 
                    
                       
                    - 
                    
                       
                    - 
                    
                       
                    - 
                    
                       
                    - 
                    
                       
                    - 
                    
                       
                    - 
                    
                       
                    
                       
                      -  
 
                      
                    
                    
                       
                      -  
 
                      
                    
                    
                       
                      -  
 
                      
                    
                     
                  
          | 
      
      
              | 
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 107   25 Ocak 2008 | 
            
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          71KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
  - EKSİK BİLGİ
 
  -             Bilgi; insanların aydınlanması için yazılan bir işlemdir.
   
 
  - Bilginin yazılması ile bu bilinenin diğer bilmeyenlere aktarılması 
  olayıdır. Bu işlemi yaparken ne yazık ki bilerek veya bilmeyerek diğer 
  bilenlere de yanlış aktarılmaktadır. Ayrıca da bu bilgileri aldıkları gibi 
  aktarmaları, araştırmaları ise ayrı bir komedinin ve yanlışlıkları aktaran bir 
  araç olmanın da göstergesi cabasıdır.
 
  -             Bilgiyi aldığınız zaman bu bilginin doğruluğunu, bu bilgideki 
  anlatıların yanlış veya doğruluğunu araştırmadan diğerlerine aktarmanın 
  sorumluluğu yeni bilgiyi verene aittir. Bu sorumluluğun sonucuna da 
  katlanmasının gerektiğini bilmesi ve yanlış bilgilerin devamını sağladığı için 
  de susmayıp yanlışlıklarının düzeltme veya yeni bir çalışma ile aktarmaları 
  gerekmektedir.
 
  -             Pek çok bu konu hakkında anım bulunması ve bunları burada 
  yazarsam bir kitap olacağı Bir kaç anımı anlatayım:  
 
  - 
  Birinci anım:
 
  - 
  Yeni emekli olduğum yıllarda Çorum’da yapılan 
  bir panelde Hasan Paşa Kütüphanesi ile ilgili bilgiyi aktaran İlahiyat 
  Fakültesi mensubunun Çorum İl Halk Kütüphanesinde bulunan “El Yazma Kitaplar” 
  dan bahsederken devamlı “Milli Kütüphane” ye devredildi demesi dikkatimi ve 
  şuur altımı çalıştırdı. Bu terimi ben; Hasan Paşa Kütüphanesi için 
  hazırladığım bir raporda: Çorum’da bulunan Tekke ve Zaviyelerin kaldırılması 
  hakkındaki Kanun” gereği olan senelerde gelen olayı anlatırken. Tekke, Zaviye 
  ve Medreselerden toplanan “El Yazmaları” için Çorumluların yaptığı ve yapılan 
  kütüphaneye “Milli Kütüphane” adını verdiklerini yazdığım halde konuşmayı 
  yapan kişinin dipnotta olan bilgiyi es geçmesi yüzünden Çorum’da bulunan el 
  yazma kitapların Milli Kütüphaneye gönderildiği sonucunun çıkması beni üzdü.
 
  -             Konuşmacı konuştu. Kürsüyü terk ederek tam önümdeki sıraya ve 
  benim önümde bulunan boş yere oturdu. Ben o şahsın omzuna dokunarak:
 
  -             -Konuşmanızda belirttiğiniz “Milli Kütüphane” bilgisini 
  nereden aldınız? Diye sorunca:
 
  -             -Size ne? Diye diklendi. Ben üsteledim.
 
  -             -Bu bilgiyi yanlış aktardınız. Sizi uyarmam benin görevim. Bu 
  bilgiyi Hasan Paşa Kütüphanesinden mi aldınız?
 
  - 
  Diye üsteleyince. Cevap verme mecburiyetinde 
  kaldı. Ben de:  
 
  -             - Ben de öyle olduğunu düşündüm. Dedim. Bu cevabım üzerine:
 
  -             -Bu bilgiyi kütüphaneden bir rapor olarak verdiler. Hazırlayan 
  da Mamut Selim Gürsel. Şimdi öğrendiniz mi? Diye cevap verdi. Bende.
 
  -             -Anlamıştım. Yalnız siz o raporu iyice incelememişsiniz. 
  Bilgiyi yanlış veya kasıtlı olarak eksik verdiniz. Dedim. Bana doğru iyice 
  dönerek:
 
  -             -Nereden biliyorsunuz? Dedi. Bende:
 
  -             -Ben Mahmut Selim Gürsel’im. O raporu ben yazdım. “Milli 
  Kütüphane” o raporda üstte açıkladığım gibi Çorumluların toplanan kitapların 
  konulması için şimdiki Belediye binasını hibe olarak yaptırdığı ve altının da 
  irat getirmesi için vakıf edildiğini okumadınız mı? Dedim. İlave ettim. Eğer 
  bu bilgi basılacaksa bu yanlışlığınızı düzeltiniz dedim.
 
  -             Bu birinci eksik bilgi ile yapılmıştı.
 
  -             İkinci anım:
 
  -             Adamcağızın birisi; bir gazetede halen yazı yazıyor. İşin 
  tuhafı 1996 yılında ona da bir gün bir kitap çalışması için ortaklık teklif 
  etmiştim. Ortak çalışmayı kabul etmişti. Beni altı ay kadar beklettikten sonra 
  sen kendi çalışmanı yayınla. Ben sonra yayınlarım diyerek o zaman bilgi 
  vermişti. Ben kitabımı yayınlamıştım. Birkaç yıl sonra yine o arkadaş 
  “Çorum’da basın Tarihi” ile çalışma yaptığını yayınlamıştı. Bende o zamanlar 
  Çorumlu 2000 Dergisi basılıyordu. Orada benim ortak olarak yayınlamak 
  istediğimiz kitabımda “Çorum Basın Tarihi” çalışmamın olduğunu yazdım. Bir 
  daha o konuya deyinmedi.  
 
  -             Adamcağız bir gün gazete Çorum Hakkında yayınlanmış kitaplar 
  ve dergiler diye bir liste yayınlamıştı. Ne yazık ki; benim yayınladım 
  “Çorum’da Yatan Meşhur Yatırlar”, “Çorum 1997” Çorumla ilgili kitaplarım 
  ile,”Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih ve Edebiyat Dergisi” ile “Sarı 
  Çiğdem Defteri” isimli dergilerden hiç bahsedilmemişti ki; Çorumlu 2000 
  dergisi 1. sayıda da gazetede kendisinin yayınladığı yazıyı yeni yazı diye 
  dergimde yayınlatmıştı. Kendisine: Bir daha yayınlanmış yazı vermemesini 
  söylemiş ve cidden bir daha dergime yazı vermemişti. Bu eksik yazıları yazı 
  yazdığı gazetenin arşivlerinde halen bulunmaktadır.
 
  -             Bu da bilgileri bildirmemekle ilgili bir eksik bilgi anımdır.
 
  -             Üçüncü anım:
 
  -             Yine dergimizin bir yazarı; Çorum 1997 kitabımın özetini 
  yayınlamış ve beni kızmasın diyerek de hiç alakası olmayan resim yardımı 
  yaptığımı belirten bir bilgi ile işi geçiştirmişti.
 
  - 
  Son anım: Bu güne ait.
 
  -             Bu gün bir yazarımızdan bir vakıf için yazı yollanmıştı. 
  Sitemizde o ilçeyi ilgilendiren ve iki baskı yaptığım bir kitabımdan hiç 
  bahsetmemesi ve üstelik o çalışmamın sitemizde resmi ile yayınlanmakta 
  olmasına rağmen her ne hikmetse bahsedilmemesi ve yazının yayınlanması için 
  gönderilmesi de çok ilginç yeni bir anı birikimime girmiştir.
 
  -             Çok merak etmekteyim. Neden yapılan çalışmalar üstünkörü 
  yapılmakta veya çalınmakta ya da görmemezlikten gelinmektedir.
 
  - 
  “Bir zamanlar bir siteye bunları yazmıştım”
 
  - 
  Yıkıcı tenkit çok acı bir içkidir.
   
 
  - 
  İçmek o kadar zordur ki kezzap gibi insanın 
  canını yakar.  
 
  - 
  Yapıcı tenkit ise en leziz şurup gibidir.
   
 
  - 
  Yeniler her zaman yerilir. Daha ileri 
  gidilirse becerebilirsen daha iyisini sen yap diye cevap da gelebilir.  
 
  - 
  Benim gibi insanlar uygun olmayan ya da 
  eksiklikleri bildirmeden edemezler.  
 
  - Mahmut Selim GÜRSEL 9 Şubat 2008 Çorum
 
 
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 108   25 Şubat 2008  | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          72KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
        
          - 
          BELKİ
 
          
            - 
            Kendisinden başka birisini 
            düşünmeyen bir şahıs; ağlar mı güler mi belli olmayan dudakları ile 
            bakan, saygıyı bile bilemeyecek kadar düşüce yoksunu, olan birisini 
            düşüne bilir misiniz?
 
            - 
            Arakasında bir sürü bilmedikleri bu 
            şahsı alkışlayan; kişilerin koştuğu ve alkışladığını düşünün.
 
            - 
            Bunun gibi kişileri birileri 
            tarafından yetiştirildiğini ve o toplumun bütün değerlerinin yok 
            edilmesin ve değiştirmeleri için elinden geleni yapar ve görevini 
            tamamlayarak anasının kucağına gider ve oradan yapacaklarını yapmaya 
            devam ederler.  
 
            - 
            Yetiştirilenler filizlerini vermiş, 
            Vatanın toprağına kök salarlar ve iyice benimsedikleri yeni 
            görevlerine körü körüne bağlanır ve büyüdükleri, yiyip içtikleri 
            Vatanlarını ya mürşitleri için ya da birkaç kuruş için satarlar. Bu 
            yeni kök selenlerin esas köklerinin daha önceleri bu vatanın 
            toprağında yaşamış ve o Vatanın idarecileri tarafından tolerans ve 
            insandır diye ülkede kalmasına müsaade etmiş başka din 
            sahipleridirler.  
 
            - 
            Bunlar yeni yapılanmada kendi 
            dinlerine de artık serbestlik olarak gördükleri ve ele geçirdikleri 
            ülkenin artık sessizleştirilmiş fertlerinin sessizliği ölçüsünde 
            artık tohum olmaya başladıklarını zannederler.
 
            - 
            Bu kişilerin; kendilerini ve 
            etraflarındaki topluluktan başka hiçbir şey düşünmez, ülkenin diğer 
            fertlerini sömüren ve kanını emen varlıklar haline gelirler.
 
            - 
            “Ey Bu Topraklar İçin Toprağa 
            Düşenler” beni ve diğer susanları af edin. Susturulmuşları da af 
            edin! Karışmayanları da af edin!  
 
            - 
            Önündeki örnek olan ülkenin en yakın 
            komşusunun hali seninde başına gelmesine ramak kalmadı mı?
 
            - 
            Onlar da; bu suskunlukları ve 
            ülkelerin idarelerine katkıda bulunmadılar ve bildikleri doğruları 
            söylemediler veya söyletilmediler. Birkaçı ülkelerini kurtarmak 
            girişimi gibi göstererek Yeni Dünyadan güç ve kuvvet gelmesini 
            dilediler. Onlar da geldiler. Onları öldürdüler. On binlerce kadının 
            ırzına geçtiler ve bir o kadar çocukların masumluğuna bakmadan 
            katlettiler. Onları çağıran kuklalarına da yönetimi bırakarak ilerde 
            büyük bir yara olarak bıraktılar ve uzaktan kumandaya ait 
            programlarını çalıştırmak için kontrol mekanizmalarını kurmaya 
            başladılar.
 
            - 
            Ey uykuda olan ve üzerine ölüm 
            toprağı serpilmiş insanlar!
 
            - 
            Ne diyeceğiz?
 
            - 
            Belki!  
 
           
         
        
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 109   25 Mart 2008  | 
                      
      
    | 
     
                          
     | 
                  
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
               BU 
              ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          73KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                
                  - HOŞÇA KAL
 
                  -             İlk ayrılıktan sonra etraftaki 
                pek çok dedikodulara aldırmadan arkadaşı ile kırgınlıklarını 
                unutmak için karar aldılar.  Birlikte geçirdikleri güzel ve 
                maceralı günlerin hatırına bir daha birbirlerini 
                kırmayacaklarına ve darılmayacaklarını söyleyerek 
                arkadaşlıklarını pekiştirdiler.
 
                  -             Birlikte memleketlerinin 
                bilinmeyen yerlerini tanımış ve tanımayanlara tanıtmalardı. Eski 
                tarihi köyler, eski ören yerleri ve gizli kalmış tabiat 
                güzelliklerini ortaya çıkartmaları onlar için büyük bir haz ve 
                macera idi.  
 
                  -             Birçok kereler birçok kişiye 
                buldukları yerleri paylaşmak için onları gördükleri yerleri 
                görmeleri için ellerinden geleni yapmışlardı. Hatırladıkları pek 
                çok güzel olay olduğu kadar pek çok da tehlikeler atlatmışlar ve 
                pek çok kere de ölümden dönmüşlerdi.
 
                  -             Yedikleri ve içtikleri ayrı 
                gitmeyen bu arkadaşlığın etrafında birçok arkadaşlıkların kurulu 
                olması olağandı. Bu arkadaşlıklar iki arkadaşın birlikteliğine 
                zarar vermemiş, birbirlerinin huy ve kişiliklerini tanıdıkça 
                daha da artmıştı. Dini inanç ve felsefi görüşlerinin çok az bir 
                ince ayrım farkı olması arkadaşlıklarının daha da ileriye 
                götürmüştü.  Aradan tam on beş 
                yıl geçtikten sonra arkadaşların birisi verdikleri karardan 
                cayarak diğer arkadaşını ortada yalnız bıraktı. Giden arkadaş 
                istemeden ayrılığa sebebiyet vermiş ve ebedi yolculuğa çıkarak 
                hayatta kalan arkadaşını dünyaca yalnız bırakmıştı.
 
                  -             Bu istenmeyen ayrılığın 
                nişanesi olarak sağ kalan arkadaş, dünyadan göçen arkadaşına son 
                görevini yaptı. Cenazesini toprağa verdi. Bütün cenazeye 
                gelenlerin kabirden ayrılmaları üzerine kabre dönerek gözleri 
                dolu dolu “hoşça kal” diye dudaklarından dökülen kelime ile o da 
                kabirden ayrıldı. Kabirde yalnız kala hoca efendi de falan 
                hanımın oğlu falan diye seslendiğini duyar gibi oldu. 
                   
 
                 
        
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
        Dergisi Sayı: 110   25 Nisan 2008  | 
                      
      
                | 
                 | 
              
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
               BU 
              ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          74KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
        
          - 
          ATATÜRK'Ü ANMA, GENÇLİK VE SPOR BAYRAMI 19 MAYIS
 
          - 
          Tarihimizin 
          önemli ve kutlanması muhakkak elzem olan önemli günler vardır. 
          Bunların içinde 19 Mayıs 1919 Anadolu'da yeni Türk Devleti'nin 
          kuruluşunun temellerinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin başladığı gündür.
 
          - 
          Önderimiz; 
          Atatürk Nutkunu bu tarihi olayı anlatarak başlaması ve  kendisine 
          doğum gününü soranlara 19 Mayıs'ı olarak söylemesi bizleri 
          düşündürmelidir.
 
          - 
          19 Mayıs'ın Millî 
          Bayram olarak ilanı Atatürk’ün bu güne önem vermesi ve Millî Mücadele 
          döneminde sonradan da 19 Mayıs yasa ile Millî Bayram kabul edildi.
 
          - 
          Atatürk; Millî 
          Mücadeleden yana az sayıda, fakat etkin bir grup ile birlikte Millî 
          Mücadele Anadolu'dan başlatmaya karar verdi. Bir görevle tevdisi ile 
          Anadolu'ya geçme emri ile İstanbul'dan Samsun'a çıktı.
 
          - 
          19 Mayıs 1919 
          Türk millî kurtuluş hareketinin başlangıcı oldu. Yeni kurulan Türk 
          Devletinin çağdaş değerlerle milletler ailesi içerisinde yerini 
          almasını da sağladı. Mustafa Kemal Paşa'nın Samsun'a çıktığı gün bir 
          devrin başlangıcının nişanesi olarak “Atatürk'ü Anma, Gençlik ve Spor 
          Bayramı 19 Mayıs “ kutlanmakta ve kutlanmaya devam edecektir.
 
         
                        
                          - 
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
                    Dergisi Sayı: 111   25 Mart 2008
 
         
                         | 
                      
      
                        | 
                         | 
                      
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
          75KİTAP 
        BAŞINA DÖNMEK İÇİN TIKLAYINIZ  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
                        
                
                  - 27 MAYIS 1960
 
                  -             Bu tarih benim hayatımda birçok 
                dönemin tarihi olarak yer buldu.  
 
                  -             İlk 27 Mayıs 1960 günü 
                sabahleyin Ankara Yenimahalle 9. durakta bulunan evimizden okula 
                gitmek için giyinip çıktım ve sokakta bir asker yolumu keserek:
 
                  -             -Çocuk dışarı çıkma yasağı var. 
                Okullar kapatıldı evine dön dedi. Nede olsa subay çocuğu olduğum 
                için askere:
 
                  -             -Asker ağabey! Neden çıkma 
                yasağı var? Diye sorunca asker:
 
                  -             -İhtilal oldu haydi eve git! 
                Dedi. Eve girdim. Annem benden sonrada babam için kahvaltı 
                hazırlıyordu. Anneme:
 
                  -             -Babam kalktı mı? Diye sordum. 
                Annem: Birazdan kaldıracaktım git kaldırıver! Dedi. Babamla 
                annemin odasının kapısına gittim, kapıyı tıklattım. Saat 07 yi 3 
                geçiyordu. Babam:
 
                  -             -Gir dedi. Girdim. Babam 
                üzerini giymekle meşguldü. Döndü kapıdan tarafa baktı. Beni 
                görünce şaşırdı. Bana dönerek:
 
                  -             -Oğlum okula niçin gitmedin? 
                Bende heyecanla:
 
                  -             -Baba sokakta askerler var 
                askerin biri okullar kapatıldı. İhtilal oldu dedi. Ben böyle 
                diyince babamın yüzü bembeyaz oldu. Koşar adımla salonda bulunan 
                radyoyu açtı. O sırada bir tok ses ihtilal’ı  haber veriyordu. 
                Bebem ceketini ve şapkasını alarak kapıya yöneldi. Aracının 
                gelmesine daha 15 dakika olmasına rağmen ve kahvaltı yapmadan 
                çıkması beni de şaşırttı. Biraz sonra babamda eve girdi. Babam 
                da subay olmasına rağmen eve girmesi ihtarı ile karşılaşmış ve 
                aracınız görev kağıdı ile gelir binbaşım evde bekleyiniz 
                denmişti.
 
                  -             On dakika sonra kapı çalındı. 
                Babamın aracının şoförü kapıda idi. Selam vererek:
 
                  -             Komutanım araç hazır 
                gidebiliriz dedi ve çıktılar.
 
                  -             Aradan yıllar yıllar geçti. 
                Biraz bakanlık ile, biraz kitapların gitmemesi için mücadelemiz 
                ve memuriyette görevimizin son bulması üzerine Çorum’da 
                bulunmayan bir iş yapmayı düşündüm il olarak Çorum’da Gürsel 
                Yayınevini açtım. 27 Mayıs1988
 
                  -             Yakın tarihlerde de bir 
                mahkememizin başlangıç tarihi 27 Mayıs 2008 Bu mahkemeye 
                Yargıtay itirazım 27 Mayıs 2010 en sonda bu tarihte yeni 
                pasaportumu aldığım tarihte aynı tarihi taşımakta.
 
                  -             Artık; bu bir tesadüf mü ilahi 
                bir takdir mi onu da siz değerlendirirsiniz.
 
                 
                        
                    
                        
                        Çorumlu 2000 Aylık Kültür Sanat Tarih Ve Edebiyat 
      Dergisi Sayı: 111   25 Mart 2008  | 
                      
      
                | 
                 | 
                
      
        | 
         | 
      
      
               | 
            
      
              | 
               
              
              BU ÇALIŞMA TELİF ESERİDİR İZİN ALMADAN  
              KULLANMAYINIZ  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
        | 
         
        
        
        Önceki Sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         
        
        
        Bir 
        sonraki sayfaya gitmek için tıklayınız  | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
                 
          
        
        
        https://gurselyayin.com            | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         | 
      
      
        | 
         BİLGİ PAYLAŞILDIKÇA KIYMETİ ARTAR!  | 
            
      
        | 
         
        Hazırlayan 
        Mahmut Selim GÜRSEL yazışma adresi  corumlu2000@gmail.com  | 
            
      
    |  
        
        DİKKAT ! BU BİLGİ TELİF ESERİ 
          OLUP YAZARI VE YAYINEVİMİZDEN  İZİN ALINMADAN KULLANILMAMALIDIR | 
            
      
    | 
         
          
    
     | 
            
      
          | 
Gizlilik şartları ve Telif Hakkı © 1998 Mahmut Selim GÜRSEL 
adına tüm hakları saklıdır. M.S.G. ÇORUM | 
            
      
          | 
      
       Hukuka, Yasalara, 
Telif  ve Kişilik Haklarına saygılı olmayı amaç edinmiştir. |